Teşkilat-ı Esasiye'den yeni anayasaya Türkiye'nin hukuki yolculuğu

Teşkilat-ı Esasiye'den yeni anayasaya Türkiye'nin hukuki yolculuğu

Bir asrı aşkın anayasa geçmişi bulunan ve 29 Ekim'de kuruluşunun 100. yıl dönümünü kutlamaya hazırlanan Türkiye'de, "yamalı bohça" olarak adlandırılan 1982 Anayasası'nın değiştirilmesi, gündemin önemli maddeleri arasında yer alıyor

Ankara

Cumhuriyet'in 100. yıl dönümü dolayısıyla hazırlanan "Türkiye'nin Asırlık Anayasa Serüveni" temalı 3 bölümlük dosya haberin birinci bölümünde, Teşkilat-ı Esasiye'den yeni anayasaya Türkiye'nin hukuki yolculuğu derlendi.

23 Nisan 1920'de açılan TBMM, ilk anayasa olan "Teşkilat-ı Esasiye Kanunu"nu 20 Ocak 1921'de kabul etti.

"Kurucu Meclis" niteliği taşıyan TBMM'nin, o günkü temel ihtiyaçların karşılanması amacıyla kabul ettiği ve sadece 24 maddeden oluşan anayasa, yaklaşık 3 buçuk yılla Türkiye tarihinin en kısa süre yürürlükte kalan anayasası oldu.

Cumhuriyet'in ilanının ardından bu anayasada değişikliğe gidildi. "Teşkilat-ı Esasiye Kanunu'nun Bazı Mevaddının Tadiline Dair Kanun" ile bu Anayasa'ya, "Hakimiyet, bila kaydü şart milletindir, idare usulü halkın mukadderatını bizzat ve bilfiil idare etmesi esasına müstenittir. Türkiye Devleti'nin şekl-i Hükümeti, Cumhuriyettir." maddesi eklendi.

1924 Anayasası, "meclis hükümeti" modeli öngörüyordu...

Teşkilat-ı Esasiye Kanunu'nun, yeni devletin ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak olması nedeniyle kısa süre içinde yeni bir anayasa ihtiyacı ortaya çıktı. Bu ihtiyaç sonucu hazırlanan Türkiye'nin ikinci anayasası, TBMM'nin ikinci döneminde kabul edildi.

Taslağı hazırlayan Kanun-i Esasi Encümeni, 1875 Fransız Anayasası ile 1921 Polonya Anayasası'ndan da faydalandı. 105 maddelik anayasa, 20 Nisan 1924'te kabul edildi, 23 Nisan 1924'te yürürlüğe girdi.

Yasama yetkisini ve yürütme gücünü TBMM'nin kullanabileceğini ve Meclisin hükümeti düşürebileceğini düzenleyen, ancak hükümete Meclisin feshi yetkisini tanımayan 1924 Anayasası, esas itibarıyla "meclis hükümeti" modeli öngörüyordu.

Yeni Anayasa, kanun önünde eşitlik, can, mal, ırz ve mesken dokunulmazlığı, keyfi tutuklama yasağı, işkence, eziyet, müsadere ve angarya yasağı ile din ve vicdan hürriyeti gibi temel hakları da güvence altına alıyordu.

1961 Anayasası...

Albay Alparslan Türkeş'in 27 Mayıs 1960 sabahı radyodan yankılanan, "Sevgili vatandaşlar, dün gece yarısından itibaren bütün Türkiye'de Deniz, Hava, Kara Türk Silahlı Kuvvetleri el ele vererek, memleketin idaresini ele almıştır." sözleriyle askeri darbe yapıldığı Türkiye'de ilan edildi.

Ordu, iktidarın, Orgeneral Cemal Gürsel başkanlığındaki Milli Birlik Komitesine verildiğini duyurdu.

Cumhurbaşkanı Celal Bayar görevden alındı, 28 Mayıs'ta Cemal Gürsel, "devlet ve hükümet başkanlığı, Türk Silahlı Kuvvetleri Başkomutanlığı ve Milli Savunma Bakanlığı" yetkilerini üstlenerek yeni hükümeti kurdu.

Başbakan Adnan Menderes ve Demokrat Parti yöneticileri tutuklandı. Yassıada'daki yargılamalar sonucu Başbakan Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu, Maliye Bakanı Hasan Polatkan ve Celal Bayar'ın da arasında bulunduğu 15 kişi idama mahkum edildi. Ölüme mahkum edilenlerden 11 kişinin cezası Milli Birlik Komitesince hafifletildi.

Hakkındaki karar yaş haddi nedeniyle müebbet hapse çevrilen Bayar, 7 Kasım 1964'te rahatsızlığı nedeniyle serbest bırakılana kadar Kayseri Bölge Cezaevi'nde kaldı.

Zorlu ve Polatkan 16 Eylül, Menderes ise 17 Eylül 1961'de idam edildi.

Darbenin ardından görevlendirilen Kurucu Meclis tarafından oluşturulan anayasa metni, 9 Temmuz 1961'de halkoylamasına sunuldu.

Halkoylaması sonucu yüzde 61,7 oranıyla kabul edilen yeni Anayasa ile yasama-yürütme-yargıda güçler ayrılığı ilkesi benimsendi, temel hak ve hürriyetler genişletildi, sendikal haklar getirildi, Yüksek Hakimler Kurulu ve Anayasa Mahkemesi kuruldu, Milli Güvenlik Kurulu oluşturuldu.

12 Eylül darbesi ve 1982 Anayasası

Türkiye'de demokrasi 20 yıl sonra bir kez daha kesintiye uğradı. Kendilerini "Milli Güvenlik Konseyi" olarak adlandıran generaller, 12 Eylül 1980'de devletin organlarının işlemediğini ileri sürerek, "yönetime el koyduklarını" açıkladılar. Sıkıyönetim ilanıyla birlikte parlamento lağvedildi, dokunulmazlıklar kaldırıldı, siyasi partiler yasaklandı ve parti liderleri tutuklandı.

Cuntanın lideri Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kenan Evren, 14 Eylül'de devlet başkanı ilan edilirken bütün iktidar, Evren'in başında bulunduğu "Milli Güvenlik Konseyi"nde toplandı.

Siyasal konuların alenen tartışılması Haziran 1981'de yasaklandı, anayasanın değiştirilmesi için harekete geçen cunta, 29 Haziran 1981'de Kurucu Meclis Hakkında Kanun'u çıkardı.

Kanun uyarınca faaliyetlerine 23 Ekim'de başlayan Danışma Meclisi, kendi içinden Anayasa Komisyonu oluşturdu. Komisyon, 17 Temmuz 1982'de yeni anayasa taslağını tamamladı. 20 Ekim'de çıkarılan bir kararla anayasanın ve Kenan Evren'in taslak lehine açıklamalarının eleştirilmesi yasaklandı.

Milli Güvenlik Konseyinin bazı değişikliklerin ardından kabul ettiği taslak, 7 Kasım 1982'de halk oylamasına sunuldu.

1982 Anayasası yüzde 91,4 oyla kabul edildi...

İktidarı yürütmenin elinde toplayan, Cumhurbaşkanı ve Milli Güvenlik Kurulu'nun yetkilerini artıran, kimi temel hak ve özgürlüklerin ulusal çıkarlar, kamu düzeni, ulusal güvenlik, Cumhuriyet düzeninin tehlikede olması, kamu sağlığı gerekçeleriyle iptal edilebileceğini, askıya alınabileceğini ya da sınırlandırılabileceğini düzenleyen yeni anayasa metni, oyların yüzde 91,4'ünü alarak kabul edildi ve 9 Kasım 1982'de yürürlüğe girdi.

Kabulle birlikte, kanunun "Anayasanın halk oylaması sonucu, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası olarak kabul edildiğinin usulünce ilanı ile birlikte, halk oylaması tarihindeki Milli Güvenlik Konseyi Başkanı ve Devlet Başkanı, Cumhurbaşkanı sıfatını kazanarak, yedi yıllık bir dönem için, Anayasa ile Cumhurbaşkanına tanınan görevleri yerine getirir ve yetkileri kullanır." şeklindeki geçici 1. maddesindeki hüküm uyarınca, Kenan Evren Cumhurbaşkanı oldu.

Yeni anayasa çalışmalarından sonuç çıkmadı...

1982 Anayasası'nın askeri darbenin ardından kabul edilmesi nedeniyle Türkiye'de özellikle 1987'den bu yana yeni ve sivil anayasa talebi sık sık dile getirildi. Siyasi iktidarlar tarafından konuyla ilgili komisyonlar kuruldu, çalışmalar yapıldı ancak yeni anayasa konusunda sonuç alınamadı.

AK Parti hükümetleri döneminde de yeni anayasa çalışmasına yönelik çağrılar sonucu 2007'de Prof. Dr. Ergun Özbudun başkanlığında bilim komisyonu kuruldu. Bilim komisyonu, 2007'de 137 maddeden oluşan "Anayasa Önerisi Taslağı" hazırladı ancak TBMM'de yeni anayasa için bir komisyon oluşturulamadı.

TBMM Başkanlarından Köksal Toptan'ın 2008'de, Cemil Çiçek'in 2013'te, İsmail Kahraman'ın ise 2016'da yeni anayasa hazırlanmasına yönelik çağrıları da sonuçsuz kaldı.

1982 Anayasası 23 kez değiştirildi...

Çeşitli dönemlerde 23 kez değiştirilen Anayasa'da yapılan en önemli değişikliklerden biri idam cezasının kaldırılması oldu. TBMM tarafından 7 Mayıs 2004'te, 1982 Anayasası'nın 10 maddesi değiştirildi. Anayasanın 38. maddesinde yapılan değişiklikle "ölüm cezası" anayasadan tamamen çıkarıldı, tüm suçlar için ölüm cezası kaldırıldı.

Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi...

21 Ekim 2007'de yapılan halk oylamasıyla Anayasa'da yine önemli değişiklikler yapıldı. Cumhurbaşkanının halk tarafından ve 5 artı 5 sistemiyle seçilmesini öngören düzenlemenin de aralarında yer aldığı anayasa değişiklikleri 21 Ekim 2007'de yapılan hal koylamasıyla kabul edildi.

Darbecilere yargı yolu açıldı...

1982 Anayasası için 12 Eylül 2010'da bir kez daha referanduma gidildi. Halkın çoğunluğunun "evet" oyu vermesi sonucu 26 maddelik değişiklikler kabul edildi. 12 Eylül askeri müdahalesinin 30. yılında kabul edilen değişiklikle Milli Güvenlik Konseyi üyeleri ile bu dönemde kurulan hükümetler ve Danışma Meclisi'nde görev alanların yargılanmasını önleyen geçici 15. madde yürürlükten kaldırıldı, Anayasa Mahkemesi ile Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun yapısı değiştirildi.

Bu halk oylaması sonucu kabul edilen bir diğer önemli değişiklik, vatandaşlara Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkı getirilmesi oldu. Türk hukuku adına "dönüm noktası" olarak nitelendirilen ve Türkiye'nin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesindeki ihlal davalarını azaltmak amacıyla hayata geçirilen bireysel başvuru hakkı, 23 Eylül 2012'den itibaren uygulanmaya başlandı.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçildi...

Türkiye, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ni getiren anayasa değişikliğini oylamak için ise 16 Nisan 2017'de sandık başına gitti. Türkiye genelinde sandıklardan yüzde 51,41 "evet", yüzde 48,59 "hayır" oyu çıktı. Bu halk oylamasıyla 1982 Anayasası'nın 18 maddesi değiştirildi.

Parlamenter Sistem yerine Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi getirildi, cumhurbaşkanının yetkileri yeniden belirlendi, milletvekili sayısı 550'den 600'e çıkarıldı, milletvekili seçilebilme yaşı 25'ten 18'e indirildi.

1982 Anayasası'nın 223 yerinde değişiklik yapıldı...

Tüm bu değişikliklerle, 1982 Anayasası'nın 179 maddesi çeşitli dönemlerde 23 kez yapılan düzenlemelerle değiştirildi, 44 maddesi yürürlükten kaldırıldı. Anayasa, toplam 223 yerine yapılan müdahale nedeniyle sivil toplum örgütü temsilcilerinden siyasetçilere kadar sık sık "yamalı bohça" olarak nitelendirildi.

Yeni anayasa ihtiyacının sık sık dile getirildiği Türkiye'de son olarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yeniden anayasa çağrısı yaptı.

Erdoğan, 12 Eylül 2023'te düzenlenen "1982 Yerine 2023 Anayasası Sempozyumu"nda "Tüm siyasi partilere, sivil topluma, akademi mensuplarına sesleniyorum, en ideal anayasa metnini bulmak için konuşalım, tartışalım, müzakere edelim." çağrısını yaptı. TBMM'nin 28. Dönem 2. Yasama Yılı açılışı dolayısıyla Meclis Genel Kurulundaki konuşmasında da Erdoğan, "Şimdi önümüzde yeni bir görev ve yeni bir fırsat var. Bu da ülkemizi, Cumhuriyet'in ilk yıllarının ardından tekrar yeni ve sivil bir anayasaya kavuşturmaktır." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yeni anayasa çağrısı, yeni yasama yılında TBMM'nin önemli gündem maddeleri arasında olacak.

Kaynak: AA

.

dikGAZETE.com

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ
...