Şangri-La
Tibet Platosu'nun güneydoğu ucunda, Çin'in Yünnan eyaletinin Tibet Özerk Bölgesi ile Sıçuan eyaleti sınırlarıyla kesiştiği dağ vadisinde kurulu Şangri-La şehri, doğal güzelliği ve kültürel değerinin yanı sıra mit ve imge olarak küresel hayal gücünde edindiği yerle de tanınan özel bir bölge.
Yünnan eyaletine bağlı Diçing Tibet Özerk İli'nin merkezi ve en büyük yerleşimi Şangri-La, adını 20. yüzyıl Avrupa edebiyatının kült romanlarından sayılan, İngiliz yazar James Hilton’ın 1933 tarihli "Yitik Ufuklar" romanında anlatılan, dünyadan yalıtılmış ücra dağ vadisinde gizemli Tibet manastırının eteklerindeki kurgusal mekandan alıyor.
Romanda anlatılan kurgusal mekanın özelliklerinden, doğasına ve kültürüne ilişkin tasvirlerden hareketle bu hayali yerin bölgeden esinlendiği, öyle olmasa dahi gerçek dünyadaki karşılığının burası olması gerektiği düşünülüyor.
Bölgeyi hiç görmediği bilinen, romanı için yaptığı araştırmalarda Londra'da British Museum'un Tibet bölümü kütüphanesinde yer alan antik yazmalar ve burayı ziyaret eden Hristiyan misyonerlerin anılarından yararlanan Hilton'ın, "Şangri-La" adını, Tibet mitolojisinde bir grup sürgün keşişin insanlığın iyiliğine adanmak üzere kurduğu "Şambala" adlı efsanevi kentten esinlendiği, bu ismi değiştirerek kurmacasına dahil ettiği değerlendiriliyor.
????Hilton'ın romanı, dünyanın Büyük Buhran'ın etkilerini yaşadığı ve yeni bir Dünya Savaşı'na doğru hızla sürüklendiği 1930'lu yıllarda Batı uygarlığının içine düştüğü krizin ve bunun yarattığı kaygıların bir anlatımı olmuştu. Krizdeki uygarlığın çelişkilerine tezat, benliğin hırslarını ve acılarını yatıştıran, aklın ve ruhun uyum içinde olduğu ütopik yaşamın hüküm sürdüğü "saklı cennet" imgesi, kitabın dünya çapında kazandığı popülerlikle küresel tahayyülde yer edindi.
"Şambala"dan "Şangri-La"ya
Daçing Tibet Özerk İli'nin merkezi, hem bir Tibet Budist manastırına ev sahipliği yapması hem de çevresindeki yüksek dağların eteğinde uzanan yeşil vadileriyle, Şangri-La'nın yeryüzündeki karşılığı olabilecek kültür ve doğa manzarası sunuyor.
Bölgenin turizm potansiyelinden yaralanmak isteyen Çin hükümeti, 2001 yılında aldığı kararla, asıl adı "Congdien" olan il merkezine "Şangri-La" adını verdi.
Daçing Yerel Halk Hükümeti de son yıllarda düzenlediği festival ve etkinliklerle bölgenin tanıtımına yönelik çabalarını artırdı. Bu kapsamda Şangri-La Kültür ve Turizm Festivali’nin 3'üncüsü, 26-28 Eylül'de düzenlendi. Festival dolayısıyla aralarında AA muhabirinin de olduğu yerli ve yabancı konuklar, şehre davet edildi.
Festivalin galasında sergilenen opera ve dans gösterisinde "Şangri-La" imgesine kaynaklık eden "Şambala" efsanesi farklı yorumla sahnelendi. Gösteride dağ vadisinde halkının refahı için kutsal suyu saklı olduğu diyardan bulup getirmek üzere yola çıkan kahraman, onu bulduğunda sihrinin gerçek olmadığını fark ediyor, halkına "saklı cennetin" uzak diyardaki gizem olmadığını, insanların el birliğiyle yaşadıkları yerde yaratması gerektiği mesajını veriyordu.
Vadinin egemeni, ihtiraslarının esiri zalim kral, kahramanı kovuyor ancak onun vadiyi kuşatan kötücül doğa güçlerine karşı hayatını feda ettiğini gördüğünde hakikati idrak ediyor ve Şangri-La'ya ancak o zaman bereket geliyordu.
Çin'in en yüksek üçüncü şehri
Başkent Pekin'den aktarmalı uçuşla yaklaşık 5 saatte ulaşılabilen Şangri-La, deniz seviyesinden ortalama 3 bin 160 metre irtifasıyla, Tibet Özerk Bölgesi'ndeki Şıgatsı ve Lhasa'nın ardından Çin'in en yüksek üçüncü şehri konumunda bulunuyor.
Deniz seviyesine yakın yerden gelen yolcu için 3 bin metrenin üzerindeki irtifaya alışmak bedeni zorluyor. Deniz seviyesinden yükseldikçe havadaki solunabilir oksijen miktarının azalması, kandaki oksijen oranını düşürüyor, baş ağrısı ve nefes daralması gibi yüksek irtifa hastalığı belirtileri ortaya çıkabiliyor. Bu durumda kandaki oksijeni çoğaltacak ilaçlar almak veya küçük tenekelerden oksijen soluyarak nefesi desteklemek gerekiyor.
2020 sayımına göre 186 bin nüfusu şehirde Tibetlilerin yanı sıra Han Çinlileri ve diğer etnik gruplardan insanlar yaşıyor. Tibet kültürüne özgü etnik ve dini motifler, şehrin mimarisine hakim durumda.
Turizm, şehrin gelir kaynakları arasında önemli yer tutuyor, köylerde ve yaylalarda besicilik yapılıyor. "Yak" adı verilen, Himalayalar, Pamirler ve Tibet Platosu'nda yaşayan, yüksek irtifa şartlarına dayanıklı sığır cinsi yaygın yetiştiriliyor.
Yöre mutfağında da farklı usullerde pişirilmiş yak eti yemekleri öne çıkıyor. Ayrıca yak tereyağından hafif tuz eklenmiş özel çay da yapılıyor.
Dukezong Antik Kenti
Şehrin eski merkezi Dukezong Antik Kenti'nin geçmişi 1300 yıl kadar geriye gidiyor. Adı Tibet dilinde "Ay Işığı Şehri" anlamına gelen antik kentte tepenin üzerine kurulu Da Gui Şang Tapınağı bulunuyor. Tapınağa çıkan parke taşlı ara sokakların iki yanında Tibet tarzı cephe ve çatı süslemeleriyle bezenmiş ahşap yapılar yer alıyor.
Tepenin üzerindeki tapınağın yanında Tibet'e özgü yaldızla kaplı dua silindirlerinin dev boyuttaki örneği yerleştirilmiş. Ziyaretçiler, Budizm inancındaki tanrı figürlerinin kabartmalarının bulunduğu, yaklaşık 10 metre uzunluğundaki ağır metal silindiri gövdesindeki iplerle asılarak hareket ettiriyor.
Tek holden oluşan tapınağının içinde büyük Buda heykeli tavana yükseliyor. Ziyaretçiler, heykelin önündeki minderlere diz çöküp inançlarına uygun usullerde dua ediyor.
Dukezong Antik Kenti'nde 2014'te çıkan yangında ahşap yapıların olduğu kent çarşısı ve çevresi tahrip olmuş. Büyük bölümü kül olan ahşap yapılar, asıllarına uygun yeniden inşa edilmiş. Çarşıda hediyelik eşya, yerel giysi ve kumaş satan dükkanların yanı sıra Tibet nakış müzesi de bulunuyor.
Akşam olduğunda yerel halk, eski kentin meydanında halka oluşturarak Tibet'e özgü "meydan dansına" başlıyor. Yoldan geçenler, taşıdıkları çantaları ve paketleri meydanın ortasına bırakarak halkaya dahil oluyor. Geleneksel kıyafetler içindeki yaşlılar, günlük hallerinde her yaştan kadın ve erkek, dansa katılarak topluluk hissini yaşatıyor.
Potatso Ulusal Parkı
Şangri-La'nın çevresinde doğal güzelliğiyle insanları etkileyen, zengin flora ve faunasıyla çok sayıda türe yuva olan yeşil dağ vadileri uzanıyor.
Bu vadilerden biri, şehre otobüsle yaklaşık 20 dakika mesafedeki Potatso Ulusal Parkı'nın içinde yer alıyor. 2007 yılında "ulusal park" ilan edilen bölge, Çin'de Uluslararası Doğa Koruma Birliğinin (IUCN) onayını alan ilk doğa koruma bölgesi oldu.
Alpin ağaçlarla kaplı küçük tepelerin etrafında çayırlıkların olduğu, vahşi atların ve yakların otladığı vadi boyunun yukarısında Şudu Gölü yer alıyor. Yaklaşık bir kilometrekare alana yayılan buzul gölü, etrafındaki küçük tepelerle huzur verici manzara sunuyor.
Gölün çevresindeki alanlar, nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan birçok hayvan türüne ev sahipliği yapıyor. Yünnan'a özgü kesik burunlu ve pembe dudaklı maymun türü, bunların arasında en bilineni.
Şika Dağı
Şehrin batısında yüksek zirveler ve derin kanyonların olduğu dağlık bölge, kuzey-güney yönünde uzanıyor. Yaklaşık 4 bin 500 metre yükseklikteki Şika Dağı, şehre en yakın konumdaki zirvelerden.
Ziyaretçi merkezinden yukarıya teleferikle çıkılabilen dağın ilk yamacı geçildiğinde Alpin çayırlıkların olduğu geniş plato sizi karşılıyor. Yayla olarak kullanılan bu platodan teleferikle yükselmeye devam edildiğinde ise dağın zirve bölgesine ulaşılıyor.
Ahşap yürüyüş iskelesini takip ederek asıl zirvenin karşısındaki hakim tepeye varıldığında burasının 4 bin 449 metre yükseklikte olduğunu gösteren dikili taş görülüyor. Zirveye doğru yola devam ettiğinizde bir dağ evi yer alıyor. Himalayalar'da da rastlanan kireçten adak ocağı ve önünde iplere asılı, dua sözleri yazılı rengarenk çaputların bağlandığı tahta direk, dağın zirvesine bakıyor.
Yerliler, adı Tibet dilinde "kızıl geyiğin gelip gittiği yer" anlamına gelen bu dağın kutsal olduğuna, ona dua etmenin şans ve gönenç getireceğine inanıyor.
Songzanlin Lama Manastırı
Yünnan ve çevresindeki en büyük Tibet Budist tapınağı Songzanlin Lama Manastırı, Şangri-La'nın sembolü haline gelmiş en önemli ziyaret duraklarından.
Tibet Budizminin merkezi sayılan, Lhasa'daki Pottala Sarayı'na atıfla "Küçük Pottala" olarak da anılan manastır, aynı zamanda keşişlerin yetiştiği akademi niteliğinde.
17. yüzyılda Tibetlilerin o dönemki ruhani lideri 5. Dalay Lama tarafından kurulan manastır, çatıları altın yaldızla kaplanmış 3 ana tapınak binası ile akademi binaları, keşişlerin kaldığı yurtlar ile diğer bölümlerin olduğu ek yapılardan oluşuyor.
Tepenin üzerine kurulu manastırın ortasında 1000'den fazla keşişin toplanabileceği, yan yana uzun sedirlerin yer aldığı salon yer alıyor. Salonun arka duvarında altın yaldızla kaplı 8 metrelik Buda heykeli bulunuyor.
Dini risalelerden felsefe ve tabiat üzerine eserlere dek çok sayıda Budist el yazması, manastırın farklı bölümlerinde muhafaza ediliyor. Keşişler, "lama" adı verilen yüksek dini mertebeye erişmek için bu eserleri tahsil ediyor.
Manastırın gündelik işlerin yürütülmesinde de rol alan keşişleri, bordo renkli urbaları içinde ocakları tütsülerken, odun kırarken ya da cep telefonlarıyla konuşurken görebiliyorsunuz.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com