Trump’ın inanmadığı iklim krizi ABD'yi şiddetli etkiliyor

Trump’ın inanmadığı iklim krizi ABD'yi şiddetli etkiliyor

ABD Başkanı Donald Trump, ikinci döneminin ilk günlerinde iklim mücadelesini olumsuz etkileyecek çok sayıda karar alırken ülkesi, orman yangınlarından deniz seviyesi yükselmesine kadar birçok konuda iklim krizinin olumsuz etkilerine maruz kalıyor.

İstanbul

AA’nın ABD'nin değişen iklim politikalarına odaklandığı haber dosyasının ikinci bölümünde, ABD Başkanı Donald Trump küresel ısınmayı reddetmesine karşın iklim krizinin ABD’yi nasıl etkilediği ele alındı.

AA muhabirinin ABD Çevre Ajansı (EPA), Ulusal Okyanus ve Atmosfer İdaresi (NOAA) ve ABD Ulusal Değişim Araştırma Programı raporları ile akademik çalışmalardan derlediği bilgilere göre, iklim krizi çeşitli yönlerden kendini ABD’de hissettiriyor.

Dünyadaki birçok bölgeye göre daha hızlı ısınan ABD’de, kayıtlardaki en sıcak 10 yılın 9’u 1998’den bu yana yaşanırken 2024, ABD tarihinde en sıcak yıl oldu.

Sıcak hava dalgaları Chicago, Dallas, Miami, Boston, Phoenix, Memphis ve Seattle dahil olmak üzere 50 büyük şehirde, geçmişe kıyasla daha sık meydana geliyor. 1960'larda yılda ortalama 2 kez görülen sıcak hava dalgaları, 2010'lar ve 2020'lerde yılda 6'ya çıktı.

Bu durum sonucunda sıcaklıkla ilgili ciddi sağlık problemleri artış gösterirken resmi ölüm kayıtlarına göre, 1979'dan bu yana 14 binden fazla Amerikalı, sıcaklıkla ilgili nedenlerden dolayı hayatını kaybetti.

1992-2022 yıllarında ABD'deki tüm sektörlerde toplam 986 işçi sıcağa maruz kalma nedeniyle yaşamını yitirirken ölümlerin yaklaşık yüzde 34'ü inşaat sektöründe yaşandı.

Kuraklık ve orman yangınları

İklim değişikliğinin sonuçlarından biri olan kuraklık, son 120 yılda özellikle California, Arizona ve New Mexico gibi güneybatı eyaletlerinde arttı. 2000-2023 yıllarında, ABD'nin kara yüzeyinin yüzde 10 ila yüzde 70'inin herhangi bir zamanda "anormal derecede kurak" koşullar yaşadığı belirlendi. Bu koşullar, özellikle tarımla geçinen ABD vatandaşları için gelir kaybı anlamına geliyor.

Sıcaklık artışıyla birlikte artan orman yangınları nedeniyle ABD artık daha fazla ormanlık alan kaybediyor. 1980 ila 2023 yıllarında ülkede, maddi zararı 1 milyar dolardan fazla olan 22 orman yangını meydana geldi. Bu yangınlardan 18’i 2000 yılından sonra gerçekleşti.

2000'li yıllardan itibaren ABD orman yangınlarıyla mücadele için her yıl 1 milyar dolardan fazla harcama yaptı, 2022'de bu miktar 3,5 milyar dolara ulaştı.

Son olarak 7 Ocak'ta başlayıp günlerce süren Los Angeles yangınlarından yaklaşık 50 bin dönüm arazi etkilenirken bu yangınların ABD ekonomisine verdiği zararın 250 ila 275 milyar dolar olduğu tahmin ediliyor.

Su kaynakları riskte

İklim krizi, ABD’deki yağış rejimlerinin değişmesine de yol açarken araştırmalara göre, ülkede bir günde gerçekleşen ani yağışların sıklığı arttı. Son 100 yıl içinde, bir günlük ani yağış olaylarının en çok görüldüğü ilk 10 yılın dokuzu 1995'ten sonra kayıtlara geçti.

Ülkede 30 milyondan fazla kişiye içme suyu sağlayan Büyük Göller'de yaşanan değişimler de iklim krizinin bir diğer etkisi olarak görülüyor. Göllerde yaşanan sıcaklık artışı alglerin ve bakterilerin büyümesine yol açarken bunlar arasında toksin üreten bazı türlerin de bulunması insan sağlığını tehlikeye atıyor.

Okyanuslardaki değişim ve deniz seviyesinin yükselmesi

İklim değişikliği sonucu pek çok deniz canlısı ısınan sulardan uzaklaşmak için soğuk sulara, ya kuzeydoğuya ya da daha derin sulara doğru göç ediyor. Daha küçük av türleri coğrafi bölgelerini değiştirdikçe daha büyük yırtıcı türler de onları takip ediyor.

1989-2019 yıllarında deniz balıkları ve omurgasızlardan oluşan 157 tür, okyanuslardaki biyokütle merkezinin yaklaşık 17 mil kuzeyine kaydı. Bunun yanı sıra bazı türler ise ortalama olarak 18 santimetre derine indi. Amerikan yengeci, kırmızı berlam balığı ve kara levrek gibi ekonomik türlerin ortalama 145 mil kuzeye kayması, bölgedeki balıkçılık faaliyetlerini etkiledi.

1960-2023 yıllarında, ABD kıyılarının büyük bir kısmında deniz seviyesi yükseldi. Özellikle Orta Atlantik kıyısı ve Körfez kıyısının bazı bölgelerindeki istasyonlarda yapılan ölçümlerde 20 santimetreden fazla artış saptandı. Bunun sonucunda ABD kıyılarının büyük bir kısmında sel baskınları daha sık hale geldi. 42 ayrı noktada yapılan ölçümler sonucunda ülkede 1950'lere kıyasla sellerin artık 5 kat daha sık yaşandığı ortaya konuldu.

"10 ABD vatandaşından 7'si iklim krizine inanıyor"

Yale Üniversitesi Çevre Fakültesi İklim Değişikliği İletişimi Bölümü Öğretim Görevlisi Dr. Jennifer R. Marlon, ABD halkının iklim krizine bakışını AA muhabirine değerlendirdi.

Yale Üniversitesinin yakın zamanda bu konuyla ilgili kapsamlı bir araştırma yaptığını aktaran Marlon, "Araştırma, her 10 ABD vatandaşından 7’sinin iklim değişikliğine inandığını ortaya koydu. Bunun yanı sıra katılımcıların neredeyse yarısı iklim krizinin insan kaynaklı olduğunu düşünüyor ve bu konuda endişeli olduklarını söylüyor." dedi.

Bu durumun önüne geçebilmek için yeşil enerji kaynaklarına yatırım yapılması gerektiğine inananların sayısının çok yüksek olduğunu söyleyen Marlon, buna karşın iklim değişikliğine kimlik ve politik ideoloji açısından bakan muhafazakar ve kırsal kesimlerdeki ABD vatandaşlarının yüksek seviyede bir şüphecilik taşıdığını belirtti.

İklim değişikliğinin her bölgeyi farklı etkilediğine dikkati çeken Marlon, sözlerini şöyle sürdürdü:

"ABD’nin batı bölgelerinde orman yangınları insanlar arasında en büyük endişe konusu. Güneydoğu kısmına geldiğimizde fırtınalar ve seller çok daha büyük riskler ve endişeler oluşturuyor. Deniz seviyesinin yükselmesi kıyı bölgeleri etkilerken aşırı sıcaklar başta şehir merkezleri olmak üzere tüm ülkeyi etkiliyor. California ve Hawaii yangınları, Helene ve Milton gibi kasırgalar toplumda iklim krizi konusundaki farkındalığın artmasında büyük rol oynuyor. Bu tür olaylar yaşandığında kamuoyunun iklim değişikliğine ilgisi artıyor ve insanların zihninde bu gibi olaylarla iklim değişikliği arasındaki bağ giderek güçleniyor."

Her geçen gün daha fazla Amerikalının iklim değişikliğinin gerçekliğini, risklerini ve nedenlerini kabul ettiğini ve bilimsel gerçeklerin tartışma konusu olmadığını daha iyi anladığını ifade eden Marlon, "Bu durum özellikle genç nesiller hatta genç Cumhuriyetçiler için bile geçerli. Siyasi kutuplaşma ve dezenformasyon hala büyük engeller oluştursa da risklerin ve bunları azaltmanın en etkili yollarının kamuoyu tarafından daha iyi anlaşıldığı bir yere doğru ilerliyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

Kaynak: AA

dikGAZETE.com
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ
...