Ankara
Antalya Diplomasi Forumu kapsamında düzenlenen "Etkili Arabuluculuk: İhtilaf Çözümünde Geleceğe Bakış" başlıklı panelde, küresel çatışmaların artan karmaşıklığı ve giderek ayrışan dünyada barış girişimlerinin etkisinin, sürdürülebilirliğinin ve başarısının artırılmasında arabuluculuğun önemi ele alındı.
Anadolu Ajansının (AA) "Global İletişim Ortağı" olarak yer aldığı, Belek Turizm Bölgesi'ndeki NEST Kongre Merkezi'nde gerçekleştirilen 4. Antalya Diplomasi Forumu 2025'te moderatörlüğünü CMI Martti Ahtisaari Barış Vakfı Direktörü Janne Taalas'ın üstlendiği panele, İsviçre Dışişleri Bakanı Ignazio Cassis, Angola Dışişleri Bakanı Tete Antonio, Birleşmiş Milletler (BM) Siyasi İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Rosemary DiCarlo, Norveç Dışişleri Bakan Yardımcısı Andreas Motzfeldt Kravik ve Uluslararası Arabuluculuk Genel Müdürü Büyükelçi Timur Söylemez konuşmacı olarak katıldı.
İsviçre Dışişleri Bakanı Cassis, yüzyılın başından bu yana dünyanın çok değiştiğini, bu nedenle gelecek 10 gün için bile bir şey söylenmesinin zor olduğunu kaydederek, Helsinki ilkelerinin güvenlik mimarilerinin temelini oluşturduğuna dikkati çekti.
Ancak bu ilkelerin hala geçerliliği olup olmadığı konusunun tartışmaya açık olduğunu ifade eden Cassis, dünyada şu an pek çok belirsizliğin olduğu söyledi.
Cassis, "Arabuluculuk dediğimiz şey aslında güven meselesi o yüzden iki ihtilaf tarafı arasında bu güveni oluşturmak en temel unsurdur." dedi.
Arabulucu bir ülkenin tarafsız olması ve kapsamlı bir süreç yürütmesi gerektiğini belirten Cassis, bu ülkelerin aynı zamanda uluslararası hukuk ve insancıl hukuka uyması gerektiğini dile getirdi.
Cassis, İsviçre'de birden fazla dil konuşulduğunu ve bu dilleri konuşanların birbirini anlaması gerektiğini anımsatarak, bu doğrultuda arabuluculuğun ne demek olduğunu kısa sürede anladıklarını kaydetti ve şunları aktarı:
"Bizler bir ebeveyn gibi davranmak durumundayız yani tarafsız olmak zorundayız. Tabii ki işin teknik tarafları var fakat arabuluculuğun temelinde insanların yer aldığına inanıyorum."
"Ülkeler arası doğrudan temasın aracısı oluyoruz"
Angola Dışişleri Bakanı Antonio, diplomasinin konuşulabileceği bir imkan sağladığı için Türkiye'ye teşekkür ederek, "Aslında siyasi ortama hatta dünyadaki ekonomik ortama baktığımızda kendimize gelip diplomasinin ve birlikte hareket etmenin gücünden yararlanmamız gerektiğini hatırlayabiliyoruz." dedi.
Ülkesindeki "savaşı tatmamış hiçbir ulus aslında barışın ne kadar zor olduğunu bilemez" sözünü hatırlatan Antonio, Angola'nın yalnızca Kongo Demokratik Cumhuriyeti (KDC) ile değil komşu ülkelerle de arabuluculuk görüşmeleri yaptığını ifade etti.
Antonio, arabuluculuk görevinin söz konusu ülkeye büyük bir sorumluluk yüklediğine dikkati çekerek, KDC'deki çatışmalar konusunda arabuluculuk çalışmalarının 3 yıldır devam ettiğini ve bu süreçte birçok ders aldıklarını belirtti.
KDC ve Ruanda arasındaki ihtilafta da yapıcı bir çözüm bulunması gerektiğine işaret eden Antonio, "İki ülke arasında doğrudan temas olabilmesinin aracısı biz oluyoruz." şeklinde konuştu.
Antonio, arabulucuların sorumlu olması gerektiğini vurgulayarak, "Ağzından çıkan her kelimenin barışa veya savaşa neden olabileceğini aklında tutmalı o yüzden arabulucunun niteliği de oldukça önemli." dedi.
"BM, ülkelerden yeterince destek görmüyor"
BM Siyasi İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı DiCarlo da BM'nin son birkaç yıldan bu yana oldukça bölündüğünü söyledi.
DiCarlo, ülkelerden yeterince destek görmediklerini ifade ederek, bazı ülkelerin paylarını geç ödediğine veya hiç ödemediğine, barış inşasına yönelik bağışların yıllar içeresinde düştüğüne dikkati çekti.
Türkiye ve Finlandiya'nın, arabuluculuk konusunda devletlerin katkıda bulunması için büyük destek sağladığını dile getiren DiCarlo, ayrıca bu konuda BM'den daha iyi iş çıkarabilecek kurumların var olduğuna işaret etti.
DiCarlo, bu bağlamda Türkiye'nin Karadeniz Tahıl Girişimi'ni ve Angola'nın Afrika'daki arabuluculuk girişimlerini örnek gösterdi.
"Uluslararası hukukta çifte standart olmamalı"
Norveç Dışişleri Bakan Yardımcısı Kravik ise arabuluculuk faaliyetlerinin ülkesi için uzun zamandan beri önemli olduğunu vurguladı.
Kravik, dış politikada uzlaşma çabalarına başka ülkelerin ve devlet dışı aktörlerin de dahil olması için çabaladıklarını kaydetti.
Bunun sağlanması hususunda önemli bir eşikten geçildiğine işaret eden Kravik, sorunların bölge ülkeler olmadan çözüme kavuşamayacağını belirtti.
Kravik, Rusya'nın Avrupa'ya karşı "agresif bir tutum" sergilediğini ve bunun "cevap gerektirdiğini" vurgulayarak, "Uluslararası hukukta çifte standart olmamalı. Rusya'nın Ukrayna'ya yaptıklarını tabii ki biz pek çok kez kınadık ve İsrail-Filistin konusunda da aynısı geçerli. Ruanda ve Kongo arasındaki ilişkiler içinde aslında bizim tepkimiz aynı oldu." dedi.
"Pozisyonumuz kesinlikle nettir ancak süreç içinde tarafsız olabiliriz"
Uluslararası Arabuluculuk Genel Müdürü Büyükelçi Söylemez, Türkiye'nin arabuluculuk girişimlerini değerlendirerek liderlerin de bu sürece katılması gerektiğini ifade etti.
Türkiye'nin arabuluculuğunda Somali ile Etiyopya arasındaki sorunun çözülmesi için imzalanan Ankara Bildirisi'ne değinen Söylemez, "Cumhurbaşkanımız (Recep Tayyip Erdoğan), (Somali ve Etiyopya) liderlerle yedi buçuk saat boyunca odada kalmasaydı ve Dışişleri Bakanımız liderlerle birçok kez bir araya gelmek için zaman ayırmasaydı, Somali ve Etiyopya arasında Ankara Bildirisi'ni ortaya çıkaramazdık." dedi.
Çatışmalarda "mikro çözümlerin" süreci hızlandırdığını kaydeden Söylemez, bunların insani konular söz konusu olduğunda sahadaki sorunları gerçekten çözdüğünü kaydetti.
Söylemez, süreç içerisinde ülkelerin tarafsız olabileceğine işaret ederek, şunları aktardı:
"Ukrayna örneğini ele alalım. Biz hiç de tarafsız değiliz. Biz bir NATO üyesiyiz. Ukrayna'nın toprak bütünlüğünü, egemenliğini, bağımsızlığını tamamen destekliyoruz. Pozisyonumuz kesinlikle nettir. Ancak Rusya ve Ukrayna arasında kolaylaştırıcılık söz konusu olduğunda, pozisyonumuzu dışarıda bırakabilir ve süreç içerisinde tarafsız olabiliriz. Ve ben buna tarafsız olmayan tarafsızlık diyorum."
Söylemez, Türkiye'nin Balkanlar'da, Afganistan'da, Ukrayna'da ve Afrika Boynuzu'nda farklı rollerinin olduğunu vurgulayarak, sorunlara "ihtiyaca yönelik" yaklaştığını belirtti.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com