Estonya Meclisi Dışişleri Komisyonu Başkanı, Türkiye'nin arabuluculuk rolüne vurgu yaptı

ÇOK OKUNAN HABERLER
Estonya Meclisi Dışişleri Komisyonu Başkanı, Türkiye'nin arabuluculuk rolüne vurgu yaptı

Estonya Meclisi Dışişleri Komisyonu Başkanı, "Türkiye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, tarafları müzakere masasına getirerek önemli diplomatik hamleler yaptı. Nükleer silahlar konusunda da Erdoğan'ın Putin'e söyleyecek etkili sözleri olabilir." dedi.

Ankara

Estonya Parlamentosu Dışişleri Komisyonu Başkanı Marko Mihkelson, Rusya-Ukrayna Savaşı bağlamında nükleer silahlara başvurulması ihtimaliyle ilgili "Türkiye ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, son dönemde savaşan tarafları müzakere masasına getirerek önemli diplomatik hamleler yaptı. Nükleer silahlar konusunda da Erdoğan'ın Putin'e söyleyecek etkili sözleri olabilir." dedi.

Resmi ziyaret kapsamında Türkiye'de bulunan Mihkelson, Rusya-Ukrayna Savaşı'nın bölgesel etkileri, NATO'nun genişleme politikası, Rus vatandaşlarına yönelik kısıtlamalar ve gündemdeki diğer konular hakkında AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.

"Benzer zorluklara karşı çözüm arayışında olan müttefik iki ülkeyiz"

Türkiye'yi üçüncü kez ziyaret etme fırsatı bulduğunu belirten Mihkelson, Estonyalıllar için Türkiye'nin cazip turizm noktalarının başında geldiğini söyledi.

Mihkelson, iki ülkenin de NATO üyesi ve barışı önceleyen benzer bakış açılarına sahip olduğunun altını çizdi.

Türkiye'nin komşu ülkelerinde yaşanan çatışma ortamıyla Estonya'nın da Rusya nedeniyle ortaya çıkan güvenlik sorunlarıyla karşı karşıya olduğuna dikkati çeken Mihkelson, "Benzer zorluklara karşı çözüm arayışında olan müttefik iki ülkeyiz." dedi.

"Estonya, NATO'nun genişleme politikasını destekliyor"

Rusya ile Ukrayna arasında savaşın başlamasıyla yeniden gündeme gelen NATO'nun bölgesel olarak üstlendiği rol ve genişleme sürecine ilişkin değerlendirmede bulunan Mihkelson, "Estonya, NATO'nun genişleme politikasını destekleyen bir ülke. Çünkü biz küçük bir ülke olarak, aynı değerlere sahip ve uluslararası güvenliği NATO gibi yapılar vasıtasıyla sağlamayı amaçlayan ülkeler arasındaki yakın iş birliğinin öneminin farkındayız." diye konuştu.

Mihkelson, Finlandiya ve İsveç gibi ülkelerin NATO'ya üye olmalarının yalnızca Kuzey Avrupa bölgesi için değil dünya için de güvenlik ve istikrarı artıracak bir hamle olacağının altını çizdi.

Bu iki ülkenin yanı sıra Ukrayna'nın da NATO üyeliğini dört gözle beklediklerini vurgulayan Mihkelson, "Ukrayna, NATO'ya üye olmadığı sürece Avrupa'da barış ve istikrarı sağlamak mümkün olmayacaktır. Bunun Ukrayna'nın savaşta zaferi elde etmesinin ardından gerçekleşebileceğini umuyorum." ifadelerini kullandı.

"Rusya'nın Ukrayna'yı işgali, 2014'de Kırım ile başladı"

Rusya'ya uygulanan yaptırımların Avrupa'da barış ve güvenliğin sağlanması için gerekli olduğuna işaret eden Mihkelson, uluslararası hukuku çiğneyen, bağımsız ülkenin toprak bütünlüğüne yönelik saldırı düzenleyen herhangi bir ülkenin diplomatik araçların yanı sıra ekonomik yaptırımlara da maruz kalması gerektiğini söyledi.

Mihkelson, Rusya'nın saldırgan tutumunun yeni bir durum olmadığını belirterek şu ifadeleri kullandı:

"Rusya'nın Ukrayna'yı işgali 24 Şubat'ta başlamadı. Kırım'ın ilhakı ve işgali ve sivillere yönelik saldırılarla 8 yıl önce başladı. Biz Kırım'ın da işgal ve ilhakını tanımıyoruz. Rusya'ya yönelik yaptırımlar, Kırım'ın ilhak edilmesinin ardından uygulamaya konuldu. O günden beri Avrupa Birliği (AB) ülkeleri Rusya'ya yönelik yaptırımlar konusunda bir arada olmayı başardı."

Rusya'ya yönelik daha fazla yaptırımın da söz konusu olabileceğini belirten Mihkelson, ancak yapılan her yeni hamlenin birçok ülkeyi de etkilediğini ve bu yüzden bazı aşamalara geçmek için zamana ihtiyaç duyulduğunu vurguladı.

"Rus halkı, kendi hükümetleri tarafından başlatılan savaşın insanları etkilediğinin farkında olmalı"

Baltık ülkelerinin (Estonya, Litvanya, Letonya ve Polonya), Rusya vatandaşlarının turist vizesi almasını yasaklama kararını değerlendiren Mihkelson, bunun Rus halkına yönelik bir haksızlık olduğu fikrine katılmadığını belirtti.

Mihkelson, "Aslında bu yıl şubat sonunda turist vizesi vermeyi durdurduk. Ağustostan bu yana da Rusya'dan Estonya'ya sınır ötesi geçişe izin vermiyoruz. Bu adımlar yalnızca Rusları sınır geçişinden mahrum etmek amacıyla atılmadı aynı zamanda güvenlikle ilişkili uygulamalar." dedi.

Hava yolunun kapalı olması nedeniyle Rus halkı için Avrupa'ya geçiş için tek opsiyonun Baltık ülkeleri üzerinden sınır geçişi olduğunu kaydeden Mihkelson, yılın ilk yarısında çok fazla sayıda Rus'un bu şekilde Avrupa topraklarına adım attığını söyledi.

Mihkelson "Ne yazık ki Rusların çoğunluğu Ukrayna'ya karşı yürütülen bu acımasız savaşı destekliyor. Biz bu insanların savaşla ilgili sorular sormaya başladığından emin olmalıyız." dedi.

Rus halkının yalnızca yüzde 30'unun hayatları boyunca Rusya dışına çıkabilme şansını elde edebildiğini kaydeden Mihkelson, bu insanların da "orduları Ukrayna'da insanları öldürürken, kendilerinin tatil yapmasının normal bir şey olmadığını" anlamaları gerektiğini söyledi.

Mihkelson," Bu konu bizim için etik bir mesele. Bu konuda farklı görüşlerin olduğunu biliyorum. Fakat Rus halkının kendi hükümetleri tarafından başlatılan savaşın insanları nasıl etkilediğinin farkında olmaları gerekir. Savaş devam ettiği müddetçe bu kısıtlamalar devam edecektir." dedi.

"Nükleer silahlar konusunda da Erdoğan'ın Putin'e söyleyecek etkili sözleri olabilir"

Mihkelson, Putin'in gerektiğinde nükleer silahları kastederek ellerindeki tüm kabiliyetleri kullanmakta tereddüt etmeyeceğine yönelik açıklamasına ilişkin, "Rusya nükleer taktik silah bile kullanırsa, bu tarihin sonu olacaktır. Kimse nükleer silahların kullanıldığına tanık olmak istemez." diye konuştu.

Rusya'nın diplomatik kanallara yönelmesi gerektiğini belirten Mihkelson, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bu tarz bir krizin önüne geçilmesinde önemli bir rol oynayabileceğini belirtti.

Mihkelson, Türkiye'nin son dönemde tahıl krizi ve esir değişimi gibi konularda önemli arabuluculuk başarılarına imza attığına dikkati çekerek "Türkiye ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, son dönemde savaşan tarafları müzakere masasına getirerek önemli diplomatik hamleler yaptı. Nükleer silahlar konusunda da Erdoğan'ın Putin'e söyleyecek etkili sözleri olabilir." dedi.

NATO'nun uyum içinde ve yalnızca kendi topraklarını savunan bir ittifak olduğunu kaydeden Mihkelson şu ifadeleri kullandı:

"Estonya hedeflenirse Türkiye, Türkiye hedeflenirse Estonya da tehdit edilmiş demektir. Putin'in amaçlarından biri de NATO ittifakında bölünmeye yol açabilmek. 'Hepimizi birimiz, birimiz hepimiz için' fikrinin çok güçlü olduğuna ve 70 yıldan fazla bir süredir NATO müttefikleri arasında korunduğuna inanıyorum. Rusya, NATO'nun Rusya'yı yok etmek gibi bir planının olmadığını anlamalı. NATO yalnızca kendi topraklarını savunan bir yapı."

"Rusya, Sovyetler Birliği'nin 1940'lı yıllarda bizim gibi ülkelere uyguladığı yöntemlerin aynısını Ukrayna'da uyguluyor"

Son dönemde ülkesindeki Sovyet döneminden kalma bazı anıt ve heykellerin kaldırılmasının yerinde bir karar olduğunu dile getiren Mihkelson, bu tip askeri yapıların kendi işgal dönemlerini anımsatan objeler olduğuna dikkati çekti.

Mihkelson, Rusya'nın Ukrayna'dakine benzer uygulamaları geçmişte de hayata geçirdiğini ifade ederek "Rusya 1940'lı yıllarda bizim gibi ülkelere uyguladığı yöntemlerin aynısını Ukrayna'da da uyguluyor. Sahte referandumlar, ölümler, işgal gibi. Nasıl 1940'lı yıllarda Sovyetler Birliği demokratik ülkeleri işgal ettiyse, Rusya da günümüzde Ukrayna'ya aynısını yapıyor." dedi.

Bu konuda etik bir sorunla karşı karşıya olduklarına işaret eden Mihkelson, Rusya'nın uyguladığı saldırgan tutum göz önüne alındığında benzer dönemleri anımsatan objelerin ülkesinde açık alanlarda sergilenmesinin doğru olmadığını belirtti.

"Putin, Avrupa'ya karşı enerji savaşları başlattı"

Mihkelson, savaş sonrası dönemde tüm Avrupa'yı etkisi altına enerji krizinin kendisi için yeni bir gündem olmadığını belirtti.

Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisinde görev aldığı 2006'da, Rusya'nın enerji gücünü siyaseten nasıl kullandığına ilişkin bir rapor kaleme aldığını aktaran Mihkelson, bugün karşılaşılan sorunlarla o gün de yüz yüze olunduğuna dikkati çekti.

Mihkelson, "Kuzey Akımı 1 ve Kuzey Akımı 2 gibi Baltık Denizi'ne uzanan boru hatlarının ekonomik olmaktan çok jeopolitik olduğunu en başından beri söyledik. Şimdi Almanya gibi ülkeler bunu anlamaya başladı." dedi.

Kuzey Akımı 1 ve 2'de son dönemde meydana gelen kaza ve sızıntıların "özellikle organize edilen sabotajlar" olduğunu iddia eden Mihkelson, "Bugün bu hatların çalışmamasının hangi ülkenin çıkarına olduğunu düşünmeliyiz. 2006'da da Gürcistan'da elektrik hatlarına zarar verilmişti. Onlar (Rusya) boru hatlarını diğer ülkeler üzerinde bir baskı unsuru olarak kullanıyorlar. Bu şekilde siyasetlerini değiştirmelerini istiyorlar." şeklinde konuştu.

Mihkelson, "Aylar öncesinden (Rusya Devlet Başkanı Vladimir) Putin, Avrupa'ya karşı enerji savaşları başlattı. O, kış aylarının gelmesiyle Avrupa'da yaşayan insanların kendi hükümetlerine yönelik yükselen enerji fiyatlarına bağlı olarak artan enflasyon nedeniyle protestolara başlayacağını umuyor." dedi.

Vladimir Putin'in Ukrayna'da yürüttüğü bu stratejiyle Avrupa ülkeleri arasında bir bölünme amaçladığına işaret eden Mihkelson, "O ittifakı bölmek istiyor. Ancak başaramayacağına eminim. Enerji meselesi nedeniyle bizi bölmesine izin vermeyeceğiz. Hızlı bir şekilde güneş ve rüzgar gibi daha temiz enerji alternatiflerine yöneleceğiz. LNG terminalleri Estonya'da inşa ediliyor ve gemiler vasıtasıyla enerjiyi temin edebileceğiz." dedi.

"Estonya, Aleksandr Dugin'in kızının ölümüyle ilgili iddiaları reddediyor"

Mihkelson, Estonya'nın, Rusya'nın tanınmış siyaset uzmanı Aleksandr Dugin'in kızı Darya Dugina'yı öldürdüğü iddia edilen kadını sakladığı iddialarını Estonyalı yetkililerin kabul etmediğini belirtti.

Dugina'nın, 20 Ağustos'ta Moskova'da hayatını kaybetmesinin ardından Rusya Federal Güvenlik Servisi (FSB) kaynaklı olarak katilin Estonya'ya gittiği iddiası basında yer almıştı.

Mihkelson, "Estonyalı yetkililer, Aleksandr Dugin'in kızının ölümüyle ilgili iddiaları reddediyor. Umarım gelecekte bu cinayetin arkasında kimin olduğunu bulacağız. Aleksandr Dugin, Rusya'da oldukça faşist düşüncelere sahip olduğu bilinen biri. Böyle bir eylemi yapabilecek çok fazla sayıda düşmanı var.” dedi.

Kaynak: AA

dikGAZETE.com
ÇOK OKUNAN HABERLER