Zübeyde Hanım vefatının 102. yılında anılıyor

ÇOK OKUNAN HABERLER
Zübeyde Hanım vefatının 102. yılında anılıyor

Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün annesi Zübeyde Hanım, vefatının 102. yılında saygı ve minnetle anılıyor.

İzmir

Bağımsızlık mücadelesine adanmış bir Türk kadını portresini yansıtan Zübeyde Hanım, güçlü karakteri, sabrı ve azmiyle Mustafa Kemal Atatürk'ü yetiştiren, onun milletinin bağımsızlık mücadelesini kazanmasına öncülük eden anne olarak tarihe geçti.

Zübeyde Hanım, oğlunun bağımsızlık mücadelesine duyduğu inanç ve kararlılıkla Türk kadının gücünü ve fedakarlığını simgeliyor.

Karaman'dan Rumeli'ye göç eden Yörük Türkmenlerinden bir aileye mensup Zübeyde Hanım, Selanik'e bir saat uzaklıktaki Langaza'da 1857'de orta halli bir çiftlik sahibi Sofuzade Feyzullah Efendi ile Ayşe Hanım'ın tek kız çocuğu olarak dünyaya geldi. Çocukluk yıllarını ailesiyle çiftlikte geçiren Zübeyde Hanım, eğitim olanakları sınırlı olmasına rağmen okuma yazma öğrendi.

Genç yaşta Ali Rıza Efendi ile evlenen Zübeyde Hanım'ın Fatma, Ahmet, Ömer, Mustafa, Makbule ve Naciye adında altı çocuğu oldu.

Fatma, Ahmet ve Ömer'in o dönem yaygın olan kuşpalazı adıyla bilinen difteri hastalığından, Naciye'nin ise 12 yaşında veremden yaşamını yitirmesiyle Zübeyde Hanım, genç yaşında dört evladını kaybetti.

1890 yılında Ali Rıza Efendi'nin erken ölümüyle 33 yaşında yalnız kalan Zübeyde Hanım, bir süre çocuklarıyla Langaza'da tarımla uğraşan üvey kardeşi Hüseyin Ağa'nın çiftliğinde yaşadı. Daha sonra reji memuru Ragıp Efendi ile evlendi.

Anne-oğul arasındaki bağ

Ali Rıza Efendi'nin ölümünden sonra Zübeyde Hanım, oğlunun Şemsi Efendi Okulu'nda yarım kalan eğitimine devam etmesi için Mustafa'yı Selanik'e, halasının yanına gönderdi.

Selanik Mülkiye Rüştiyesinde eğitimine devam eden Mustafa, burayı terk edip annesine haber vermeden askeri ortaokul sınavına girdi. Sınavda başarılı olan Mustafa, annesini ikna ederek Selanik Askeri Rüştiyesinde sadece kendisinin değil ulusunun kaderini değiştirecek bir yola çıktı.

Matematik öğretmeni Yüzbaşı Mustafa Sabri Bey, "Senin de adın Mustafa, benim de. Arada bir fark olmalı. Senin adının sonuna bir de 'Kemal' koyalım" diyerek ona "Mustafa Kemal" adını verdi.

Mustafa Kemal, askeri ortaokulu üstün başarıyla tamamladıktan sonra lise eğitimine Manastır Askeri İdadisi'nde devam etti.

İstanbul'da Harp Akademisine 18 yaşında giren Mustafa Kemal, başarıyla tamamladığı akademinin ardından atamasının, annesinin ikamet ettiği Selanik'e yapılmasını arzu ediyordu fakat 5. Ordunun emrindeki Şam'daki 30. Süvari Alayında staja başladı.

Şam'a giden oğlunu görmek isteyen Zübeyde Hanım, 3 günlüğüne İstanbul'a gelerek Sirkeci Garı'ndan Mustafa Kemal'i uğurladı.

Balkan Savaşları sonunda Selanik'in Osmanlı Devleti sınırları dışında kalması üzerine birçok Türk gibi Zübeyde Hanım ve kızı Makbule de İstanbul'a geldi. Selanik'te kalan Ragıp Bey ise birkaç yıl sonra vefat etti.

Beşiktaş Akaretler'deki 76 numaralı evde yaşamaya başlayan Zübeyde Hanım, Mustafa Kemal'in geçirdiği "sarılık" hastalığı sonucu kör olmasından korkarak Halep'e ziyarete gitti.

1918'de Suriye Cephesi'nden ayrılarak İstanbul'a gelen Mustafa Kemal, annesinin evine gidip Zübeyde Hanım ve kardeşi Makbule Hanım ile hasret giderdi.

Şişli'de üç katlı ev kiralayan Mustafa Kemal, yanına aldığı annesi ve kardeşine evin üçüncü katını ayırdı, kendisi de İstanbul'un en bunalımlı günlerinde bu evde arkadaşlarıyla toplantılar yaptı. Mustafa Kemal, 16 Mayıs 1919'da Samsun'a çıkana kadar bu evde kaldı.

Zübeyde Hanım, Milli Mücadele yıllarında Mustafa Kemal ve arkadaşlarının idama mahkum edilmesi haberiyle üzüntüsünden kısmi felç geçirdi.

Milli Mücadele döneminde İstanbul'da kalan annesi Zübeyde Hanım ile mektuplaşan Mustafa Kemal, 3 yıl ayrılığın ardından Kurtuluş Savaşı'nın sonlarına doğru annesini Ankara'ya getirmeye karar verdi.

Mustafa Kemal, TBMM Başkanı ve Başkomutan iken Adapazarı'nda bir araya geldiği annesi Zübeyde Hanım ile Çankaya Köşkü'ne döndü.

Son günleri

Kısmi felç ve romatizma ağrıları artan Zübeyde Hanım'a İzmir'in havasının iyi geleceği düşünüldü.

İzmir'e 18 Aralık 1922'de gelen Zübeyde Hanım, Latife Hanım Köşkü'nde 28 gün yaşadıktan sonra 14 Ocak 1923'te, 66 yaşındayken yaşamını yitirdi. Cenazesi Karşıyaka'daki Ferik Osman Paşa Camisi avlusuna defnedildi.

Zübeyde Hanım için bir anıt mezar yaptırmak amacıyla 1938 yılında, dönemin İzmir Belediye Başkanı Behçet Uz bir proje hazırlattı. Projeyi çok süslü ve masraflı bulan Atatürk, mezarın başına sadece ağır bir taş parçası konmasını ve üstüne "Atatürk'ün anası Zübeyde burada gömülüdür. Ölümü: 1923" yazdırılmasını, Zübeyde Hanım çocukları çok sevdiği için de etrafının bir çocuk parkı ile süslenmesini istedi.

İzmir Belediyesi tarafından 1940 yılında son şekli verilen anıt mezarında Zübeyde Hanım, her 14 Ocak'ta hem resmi kurum temsilcileri hem de her yaştan vatandaşlar tarafından anılıyor.

"Ona söyle zaferi kazanmadan dönmesin"

Dokuz Eylül Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölüm Başkanı Prof. Dr. Hakkı Uyar, AA muhabirine, Zübeyde Hanım'ın ömrünü oğlunun mücadelesine adadığını söyledi.

Büyük Taarruz öncesinde Mustafa Kemal'in, annesiyle vedalaşmasına karşın cepheye gittiğini söylemediğini belirten Uyar, şunları kaydetti:

"Büyük Taarruz öncesinde Mustafa Kemal'in gelip annesinin elini öpüp vedalaşması söz konusu. Zübeyde Hanım, çok dindar bir kadın, namazında niyazında sofu kimliğiyle bilinen bir kadıncağız, oğlu için sürekli dualar ediyor. Cepheye gittiğinin de farkında ama Mustafa Kemal cepheye gittiğinde annesine söylemiyor. Zübeyde Hanım, Mustafa Kemal'in yaverine diyor ki (Mustafa cepheye gidiyor, farkındayım. Ona söyle zaferi kazanmadan dönmesin.)"

Uyar, zaferin ardından Zübeyde Hanım'ın hastalığının daha ağırlaştığını aktararak, Zübeyde Hanım'ın 14 Ocak 1923'te Latife Hanım'ın köşkünde, oğlunun evlendiğini göremeden ama evleneceğini bilerek yaşama veda ettiğini ifade etti.

Mustafa Kemal Atatürk'ün annesinin mezarını ziyaret ettiği 27 Ocak'ta yaptığı konuşmaya da değinen Uyar, "Mustafa Kemal, burada çok anlamlı bir konuşma yaptı. 'Milli hakimiyet yolunda Türk milletinin elde ettiği kazanımları tekrar savunmak durumuyla karşı karşıya kalırsak annemin yanına gitmekten çekinmeyeceğim' dedi. Zübeyde Hanım, bir annenin milletin kaderini ne kadar değiştirebileceğinin örneğini gösteriyor." dedi.

Kaynak: AA

dikGAZETE.com
ÇOK OKUNAN HABERLER