Ankara ve İstanbul, futbol kaosuna hazır mı?
Ankara ve İstanbul, futbol kaosuna hazır mı?
- 26-02-2020 09:09
- 846
- 26-02-2020 09:09
- 846
Geçtiğimiz Perşembe günkü, "ABD darbesi “Out of question” söz konusu değil!.. İngiliz darbesi yolda?" başlıklı yazımda; "Darbe iki aşamalı planlanıyor!.. Önce “soft power” yumuşak güç denenecek. Siyasi hareketlilik, yeni partiler, yargı üzerinden küçük müdahaleler, iktidarın eleştirilmesi falan filan. Sonra “Hard-Power” sert güç aşamasına geçilecek.
Milli, ulusal duyarlılıklar kaşınacak. Ekonomik krizin deliye döndürdüğü çaresiz yoksulların can havliyle sokaklara dökülmesine zemin hazırlanacak. Zaten reel hayat pahalılığı, darbecilerin işini kolaylaştırıyor.
Sokaklar karışacak. Sağdan-soldan geniş tabanlı ortak bir sokak muhalefeti büyütülecek.
Tıpkı “Gezi”de olduğu gibi iktidar, erk zaafı göstermemek adına Emniyet güçlerini göstericilerin üzerine gönderecek. Uzun zamandır iktidar tarafından yemlenen semirmiş milis güçler, “sivil toplum kuruluşları” adı altında, tıpkı Mısır’da Tahrîr Meydanı’nda olduğu gibi, iktidar karşıtı muhalif kitleye saldıracak.
Sonuç; Türkiye’nin nur topu gibi bir “Sisi’si” olacak" diyerek, kanaatimi sizlerle burada paylaşmıştım.
Dün, Türk yargısındaki gelişmeleri konuştuğum; bilgi seven /Philo Sofia, bilge insanın, “sadece yargıdaki gelişmelere bakılarak yapılan siyasi kritiğin eksik olacağını, ekonomik durum ve futbol fanatizminin de hesaba katılması gerektiğini” söylemesi deyim yerindeyse ufkumu açtı.
İktidar ve spor ilişkisini, sporun siyasallaştırılmasını, hukukun siyasallaşmasının nasıl sporu terörize etmeye çalıştığını yakın bir zamanda Türk futbol tarihinin en çok konuşulan isimlerinden birisi olan Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım’ın şike davasında görmüştük.
Siyasette ve sporda yaşananlara bakıldığında “Bizans entrikaları” sözü hemen aklıma geliveriyor. Aslında yaşadığımız topraklarda spor ve iktidar ilişkisi tarih boyunca hep vardı.
Spor İktidarı kontrol aracı…
Bizans’ta spor demek, iktidar demekti. At yarışları yüzlerce yıl Bizans’ta sosyal hayatın merkezi olmuştu. Heyecan ve adrenalin dolu bu spor, rekabet ve gruplaşmayı doğurdu.
Farklı siyasi, askeri, dini ve ekonomik sınıflar, farklı takımların bayrakları altında toplanınca, bu takımlar, kişilerin ekonomik ve sosyal kimliklerini temsil eder konuma erişti.
Doğu Roma’da (Bizans) hem Hıristiyanlığın yerleşmesi hem de getirdikleri finansal yük, gladyatör oyunlarına yönelik ilginin kaybolmasına neden olmuştu.
Buna rağmen en eski pagan geleneklerinden hipodromdaki at arabası yarışları, önemini ve etkisini korumayı sürdürebildi.
Roma’dan kalan geleneklerin büyük oranda sürdürüldüğü bu yarışlarda Maviler, Kırmızılar, Beyazlar ve Yeşiller olarak adlandırılan dört taraftar grubu olduğunu biliyoruz.
Bu gruplardan özellikle Doğu Roma’da kuvvetli olanlar ise Maviler ve Yeşiller. Onlardan birinin parçası olmak, Bizans vatandaşları için o kadar büyük önem ve onur olduğundan, günlük hayatlarında bile taraftarı oldukları grubun renklerini giymeyi tercih ettikleri biliniyor.
Heyecanlı holiganların farklı saç kesimleri ve tarzlarının yanında, tribünde yaşananları sokağa taşımak, eylemlerde etkin olmak, politik ve dini görüşleri nedeniyle sıklıkla çatışmaları, bugüne aktarılan detaylardan.
Yaşadığımız çağın tribün gruplarıyla çok yoğun benzerlikler taşıdıklarını söylemek güç değil. Bir farkla!
O fark da şu; Bizans’ta, Mavilerin ve Yeşillerin kavgası, aynı zamanda iktidar kavgasıydı, Bizans tahtına çıkacak imparatoru, onların güç mücadelesi belirliyordu.
Bu olayları en güzel anlatan Abdullah Ziya Kozanoğlu merhumdu, romanlarının zihnimde bıraktığı tarihi hazlar halen işlevsel.
“Arap Baharı”nda futbol nasıl kullanıldı?
Arap Baharı’nda protesto gösteriler,i polisle şiddetli çatışmalara dönüştü. Siyasi sistemin halkın ihtiyaçlarına cevap vermediği yönündeki yaygın algı, farklı sosyal ve etnik grupların şiddete başvuruyu, iktidardan taviz koparma gibi düşünmelerine yol açtı.
Arap coğrafyasında, bir futbol maçının skoru, konut dağıtımı, elektrik kesintisi ve hatta sürücü ehliyetinin geri alınması gösteri nedeni olabiliyordu.
Güçlü adaletsizlik algısına sahip olan Arap halkları, sürekli başkaldırı modunda.
Yaygın bir tesbite göre Ortadoğu’da futbol, hiçbir zaman ‘sadece futbol’ olmadı. Birçok özgürlük talebinin dile getirildiği statlar, bölgenin politik dili oldu.
Mısır’da milyonların takip ettiği futbol liginde, El-Ehli ve El-Masri takımları arasında oynanan maç sonrasında olaylar çıkmış, 74 kişi ölmüştü.
Olaylardan sorumlu tutulan 21 sanık, önceki hafta idama mahkûm edildi. Ancak futbol taraftarlarının protestoları dinmedi, karar sonrası El Masri taraftarları yine sokaklara döküldü.
Arap Baharı’ndan önce Ortadoğu’da diktatörlerin kesinlikle müdahale edemediği iki yer vardı: Camiler ve futbol sahaları.
Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkeleri, tam anlamıyla futbol delisi ülkeler. Bu coğrafyada insanlar, din dışında hiçbir şeye futbola olduğu kadar tutkuyla bağlı değil.
Kahire’deki Ain Shams Üniversitesi, “Mısır’da boşanmaların artış sebebi” ile ilgili bir araştırma yaptı, bir numaralı sebep, erkeklerin futbol deliliği çıkmıştı.
2000’lerden itibaren Mısır’daki futbol fanatikleri, internet sayesinde İtalya ve Sırbistan’daki “Ultralar”ı keşfettiler. Bu ülkelerdeki “Ultralar”ın devletten bağımsız hareket ettiklerini gördüler. Onlar da bunu örnek aldı ve “Stad devletin değil, bizimdir” dediler.
Mübarek rejiminin son dört yılında polisle Ultralar arasına hemen her hafta çatışma vardı. Dolayısıyla da Ultralar çok politize oldular ve sokak çatışmasında tecrübe kazandılar. Ultralar, bugün Mısır’da, Müslüman Kardeşler’den sonra ikinci büyük sivil hareket. (*)
Futbolun Türkiye mecrasına göz atmaya ne dersiniz?
Ankaragücü, küme düşmeyegörsün!..
MKE Ankaragücü Profesyonel Futbol Takımı, kent tarihinde önemli bir yere sahip. Fanatik taraftar kitlesi var.
1910 yılında kurulan “MKE”, Ankaragücü’nün, 1911’de kurulan tam anlamıyla 1922’de faaliyete geçen şubesidir. Mensup olduğu kurum nedeniyle askerlerle bağı hep olageldi.
Kurtuluş Savaşı öncesinde, devam ederken ve sonrasında silah ve mühimmat imalatından çalışan işçilerin kurduğu Ankaragücü, Başkent’in spor tarihinde önemli bir yeri olan kulüptür.
Bazı politik ve ekonomik müdahalelerle 1. Lig’ten düşen ve kümede top koşturan Ankaragücü, 2017’de “2. Lig Kırmızı Grup”tan 1.Lig’e çıkmıştı. (**)
Hatta geçen yıl eski hakemlerden ve futbol yorumcusu Erman Toroğlu, “Bu Ankaragücü küme düşer” demişti ama yanıldı. Benzer tahminler bu lig sonu içinde yapılıyor.
Avrupa liglerindeki takımların durumlarını inceleyen Euro Club Index sitesi, Türkiye’deki Süper Lig'de şampiyon olacak ve küme düşecek takımları açıkladı. Sıralamada küme düşecek takımların hangileri olduğu tahminlerine yer verildi. Buna göre Ankaragücü küme düşme olasılığı yüksek takımlardan. (***)
Ankaragücü kitlesel taraftarlarıyla yıllar boyunca Ankara’daki en fazla ilgi çeken kulüp. Kulübün kısıtlı sportif başarılarıyla açıklanamayacak olan bu büyük destek, Ankaragücü’nün tarihinden, işçi takımı oluşundan ve kentle olan ilişkisinden kaynaklı.
Ankaragücü, kentin farklı bölgelerini de kapsayacak biçimde ‘eski Ankara’ ve ‘yeni öteki Ankara’nın tarihsel ve kitlesel desteğine sahip.
“Beşiktaş Çarşı” grubu gibi, Ankaragücü taraftar grubu “Gecekondu” var. Gecekondu, 1973 yılında kurulmuş, belki de Ankaragücü tribünlerinin en köklü grubu. Eğer bir şeye tepki koyacaklarsa çok güzel organize olurlar.
Ankara’nın gecekondu mahallelerinde yaşayan gençlerin kurmuş olduğu Ankaragücü’ne hayat veren, tam anlamıyla Ankaragücü denince akıllara ilk gelen tribün grubudur.
Ankara deplasmanlarını rakip takımlar için cehenneme çeviren, rakip taraftarların tribüne gelmeye çekinmelerini sağlayan, Ankara 19 Mayıs Stadyumu’nu her maç, besteleriyle süsleyen Ankaragücü’nün olmazsa olmazıdır.
Hatta Ankara çapında yürüyüşler yapmışlıkları vardır. Türkiye Futbol Federasyonu, Ankara binasına olan yürüyüşleri buna örnektir. Ya da çoğu 10 Kasım’da toplanıp Ulus’tan Anıtkabir’e yürürler. İşte bütünü bu etmenler Gecekondu tribününü diğer gruplardan daha köklü ve daha güçlü kılar. (****)
Eğer Gezi benzeri ama daha doğal görünümlü, ideolojik sloganların şekillendirmediği sokak eylemleri planlayan odaklar, Ankaragücü taraftarını yönlendirecek olursa ki düşünmek bile istemiyorum, siyasi ve ekonomik eşitsizlik algısının kuşattığı binlerce insanı harekete geçirebilir.
Öfkeli kitlenin provakatif müdahale ile nasıl vandallaştırıldığını Gezi eylemlerinde görmüştük. Güvenlik birimlerinin orantısız güç kullanımı, tıpkı ateşi söndürmek için üzerine benzin sıkılması etkisini yaratmaz mı?
İstanbul’u, Trabzonspor'un şampiyonluğu karıştırır!..
Futbolda genel temenni iyi olanın/oynayanın kazanmasıdır. Şike vb. müdahale ile Birinci Lig’de bu sezon, bir takımın şampiyonluk kupasını kaldırması, ortalığı velveleye verebilir.
Çünkü uzun süredir Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın Trabzonspor'a ilgisi, desteği diğer kulüp taraftarlarının çenesini yoruyor.
Babası Sadık Albayrak’ın, 2017 yılında Trabzonspor Divan Kurulu toplantısındaki konuşması sosyal medyada tekrar paylaşılmaya başlandı.
Fenerbahçeli taraftar grubu “12 Numara”; söz konusu videoyu, “Bakan Berat Albayrak’ın babası Sadık Albayrak, Trabzonspor ile Turkuvaz Medya’nın arasındaki bağı çok iyi anlatmış” diye paylaştı.
Trabzonspor’da, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Berat Albayrak arasında bir çekişmenin yaşandığı iddiaları gündeme gelmişti.
Trabzonspor taraftarının desteklediği teknik direktör Ünal Karaman’ın görevine son verilmesinin arkasında Berat Albayrak’ın olduğu iddia edilmişti.
Fenerbahçe taraftar grubu “12 Numara”, Berat Albayrak’ın babası Trabzonspor Divan Kurulu Üyesi Sadık Albayrak’ın, 2017 yılında Trabzonspor Divan Kurulu toplantısındaki konuşmasını paylaştı. Divan Kurulu’nda konuşan Sadık Albayrak’ın “Soruyorum şimdi yönetimdekilere, bu stadı size kim yaptırdı? Bu reklamı size kim aldı? Hiç kimse size kredi vermezken milli bankalardan yeni kredi aldınız, nereye harcadınız” şeklindeki sözleri dikkat çekti. (*****)
Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Murat Zorluoğlu, Trabzonspor'un bürokratik ve ekonomik sorunların nasıl aşıldığını 8 maddelik bir bildiri ile kamuoyuna açıklamıştı.
Berat Albayrak'a övgüler yağdıran Zorluoğlu'nun 8 maddelik paylaşımındaki 5. maddede söyledikleri şöyle;"Bakan Albayrak, Trabzonspor'un hiçbir zaman iç işleyişine karışmadı. Sadece, Trabzonspor yönetimi hangi konuda kapısını çalarsa yardımcı oldu. Öyle bir yardımcı oldu ki, iflas etti denilen kulüp, yeniden şampiyonluk yarışına girişti."
Zorluoğlu, Trabzonspor'un şampiyonluk yarışına girmesindeki en büyük payı Albayrak'a vermişti. (******)
Bakan Albayrak’ın kamuoyundaki algısı, halkın bakış açısı herhalde malumunuzdur. Bir de buna ekonomik krizden etkilenen taraftar kitlesini katın. Üstüne, AK Parti karşıtlığını ve futbolda şike iddialarını serpiştirin.
Trabzonspor'un bileğinin hakkı ile şampiyon olması, bu söylentilerden sonra kimseyi tatmin etmez. İstanbul'daki üç büyüklerin (BJK - FB - GS) çılgın taraftarları, bir anda çileden çıkmışcasına sokaklara dökülebilir.
Kaos değirmenine su taşıyanlar, kendi bildikleri dalı kesmekle kalmıyor, kendi kafalarına sıkıyorlar. İyi de halkın günahı ne?
Ne diyordu Müslüm Gürses;
"Son pişmanlık neye yarar
Herşeyin bedeli var
Olmadı yar…”
.
Ömür Çelikdönmez, dikGAZETE.com
Twitter'da bizi takip edin: @oc32oc39 , @dikgazete
(*) https://www.hurriyet.com.tr/gundem/ortadogu-da-futbolun-politik-dili-22563722
(**) https://kafkassam.com/ankaragucu-sampiyonlugunun-genelkurmay-baskaninin-resimleriyle-ne-ilgisi-var.html
(***) https://www.hurriyet.com.tr/sporarena/galeri-super-ligin-sampiyonunu-acikladilar-kume-dusecek-3-takim-41447645/4
(****) https://web2.bilkent.edu.tr/bilkentpost/2017/03/31/%EF%BB%BFankaragucu-taraftarlarimizi-taniyalim/
(*****) https://odatv.com/berat-albayrakin-babasi-trabzon-baglantilarini-nasil-anlatti-17012009.html
(******) https://www.yenicaggazetesi.com.tr/berat-albayrak-trabzonsporu-nasil-kurtardi-54431yy.htm
Geçtiğimiz Perşembe günkü, "ABD darbesi “Out of question” söz konusu değil!.. İngiliz darbesi yolda?" başlıklı yazımda; "Darbe iki aşamalı planlanıyor!.. Önce “soft power” yumuşak güç denenecek. Siyasi hareketlilik, yeni partiler, yargı üzerinden küçük müdahaleler, iktidarın eleştirilmesi falan filan. Sonra “Hard-Power” sert güç aşamasına geçilecek.
Milli, ulusal duyarlılıklar kaşınacak. Ekonomik krizin deliye döndürdüğü çaresiz yoksulların can havliyle sokaklara dökülmesine zemin hazırlanacak. Zaten reel hayat pahalılığı, darbecilerin işini kolaylaştırıyor.
Sokaklar karışacak. Sağdan-soldan geniş tabanlı ortak bir sokak muhalefeti büyütülecek.
Tıpkı “Gezi”de olduğu gibi iktidar, erk zaafı göstermemek adına Emniyet güçlerini göstericilerin üzerine gönderecek. Uzun zamandır iktidar tarafından yemlenen semirmiş milis güçler, “sivil toplum kuruluşları” adı altında, tıpkı Mısır’da Tahrîr Meydanı’nda olduğu gibi, iktidar karşıtı muhalif kitleye saldıracak.
Sonuç; Türkiye’nin nur topu gibi bir “Sisi’si” olacak" diyerek, kanaatimi sizlerle burada paylaşmıştım.
Dün, Türk yargısındaki gelişmeleri konuştuğum; bilgi seven /Philo Sofia, bilge insanın, “sadece yargıdaki gelişmelere bakılarak yapılan siyasi kritiğin eksik olacağını, ekonomik durum ve futbol fanatizminin de hesaba katılması gerektiğini” söylemesi deyim yerindeyse ufkumu açtı.
İktidar ve spor ilişkisini, sporun siyasallaştırılmasını, hukukun siyasallaşmasının nasıl sporu terörize etmeye çalıştığını yakın bir zamanda Türk futbol tarihinin en çok konuşulan isimlerinden birisi olan Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım’ın şike davasında görmüştük.
Siyasette ve sporda yaşananlara bakıldığında “Bizans entrikaları” sözü hemen aklıma geliveriyor. Aslında yaşadığımız topraklarda spor ve iktidar ilişkisi tarih boyunca hep vardı.
Spor İktidarı kontrol aracı…
Bizans’ta spor demek, iktidar demekti. At yarışları yüzlerce yıl Bizans’ta sosyal hayatın merkezi olmuştu. Heyecan ve adrenalin dolu bu spor, rekabet ve gruplaşmayı doğurdu.
Farklı siyasi, askeri, dini ve ekonomik sınıflar, farklı takımların bayrakları altında toplanınca, bu takımlar, kişilerin ekonomik ve sosyal kimliklerini temsil eder konuma erişti.
Doğu Roma’da (Bizans) hem Hıristiyanlığın yerleşmesi hem de getirdikleri finansal yük, gladyatör oyunlarına yönelik ilginin kaybolmasına neden olmuştu.
Buna rağmen en eski pagan geleneklerinden hipodromdaki at arabası yarışları, önemini ve etkisini korumayı sürdürebildi.
Roma’dan kalan geleneklerin büyük oranda sürdürüldüğü bu yarışlarda Maviler, Kırmızılar, Beyazlar ve Yeşiller olarak adlandırılan dört taraftar grubu olduğunu biliyoruz.
Bu gruplardan özellikle Doğu Roma’da kuvvetli olanlar ise Maviler ve Yeşiller. Onlardan birinin parçası olmak, Bizans vatandaşları için o kadar büyük önem ve onur olduğundan, günlük hayatlarında bile taraftarı oldukları grubun renklerini giymeyi tercih ettikleri biliniyor.
Heyecanlı holiganların farklı saç kesimleri ve tarzlarının yanında, tribünde yaşananları sokağa taşımak, eylemlerde etkin olmak, politik ve dini görüşleri nedeniyle sıklıkla çatışmaları, bugüne aktarılan detaylardan.
Yaşadığımız çağın tribün gruplarıyla çok yoğun benzerlikler taşıdıklarını söylemek güç değil. Bir farkla!
O fark da şu; Bizans’ta, Mavilerin ve Yeşillerin kavgası, aynı zamanda iktidar kavgasıydı, Bizans tahtına çıkacak imparatoru, onların güç mücadelesi belirliyordu.
Bu olayları en güzel anlatan Abdullah Ziya Kozanoğlu merhumdu, romanlarının zihnimde bıraktığı tarihi hazlar halen işlevsel.
“Arap Baharı”nda futbol nasıl kullanıldı?
Arap Baharı’nda protesto gösteriler,i polisle şiddetli çatışmalara dönüştü. Siyasi sistemin halkın ihtiyaçlarına cevap vermediği yönündeki yaygın algı, farklı sosyal ve etnik grupların şiddete başvuruyu, iktidardan taviz koparma gibi düşünmelerine yol açtı.
Arap coğrafyasında, bir futbol maçının skoru, konut dağıtımı, elektrik kesintisi ve hatta sürücü ehliyetinin geri alınması gösteri nedeni olabiliyordu.
Güçlü adaletsizlik algısına sahip olan Arap halkları, sürekli başkaldırı modunda.
Yaygın bir tesbite göre Ortadoğu’da futbol, hiçbir zaman ‘sadece futbol’ olmadı. Birçok özgürlük talebinin dile getirildiği statlar, bölgenin politik dili oldu.
Mısır’da milyonların takip ettiği futbol liginde, El-Ehli ve El-Masri takımları arasında oynanan maç sonrasında olaylar çıkmış, 74 kişi ölmüştü.
Olaylardan sorumlu tutulan 21 sanık, önceki hafta idama mahkûm edildi. Ancak futbol taraftarlarının protestoları dinmedi, karar sonrası El Masri taraftarları yine sokaklara döküldü.
Arap Baharı’ndan önce Ortadoğu’da diktatörlerin kesinlikle müdahale edemediği iki yer vardı: Camiler ve futbol sahaları.
Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkeleri, tam anlamıyla futbol delisi ülkeler. Bu coğrafyada insanlar, din dışında hiçbir şeye futbola olduğu kadar tutkuyla bağlı değil.
Kahire’deki Ain Shams Üniversitesi, “Mısır’da boşanmaların artış sebebi” ile ilgili bir araştırma yaptı, bir numaralı sebep, erkeklerin futbol deliliği çıkmıştı.
2000’lerden itibaren Mısır’daki futbol fanatikleri, internet sayesinde İtalya ve Sırbistan’daki “Ultralar”ı keşfettiler. Bu ülkelerdeki “Ultralar”ın devletten bağımsız hareket ettiklerini gördüler. Onlar da bunu örnek aldı ve “Stad devletin değil, bizimdir” dediler.
Mübarek rejiminin son dört yılında polisle Ultralar arasına hemen her hafta çatışma vardı. Dolayısıyla da Ultralar çok politize oldular ve sokak çatışmasında tecrübe kazandılar. Ultralar, bugün Mısır’da, Müslüman Kardeşler’den sonra ikinci büyük sivil hareket. (*)
Futbolun Türkiye mecrasına göz atmaya ne dersiniz?
Ankaragücü, küme düşmeyegörsün!..
MKE Ankaragücü Profesyonel Futbol Takımı, kent tarihinde önemli bir yere sahip. Fanatik taraftar kitlesi var.
1910 yılında kurulan “MKE”, Ankaragücü’nün, 1911’de kurulan tam anlamıyla 1922’de faaliyete geçen şubesidir. Mensup olduğu kurum nedeniyle askerlerle bağı hep olageldi.
Kurtuluş Savaşı öncesinde, devam ederken ve sonrasında silah ve mühimmat imalatından çalışan işçilerin kurduğu Ankaragücü, Başkent’in spor tarihinde önemli bir yeri olan kulüptür.
Bazı politik ve ekonomik müdahalelerle 1. Lig’ten düşen ve kümede top koşturan Ankaragücü, 2017’de “2. Lig Kırmızı Grup”tan 1.Lig’e çıkmıştı. (**)
Hatta geçen yıl eski hakemlerden ve futbol yorumcusu Erman Toroğlu, “Bu Ankaragücü küme düşer” demişti ama yanıldı. Benzer tahminler bu lig sonu içinde yapılıyor.
Avrupa liglerindeki takımların durumlarını inceleyen Euro Club Index sitesi, Türkiye’deki Süper Lig'de şampiyon olacak ve küme düşecek takımları açıkladı. Sıralamada küme düşecek takımların hangileri olduğu tahminlerine yer verildi. Buna göre Ankaragücü küme düşme olasılığı yüksek takımlardan. (***)
Ankaragücü kitlesel taraftarlarıyla yıllar boyunca Ankara’daki en fazla ilgi çeken kulüp. Kulübün kısıtlı sportif başarılarıyla açıklanamayacak olan bu büyük destek, Ankaragücü’nün tarihinden, işçi takımı oluşundan ve kentle olan ilişkisinden kaynaklı.
Ankaragücü, kentin farklı bölgelerini de kapsayacak biçimde ‘eski Ankara’ ve ‘yeni öteki Ankara’nın tarihsel ve kitlesel desteğine sahip.
“Beşiktaş Çarşı” grubu gibi, Ankaragücü taraftar grubu “Gecekondu” var. Gecekondu, 1973 yılında kurulmuş, belki de Ankaragücü tribünlerinin en köklü grubu. Eğer bir şeye tepki koyacaklarsa çok güzel organize olurlar.
Ankara’nın gecekondu mahallelerinde yaşayan gençlerin kurmuş olduğu Ankaragücü’ne hayat veren, tam anlamıyla Ankaragücü denince akıllara ilk gelen tribün grubudur.
Ankara deplasmanlarını rakip takımlar için cehenneme çeviren, rakip taraftarların tribüne gelmeye çekinmelerini sağlayan, Ankara 19 Mayıs Stadyumu’nu her maç, besteleriyle süsleyen Ankaragücü’nün olmazsa olmazıdır.
Hatta Ankara çapında yürüyüşler yapmışlıkları vardır. Türkiye Futbol Federasyonu, Ankara binasına olan yürüyüşleri buna örnektir. Ya da çoğu 10 Kasım’da toplanıp Ulus’tan Anıtkabir’e yürürler. İşte bütünü bu etmenler Gecekondu tribününü diğer gruplardan daha köklü ve daha güçlü kılar. (****)
Eğer Gezi benzeri ama daha doğal görünümlü, ideolojik sloganların şekillendirmediği sokak eylemleri planlayan odaklar, Ankaragücü taraftarını yönlendirecek olursa ki düşünmek bile istemiyorum, siyasi ve ekonomik eşitsizlik algısının kuşattığı binlerce insanı harekete geçirebilir.
Öfkeli kitlenin provakatif müdahale ile nasıl vandallaştırıldığını Gezi eylemlerinde görmüştük. Güvenlik birimlerinin orantısız güç kullanımı, tıpkı ateşi söndürmek için üzerine benzin sıkılması etkisini yaratmaz mı?
İstanbul’u, Trabzonspor'un şampiyonluğu karıştırır!..
Futbolda genel temenni iyi olanın/oynayanın kazanmasıdır. Şike vb. müdahale ile Birinci Lig’de bu sezon, bir takımın şampiyonluk kupasını kaldırması, ortalığı velveleye verebilir.
Çünkü uzun süredir Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın Trabzonspor'a ilgisi, desteği diğer kulüp taraftarlarının çenesini yoruyor.
Babası Sadık Albayrak’ın, 2017 yılında Trabzonspor Divan Kurulu toplantısındaki konuşması sosyal medyada tekrar paylaşılmaya başlandı.
Fenerbahçeli taraftar grubu “12 Numara”; söz konusu videoyu, “Bakan Berat Albayrak’ın babası Sadık Albayrak, Trabzonspor ile Turkuvaz Medya’nın arasındaki bağı çok iyi anlatmış” diye paylaştı.
Trabzonspor’da, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Berat Albayrak arasında bir çekişmenin yaşandığı iddiaları gündeme gelmişti.
Trabzonspor taraftarının desteklediği teknik direktör Ünal Karaman’ın görevine son verilmesinin arkasında Berat Albayrak’ın olduğu iddia edilmişti.
Fenerbahçe taraftar grubu “12 Numara”, Berat Albayrak’ın babası Trabzonspor Divan Kurulu Üyesi Sadık Albayrak’ın, 2017 yılında Trabzonspor Divan Kurulu toplantısındaki konuşmasını paylaştı. Divan Kurulu’nda konuşan Sadık Albayrak’ın “Soruyorum şimdi yönetimdekilere, bu stadı size kim yaptırdı? Bu reklamı size kim aldı? Hiç kimse size kredi vermezken milli bankalardan yeni kredi aldınız, nereye harcadınız” şeklindeki sözleri dikkat çekti. (*****)
Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Murat Zorluoğlu, Trabzonspor'un bürokratik ve ekonomik sorunların nasıl aşıldığını 8 maddelik bir bildiri ile kamuoyuna açıklamıştı.
Berat Albayrak'a övgüler yağdıran Zorluoğlu'nun 8 maddelik paylaşımındaki 5. maddede söyledikleri şöyle;"Bakan Albayrak, Trabzonspor'un hiçbir zaman iç işleyişine karışmadı. Sadece, Trabzonspor yönetimi hangi konuda kapısını çalarsa yardımcı oldu. Öyle bir yardımcı oldu ki, iflas etti denilen kulüp, yeniden şampiyonluk yarışına girişti."
Zorluoğlu, Trabzonspor'un şampiyonluk yarışına girmesindeki en büyük payı Albayrak'a vermişti. (******)
Bakan Albayrak’ın kamuoyundaki algısı, halkın bakış açısı herhalde malumunuzdur. Bir de buna ekonomik krizden etkilenen taraftar kitlesini katın. Üstüne, AK Parti karşıtlığını ve futbolda şike iddialarını serpiştirin.
Trabzonspor'un bileğinin hakkı ile şampiyon olması, bu söylentilerden sonra kimseyi tatmin etmez. İstanbul'daki üç büyüklerin (BJK - FB - GS) çılgın taraftarları, bir anda çileden çıkmışcasına sokaklara dökülebilir.
Kaos değirmenine su taşıyanlar, kendi bildikleri dalı kesmekle kalmıyor, kendi kafalarına sıkıyorlar. İyi de halkın günahı ne?
Ne diyordu Müslüm Gürses;
"Son pişmanlık neye yarar
Herşeyin bedeli var
Olmadı yar…”
.
Ömür Çelikdönmez, dikGAZETE.com
Twitter'da bizi takip edin: @oc32oc39 , @dikgazete
(*) https://www.hurriyet.com.tr/gundem/ortadogu-da-futbolun-politik-dili-22563722
(**) https://kafkassam.com/ankaragucu-sampiyonlugunun-genelkurmay-baskaninin-resimleriyle-ne-ilgisi-var.html
(***) https://www.hurriyet.com.tr/sporarena/galeri-super-ligin-sampiyonunu-acikladilar-kume-dusecek-3-takim-41447645/4
(****) https://web2.bilkent.edu.tr/bilkentpost/2017/03/31/%EF%BB%BFankaragucu-taraftarlarimizi-taniyalim/
(*****) https://odatv.com/berat-albayrakin-babasi-trabzon-baglantilarini-nasil-anlatti-17012009.html
(******) https://www.yenicaggazetesi.com.tr/berat-albayrak-trabzonsporu-nasil-kurtardi-54431yy.htm