Belediyelere Kayyım ataması demokratik mi?
Belediyelere Kayyım ataması demokratik mi?
- 07-11-2024 00:04
- 5428
- 07-11-2024 00:04
- 5428
Belediyelere Kayyım Ataması demokratik mi?
Giriş
İstanbul Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet ÖZER’in tutuklanması üzerine, yerine İstanbul Vali Yardımcısı Can AKSOY’un vekil olarak atanmasıyla gündeme gelen kayyım[1] atamalarını, belediye başkanının ve meclis üyelerinin demokratik usulle seçildiği dikkate alındığında, ilkece bu atamanın demokratik olmadığını düşünmek gerekir. Ayrıca 674 sayılı Kanun Hükmünde Kararname [2] (KHK) ile 5393 sayılı Belediye Kanunu [3] 45 ve 57. maddelerine eklenen fıkralar gereği görevden uzaklaştırılan başkanın yerine, başkan vekilinin görevlendirilmesi gerekir. Ancak güncel uygulamalara bakıldığında, seçilmiş değil mülki idare amiri ataması yoluna gidilmektedir. Diğer taraftan uygulamada özellikle terör suçlamasıyla görevden uzaklaştırılan başkanlar hakkında ileri sürülen suçlamalarda, gerek yerel seçimler öncesi adaylık için Yüksek Seçim Kurulu’ndan izin alınmış olması; gerekse yerel halkın çoğunluk oylarıyla seçilmeleri açısından kayyım atamanın demokratik olduğunu söylemek zordur.
Kayyım Kavramı
Aslında Türkçe ses uyumu açısından tercih edilen kullanım “kayyum” sözcüğü olmakla birlikte, kayyım Türk Dil Kurumu Sözlüğüne göre, "Belli bir malın yönetilmesi ya da belli bir işin yapılması için görevlendirilen kimse." demektir.
Bu nedenle gerek toplum hayatını ve gerekse devlet yönetimlerini zora sokan teröre karşı alınan sivil önlemlerden biri olarak, sorunlu olan veya sürekli sorun yaratan kamu kurumu yöneticiliğine vekil-kayyım atanmaktadır.
Kayyım Atama Mevzuatı
Türkiye’de kayyım atama mevzuatı için 15 Temmuz 2016 hain darbe girişimi sonrası ilan edilen Olağanüstü Hal Döneminde, 674 sayılı KHK ile yerel yönetimlere ilişkin olarak hem belediyelerde hem de İçişleri Bakanlığı Teşkilat Kanunu’nda bazı düzenlemelere bakmak gerekir. Zira bu düzenlemeler sonucu, belediye başkanlıkları ve belediye meclis üyeliklerine görevlendirme yapılması ve Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlıklarının güçlendirilmesi öngörülmüştür. Buna göre belediye başkanı, başkan vekili ya da meclis üyesinin terör veya terör örgütlerine yardım ve yataklık suçları sebebiyle görevden uzaklaştırılması, tutuklanması, kamu hizmetinden yasaklanması veya başkanlık sıfatı veya meclis üyeliğinin sona ermesi hallerinde büyükşehir ve il belediyelerinde İçişleri Bakanı; diğer belediyelerde vali tarafından belediye başkanı, başkan vekili ya da meclis üyesi görevlendirilebilir.
Görevlendirilecek kişide seçilme ehliyetine sahip olma dışında herhangi bir kriter aranmamaktadır. Ancak uygulamada, başkan görevden uzaklaştırıldığında yerine yine seçilmiş biri olan belediye meclisinden başkan vekilinin görevlendirilmesi seçeneği göz ardı edilmektedir.
31 Mart 2014 Yerel Seçimleri SONRASI Kayyım Atamaları
Türkiye’de belediyelere kayyım atamalara ilişkin ilk uygulamalara, 674 sayılı KHK’nın yürürlüğe girdiği 1 Eylül 2016 tarihinden, 31 Mart 2019 yerel seçimlerine kadar olan süreçte rastlanmıştır. Bu süreçte 94’ü bölücü terör örgütü ile iltisaklı belediyeler olmak üzere, 102 belediyeye kayyım atanmış ve 151 belediye meclis üyesi görevinden alınmıştır.[4]
31 Mart 2019 Yerel Seçimleri SONRASI Kayyım Atamaları
31 Mart 2019 Yerel Seçimlerin üzerinden yaklaşık dört ay geçtikten sonra 19 Ağustos 2019’da Diyarbakır, Van ve Mardin Büyükşehir belediye başkanları, İçişleri Bakanlığı tarafından görevden alınarak yerlerine kayyım atanmıştır. Daha sonraki zamanda Erzurum'da, Karayazı İlçe Belediyesine; Diyarbakır’ın Kulp ilçe belediyesine aynı ilçe kaymakamları başkan vekili olarak görevlendirilmiştir.
Son durumda ise, doğu ve güneydoğu Anadolu’da oyların çoğunluğunu alan bir partinin oylarıyla seçilen 65 belediyeden sadece 5’i görevde kalabilmiş; ancak aynı partinin Kars il belediyesiyle birlikte, bütün il belediyelerine kayyım ataması yapılmıştır.
31 Mart 2024 Yerel Seçimleri SONRASI Kayyım Atamaları
Türk siyasi hayatındaki güncel son yerel seçim olan 31 Mart 2024 Yerel Seçimleri sonrası gündeme gelen ilk kayyım ataması, Hakkâri Belediyesi eş başkanı Mehmet Sıddık AKIŞ’ın görevden uzaklaştırılarak, yerine Hakkari Valisi’nin kayyım olarak atanması olmuştur. Akış, Yüksek Seçim Kurulu’nca seçim öncesi adaylığına izin verilmesi ve mazbatasını almasına ve hakkında kesinleşmiş bir yargı kararı bulunmamasına karşın, geçici bir tedbir olarak görevinden uzaklaştırılmıştır.
Bu dönemde son olarak İçişleri Bakanlığı’nca geçici bir tedbir olarak görevden uzaklaştırılan belediyeler Mardin Büyükşehir Belediyesi, Batman İl Belediyesi ve Şanlıurfa Halfeti İlçe Belediyesi başkanları olmuştur. Bu belediyelere Mardin Valisi, Batman Valisi ve Halfeti Kaymakamının kayyım olarak atandığı görülmüştür. Ancak 31 Mart 2024 Yerel Seçimleri sonrası gündeme yerleşen kayyım ataması, İstanbul Esenyurt İlçe Belediyesinde olmuştur.
Diğer kayyım atanan belediyelerden farklı olarak Esenyurt İlçe Belediye Başkanı, son seçimde ülke genelinde en çok oyu alan birinci partiden belediye başkanı seçilmiş, felsefe ve sosyoloji alanındaki etkin akademik özgeçmişiyle ve Prof. Dr. akademik unvanıyla bu göreve aday gösterilerek seçilmiş olmasına karşın; “terörle iltisaklı kişilerle iletişimde olduğu” gerekçesiyle mahkemece tutuklanmış ve yerine başkan vekili görevlendirmesi yöntemi yerine, İstanbul Vali Yardımcısı kayyım olarak atanmıştır. Ancak bu kayyımın ilçe kaymakamı olması mümkün iken, neden Beyoğlu kaymakamının önce vali yardımcısı yapılıp, daha sonra kayyım olarak görevlendirilmesi yoluna gidildiği sorusu cevapsız kalmıştır.
Aslında İstanbul-Esenyurt İlçesi, başlangıçta Büyükçekmece ilçesine bağlı bir köy iken, 1989’da belde yapılmış; 2004’de iktidar partisi adayı, ilçeye başkan seçilmiş; artan yoğun göçlerle nüfusu artan belde, 2008’de ilçe yapılmış; göçmenlerin yanısıra, tekstil sanayi işçilerine yönelik olarak 2010’lu yıllarda artan çok sayıdaki inşaatların bitmesiyle, 2000’de nüfusu 150 bin olmuş; 2022’deki son sayımda nüfusu çoğu dar gelir grubundan bir milyon 127 bine ulaşınca, Esenyurt, yerel sorunları büyüyen ve yerel yönetimi zorlaşan bir ilçe belediyesi haline gelmiştir. Bu durumun en önemli kanıtı ise 28 Mart 2004 yerel seçimlerini iktidar parti adayı olarak kazanan ve 14 yıl boyunca Esenyurt’ta görev yapan başkanın, sağlık sorunlarını gerekçe göstererek, 15 Aralık 2017’de istifa etmesi olmuştur. Bu gelişme, müstafi başkanlık döneminde ilçede yeşil alanların yok olmasına yol açan gökdelenlerin şehri kuşatması vb. yerel yönetim sorunları sonucu olduğu tartışmalarına yola açmıştır.
2019 Yerel Seçimlerinde anamuhalefete geçen Esenyurt Belediye Başkanlığını, en son 31 Mart 2024 yerel seçimlerinde, yine aynı partiden gösterilen aday Prof. Dr. Ahmet Özer’in kazanmıştır. Ancak, başkanlığı yukarıda belirtilen suçlamalar sonucu kısa sürmüş ve tutuklandığı için geçici bir tedbir olarak görevden uzaklaştırılmıştır.
Sonuç
Gerek merkezde cumhurbaşkanı ve milletvekillerinin, gerekse yerelde belediye başkanı ve meclis üyelerinin seçimle görev geldiği bir ülkede, bir hafta önce Cumhurbaşkanı Yardımcısı ile birlikte küs aileleri barıştıran, yönetimi oldukça zor bir ilçe olan Esenyurt Belediye Başkanının, bir hafta sonra teröristlerle iltisaklı değil de, iltisaklı kişilerle iletişimde bulundu diye, geçici bir tedbirle görevden uzaklaştırılması ve yerine İstanbul Valiliğine çok yeni atanan vali yardımcısının atanması, 100 yıldan fazla bir demokrasi geçmişi olan Türk siyasi hayatı için demokratik kültüre uygun olmayan bir örnek teşkil etmektedir.
Oysa yerel demokrasinin devamı açısından, seçilmiş yerel yöneticilerin mevzuatta belirtilen sebepler sonucu görevden ayrılmaları söz konusu olduğunda, yerlerine atanmış değil; yine seçilmiş yerel kişilerden olan başkan vekili veya meclis üyelerinden birinin görevlendirilmesi uygun olacaktır. Zira özellikle siyaseten görevden alınmak istenen seçilmiş yerel yöneticilerin, terör sebep gösterilerek geçici tedbirle görevden alınmasından vazgeçilmeli; belediye başkanının görevden alınmasına ilişkin hükümler, demokratik yöntem ve usuller kullanılarak yerine getirilmelidir. ***
.
Prof. Dr. Kamil Ufuk Bilgin, dikGAZETE.com
[1] Genellikle Türkçe ses uyumu nedeniyle Kayyum diye yazılıp okunan bu sözcük, aslında Arapça yerine geçmek anlamındaki kıyam sözcüğünden türetilmiştir. 674 sayılı KHK’de de kayyım olarak yer almıştır. Bu nedenle metin içinde kayyım yazımı tercih edilmiştir.
[2] Bkz.674 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hk. Kanun Hükm. Kararn. 1 Eylül 2016 tarih ve 29818 sayılı 2.Mükerrer Resmi Gazete
[3] Bkz.5393 sayılı Belediye Kanunu, 13 Temmuz 2005 tarih ve 25874 sayılı Resmi Gazete
[4] K.U.Bilgin ve diğer (2019). Teröre Karşı Sivil Önlem “Kayyım Belediyecilik”, ASSAM Ulusal Hakemli Dergi, 13.Uluslararası Kamu Yönetimi Sempozyumu Bildirileri Özel Sayısı, sh.205-225.
.
Belediyelere Kayyım Ataması demokratik mi?
Giriş
İstanbul Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet ÖZER’in tutuklanması üzerine, yerine İstanbul Vali Yardımcısı Can AKSOY’un vekil olarak atanmasıyla gündeme gelen kayyım[1] atamalarını, belediye başkanının ve meclis üyelerinin demokratik usulle seçildiği dikkate alındığında, ilkece bu atamanın demokratik olmadığını düşünmek gerekir. Ayrıca 674 sayılı Kanun Hükmünde Kararname [2] (KHK) ile 5393 sayılı Belediye Kanunu [3] 45 ve 57. maddelerine eklenen fıkralar gereği görevden uzaklaştırılan başkanın yerine, başkan vekilinin görevlendirilmesi gerekir. Ancak güncel uygulamalara bakıldığında, seçilmiş değil mülki idare amiri ataması yoluna gidilmektedir. Diğer taraftan uygulamada özellikle terör suçlamasıyla görevden uzaklaştırılan başkanlar hakkında ileri sürülen suçlamalarda, gerek yerel seçimler öncesi adaylık için Yüksek Seçim Kurulu’ndan izin alınmış olması; gerekse yerel halkın çoğunluk oylarıyla seçilmeleri açısından kayyım atamanın demokratik olduğunu söylemek zordur.
Kayyım Kavramı
Aslında Türkçe ses uyumu açısından tercih edilen kullanım “kayyum” sözcüğü olmakla birlikte, kayyım Türk Dil Kurumu Sözlüğüne göre, "Belli bir malın yönetilmesi ya da belli bir işin yapılması için görevlendirilen kimse." demektir.
Bu nedenle gerek toplum hayatını ve gerekse devlet yönetimlerini zora sokan teröre karşı alınan sivil önlemlerden biri olarak, sorunlu olan veya sürekli sorun yaratan kamu kurumu yöneticiliğine vekil-kayyım atanmaktadır.
Kayyım Atama Mevzuatı
Türkiye’de kayyım atama mevzuatı için 15 Temmuz 2016 hain darbe girişimi sonrası ilan edilen Olağanüstü Hal Döneminde, 674 sayılı KHK ile yerel yönetimlere ilişkin olarak hem belediyelerde hem de İçişleri Bakanlığı Teşkilat Kanunu’nda bazı düzenlemelere bakmak gerekir. Zira bu düzenlemeler sonucu, belediye başkanlıkları ve belediye meclis üyeliklerine görevlendirme yapılması ve Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlıklarının güçlendirilmesi öngörülmüştür. Buna göre belediye başkanı, başkan vekili ya da meclis üyesinin terör veya terör örgütlerine yardım ve yataklık suçları sebebiyle görevden uzaklaştırılması, tutuklanması, kamu hizmetinden yasaklanması veya başkanlık sıfatı veya meclis üyeliğinin sona ermesi hallerinde büyükşehir ve il belediyelerinde İçişleri Bakanı; diğer belediyelerde vali tarafından belediye başkanı, başkan vekili ya da meclis üyesi görevlendirilebilir.
Görevlendirilecek kişide seçilme ehliyetine sahip olma dışında herhangi bir kriter aranmamaktadır. Ancak uygulamada, başkan görevden uzaklaştırıldığında yerine yine seçilmiş biri olan belediye meclisinden başkan vekilinin görevlendirilmesi seçeneği göz ardı edilmektedir.
31 Mart 2014 Yerel Seçimleri SONRASI Kayyım Atamaları
Türkiye’de belediyelere kayyım atamalara ilişkin ilk uygulamalara, 674 sayılı KHK’nın yürürlüğe girdiği 1 Eylül 2016 tarihinden, 31 Mart 2019 yerel seçimlerine kadar olan süreçte rastlanmıştır. Bu süreçte 94’ü bölücü terör örgütü ile iltisaklı belediyeler olmak üzere, 102 belediyeye kayyım atanmış ve 151 belediye meclis üyesi görevinden alınmıştır.[4]
31 Mart 2019 Yerel Seçimleri SONRASI Kayyım Atamaları
31 Mart 2019 Yerel Seçimlerin üzerinden yaklaşık dört ay geçtikten sonra 19 Ağustos 2019’da Diyarbakır, Van ve Mardin Büyükşehir belediye başkanları, İçişleri Bakanlığı tarafından görevden alınarak yerlerine kayyım atanmıştır. Daha sonraki zamanda Erzurum'da, Karayazı İlçe Belediyesine; Diyarbakır’ın Kulp ilçe belediyesine aynı ilçe kaymakamları başkan vekili olarak görevlendirilmiştir.
Son durumda ise, doğu ve güneydoğu Anadolu’da oyların çoğunluğunu alan bir partinin oylarıyla seçilen 65 belediyeden sadece 5’i görevde kalabilmiş; ancak aynı partinin Kars il belediyesiyle birlikte, bütün il belediyelerine kayyım ataması yapılmıştır.
31 Mart 2024 Yerel Seçimleri SONRASI Kayyım Atamaları
Türk siyasi hayatındaki güncel son yerel seçim olan 31 Mart 2024 Yerel Seçimleri sonrası gündeme gelen ilk kayyım ataması, Hakkâri Belediyesi eş başkanı Mehmet Sıddık AKIŞ’ın görevden uzaklaştırılarak, yerine Hakkari Valisi’nin kayyım olarak atanması olmuştur. Akış, Yüksek Seçim Kurulu’nca seçim öncesi adaylığına izin verilmesi ve mazbatasını almasına ve hakkında kesinleşmiş bir yargı kararı bulunmamasına karşın, geçici bir tedbir olarak görevinden uzaklaştırılmıştır.
Bu dönemde son olarak İçişleri Bakanlığı’nca geçici bir tedbir olarak görevden uzaklaştırılan belediyeler Mardin Büyükşehir Belediyesi, Batman İl Belediyesi ve Şanlıurfa Halfeti İlçe Belediyesi başkanları olmuştur. Bu belediyelere Mardin Valisi, Batman Valisi ve Halfeti Kaymakamının kayyım olarak atandığı görülmüştür. Ancak 31 Mart 2024 Yerel Seçimleri sonrası gündeme yerleşen kayyım ataması, İstanbul Esenyurt İlçe Belediyesinde olmuştur.
Diğer kayyım atanan belediyelerden farklı olarak Esenyurt İlçe Belediye Başkanı, son seçimde ülke genelinde en çok oyu alan birinci partiden belediye başkanı seçilmiş, felsefe ve sosyoloji alanındaki etkin akademik özgeçmişiyle ve Prof. Dr. akademik unvanıyla bu göreve aday gösterilerek seçilmiş olmasına karşın; “terörle iltisaklı kişilerle iletişimde olduğu” gerekçesiyle mahkemece tutuklanmış ve yerine başkan vekili görevlendirmesi yöntemi yerine, İstanbul Vali Yardımcısı kayyım olarak atanmıştır. Ancak bu kayyımın ilçe kaymakamı olması mümkün iken, neden Beyoğlu kaymakamının önce vali yardımcısı yapılıp, daha sonra kayyım olarak görevlendirilmesi yoluna gidildiği sorusu cevapsız kalmıştır.
Aslında İstanbul-Esenyurt İlçesi, başlangıçta Büyükçekmece ilçesine bağlı bir köy iken, 1989’da belde yapılmış; 2004’de iktidar partisi adayı, ilçeye başkan seçilmiş; artan yoğun göçlerle nüfusu artan belde, 2008’de ilçe yapılmış; göçmenlerin yanısıra, tekstil sanayi işçilerine yönelik olarak 2010’lu yıllarda artan çok sayıdaki inşaatların bitmesiyle, 2000’de nüfusu 150 bin olmuş; 2022’deki son sayımda nüfusu çoğu dar gelir grubundan bir milyon 127 bine ulaşınca, Esenyurt, yerel sorunları büyüyen ve yerel yönetimi zorlaşan bir ilçe belediyesi haline gelmiştir. Bu durumun en önemli kanıtı ise 28 Mart 2004 yerel seçimlerini iktidar parti adayı olarak kazanan ve 14 yıl boyunca Esenyurt’ta görev yapan başkanın, sağlık sorunlarını gerekçe göstererek, 15 Aralık 2017’de istifa etmesi olmuştur. Bu gelişme, müstafi başkanlık döneminde ilçede yeşil alanların yok olmasına yol açan gökdelenlerin şehri kuşatması vb. yerel yönetim sorunları sonucu olduğu tartışmalarına yola açmıştır.
2019 Yerel Seçimlerinde anamuhalefete geçen Esenyurt Belediye Başkanlığını, en son 31 Mart 2024 yerel seçimlerinde, yine aynı partiden gösterilen aday Prof. Dr. Ahmet Özer’in kazanmıştır. Ancak, başkanlığı yukarıda belirtilen suçlamalar sonucu kısa sürmüş ve tutuklandığı için geçici bir tedbir olarak görevden uzaklaştırılmıştır.
Sonuç
Gerek merkezde cumhurbaşkanı ve milletvekillerinin, gerekse yerelde belediye başkanı ve meclis üyelerinin seçimle görev geldiği bir ülkede, bir hafta önce Cumhurbaşkanı Yardımcısı ile birlikte küs aileleri barıştıran, yönetimi oldukça zor bir ilçe olan Esenyurt Belediye Başkanının, bir hafta sonra teröristlerle iltisaklı değil de, iltisaklı kişilerle iletişimde bulundu diye, geçici bir tedbirle görevden uzaklaştırılması ve yerine İstanbul Valiliğine çok yeni atanan vali yardımcısının atanması, 100 yıldan fazla bir demokrasi geçmişi olan Türk siyasi hayatı için demokratik kültüre uygun olmayan bir örnek teşkil etmektedir.
Oysa yerel demokrasinin devamı açısından, seçilmiş yerel yöneticilerin mevzuatta belirtilen sebepler sonucu görevden ayrılmaları söz konusu olduğunda, yerlerine atanmış değil; yine seçilmiş yerel kişilerden olan başkan vekili veya meclis üyelerinden birinin görevlendirilmesi uygun olacaktır. Zira özellikle siyaseten görevden alınmak istenen seçilmiş yerel yöneticilerin, terör sebep gösterilerek geçici tedbirle görevden alınmasından vazgeçilmeli; belediye başkanının görevden alınmasına ilişkin hükümler, demokratik yöntem ve usuller kullanılarak yerine getirilmelidir. ***
.
Prof. Dr. Kamil Ufuk Bilgin, dikGAZETE.com
[1] Genellikle Türkçe ses uyumu nedeniyle Kayyum diye yazılıp okunan bu sözcük, aslında Arapça yerine geçmek anlamındaki kıyam sözcüğünden türetilmiştir. 674 sayılı KHK’de de kayyım olarak yer almıştır. Bu nedenle metin içinde kayyım yazımı tercih edilmiştir.
[2] Bkz.674 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hk. Kanun Hükm. Kararn. 1 Eylül 2016 tarih ve 29818 sayılı 2.Mükerrer Resmi Gazete
[3] Bkz.5393 sayılı Belediye Kanunu, 13 Temmuz 2005 tarih ve 25874 sayılı Resmi Gazete
[4] K.U.Bilgin ve diğer (2019). Teröre Karşı Sivil Önlem “Kayyım Belediyecilik”, ASSAM Ulusal Hakemli Dergi, 13.Uluslararası Kamu Yönetimi Sempozyumu Bildirileri Özel Sayısı, sh.205-225.