Bu CHP'liler nereye koşuyor?(!)...

Bu CHP'liler nereye koşuyor?(!)...

Yaklaşık 100 yıllık Türkiye Cumhuriyeti tarihinde, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) hükümete ya da mahallî idarelere  geldiğinde, milletin hafızalarında; onları iyilikleriyle, hizmetleriyle yâd edecek hiç hatıraları canlanmaz... 

"Niye?" diye sorulduğunda kimsenin aklına gelebilecek, hayırlı icraatları yoktur da ondan... 

Bu CHP’lilerin çoğunlukla zihinlerde kalan icraatları; “zam, zulüm, kriz, baskı, yokluk ve çileler” olarak hatırlanır, çünkü vatan ve millet hayrına bir hizmetleri olamamıştır...

Ellerinde çığır açıcı projeleri yoktur, hep vaat ettikleri seçim öncesi nutuklarda kalmıştır, iş başına  geldiklerinde, önce kendi yandaşlarının istikballerini garanti altına alma yollarını(!) aramışlardır...

Millet yararına, ülke yararına doğru-dürüst bir icraatları yok, neredeyse dikili bir ağaçları dahi yoktur(!)...

"CHP, Anıtkabir'in yapımını bir türlü  bitirememiş (!) 'ebedi istiratgâh'ı tamamlamak ne gariptir ki, Adnan Menderes ve Celal Bayar'ın Demokrat Partisi'ne nasip olmuştur. (10 Kasım 1953 )" (Mustafa Armağan, Paşaların Hesaplaşması, sayfa; 126- Timaş Yayınları)  

Seçimlerden önce, millete şen-şakrak görünmek için mavi boncuk dağıtır gibi vaatlerde bulunanlar, seçimlerden sonra iş başına geldiklerinde farklı kimlikleri ile ortaya çıkıyor.  

Hayır, aslında farklı değil, gerçek yüzleri görülmeye başlanıyor... 

Tıpkı daha yeni, İzmir’de olduğu gibi!..

İzmir'e Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen Tunç Soyer, iş başına geldiğinden bu tarafa hizmetleriyle değil, gaflarıyla zihinlerde yer almaya başladı. İzmir'in CHP'li Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, cumartesi günü (20 Haziran)  katıldığı bir video konferans görüşmesinde, "İzmir'in ayrı bir bayrağı olsun, ayrı bir para birimi olsun" gibi projeleri olduğunu söyledi.  

Yahu arkadaş!..

Sen, hangi ülkenin, hangi şehrinin belediye başkanısın?Bulunduğun topraklarda, atalarımızın düşmanı denize dökmesinin üzerinden bir asır geçti; senin damarlarında, yoksa o ecdadımızın, kanı dolaşmıyor mu?.. 

Sana, istersen biraz hatırlatmada bulunalım Bay Tunç; İzmir, Türkiye Cumhuriyeti topraklarında bulunan Ege Bölgemizin şirin ve güzel şehirlerinden birisi, ülkemizin üçüncü büyük şehri ve her karış toprağında atalarımızın kanı var. Sen kendini başka bir eyaletin, başka bir ülkenin belediye başkanı olarak mı görüyorsun? 

İzmir, ayrı bir ülke, yabancı bir şehir değil Bay Tunç anlaşıldı mı?  

Onun için de ayrı bir bayrak ve para birimine ihtiyaç yok!..

Eğer başka ülkelerin belediye başkanı olmak istiyorsan çekip gidebilirsin, buna kimse karışamaz; lâkin söz konusu bu topraklar olduğunda orada dur biraz!... 

Öyle kafana göre para basamaz, bayrak açamazsın Bay Tunç anlaşıldı mı?... Bu toprakların semalarında, benim  ay-yıldızlı al bayrağım dalgalanıyor ve dalgalanacak, ceplerimizde de “Türkiye Cumhuriyeti” ibaresi olan paralar olacak... 

Senin vazifen millete hizmet değil mi, neden böyle boş işlerle oyalanıyorsun? İzmirliler "hizmet  edesin" diye seni belediye başkanlığına getirmedi mi?

Şehrin onlarca yer altı ve üstü problemleri ortada duruyor...  Ama nafile, bu Bay Tunç'un "hizmet etme" gibi bir niyeti yok anlaşılan...  

Bakın onu da, 22 Haziran 2020 Pazartesi  tarihli Akit gazetesinin nüshasının sürmanşetinden okuyalım; "Yandaş Halk Tv'ye 'maskeli destek’!.." başlığıyla yer alan haberin spot cümleleri şöyle: "CHP'li İzmir Büyükşehir Belediyesiyle Bolu Belediyesi'nin, 'ihale' görünümlü peşkeşlerle CHP'nin yayın organı Halk Tv'yi sübvanse ettiği belirlendi. Halk Tv'nin sahibi Cafer Mahiroğlu'nun tekstil firmasına CHP'li İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin 896 bin liralık, Bolu Belediyesi'nin ise 340 bin liralık maske ihalesi verdiği öğrenildi."

"Tanesi bir lira olan maskeyi, 3 liradan CHP'li Hülya Sarıgöl'ün sahip olduğu Işık Ambalaj'dan satın alan CHP'li İmamoğlu da, yandaş kanalları beslemek için sponsorluk anlaşmaları imzalamıştı. İGDAŞ’ı, KRT Tv ve TELE 1 isimli kanallara sponsor eden İmamoğlu, devletin milyonlarca lirasını, millete söven ekranlara hibe etmişti."

İşte bu CHP'li belediyelerin ellerindeki imkânları ve paraları nasıl çar-çul ettiği ve yandaşlarına peşkeş çektiği ortada... 

İBB'nin CHP'li Başkanı Ekrem Bey de koronavirüs salgının baş gösterdiği haftalarda, Ümraniye Belediyesi'nin litresini 14 (on dört) liraya satın aldığı dezenfektana, "benim param daha çok" dercesine, litresine 73 (yetmiş üç) lira ödeyerek yandaşlarının gönlünü almıştı(!)...  

Bakın yine aynı Ekrem Bey, bu güzelim İstanbul'umuzu; çöplerle, pis kokularıyla çamurlaşan Haliç'iyle ve içme suyunun sağlandığı kirlenen barajlarıyla nasıl anılır hale getirdi... 

İnanın dayanılabilecek gibi değil!..

“Boğaz'da çöp adaları oluştu" başlığıyla Yeni Akit gazetesinin  15 Haziran 2020 Pazartesi tarihli nüshasında yer alan haber spotu da şöyle: "İBB CHP'li Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun yönettiği İstanbul'un sahillerinde çöp adaları oluştu. Çöp adalarının boğazda yüzdüğünü söyleyen vatandaşlar, eskiden Boğaz kıyısında yapılan temizliklerin şimdi yapılmadığını belirterek, ‘İstanbul, 90'lar öncesine geri döndü' diye tepki gösterdi." 

Ekrem Bey'in "16 milyonun başkanı olacağım" dediği İstanbul'dan manzaralar seyretmeye devam edelim...

"Elmalı Barajı da bataklığa döndü",  başlığıyla Türkiye gazetesinin 17 Haziran 2020 Çarşamba tarihli nüshasında yer bulmuştu; haberin devamı şöyle: “…‘Küçükçekmece kokmaya başladı. Avcılar ve Sarıyer sahili çöp deryasına döndü. Haliç karardı' derken, bir felaket görüntüsü de İstanbul'a  su sağlayan önemli kaynaklardan Elmalı Barajı'nda ortaya çıktı. İki yıl önce dip çamuru temizlenen barajın su yüzeyi yeşile büründü."

"Dereden çöp akıyor kötü koku ise bezdirdi" (başlık) haber metni ise şu şekilde: "İstanbul Boğazı'na akan Küçüksu Deresi'nin hali isyan ettirdi. Geçtiğimiz yıllarda ıslah edilen derenin yüzeyi çöple kaplandı. Arıtma tesisinin çalışmadığını belirten vatandaşlar, yayılan kötü kokudan bezdi." ( Sabah gazetesi, 19 Haziran 2020 Cuma)

CHP'den vekil seçilerek TBMM'ye giren daha sonra partisinden ayrılan Ardahan Bağımsız Milletvekili Öztürk Yılmaz da, CNN Türk Masası canlı yayın programında;  bu CHP'li Belediyelerin ‘hiç doğru- dürüst bir hizmetlerinin olmadığını’ itiraf edercesine beyanı da şöyle; "Ardahan 'ın CHP'li Belediye Başkanı Faruk Demir'e '8 ayda Ardahan'a bir tuvalet dışında ne yaptın?’ diye çıkıştı." (dikgazete.com- 22 Haziran 2020)   

İşte dostlar, bu CHP'li belediyelerin  millete vaatleri ortada(!) hep beraber tekrar tekrar okuduk, yaşıyoruz ve yaşatılıyoruz...

Başkaca söze hacet yok, her şey ayan-beyan ortada!..

DARBE KOROSU (!)...

Az daha unutuyordum bir de bu CHP'lilerin çoook sevdiği bir şey daha var, ona da bir göz gezdirelim... 

Bu arkadaşlar(!) ağızlarının suyu akarak darbe severliklerinden hiç vazgeçmediklerini ortaya koyuyorlar, çünkü bunların genlerinde postalcılık var... 

Hep tek ümitleri olan darbenin, tekrar tekrar yaşanmasını(!) o kadar çoookkk istiyorlar ki, damarlarında akan kan, pardon(!)  postal yürüyüşleri(!), yüreklerinde dipçik vuruşları(!) güm güm  sesleriyle o kadar heyecanlanıyorlar ki bir an önce ona kavuşmak istiyorlar(!)...

Bir de bunlar çok sesli koro (!) oluşturdular; lâkin kimse kimseyi  ne dinliyor ne söyledikleri anlaşılıyor, kendi hallerinde tıngırdayıp duruyorlar(!)... 

İşte bu koronun yeni üyesi de Habertürk televizyonunda  katıldığı programda kendini gösterdi...

"Programda, ‘sokak' çağrısı yapan CHP'li Aytuğ Atıcı, “Bizim CHP olarak Türkiye'yi örgütlememiz lazım. Bu örgütlenmenin yolu da sokaktan geçmek zorundadır. İktidarın çöküşünü bekleyemeyiz" dedi. 

Diğerleri de şunları dillendirmişti; "CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, 'Saray rejiminin sonu geliyor. Türkiye Cumhuriyeti devleti gelir, saat gibi  işlemeye başlar' diyerek darbe çağrısı yapmış, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu da iktidarın 'bir erken seçimle veya başka bir şekilde gideceğini söylemişti." ( Milat gazetesi, 22 Haziran 2020)

Bu CHP'liler o kadar içerlemişler ki, ağlaya ağlaya göz yaşları kurumuş(!)... Hayallerinde bile hükümete gelemeyeceklerini biliyorlar(!) ve tek umutlarına sımsıcak sarılıp kâbus görmeye devam ediyorlar(!)... 

Eee...eee..e, uyusun da, büyüsün nen... nen... nen!...

.

Osman Ovacıklı, dikGAZETE.com

Yaklaşık 100 yıllık Türkiye Cumhuriyeti tarihinde, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) hükümete ya da mahallî idarelere  geldiğinde, milletin hafızalarında; onları iyilikleriyle, hizmetleriyle yâd edecek hiç hatıraları canlanmaz... 

"Niye?" diye sorulduğunda kimsenin aklına gelebilecek, hayırlı icraatları yoktur da ondan... 

Bu CHP’lilerin çoğunlukla zihinlerde kalan icraatları; “zam, zulüm, kriz, baskı, yokluk ve çileler” olarak hatırlanır, çünkü vatan ve millet hayrına bir hizmetleri olamamıştır...

Ellerinde çığır açıcı projeleri yoktur, hep vaat ettikleri seçim öncesi nutuklarda kalmıştır, iş başına  geldiklerinde, önce kendi yandaşlarının istikballerini garanti altına alma yollarını(!) aramışlardır...

Millet yararına, ülke yararına doğru-dürüst bir icraatları yok, neredeyse dikili bir ağaçları dahi yoktur(!)...

"CHP, Anıtkabir'in yapımını bir türlü  bitirememiş (!) 'ebedi istiratgâh'ı tamamlamak ne gariptir ki, Adnan Menderes ve Celal Bayar'ın Demokrat Partisi'ne nasip olmuştur. (10 Kasım 1953 )" (Mustafa Armağan, Paşaların Hesaplaşması, sayfa; 126- Timaş Yayınları)  

Seçimlerden önce, millete şen-şakrak görünmek için mavi boncuk dağıtır gibi vaatlerde bulunanlar, seçimlerden sonra iş başına geldiklerinde farklı kimlikleri ile ortaya çıkıyor.  

Hayır, aslında farklı değil, gerçek yüzleri görülmeye başlanıyor... 

Tıpkı daha yeni, İzmir’de olduğu gibi!..

İzmir'e Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen Tunç Soyer, iş başına geldiğinden bu tarafa hizmetleriyle değil, gaflarıyla zihinlerde yer almaya başladı. İzmir'in CHP'li Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, cumartesi günü (20 Haziran)  katıldığı bir video konferans görüşmesinde, "İzmir'in ayrı bir bayrağı olsun, ayrı bir para birimi olsun" gibi projeleri olduğunu söyledi.  

Yahu arkadaş!..

Sen, hangi ülkenin, hangi şehrinin belediye başkanısın?Bulunduğun topraklarda, atalarımızın düşmanı denize dökmesinin üzerinden bir asır geçti; senin damarlarında, yoksa o ecdadımızın, kanı dolaşmıyor mu?.. 

Sana, istersen biraz hatırlatmada bulunalım Bay Tunç; İzmir, Türkiye Cumhuriyeti topraklarında bulunan Ege Bölgemizin şirin ve güzel şehirlerinden birisi, ülkemizin üçüncü büyük şehri ve her karış toprağında atalarımızın kanı var. Sen kendini başka bir eyaletin, başka bir ülkenin belediye başkanı olarak mı görüyorsun? 

İzmir, ayrı bir ülke, yabancı bir şehir değil Bay Tunç anlaşıldı mı?  

Onun için de ayrı bir bayrak ve para birimine ihtiyaç yok!..

Eğer başka ülkelerin belediye başkanı olmak istiyorsan çekip gidebilirsin, buna kimse karışamaz; lâkin söz konusu bu topraklar olduğunda orada dur biraz!... 

Öyle kafana göre para basamaz, bayrak açamazsın Bay Tunç anlaşıldı mı?... Bu toprakların semalarında, benim  ay-yıldızlı al bayrağım dalgalanıyor ve dalgalanacak, ceplerimizde de “Türkiye Cumhuriyeti” ibaresi olan paralar olacak... 

Senin vazifen millete hizmet değil mi, neden böyle boş işlerle oyalanıyorsun? İzmirliler "hizmet  edesin" diye seni belediye başkanlığına getirmedi mi?

Şehrin onlarca yer altı ve üstü problemleri ortada duruyor...  Ama nafile, bu Bay Tunç'un "hizmet etme" gibi bir niyeti yok anlaşılan...  

Bakın onu da, 22 Haziran 2020 Pazartesi  tarihli Akit gazetesinin nüshasının sürmanşetinden okuyalım; "Yandaş Halk Tv'ye 'maskeli destek’!.." başlığıyla yer alan haberin spot cümleleri şöyle: "CHP'li İzmir Büyükşehir Belediyesiyle Bolu Belediyesi'nin, 'ihale' görünümlü peşkeşlerle CHP'nin yayın organı Halk Tv'yi sübvanse ettiği belirlendi. Halk Tv'nin sahibi Cafer Mahiroğlu'nun tekstil firmasına CHP'li İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin 896 bin liralık, Bolu Belediyesi'nin ise 340 bin liralık maske ihalesi verdiği öğrenildi."

"Tanesi bir lira olan maskeyi, 3 liradan CHP'li Hülya Sarıgöl'ün sahip olduğu Işık Ambalaj'dan satın alan CHP'li İmamoğlu da, yandaş kanalları beslemek için sponsorluk anlaşmaları imzalamıştı. İGDAŞ’ı, KRT Tv ve TELE 1 isimli kanallara sponsor eden İmamoğlu, devletin milyonlarca lirasını, millete söven ekranlara hibe etmişti."

İşte bu CHP'li belediyelerin ellerindeki imkânları ve paraları nasıl çar-çul ettiği ve yandaşlarına peşkeş çektiği ortada... 

İBB'nin CHP'li Başkanı Ekrem Bey de koronavirüs salgının baş gösterdiği haftalarda, Ümraniye Belediyesi'nin litresini 14 (on dört) liraya satın aldığı dezenfektana, "benim param daha çok" dercesine, litresine 73 (yetmiş üç) lira ödeyerek yandaşlarının gönlünü almıştı(!)...  

Bakın yine aynı Ekrem Bey, bu güzelim İstanbul'umuzu; çöplerle, pis kokularıyla çamurlaşan Haliç'iyle ve içme suyunun sağlandığı kirlenen barajlarıyla nasıl anılır hale getirdi... 

İnanın dayanılabilecek gibi değil!..

“Boğaz'da çöp adaları oluştu" başlığıyla Yeni Akit gazetesinin  15 Haziran 2020 Pazartesi tarihli nüshasında yer alan haber spotu da şöyle: "İBB CHP'li Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun yönettiği İstanbul'un sahillerinde çöp adaları oluştu. Çöp adalarının boğazda yüzdüğünü söyleyen vatandaşlar, eskiden Boğaz kıyısında yapılan temizliklerin şimdi yapılmadığını belirterek, ‘İstanbul, 90'lar öncesine geri döndü' diye tepki gösterdi." 

Ekrem Bey'in "16 milyonun başkanı olacağım" dediği İstanbul'dan manzaralar seyretmeye devam edelim...

"Elmalı Barajı da bataklığa döndü",  başlığıyla Türkiye gazetesinin 17 Haziran 2020 Çarşamba tarihli nüshasında yer bulmuştu; haberin devamı şöyle: “…‘Küçükçekmece kokmaya başladı. Avcılar ve Sarıyer sahili çöp deryasına döndü. Haliç karardı' derken, bir felaket görüntüsü de İstanbul'a  su sağlayan önemli kaynaklardan Elmalı Barajı'nda ortaya çıktı. İki yıl önce dip çamuru temizlenen barajın su yüzeyi yeşile büründü."

"Dereden çöp akıyor kötü koku ise bezdirdi" (başlık) haber metni ise şu şekilde: "İstanbul Boğazı'na akan Küçüksu Deresi'nin hali isyan ettirdi. Geçtiğimiz yıllarda ıslah edilen derenin yüzeyi çöple kaplandı. Arıtma tesisinin çalışmadığını belirten vatandaşlar, yayılan kötü kokudan bezdi." ( Sabah gazetesi, 19 Haziran 2020 Cuma)

CHP'den vekil seçilerek TBMM'ye giren daha sonra partisinden ayrılan Ardahan Bağımsız Milletvekili Öztürk Yılmaz da, CNN Türk Masası canlı yayın programında;  bu CHP'li Belediyelerin ‘hiç doğru- dürüst bir hizmetlerinin olmadığını’ itiraf edercesine beyanı da şöyle; "Ardahan 'ın CHP'li Belediye Başkanı Faruk Demir'e '8 ayda Ardahan'a bir tuvalet dışında ne yaptın?’ diye çıkıştı." (dikgazete.com- 22 Haziran 2020)   

İşte dostlar, bu CHP'li belediyelerin  millete vaatleri ortada(!) hep beraber tekrar tekrar okuduk, yaşıyoruz ve yaşatılıyoruz...

Başkaca söze hacet yok, her şey ayan-beyan ortada!..

DARBE KOROSU (!)...

Az daha unutuyordum bir de bu CHP'lilerin çoook sevdiği bir şey daha var, ona da bir göz gezdirelim... 

Bu arkadaşlar(!) ağızlarının suyu akarak darbe severliklerinden hiç vazgeçmediklerini ortaya koyuyorlar, çünkü bunların genlerinde postalcılık var... 

Hep tek ümitleri olan darbenin, tekrar tekrar yaşanmasını(!) o kadar çoookkk istiyorlar ki, damarlarında akan kan, pardon(!)  postal yürüyüşleri(!), yüreklerinde dipçik vuruşları(!) güm güm  sesleriyle o kadar heyecanlanıyorlar ki bir an önce ona kavuşmak istiyorlar(!)...

Bir de bunlar çok sesli koro (!) oluşturdular; lâkin kimse kimseyi  ne dinliyor ne söyledikleri anlaşılıyor, kendi hallerinde tıngırdayıp duruyorlar(!)... 

İşte bu koronun yeni üyesi de Habertürk televizyonunda  katıldığı programda kendini gösterdi...

"Programda, ‘sokak' çağrısı yapan CHP'li Aytuğ Atıcı, “Bizim CHP olarak Türkiye'yi örgütlememiz lazım. Bu örgütlenmenin yolu da sokaktan geçmek zorundadır. İktidarın çöküşünü bekleyemeyiz" dedi. 

Diğerleri de şunları dillendirmişti; "CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, 'Saray rejiminin sonu geliyor. Türkiye Cumhuriyeti devleti gelir, saat gibi  işlemeye başlar' diyerek darbe çağrısı yapmış, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu da iktidarın 'bir erken seçimle veya başka bir şekilde gideceğini söylemişti." ( Milat gazetesi, 22 Haziran 2020)

Bu CHP'liler o kadar içerlemişler ki, ağlaya ağlaya göz yaşları kurumuş(!)... Hayallerinde bile hükümete gelemeyeceklerini biliyorlar(!) ve tek umutlarına sımsıcak sarılıp kâbus görmeye devam ediyorlar(!)... 

Eee...eee..e, uyusun da, büyüsün nen... nen... nen!...

.

Osman Ovacıklı, dikGAZETE.com