Bu kadar bencillik ve nankörlük niye?

Bu kadar bencillik ve nankörlük niye?

Koranavirüs sebebiyle ülkemizde binlerce vatandaşımızın hastanelerde tedavileri devam ederken, hafif gibi olanlarsa evlerinde ilaçlar alarak istirahat ediyorlar ve hekimler tarafından yakın takip altındalar... 

Bana bir şey olmaz” diye efelenerek sokaklara çıkanlar ise, hâlâ vurdum-duymazlıklarına devam ediyorlar. 

Marketlere yine akınlar oluyor, birkaç kişi beraber yan yana yürüyor, çarşı-pazarda  tedbirlere dikkat edilmiyor, hemen kalabalıklar oluşturulabiliniyor, kimse de kurallara uymuyor.

Sosyal mesafeymiş, “o da ne?” der gibi, tehlikenin boyutu unutuluyor.

1 Mayıs'ta yüzlerce DİSK üyesi, hem de “sokağa çıkma kısıtlaması” olmasına aldırış etmeyerek bir araya gelip  sözde bayram kutlama(!) bahanesiyle yaptıkları taşkınlıklarla bütün tedbir kurallarını ihlâl ettiler...

Sadece kendimizi düşünerek yaptığımız bu olaylarla, başkalarının hakkını gasp ettiğimizin farkına varamıyoruz.

Niye? 

Çünkü kendimiz hep ön plândayız... “Başkasından bana ne” düşüncesine sahibiz...

Hastanelerde kovid-19 tedavisi görüp taburcu olan hastalar, sürecin zorlu geçtiğini belirterek; “aman  ha! evinizden dışarı çıkmayın, kurallara mutlaka uyun” tavsiyesinde bulunuyorlar. 

Ama dinleyen kim!..

Bütün bunlara rağmen, maalesef  bizler hâlâ o küçücük canlının yapabileceklerinin farkına varamıyoruz...  

Çünkü onu çok ciddiye almıyoruz!..

Halbuki, bütün yaşadıklarımız ve hatta dünya ülkelerinin yaşadığı  bu korona virüsün sebep olduğu hastalık yüzünden; her şey alt-üst oldu. 

Gündemler değişti, televizyon kanallarında verilen tek haber oldu, çalışma şartlarında düzenlemeler yapıldı, okullara ara verildi, camilerde cemaatle namaz kılmalara, cuma namazına, toplu olarak iftarlara müsaade edilmedi. Normal hayatlardan kısıtlamalar yapıldı.

Dünyanın yaşadığı sıkıntılı günlerin ve sosyal hayatta karşılaşılan olumsuzlukların göz ardı edilmemesi gerekiyor; lâkin bu zorlu durumdan da vaziyet çıkarmaya çalışanlar; fırsatçılar, alavere-dara vericiler, üç kâğıtçılar ve hak yiyiciler  yani kısacası bütün şer odakları, sözleşmişçesine hemen ortak noktada buluştular. 

Koro halinde, yapılan gayret ve çalışmaları sekteye uğratmak, insanları ümitsizliğe düşürmek için seferber oldular...

Devlet, elinden geleni yapmaya çalışıyor; yardım seferberliği tertip ediyor, mağduriyetleri azaltmaya gayret ediyor, çalışamayan, işe gidemeyen zorda kalan vatandaşlara ödemeler yapıyor, iş yerlerine destek paketleri sunuyor, toplumun her kesimindeki ihtiyaç sahiplerine,  sıkıntısı olan, sağlık problemi yaşayan herkese kucak açıyor...

Ama bu güzel faaliyetler de baltalanıyor, art niyetliler hemen devrede; “önce ben” deyip, fırsatçılık yapmaya kalkıyor. 

İnsan, “bu kadarına da pes" diyor. 

Ya, asıl ihtiyaç sahipleri ortada dururken; kendi durumu iyi olmasına, hatta hiç de ihtiyacı olmamasına rağmen, başlatılan yardımlara müracaat ederek  suiistimal ediyorlar, güzelliklere çomak sokuyorlar...

Bunlar ayıklanmaya çalışılıyor...

Adamın lüks arabası var, devletin zorda kalanlar için verdiği  bin lirada (1000. TL) gözü var, hemen oraya atılıyor; “Ben de alayım” yarışına giriyor...(!)

Koronavirüs vakalarının ülkemizde görülmeye başlamasından bu tarafa, yaklaşık iki aydır kısır çekişme haline getirilerek, maske problemi oluşturulmaya ve duru suları bulandırmaya çalışıyorlar... 

Oysa ki kullanılması lüzumlu, tedarik edilmesi ve çözümü basit olan maske, ABD ve Avrupa'da ücret karşılığı satılıyor, ülkemizde ise bedava veriliyor...

Öte taraftan maskeler, adreslere  gönderiliyor, e-devlet üzerinden müracaat edildiğinde; telefonlara Sağlık Bakanlığı tarafından mesajlar gönderilerek, eczanelerden temin edilebiliyor; yurdun her bölgesinde çarşı-pazarların girişlerinde  görevlilerin herkese bedelsiz olarak verdiği gibi, Kızılay'ın gönüllü elemanları da çeşitli şehirlerde kapı kapı dolaşarak maske ve dezenfekte malzemeleri dağıtıyor... (02.05.2020 - dik gazete.com) 

Türkiye Eczacılar Başkanı Erdoğan Çolak, 40 milyon maskenin vatandaşlara dağıtıldığını belirtiyor. (02 Mayıs 2020 tarihli gazeteler) ve bütün bunlarla beraber Türkiye, 55 ülkeye sağlık malzemelerini yardım olarak gönderiyor... 

Böylece ülkemiz, bu desteklerle yardıma ihtiyacı olan herkesin yanında oluyor... 

Hükümetin yaptığı çalışmalarla ülkemiz Türkiye, sağlık alanında çığır açan konumlara geldi. 

Artık “ben buradayım” diyerek, bütün dünyaya kendisini gösterdi. 

Yıllar öncesinden gıptayla baktığımız ve “acaba bir gün bizim ülkemizde de olur mu?” diye ümit ettiğimiz hava ambulanslarımız, dünyanın dört bir tarafında; darda kalanların, sıkıntıda olanların, hastaların imdadına uçuyor!..

Hâlâ da bazı art niyetli gazete ve televizyon kanalları, yaptıkları haberlerde, “Maskelerde sıkıntı yaşanıyor!.. İhtiyacı olanlar alamıyor!..” gibi ifadelerle milleti galeyana getirme çabası içerisindeler... 

Millet ayaklansın ki, ortalık karışsın onlar da o olaylardan nemalansınlar... 

Buna, İslâm'ın hükümlerini kabul etmeyen, Allah'ın kelâmına karşı çıkan ahlâksızların ve namussuzların yanında yer alan açıklamalarda bulanan muhalefet partileri de (irili-ufaklı) destek veriyor. 

Ne yapsınlar ellerinde rekabet edecek malzemeleri yok; işte böyle olaylarla kendilerini oyalıyorlar... 

Bu zor, sıkıntılı ve dar vakitlerde sen de elini taşın altına koy da, yapılanlara ilave olarak senin de çorbada tuzun bulunsun...

Hiç bu kadar yapılan güzelliklere göz kapatma, nankörlük olur mu?

Etrafa bir bak, derin nefes al, ciğerlerine temiz hava çek ve  Allah'a şükür et!..

.

Osman Ovacıklı, dikGAZETE.com

Bu, kadar, bencillik, ve, nankörlük, niye?,Osman, Ovacıklı, yazdı, #OsmanOvacıklı, #koronavirüs, #Maske, #BencillikveNankörlük,

Koranavirüs sebebiyle ülkemizde binlerce vatandaşımızın hastanelerde tedavileri devam ederken, hafif gibi olanlarsa evlerinde ilaçlar alarak istirahat ediyorlar ve hekimler tarafından yakın takip altındalar... 

Bana bir şey olmaz” diye efelenerek sokaklara çıkanlar ise, hâlâ vurdum-duymazlıklarına devam ediyorlar. 

Marketlere yine akınlar oluyor, birkaç kişi beraber yan yana yürüyor, çarşı-pazarda  tedbirlere dikkat edilmiyor, hemen kalabalıklar oluşturulabiliniyor, kimse de kurallara uymuyor.

Sosyal mesafeymiş, “o da ne?” der gibi, tehlikenin boyutu unutuluyor.

1 Mayıs'ta yüzlerce DİSK üyesi, hem de “sokağa çıkma kısıtlaması” olmasına aldırış etmeyerek bir araya gelip  sözde bayram kutlama(!) bahanesiyle yaptıkları taşkınlıklarla bütün tedbir kurallarını ihlâl ettiler...

Sadece kendimizi düşünerek yaptığımız bu olaylarla, başkalarının hakkını gasp ettiğimizin farkına varamıyoruz.

Niye? 

Çünkü kendimiz hep ön plândayız... “Başkasından bana ne” düşüncesine sahibiz...

Hastanelerde kovid-19 tedavisi görüp taburcu olan hastalar, sürecin zorlu geçtiğini belirterek; “aman  ha! evinizden dışarı çıkmayın, kurallara mutlaka uyun” tavsiyesinde bulunuyorlar. 

Ama dinleyen kim!..

Bütün bunlara rağmen, maalesef  bizler hâlâ o küçücük canlının yapabileceklerinin farkına varamıyoruz...  

Çünkü onu çok ciddiye almıyoruz!..

Halbuki, bütün yaşadıklarımız ve hatta dünya ülkelerinin yaşadığı  bu korona virüsün sebep olduğu hastalık yüzünden; her şey alt-üst oldu. 

Gündemler değişti, televizyon kanallarında verilen tek haber oldu, çalışma şartlarında düzenlemeler yapıldı, okullara ara verildi, camilerde cemaatle namaz kılmalara, cuma namazına, toplu olarak iftarlara müsaade edilmedi. Normal hayatlardan kısıtlamalar yapıldı.

Dünyanın yaşadığı sıkıntılı günlerin ve sosyal hayatta karşılaşılan olumsuzlukların göz ardı edilmemesi gerekiyor; lâkin bu zorlu durumdan da vaziyet çıkarmaya çalışanlar; fırsatçılar, alavere-dara vericiler, üç kâğıtçılar ve hak yiyiciler  yani kısacası bütün şer odakları, sözleşmişçesine hemen ortak noktada buluştular. 

Koro halinde, yapılan gayret ve çalışmaları sekteye uğratmak, insanları ümitsizliğe düşürmek için seferber oldular...

Devlet, elinden geleni yapmaya çalışıyor; yardım seferberliği tertip ediyor, mağduriyetleri azaltmaya gayret ediyor, çalışamayan, işe gidemeyen zorda kalan vatandaşlara ödemeler yapıyor, iş yerlerine destek paketleri sunuyor, toplumun her kesimindeki ihtiyaç sahiplerine,  sıkıntısı olan, sağlık problemi yaşayan herkese kucak açıyor...

Ama bu güzel faaliyetler de baltalanıyor, art niyetliler hemen devrede; “önce ben” deyip, fırsatçılık yapmaya kalkıyor. 

İnsan, “bu kadarına da pes" diyor. 

Ya, asıl ihtiyaç sahipleri ortada dururken; kendi durumu iyi olmasına, hatta hiç de ihtiyacı olmamasına rağmen, başlatılan yardımlara müracaat ederek  suiistimal ediyorlar, güzelliklere çomak sokuyorlar...

Bunlar ayıklanmaya çalışılıyor...

Adamın lüks arabası var, devletin zorda kalanlar için verdiği  bin lirada (1000. TL) gözü var, hemen oraya atılıyor; “Ben de alayım” yarışına giriyor...(!)

Koronavirüs vakalarının ülkemizde görülmeye başlamasından bu tarafa, yaklaşık iki aydır kısır çekişme haline getirilerek, maske problemi oluşturulmaya ve duru suları bulandırmaya çalışıyorlar... 

Oysa ki kullanılması lüzumlu, tedarik edilmesi ve çözümü basit olan maske, ABD ve Avrupa'da ücret karşılığı satılıyor, ülkemizde ise bedava veriliyor...

Öte taraftan maskeler, adreslere  gönderiliyor, e-devlet üzerinden müracaat edildiğinde; telefonlara Sağlık Bakanlığı tarafından mesajlar gönderilerek, eczanelerden temin edilebiliyor; yurdun her bölgesinde çarşı-pazarların girişlerinde  görevlilerin herkese bedelsiz olarak verdiği gibi, Kızılay'ın gönüllü elemanları da çeşitli şehirlerde kapı kapı dolaşarak maske ve dezenfekte malzemeleri dağıtıyor... (02.05.2020 - dik gazete.com) 

Türkiye Eczacılar Başkanı Erdoğan Çolak, 40 milyon maskenin vatandaşlara dağıtıldığını belirtiyor. (02 Mayıs 2020 tarihli gazeteler) ve bütün bunlarla beraber Türkiye, 55 ülkeye sağlık malzemelerini yardım olarak gönderiyor... 

Böylece ülkemiz, bu desteklerle yardıma ihtiyacı olan herkesin yanında oluyor... 

Hükümetin yaptığı çalışmalarla ülkemiz Türkiye, sağlık alanında çığır açan konumlara geldi. 

Artık “ben buradayım” diyerek, bütün dünyaya kendisini gösterdi. 

Yıllar öncesinden gıptayla baktığımız ve “acaba bir gün bizim ülkemizde de olur mu?” diye ümit ettiğimiz hava ambulanslarımız, dünyanın dört bir tarafında; darda kalanların, sıkıntıda olanların, hastaların imdadına uçuyor!..

Hâlâ da bazı art niyetli gazete ve televizyon kanalları, yaptıkları haberlerde, “Maskelerde sıkıntı yaşanıyor!.. İhtiyacı olanlar alamıyor!..” gibi ifadelerle milleti galeyana getirme çabası içerisindeler... 

Millet ayaklansın ki, ortalık karışsın onlar da o olaylardan nemalansınlar... 

Buna, İslâm'ın hükümlerini kabul etmeyen, Allah'ın kelâmına karşı çıkan ahlâksızların ve namussuzların yanında yer alan açıklamalarda bulanan muhalefet partileri de (irili-ufaklı) destek veriyor. 

Ne yapsınlar ellerinde rekabet edecek malzemeleri yok; işte böyle olaylarla kendilerini oyalıyorlar... 

Bu zor, sıkıntılı ve dar vakitlerde sen de elini taşın altına koy da, yapılanlara ilave olarak senin de çorbada tuzun bulunsun...

Hiç bu kadar yapılan güzelliklere göz kapatma, nankörlük olur mu?

Etrafa bir bak, derin nefes al, ciğerlerine temiz hava çek ve  Allah'a şükür et!..

.

Osman Ovacıklı, dikGAZETE.com

Bu, kadar, bencillik, ve, nankörlük, niye?,Osman, Ovacıklı, yazdı, #OsmanOvacıklı, #koronavirüs, #Maske, #BencillikveNankörlük,