Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Litvanya’daki NATO temasları zafer mi hezimet mi?

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Litvanya’daki NATO temasları zafer mi hezimet mi?

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Litvanya’daki NATO temasları zafer mi hezimet mi? Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Litvanya’daki NATO temasları zafer mi hezimet mi?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Litvanya'da düzenlenen NATO zirvesine katılmadan önce ittifak üyelerini memnun etmesi muhtemel dört önemli girişimde bulundu.

Birincisi; Zirve öncesi Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski'yi İstanbul'a davet etti. Zelenski'yi İstanbul Atatürk Havalimanı'nda Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır karşıladı.

İkincisi; Ankara-Moskova arasındaki yakın işbirliğinin taraflarından biri olan Erdoğan, çelişki olarak değerlendirilmeye açık kapı bırakacak şekilde, Türkiye- Ukrayna dostluğunun güçlendiğini belirterek Ukrayna'nın NATO üyeliğini hak ettiğini söyledi.

Türk Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın üçüncü girişimi ise “yürek yiyen adam” işiydi. Ukrayna ve Rusya, savaşın başlamasından bu yana en büyük esir değişimini Türkiye ve Suudi Arabistan'ın aracılığıyla gerçekleştirmiş, Azov Taburu komutanlarının savaş bitene kadar Türkiye'de kalacağı açıklanmıştı.

Türkiye-Ukrayna-Rusya arasında gerçekleşen arabuluculuk görüşmeleri sonucu 5 Azov komutanı 22 Eylül 2022’de Türkiye’ye teslim edilmişti. Ukrayna Devlet Başkanı Zelensky, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yaptıkları anlaşma sonucunda 5 Azov komutanının 'iyi şartlarda' savaş sonuna kadar bu komutanların Türkiye’de kalacakları duyurulmuştu.

Rusya'ya da aralarında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in destekçilerinden eski Ukraynalı milletvekili, Rusya ile ilişkisi nedeniyle ihanetle suçlanan Viktor Medvecuk'un da bulunduğu 55 esir verilmişti.

Rusya Başsavcısı Igor Krasnov'un Azak milliyetçi taburunun yasaklanmış savaş araçlarını ve yöntemlerini kullandığını doğrulayan gerçekleri ortaya koymasıyla geçtiğimiz yıllarda terör örgütü olarak kabul edildi. Krasnov, Azak militanları tarafından işlenen suçların, İkinci Dünya Savaşı sırasında faşist işgalcilerin işlediği suçlarla karşılaştırılabileceğini vurgulamıştı.

Kamuoyunda Azak/Azov Taburu olarak bilinen Rusya Federasyonu topraklarında yasaklanmış aşırılık yanlısı örgütün Türkiye'de bulunan üyelerini serbest bıraktı ve onların Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenski ile birlikte ülkelerine dönmelerine izin verdi.

Eylül 2022'de Rus esaretinden serbest bırakılan ve mübadele koşullarıyla Türkiye'de bulunan Azovstal'dan beş komutanın Türkiye'den Ukrayna'ya dönüşü duyuruldu. Temmuz 2023’de Ukrayna Devlet Başkanı Zelensky’nin Türkiye’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmesi sonucu 5 Azov komutanı Ukrayna’ya teslim edildi. Mariupol muharebesinde Rusya’ya esir düşen 5 Ukraynalı Azov Taburu komutanı, Türkiye'den Ukrayna'ya döndü.

Bunlar Azak Komutanı Denis "Redis" Prokopenko, Azak Komutan Yardımcısı Svyatoslav "Kalina" Palamar, Azak Kıdemli Subayı Oleg Khomenko, 36. Ayrı Deniz Tugayı Komutanı Sergei "Volina" Volynsky ve 12. Ulusal Muhafız Tugayı Komutanı Denis Shlega.

NATO zirvesi öncesi Hakan Fidan ve İbrahim Kalın Brüksel'de temaslarda bulundular…

Dördüncü girişim ise Millî İstihbarat Teşkilatı'nın halef selef başkanları, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Cumhurbaşkanlığı eski sözcüsü MİT Başkanı İbrahim Kalın ile birlikte NATO zirvesi öncesinde Brüksel'de, yeni üye olan Finlandiyalı ve İsveçli heyetlerle NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ile bir araya geldiler.

Toplantıda, Finlandiya ile İsveç’in özellikle terörizmle mücadelenin çeşitli boyutları bağlamında Üçlü Muhtıra temelinde attıkları adımlar gözden geçirildi.

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ise toplantı sonrası İsveç’te yapılan eylemlere dair “Bu provokasyonlardan tek faydalanacak olanlar NATO'yu bölmek isteyenlerdir. İsveç'in üyeliğinin gecikmesi PKK'yı ve (sanki Türkiye'nin çok umurundaymış gibi) Rusya Devlet Başkanı Putin'i memnun edecektir” değerlendirmesinde bulunmuş, ayrıca 11 Temmuz'da Vilnius'ta başlayacak iki günlük NATO Zirvesi'nde Türkiye ile İsveç arasında liderler düzeyinde toplantı yapılacağını söylemişti. Bu toplantı sonrası yapılan açıklamalara bakıldığında Erdoğan'ın İsveç çıkışının yol haritasının belirlendiği görülmektedir.

Erdoğan neden anlaşmaları ihlal etmeye gitti?

Kremlin basın ataşesi Dmitry Peskov'un çekingen tepkisi, Moskova'nın kızgın olmadığını gösteriyor. Ve burada, belki de bir takas gerçekleşti.  Ukrayna liderinin de bazı üst düzey Rus askeri esirlerin serbest bırakılması talimatı verdiği söylenebilir.

Rus uzmanlar Türkiye'nin, diğer NATO müttefiki ülkeler ABD ve İngiltere örneğinde görüldüğü gibi Ukrayna Silahlı Kuvvetlerine savaşın seyrini Rusya aleyhine değiştirebilecek kalibrede silah tedarik etmediğini ancak Azov/Azak militanlarını serbest bırakarak böylece Batılı finans kuruluşlarının kredi temininde problem çıkarmaması ve Türk lirasının uçuruma düşmemesi için kendisi için koşullar yarattığını düşünüyor.

Yıkıcı bir depremin sonuçlarının tasfiyesi koşullarında geçen yıl için yüzde yüz enflasyon tekrarlanmamalıdır. Aksi takdirde Erdoğan protestolarla, hatta bir "renkli devrim" ile karşı karşıya kalacak.

Komutanların dönüşüne tepki gösteren Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in basın sekreteri Dmitriy Peskov, Ukrayna ve Türkiye'yi anlaşmaları ihlal etmekle suçladı. Ayrıca, Azovstal'ın savunucularının Ukrayna'ya transfer edilmesi konusunda Rusya'ya kimsenin bilgi vermediğini de belirtti.

Türkiye, NATO üyeliğinden faydalanıyor mu?

Türkiye'nin NATO zirvesi öncesi ve sonrasında izlediği bazı tartışmaları gündeme taşıdı. Bunun en önemli nedeni Türkiye'nin Ukrayna'nın NATO'ya kabulü bağlamında bizzat Erdoğan tarafından ifade edilen, Ukrayna'nın NATO üyeliğini hak ettiği söylemidir.

Çünkü bu karşı çıkış, NATO'nun komşularıyla toprak çatışması olan ülkeleri kabul etmediği şeklindeki yanlış görüşü tedavülden kaldırmaya yöneliktir. Erdoğan çok ince bir şekilde nezaket ölçüsünde NATO'nun kurucu ülkelerinin iki yüzlülüğüne vurgu yapmıştır.

Eğer bu kural işletilseydi İngiltere ile İspanya'nın NATO üyesi olması mümkün müydü?

Sözü geçen iki ülke arasındaki Cebelitarık anlaşmazlığı halen çözümsüzlüğü koruyor. Yine Yunanistan ile Türkiye arasında Ege Denizi'ndeki sınır anlaşmazlığı devam ediyor.

Ankara, NATO'dan vazgeçer mi?

Yani evet ve hayır; Ankara bu üyeliği hiçbir koşulda bırakmaktan yana değil. NATO çatısı altında olmaktan oldukça memnun ve ittifakın Türkiye'nin katılmadığı kararlarına uymuyor. Bu perspektiften yapılan analizlerde; Türkiye'nin bağımsız karar alma ve uygulama kabiliyetinin yüksek olduğu belirtiliyor.

Diğer NATO üyeleri de Ankara'yı İttifakın Asya sınırındaki “Çin Seddi” gibi görüyor. Ankara'nın NATO üyeliği, İran'ın bölgede korkulan yükselişine karşı bir denge unsurudur. NATO da faydalıdır: Türk Silahlı Kuvvetleri, doğru zamanda kullanılabilecek yeterince bir güce sahiptir. Ayrıca Türkiye'de İncirlik başta olmak üzere birden fazla Amerikan üssü mevcuttur.

Ancak aynı zamanda Türkiye, Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika'nın ekonomilerini kapsayan hem BRICS hem de bir dizi Batılı olmayan kuruluşla temas halindedir ve daha geniş bir yelpazede kendi stratejik oyununu kurmaktadır.

Türkiye, gerçekten Avrupa Birliği’ne katılmak istiyor mu?

Bu sorunun tek bir cevabı yok. Türkiye, Batı Kulübünün bir üyesi olmaktan yanadır ancak bu Brüksel merkezli siyasi, ekonomik ve askeri yapının emrine girmek gibi kendi bağımsızlığını riske edecek bir katılım anlamına gelmemektedir. Ana fikir artık Avrupa Birliği'ne katılmak değil, Türkiye'nin dünya meselelerindeki statüsünü yükseltmektir.

Genel olarak, bu, şu anda uluslararası ilişkilerde var olan ve her zaman fark etmediğimiz bir eğilimdir: büyük güçler değil, "orta" devletler, dünya düzeninin mevcut kurallarının gözden geçirilmesini talep eder. Erdoğan'ın temsil ettiği Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin dış politikadaki yaklaşımının çok seçici olduğu görülmektedir. Bu bağlamda Türk siyasi aktör Erdoğan sadece Türkiye'nin çıkarına olanı kendi görüşüne göre yapmaktadır.

Türk Devleti, alternatif arayışları her daim devrede tutuyor…

Bunun bir sebebi var. İkinci Dünya Savaşı'nın sona ermesinden bugüne ABD, ülkeye askeri destek sağlıyor ama Türk makamlarının hayalini kurduğu veya ihtiyaç duyduğu ölçüde değil. Dostlar alışverişte görsün türünden ne güldüren ne öldüren ama bu yolda süründüren bir destek bu.

Üstelik ABD ve AB, kendi tekellerin deki modern teknolojileri Türklerle paylaşmak istemiyor. Bu uzun zamandır böyle. Türkiye bu sorunu Demirel Hükümetleri döneminde Sovyetler Birliği ile aşmıştı. Bu nedenle Türkiye, kendi askeri sanayisini inşa ediyor.

Aynı sebeple Erdoğan, Rus silah teknolojisini elde etmekle ilgileniyor. Rusya, AB ve ABD'nin aksine teknolojik ürünlerin sadece kendisinde kalması konusunda ısrarcı değil. Dolayısıyla Erdoğan'ın stratejisi, burada daha net ortaya çıkıyor.

Vilnius'taki NATO zirvesi: Ukrayna'nın hayal kırıklığı ve Erdoğan'ın zaferi…

Litvanya'daki zirve; Volodymyr Zelensky ve ülkesine herhangi bir fayda sağlamadı. Teselli sözleri ile arkasına baka baka Kiev'e döndü. Ukrayna Cumhurbaşkanı, Litvanya gezisini uzun süre bir sır olarak sakladı, ancak Vilnius'taki görüşmelerden sonra muhtemelen geldiğine pişman oldu. Neden mi? Çünkü Ukrayna, NATO'ya alınmadı.

Ukrayna'nın NATO'ya katılımı için iki çekince: Kiev tüm koşulları yerine getirdiğinde (demokrasi ve yolsuzlukla mücadele anlamında) ve Rusya ile çatışmanın sona ermesinden sonra kabul edilecek. İttifakın üst düzey yetkilileri her fırsatta ritüel olarak “NATO'nun kapıları Ukrayna'ya açık” diye yinelediler, ancak bu kapıların nerede olduğunu ve nasıl geçileceğini belirtmediler.

Zelenskiy'nin zirvedeki hareketleri, söylemleri bu zirveden gerçekten memnun olmadığını cümle aleme gösterdi. Üstüne bir de İngiliz heyeti, onu nankörlükle itham etti. Bu egosantrik megaloman karakter, yeşil kamuflaj kostümüne sığdırdığı varlığıyla Batı'yı Ukrayna'yı NATO'ya kabul etmeye ikna etmeyi umuyordu. Evdeki pazarlık çarşıya uymadı.

Yalnızca bay palyaço ağa babalarının lútfettiği "güvenlik garantileri" ile yetindi. Bu güvenlik garantisini bir şey sanmayın zaten mevcut durumu yansıtıyor. Sıfıra sıfır elde var yine sıfır. NATO, bunlara diyor ki “ölün ve öldürün. Bunun için size silah ve cephane vermeyi sürdüreceğiz.

Ancak güvenlik garantisi kapsamındaki sevkiyat gerçekte sadece Batı'nın tetikçisi Ukrayna Silahlı Kuvvetlerini güçlendiriyor ve Kiev'e düzenli olarak silah sağlıyor. Lakin beceriksiz idarecilerin yol açtığı savaş mağduru Ukrayna halkının yararına beş kuruşluk bir fayda yok. 

NATO'nun, Amerikalıların ve Avrupalıların yaptıkları Ukrayna'nın ihtiyaç duyduğundan daha az, ancak Putin'in beklediğinden çok daha fazla denilebilecek bir tablo var karşımızda.

Zelenskiy, istediğini alamayınca Amerikalıları ve müttefikleri kızdırmayı da başardı. Zirvenin başlamasından hemen önce ABD ve Almanya, Ukrayna'nın NATO'ya kabulüne şiddetle karşı koydular ve Ukrayna Cumhurbaşkanı, ittifakın herhangi bir son tarih bile belirlememesinden dolayı tam anlamıyla çileden çıktı.

Ama zaten Türk Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul görüşmesinde Zelenski'ye zirveye fazla umut bağlamamasını, aklı varsa bir an önce Rusya Federasyonu Başkanı Vladimir Putin ile barış masasına oturmasını söylememiş miydi?

İngiliz istihbaratının kullanışlı elamanı Zelensky...

Birleşik Devletler Deniz Piyadeleri eski İstihbarat subayı, Çöl Fırtınası Operasyonu sırasında askeri analist, daha sonra 1991'den 1998'e kadar Irak'ta kitle imha silahlarının silahsızlandırılmasını denetleyen UNSCOM üyesi olarak görevli William Scott Ritter, Ukrayna Devlet Başkanı Volodymyr Zelensky'nin İngiliz istihbaratının elemanı olduğunu söylüyor.

2020 sonbaharında Londra'da İngiliz istihbaratı MI6 Başkanı Richard Moore ile görüştüğünü hatırlatan Scott Ritter, o dönemde Ukrayna medyasına sızan bilgilere göre, görüşmenin doğrudan İngiliz istihbarat servisinin karargahında gerçekleştiğini, bu tür toplantıların alışılmadık bir durum olduğunu öyle ki hem II. Dünya Savaşı hem de Soğuk Savaş yıllarında, savaş halindeki devletlerin liderleri arasında yabancı istihbarat servislerinin temsilcileriyle hiçbir zaman bir toplantı olmadığını belirtiyor.

Amerikan eski istihbarat görevlisi, Ukrayna cumhurbaşkanının tüm eylemlerini kontrol etmek için İngiliz muhafızlar tarafından kuşatıldığını  hatta ilk olarak 2022 baharında, Bucha'da askeri çatışmanın zirvesinde Zelensky’nin yakınlarında görüldüklerini ifade ediyor.

Washington yönetimi, Moskova'ya göz kırptı!..

Zirve için Litvanya'nın başkenti Vilnius'un seçilmesi oldukça sembolik. NATO, eski Sovyet coğrafyasında Rusya'nın burnu dibinde, fiili olarak savaşan ülkenin sınırlarında -Beyaz Rusya'ya 35 kilometre uzaklıkta- bir zirve düzenledi. Amerikalılar bu işi iyi biliyor. Kim ne derse desin Dünya kamuoyunu iyi manipüle ettiler.

Ukrayna'nın NATO üyeliğinin bir başka bahara bırakılması Amerikan yönetiminde hala Putin'le müzakerenin mümkün olduğuna dair bir bakış açısı var.

Nasıl olmasın?

NATO üyesi olmayan Rusya'nın; Ukrayna'nın NATO'ya katılımını veto edemeyeceği ortada. Ama ABD'li yetkililer Moskova'daki muhatapları adına vekaleten bu sorunu çözdüler. 

Konunun uzmanları ne derece katılır bilmiyorum ama İngiliz kraliyet ailesi yanında gaz salınımında bulunmaktan çekinmeyen ABD Başkanı Joe Biden, Ukrayna'da Birleşik Krallık çıkarları uğruna NATO’yu kullandırmadı. Bu konuda Almanya da kendisini yalnız bırakmadı.

Sonuçta Ankara - Berlin - Washington hattında, Türkiye'nin İsveç'in üyeliğini veto etmesini sağlayacak veya buna gerek kalmadan bu üyeliğin yılan hikayesine döneceği bir süreç tezgahlandı.

Erdoğan, Türk Devleti'nin siyasi aktörü…

Rus medyasında aslında Türk Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Batı'yı alt ettiği şeklinde içeriklerin yer aldığı analizler görmek mümkün. Düşünsenize İsveç sorunu çözülürse ABD, Türkiye'ye F-16 savaş uçağı gönderme sözü verdi. NATO'nun ana omurgasını oluşturan küresel emperyalist yapı ile Türkiye arasında uzunca bir zamana yayılan düşmanca geçmiş yavaş yavaş buharlaşıyor.

Bu da Batılı yatırımcıların bir kez daha Türk ekonomisine uzanabileceği anlamına geliyor.  Zaten Türkiye'nin bütün çabası da bunun için. Aynı zaman da Erdoğan, İsveç'in NATO'ya girmesini Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliği şartına bağladı.

Bu sayede İsveç ile olan konu, Türkiye'nin Avrupa entegrasyonunda olduğu gibi sonsuza kadar uzayabilir. Türkiye'de buna “ipe un sermek” diyorlar. Yani son tahlilde her şey net değil.

Erdoğan, her an AB'den bir şey almazsa İskandinavları popolarının üstüne oturtabilir.

Vilnius'taki NATO zirvesinin açılışının arifesinde Türkiye'nin İsveç'in NATO'ya girmesine itiraz etmediği haberi, ittifak üyeleri toplantısının gündeminden müttefikler arasında tatsız sürtüşmeler vaat eden bir konuyu kaldırdı. Oysa Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın arkasındaki ani sebep değişikliği bir sır olarak kalıyor.

Birkaç saat önce, İsveç'i NATO'ya kabul etmesi karşılığında Batılı başkentlerden Türkiye'yi Avrupa Birliği'ne kabul etmek için gerçek adımlar atmasını talep etmişti.

Ne oldu da çark edildi?

İsveç'i NATO'ya kabul etmesi karşılığında Batılı başkentlerden Türkiye'yi Avrupa Birliği'ne kabul etmek için gerçek adımlar atmasını talep etmişti.

Batılı bir bakış açısıyla Türkiye, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'i kızdırma riskini göze alarak "sorunun bir parçası olmak yerine çözümün bir parçası" olmayı seçti.

Bugünden dönüp geriye bakıldığında Türkiye'nin, veto kozunu etkin bir şekilde kullandığı söylenebilir. Çünkü Erdoğan'ın İstanbul'dan ayrılmadan önce AB üyeliğine yönelik beklenmedik arzusu, Ankara'nın yetersiz bulduğu terörle mücadele koşullarını İsveç karşılasa bile Türkiye'nin NATO ve Avrupa Birliği'ndeki veto yetkisini kullanmaya kararlı olduğunu gösteriyordu.

Almanlar da Amerikalılar kadar İsveç konusunda gönüllü sayılmaz. Nitekim Erdoğan'ın, süreci sulandırmak gibi anlaşılabilecek diğer yandan da mütevazı algılanabilecek, Türkiye'nin AB üyeliği talebini, Almanya Şansölyesi Olaf Scholz, hemen sıcağı sıcağına reddetti ve “Bunun NATO ile ne ilgisi var?” dedi. Benzer bir açıklama İtalya Başbakanı Giorgia Meloni'den geldi.

Ancak protokolde Türkiye için olumlu sayılabilecek yedi noktadan ikisi var.

Biri 3. maddede yer alan "İsveç, YPG/PYD ve Gülen hareketini desteklemeyeceğine söz veriyor" ifadesi. Böylece NATO belgesinde terörle mücadele kapsamında örgütlerin isimleri geçiyordu. Bir diğeri de 4. maddede yer alan "NATO'da ilk kez Genel Sekreter Terörle Mücadele Özel Koordinatörlüğü görevini kurar" sözüdür.

Türkiye'nin 180 derecelik dönüşü, ABD Başkanı Joe Biden da dahil olmak üzere ittifak liderlerinin, Vladimir Putin'e Ukrayna'daki savaşının sona erdiğini göstererek birleşik bir cephe sunmak istedikleri "önemli bir NATO zirvesi" öncesinde aylarca süren zorlu müzakerelerin sonucudur, görünürde lafla da olsa ittifakı güçlendirmiştir. Joe Biden'in de ülkesindeki seçimler öncesinde böyle bir imaja ihtiyacı var.

Türkiye'nin kendisi için ne pazarlık yaptığı tam olarak belli değil. Ancak büyük ihtimalle bu, İskandinav ülkesindeki Kürdistan İşçi Partisi üyeleri üzerindeki baskıyı daha da artırmakla ilgili.

İsveç, Türkiye'nin AB üyeliğini destekleyeceğini resmen açıkladı. ABD, kendi adına, Türkiye'ye 20 milyar dolarlık F-16 savaş uçağı filosunun satışının önündeki engeli kaldıracak. Türkiye'de iktidarın ekonomik krizi atlatabilmesi için kredi muslukları açılacak.

Ve daha neler neler?..

.

Ömür Çelikdönmez, dikGAZETE.com

Seçilmiş Kaynakça

https://m.ura.news/news/1052576570

https://www.pravda.ru/world/1855101-azov_erdogan/

https://m.lenta.ru/articles/2023/02/10/interview_nato/

https://www.rudaw.net/turkish/middleeast/turkey/0607202313

https://www.democracynow.org/2003/12/30/scott_ritter_how_the_british_spy

https://amp.ura.news/articles/1036284546?ysclid=lju9q5szhz274720212

https://www.savunmatr.com/turkiyedeki-5-azov-komutani-ukraynaya-dondu

https://www.cumhuriyet.com.tr/siyaset/erdogan-zelenski-gorusmesi-sona-erdi-2097289

https://vestikavkaza.ru/analytics/sammit-nato-razocarovanie-ukrainy-i-triumf-erdogana.html

https://ru.krymr.com/a/nato-ekspert-sammit-rossiya-vilnyus-turtsiya-garantii-bayden/32498554.html

https://rus.postimees.ee/7812257/igra-v-slova-chego-ozhidaet-ukraina-ot-sammita-nato-v-vilnyuse

https://www.dw.com/tr/esir-değişimi-azov-komutanları-türkiyede-kalacak/a-63199986

https://www.voaturkce.com/a/brukselde-kritik-toplanti-turkiye-isvec-vetosunu-kaldiracak-mi/7169281.html

https://www.dikgazete.com/yazi/isvec-konusu-kapanmistir-tbmm-de-1-mart-tezkeresi-ruhu-dolasiyor-5858.html

https://www.iletisim.gov.tr/turkce/dis_basinda_turkiye/detay/cuma-gunu-istanbulda-zelenski-erdogan-gorusmesi

https://topwar.ru/221593-byvshij-amerikanskij-razvedchik-zelenskogo-naprjamuju-kurirujut-britanskie-specsluzhby.html

https://www.google.com/amp/s/ru.krymr.com/amp/nato-ekspert-sammit-rossiya-vilnyus-turtsiya-garantii-bayden/32498554.html

https://mk-turkey.ru/blog/murat-yetkin/2023/07/12/p-chto-poluchila-turciya-ot-soglasiya-erdogana-na-chlenstvo-shvecii-v-nato.html

https://www.unian.net/society/komandiry-azova-osvobozhdennye-iz-plena-vernulis-v-ukrainu-emocionalnoe-video-vstrechi-novosti-lvova-12321888.html

https://www.google.com/amp/s/thebell.io/amp/erdogan-pozvolil-nato-pokazat-edinstvo-deofshorizatsiya-cherez-proshhenie-i-kogda-kitaj-obgonit-ssha

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Litvanya'da düzenlenen NATO zirvesine katılmadan önce ittifak üyelerini memnun etmesi muhtemel dört önemli girişimde bulundu.

Birincisi; Zirve öncesi Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski'yi İstanbul'a davet etti. Zelenski'yi İstanbul Atatürk Havalimanı'nda Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır karşıladı.

İkincisi; Ankara-Moskova arasındaki yakın işbirliğinin taraflarından biri olan Erdoğan, çelişki olarak değerlendirilmeye açık kapı bırakacak şekilde, Türkiye- Ukrayna dostluğunun güçlendiğini belirterek Ukrayna'nın NATO üyeliğini hak ettiğini söyledi.

Türk Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın üçüncü girişimi ise “yürek yiyen adam” işiydi. Ukrayna ve Rusya, savaşın başlamasından bu yana en büyük esir değişimini Türkiye ve Suudi Arabistan'ın aracılığıyla gerçekleştirmiş, Azov Taburu komutanlarının savaş bitene kadar Türkiye'de kalacağı açıklanmıştı.

Türkiye-Ukrayna-Rusya arasında gerçekleşen arabuluculuk görüşmeleri sonucu 5 Azov komutanı 22 Eylül 2022’de Türkiye’ye teslim edilmişti. Ukrayna Devlet Başkanı Zelensky, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yaptıkları anlaşma sonucunda 5 Azov komutanının 'iyi şartlarda' savaş sonuna kadar bu komutanların Türkiye’de kalacakları duyurulmuştu.

Rusya'ya da aralarında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in destekçilerinden eski Ukraynalı milletvekili, Rusya ile ilişkisi nedeniyle ihanetle suçlanan Viktor Medvecuk'un da bulunduğu 55 esir verilmişti.

Rusya Başsavcısı Igor Krasnov'un Azak milliyetçi taburunun yasaklanmış savaş araçlarını ve yöntemlerini kullandığını doğrulayan gerçekleri ortaya koymasıyla geçtiğimiz yıllarda terör örgütü olarak kabul edildi. Krasnov, Azak militanları tarafından işlenen suçların, İkinci Dünya Savaşı sırasında faşist işgalcilerin işlediği suçlarla karşılaştırılabileceğini vurgulamıştı.

Kamuoyunda Azak/Azov Taburu olarak bilinen Rusya Federasyonu topraklarında yasaklanmış aşırılık yanlısı örgütün Türkiye'de bulunan üyelerini serbest bıraktı ve onların Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenski ile birlikte ülkelerine dönmelerine izin verdi.

Eylül 2022'de Rus esaretinden serbest bırakılan ve mübadele koşullarıyla Türkiye'de bulunan Azovstal'dan beş komutanın Türkiye'den Ukrayna'ya dönüşü duyuruldu. Temmuz 2023’de Ukrayna Devlet Başkanı Zelensky’nin Türkiye’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmesi sonucu 5 Azov komutanı Ukrayna’ya teslim edildi. Mariupol muharebesinde Rusya’ya esir düşen 5 Ukraynalı Azov Taburu komutanı, Türkiye'den Ukrayna'ya döndü.

Bunlar Azak Komutanı Denis "Redis" Prokopenko, Azak Komutan Yardımcısı Svyatoslav "Kalina" Palamar, Azak Kıdemli Subayı Oleg Khomenko, 36. Ayrı Deniz Tugayı Komutanı Sergei "Volina" Volynsky ve 12. Ulusal Muhafız Tugayı Komutanı Denis Shlega.

NATO zirvesi öncesi Hakan Fidan ve İbrahim Kalın Brüksel'de temaslarda bulundular…

Dördüncü girişim ise Millî İstihbarat Teşkilatı'nın halef selef başkanları, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Cumhurbaşkanlığı eski sözcüsü MİT Başkanı İbrahim Kalın ile birlikte NATO zirvesi öncesinde Brüksel'de, yeni üye olan Finlandiyalı ve İsveçli heyetlerle NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ile bir araya geldiler.

Toplantıda, Finlandiya ile İsveç’in özellikle terörizmle mücadelenin çeşitli boyutları bağlamında Üçlü Muhtıra temelinde attıkları adımlar gözden geçirildi.

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ise toplantı sonrası İsveç’te yapılan eylemlere dair “Bu provokasyonlardan tek faydalanacak olanlar NATO'yu bölmek isteyenlerdir. İsveç'in üyeliğinin gecikmesi PKK'yı ve (sanki Türkiye'nin çok umurundaymış gibi) Rusya Devlet Başkanı Putin'i memnun edecektir” değerlendirmesinde bulunmuş, ayrıca 11 Temmuz'da Vilnius'ta başlayacak iki günlük NATO Zirvesi'nde Türkiye ile İsveç arasında liderler düzeyinde toplantı yapılacağını söylemişti. Bu toplantı sonrası yapılan açıklamalara bakıldığında Erdoğan'ın İsveç çıkışının yol haritasının belirlendiği görülmektedir.

Erdoğan neden anlaşmaları ihlal etmeye gitti?

Kremlin basın ataşesi Dmitry Peskov'un çekingen tepkisi, Moskova'nın kızgın olmadığını gösteriyor. Ve burada, belki de bir takas gerçekleşti.  Ukrayna liderinin de bazı üst düzey Rus askeri esirlerin serbest bırakılması talimatı verdiği söylenebilir.

Rus uzmanlar Türkiye'nin, diğer NATO müttefiki ülkeler ABD ve İngiltere örneğinde görüldüğü gibi Ukrayna Silahlı Kuvvetlerine savaşın seyrini Rusya aleyhine değiştirebilecek kalibrede silah tedarik etmediğini ancak Azov/Azak militanlarını serbest bırakarak böylece Batılı finans kuruluşlarının kredi temininde problem çıkarmaması ve Türk lirasının uçuruma düşmemesi için kendisi için koşullar yarattığını düşünüyor.

Yıkıcı bir depremin sonuçlarının tasfiyesi koşullarında geçen yıl için yüzde yüz enflasyon tekrarlanmamalıdır. Aksi takdirde Erdoğan protestolarla, hatta bir "renkli devrim" ile karşı karşıya kalacak.

Komutanların dönüşüne tepki gösteren Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in basın sekreteri Dmitriy Peskov, Ukrayna ve Türkiye'yi anlaşmaları ihlal etmekle suçladı. Ayrıca, Azovstal'ın savunucularının Ukrayna'ya transfer edilmesi konusunda Rusya'ya kimsenin bilgi vermediğini de belirtti.

Türkiye, NATO üyeliğinden faydalanıyor mu?

Türkiye'nin NATO zirvesi öncesi ve sonrasında izlediği bazı tartışmaları gündeme taşıdı. Bunun en önemli nedeni Türkiye'nin Ukrayna'nın NATO'ya kabulü bağlamında bizzat Erdoğan tarafından ifade edilen, Ukrayna'nın NATO üyeliğini hak ettiği söylemidir.

Çünkü bu karşı çıkış, NATO'nun komşularıyla toprak çatışması olan ülkeleri kabul etmediği şeklindeki yanlış görüşü tedavülden kaldırmaya yöneliktir. Erdoğan çok ince bir şekilde nezaket ölçüsünde NATO'nun kurucu ülkelerinin iki yüzlülüğüne vurgu yapmıştır.

Eğer bu kural işletilseydi İngiltere ile İspanya'nın NATO üyesi olması mümkün müydü?

Sözü geçen iki ülke arasındaki Cebelitarık anlaşmazlığı halen çözümsüzlüğü koruyor. Yine Yunanistan ile Türkiye arasında Ege Denizi'ndeki sınır anlaşmazlığı devam ediyor.

Ankara, NATO'dan vazgeçer mi?

Yani evet ve hayır; Ankara bu üyeliği hiçbir koşulda bırakmaktan yana değil. NATO çatısı altında olmaktan oldukça memnun ve ittifakın Türkiye'nin katılmadığı kararlarına uymuyor. Bu perspektiften yapılan analizlerde; Türkiye'nin bağımsız karar alma ve uygulama kabiliyetinin yüksek olduğu belirtiliyor.

Diğer NATO üyeleri de Ankara'yı İttifakın Asya sınırındaki “Çin Seddi” gibi görüyor. Ankara'nın NATO üyeliği, İran'ın bölgede korkulan yükselişine karşı bir denge unsurudur. NATO da faydalıdır: Türk Silahlı Kuvvetleri, doğru zamanda kullanılabilecek yeterince bir güce sahiptir. Ayrıca Türkiye'de İncirlik başta olmak üzere birden fazla Amerikan üssü mevcuttur.

Ancak aynı zamanda Türkiye, Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika'nın ekonomilerini kapsayan hem BRICS hem de bir dizi Batılı olmayan kuruluşla temas halindedir ve daha geniş bir yelpazede kendi stratejik oyununu kurmaktadır.

Türkiye, gerçekten Avrupa Birliği’ne katılmak istiyor mu?

Bu sorunun tek bir cevabı yok. Türkiye, Batı Kulübünün bir üyesi olmaktan yanadır ancak bu Brüksel merkezli siyasi, ekonomik ve askeri yapının emrine girmek gibi kendi bağımsızlığını riske edecek bir katılım anlamına gelmemektedir. Ana fikir artık Avrupa Birliği'ne katılmak değil, Türkiye'nin dünya meselelerindeki statüsünü yükseltmektir.

Genel olarak, bu, şu anda uluslararası ilişkilerde var olan ve her zaman fark etmediğimiz bir eğilimdir: büyük güçler değil, "orta" devletler, dünya düzeninin mevcut kurallarının gözden geçirilmesini talep eder. Erdoğan'ın temsil ettiği Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin dış politikadaki yaklaşımının çok seçici olduğu görülmektedir. Bu bağlamda Türk siyasi aktör Erdoğan sadece Türkiye'nin çıkarına olanı kendi görüşüne göre yapmaktadır.

Türk Devleti, alternatif arayışları her daim devrede tutuyor…

Bunun bir sebebi var. İkinci Dünya Savaşı'nın sona ermesinden bugüne ABD, ülkeye askeri destek sağlıyor ama Türk makamlarının hayalini kurduğu veya ihtiyaç duyduğu ölçüde değil. Dostlar alışverişte görsün türünden ne güldüren ne öldüren ama bu yolda süründüren bir destek bu.

Üstelik ABD ve AB, kendi tekellerin deki modern teknolojileri Türklerle paylaşmak istemiyor. Bu uzun zamandır böyle. Türkiye bu sorunu Demirel Hükümetleri döneminde Sovyetler Birliği ile aşmıştı. Bu nedenle Türkiye, kendi askeri sanayisini inşa ediyor.

Aynı sebeple Erdoğan, Rus silah teknolojisini elde etmekle ilgileniyor. Rusya, AB ve ABD'nin aksine teknolojik ürünlerin sadece kendisinde kalması konusunda ısrarcı değil. Dolayısıyla Erdoğan'ın stratejisi, burada daha net ortaya çıkıyor.

Vilnius'taki NATO zirvesi: Ukrayna'nın hayal kırıklığı ve Erdoğan'ın zaferi…

Litvanya'daki zirve; Volodymyr Zelensky ve ülkesine herhangi bir fayda sağlamadı. Teselli sözleri ile arkasına baka baka Kiev'e döndü. Ukrayna Cumhurbaşkanı, Litvanya gezisini uzun süre bir sır olarak sakladı, ancak Vilnius'taki görüşmelerden sonra muhtemelen geldiğine pişman oldu. Neden mi? Çünkü Ukrayna, NATO'ya alınmadı.

Ukrayna'nın NATO'ya katılımı için iki çekince: Kiev tüm koşulları yerine getirdiğinde (demokrasi ve yolsuzlukla mücadele anlamında) ve Rusya ile çatışmanın sona ermesinden sonra kabul edilecek. İttifakın üst düzey yetkilileri her fırsatta ritüel olarak “NATO'nun kapıları Ukrayna'ya açık” diye yinelediler, ancak bu kapıların nerede olduğunu ve nasıl geçileceğini belirtmediler.

Zelenskiy'nin zirvedeki hareketleri, söylemleri bu zirveden gerçekten memnun olmadığını cümle aleme gösterdi. Üstüne bir de İngiliz heyeti, onu nankörlükle itham etti. Bu egosantrik megaloman karakter, yeşil kamuflaj kostümüne sığdırdığı varlığıyla Batı'yı Ukrayna'yı NATO'ya kabul etmeye ikna etmeyi umuyordu. Evdeki pazarlık çarşıya uymadı.

Yalnızca bay palyaço ağa babalarının lútfettiği "güvenlik garantileri" ile yetindi. Bu güvenlik garantisini bir şey sanmayın zaten mevcut durumu yansıtıyor. Sıfıra sıfır elde var yine sıfır. NATO, bunlara diyor ki “ölün ve öldürün. Bunun için size silah ve cephane vermeyi sürdüreceğiz.

Ancak güvenlik garantisi kapsamındaki sevkiyat gerçekte sadece Batı'nın tetikçisi Ukrayna Silahlı Kuvvetlerini güçlendiriyor ve Kiev'e düzenli olarak silah sağlıyor. Lakin beceriksiz idarecilerin yol açtığı savaş mağduru Ukrayna halkının yararına beş kuruşluk bir fayda yok. 

NATO'nun, Amerikalıların ve Avrupalıların yaptıkları Ukrayna'nın ihtiyaç duyduğundan daha az, ancak Putin'in beklediğinden çok daha fazla denilebilecek bir tablo var karşımızda.

Zelenskiy, istediğini alamayınca Amerikalıları ve müttefikleri kızdırmayı da başardı. Zirvenin başlamasından hemen önce ABD ve Almanya, Ukrayna'nın NATO'ya kabulüne şiddetle karşı koydular ve Ukrayna Cumhurbaşkanı, ittifakın herhangi bir son tarih bile belirlememesinden dolayı tam anlamıyla çileden çıktı.

Ama zaten Türk Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul görüşmesinde Zelenski'ye zirveye fazla umut bağlamamasını, aklı varsa bir an önce Rusya Federasyonu Başkanı Vladimir Putin ile barış masasına oturmasını söylememiş miydi?

İngiliz istihbaratının kullanışlı elamanı Zelensky...

Birleşik Devletler Deniz Piyadeleri eski İstihbarat subayı, Çöl Fırtınası Operasyonu sırasında askeri analist, daha sonra 1991'den 1998'e kadar Irak'ta kitle imha silahlarının silahsızlandırılmasını denetleyen UNSCOM üyesi olarak görevli William Scott Ritter, Ukrayna Devlet Başkanı Volodymyr Zelensky'nin İngiliz istihbaratının elemanı olduğunu söylüyor.

2020 sonbaharında Londra'da İngiliz istihbaratı MI6 Başkanı Richard Moore ile görüştüğünü hatırlatan Scott Ritter, o dönemde Ukrayna medyasına sızan bilgilere göre, görüşmenin doğrudan İngiliz istihbarat servisinin karargahında gerçekleştiğini, bu tür toplantıların alışılmadık bir durum olduğunu öyle ki hem II. Dünya Savaşı hem de Soğuk Savaş yıllarında, savaş halindeki devletlerin liderleri arasında yabancı istihbarat servislerinin temsilcileriyle hiçbir zaman bir toplantı olmadığını belirtiyor.

Amerikan eski istihbarat görevlisi, Ukrayna cumhurbaşkanının tüm eylemlerini kontrol etmek için İngiliz muhafızlar tarafından kuşatıldığını  hatta ilk olarak 2022 baharında, Bucha'da askeri çatışmanın zirvesinde Zelensky’nin yakınlarında görüldüklerini ifade ediyor.

Washington yönetimi, Moskova'ya göz kırptı!..

Zirve için Litvanya'nın başkenti Vilnius'un seçilmesi oldukça sembolik. NATO, eski Sovyet coğrafyasında Rusya'nın burnu dibinde, fiili olarak savaşan ülkenin sınırlarında -Beyaz Rusya'ya 35 kilometre uzaklıkta- bir zirve düzenledi. Amerikalılar bu işi iyi biliyor. Kim ne derse desin Dünya kamuoyunu iyi manipüle ettiler.

Ukrayna'nın NATO üyeliğinin bir başka bahara bırakılması Amerikan yönetiminde hala Putin'le müzakerenin mümkün olduğuna dair bir bakış açısı var.

Nasıl olmasın?

NATO üyesi olmayan Rusya'nın; Ukrayna'nın NATO'ya katılımını veto edemeyeceği ortada. Ama ABD'li yetkililer Moskova'daki muhatapları adına vekaleten bu sorunu çözdüler. 

Konunun uzmanları ne derece katılır bilmiyorum ama İngiliz kraliyet ailesi yanında gaz salınımında bulunmaktan çekinmeyen ABD Başkanı Joe Biden, Ukrayna'da Birleşik Krallık çıkarları uğruna NATO’yu kullandırmadı. Bu konuda Almanya da kendisini yalnız bırakmadı.

Sonuçta Ankara - Berlin - Washington hattında, Türkiye'nin İsveç'in üyeliğini veto etmesini sağlayacak veya buna gerek kalmadan bu üyeliğin yılan hikayesine döneceği bir süreç tezgahlandı.

Erdoğan, Türk Devleti'nin siyasi aktörü…

Rus medyasında aslında Türk Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Batı'yı alt ettiği şeklinde içeriklerin yer aldığı analizler görmek mümkün. Düşünsenize İsveç sorunu çözülürse ABD, Türkiye'ye F-16 savaş uçağı gönderme sözü verdi. NATO'nun ana omurgasını oluşturan küresel emperyalist yapı ile Türkiye arasında uzunca bir zamana yayılan düşmanca geçmiş yavaş yavaş buharlaşıyor.

Bu da Batılı yatırımcıların bir kez daha Türk ekonomisine uzanabileceği anlamına geliyor.  Zaten Türkiye'nin bütün çabası da bunun için. Aynı zaman da Erdoğan, İsveç'in NATO'ya girmesini Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliği şartına bağladı.

Bu sayede İsveç ile olan konu, Türkiye'nin Avrupa entegrasyonunda olduğu gibi sonsuza kadar uzayabilir. Türkiye'de buna “ipe un sermek” diyorlar. Yani son tahlilde her şey net değil.

Erdoğan, her an AB'den bir şey almazsa İskandinavları popolarının üstüne oturtabilir.

Vilnius'taki NATO zirvesinin açılışının arifesinde Türkiye'nin İsveç'in NATO'ya girmesine itiraz etmediği haberi, ittifak üyeleri toplantısının gündeminden müttefikler arasında tatsız sürtüşmeler vaat eden bir konuyu kaldırdı. Oysa Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın arkasındaki ani sebep değişikliği bir sır olarak kalıyor.

Birkaç saat önce, İsveç'i NATO'ya kabul etmesi karşılığında Batılı başkentlerden Türkiye'yi Avrupa Birliği'ne kabul etmek için gerçek adımlar atmasını talep etmişti.

Ne oldu da çark edildi?

İsveç'i NATO'ya kabul etmesi karşılığında Batılı başkentlerden Türkiye'yi Avrupa Birliği'ne kabul etmek için gerçek adımlar atmasını talep etmişti.

Batılı bir bakış açısıyla Türkiye, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'i kızdırma riskini göze alarak "sorunun bir parçası olmak yerine çözümün bir parçası" olmayı seçti.

Bugünden dönüp geriye bakıldığında Türkiye'nin, veto kozunu etkin bir şekilde kullandığı söylenebilir. Çünkü Erdoğan'ın İstanbul'dan ayrılmadan önce AB üyeliğine yönelik beklenmedik arzusu, Ankara'nın yetersiz bulduğu terörle mücadele koşullarını İsveç karşılasa bile Türkiye'nin NATO ve Avrupa Birliği'ndeki veto yetkisini kullanmaya kararlı olduğunu gösteriyordu.

Almanlar da Amerikalılar kadar İsveç konusunda gönüllü sayılmaz. Nitekim Erdoğan'ın, süreci sulandırmak gibi anlaşılabilecek diğer yandan da mütevazı algılanabilecek, Türkiye'nin AB üyeliği talebini, Almanya Şansölyesi Olaf Scholz, hemen sıcağı sıcağına reddetti ve “Bunun NATO ile ne ilgisi var?” dedi. Benzer bir açıklama İtalya Başbakanı Giorgia Meloni'den geldi.

Ancak protokolde Türkiye için olumlu sayılabilecek yedi noktadan ikisi var.

Biri 3. maddede yer alan "İsveç, YPG/PYD ve Gülen hareketini desteklemeyeceğine söz veriyor" ifadesi. Böylece NATO belgesinde terörle mücadele kapsamında örgütlerin isimleri geçiyordu. Bir diğeri de 4. maddede yer alan "NATO'da ilk kez Genel Sekreter Terörle Mücadele Özel Koordinatörlüğü görevini kurar" sözüdür.

Türkiye'nin 180 derecelik dönüşü, ABD Başkanı Joe Biden da dahil olmak üzere ittifak liderlerinin, Vladimir Putin'e Ukrayna'daki savaşının sona erdiğini göstererek birleşik bir cephe sunmak istedikleri "önemli bir NATO zirvesi" öncesinde aylarca süren zorlu müzakerelerin sonucudur, görünürde lafla da olsa ittifakı güçlendirmiştir. Joe Biden'in de ülkesindeki seçimler öncesinde böyle bir imaja ihtiyacı var.

Türkiye'nin kendisi için ne pazarlık yaptığı tam olarak belli değil. Ancak büyük ihtimalle bu, İskandinav ülkesindeki Kürdistan İşçi Partisi üyeleri üzerindeki baskıyı daha da artırmakla ilgili.

İsveç, Türkiye'nin AB üyeliğini destekleyeceğini resmen açıkladı. ABD, kendi adına, Türkiye'ye 20 milyar dolarlık F-16 savaş uçağı filosunun satışının önündeki engeli kaldıracak. Türkiye'de iktidarın ekonomik krizi atlatabilmesi için kredi muslukları açılacak.

Ve daha neler neler?..

.

Ömür Çelikdönmez, dikGAZETE.com

Seçilmiş Kaynakça

https://m.ura.news/news/1052576570

https://www.pravda.ru/world/1855101-azov_erdogan/

https://m.lenta.ru/articles/2023/02/10/interview_nato/

https://www.rudaw.net/turkish/middleeast/turkey/0607202313

https://www.democracynow.org/2003/12/30/scott_ritter_how_the_british_spy

https://amp.ura.news/articles/1036284546?ysclid=lju9q5szhz274720212

https://www.savunmatr.com/turkiyedeki-5-azov-komutani-ukraynaya-dondu

https://www.cumhuriyet.com.tr/siyaset/erdogan-zelenski-gorusmesi-sona-erdi-2097289

https://vestikavkaza.ru/analytics/sammit-nato-razocarovanie-ukrainy-i-triumf-erdogana.html

https://ru.krymr.com/a/nato-ekspert-sammit-rossiya-vilnyus-turtsiya-garantii-bayden/32498554.html

https://rus.postimees.ee/7812257/igra-v-slova-chego-ozhidaet-ukraina-ot-sammita-nato-v-vilnyuse

https://www.dw.com/tr/esir-değişimi-azov-komutanları-türkiyede-kalacak/a-63199986

https://www.voaturkce.com/a/brukselde-kritik-toplanti-turkiye-isvec-vetosunu-kaldiracak-mi/7169281.html

https://www.dikgazete.com/yazi/isvec-konusu-kapanmistir-tbmm-de-1-mart-tezkeresi-ruhu-dolasiyor-5858.html

https://www.iletisim.gov.tr/turkce/dis_basinda_turkiye/detay/cuma-gunu-istanbulda-zelenski-erdogan-gorusmesi

https://topwar.ru/221593-byvshij-amerikanskij-razvedchik-zelenskogo-naprjamuju-kurirujut-britanskie-specsluzhby.html

https://www.google.com/amp/s/ru.krymr.com/amp/nato-ekspert-sammit-rossiya-vilnyus-turtsiya-garantii-bayden/32498554.html

https://mk-turkey.ru/blog/murat-yetkin/2023/07/12/p-chto-poluchila-turciya-ot-soglasiya-erdogana-na-chlenstvo-shvecii-v-nato.html

https://www.unian.net/society/komandiry-azova-osvobozhdennye-iz-plena-vernulis-v-ukrainu-emocionalnoe-video-vstrechi-novosti-lvova-12321888.html

https://www.google.com/amp/s/thebell.io/amp/erdogan-pozvolil-nato-pokazat-edinstvo-deofshorizatsiya-cherez-proshhenie-i-kogda-kitaj-obgonit-ssha