Doğu Akdeniz’de NATO içi savaş ve Türkiye ile Rusya'nın Navtex dayanışmasının analizi!

Doğu Akdeniz’de NATO içi savaş ve Türkiye ile Rusya'nın Navtex dayanışmasının analizi!

Baştan belirteyim, bazı dangalak muhalif kesimlerin sandığı gibi, Türkiye’nin Doğu Akdeniz'de izlediği strateji, mevcut hükümetin değil, kadim devletin politikasıdır. 

İş bu politika, İktidar değişse dahi zerre miskal taviz vermeden sürdürülür. Çünkü bu jeopolitik sorun, jeopolitik varoluşun gereğidir. 

Hakkını teslim etmek gerekirse Cumhurbaşkanı Erdoğan, her ikisi de rahmeti Rahmana kavuşmuş, Bülent Ecevit ve Necmettin Erbakan’ın gayretlerinin ötesinde “Mavi Vatan” konseptini kuvveden fiile geçiriyor.

Bu zaviyeden bakıldığında Kadim Türk Devleti için karizmatik bir lider. 

NATO üyesi ülkeler savaşırsa ne olur?

NATO, Doğu Akdeniz’de ikinci kez test ediliyor. İlki 1974 yılında yaşandı.

Doğu Akdeniz’de jeostratejik öneme sahip olan Kıbrıs adası da, Soğuk Savaş mücadelesinin sürdürüldüğü yerlerden biri oldu. 

Soğuk Savaş kutuplaşması çerçevesinde ABD’nin (önce Birleşik Krallık) nüfuz alanında olan Kıbrıs’ın sorunları NATO ittifakı içinde çözülmeli ve Sovyetler Birliği’nin konuya karışması engellenmeliydi. 

Bu anlayış çerçevesinde hareket eden ABD, sorunu NATO üyeleri arasında çözmeye ve ittifak üyeleri arasındaki olası bir çatışmayı engellemeye çalıştı. 

ABD’ye göre, ada ile ilgili bir problem, komünizme karşı oluşturulan birleşik cephenin çökmesine sebep olabilirdi. NATO’nun Doğu Akdeniz’deki bütünsel varlığı yaşamsaldı ve Kıbrıs’a garantör olan NATO üyelerinin davranışları da buna uygun olmalıydı. 

Olmadı; evdeki hesap çarşıya uymadı. 

Türkiye'nin düzenlediği Kıbrıs Barış Harekâtı sırasında Türkiye ve Yunanistan, NATO üyesi olmasına rağmen, iki NATO üyesi ülkenin karşı karşıya gelmesi engellenemedi.

Yunanistan; NATO üyesi diğer müttefiklerin yeterince sahip çıkmadığı gerekçesiyle NATO’nun askeri kanadından çekildi. 1980 yılında geri döndü.

Şimdi yeniden iki ülke arasında kriz var ve Yunanistan, bu kez yalnız değil, arkasında Fransa da saf tutmuş? 

NATO Kriz Yönetimi…

Kriz yönetimi, NATO'nun temel güvenlik görevlerinden biri ama Türkiye ile Yunanistan arasındaki kriz halen güncel. İki ülke Doğu Akdeniz’de her an kapışabilir.

Olası çatışmada NATO ne yapabilir?

2010 Stratejik Kavramında ana hatlarıyla belirtildiği gibi, NATO Kriz Masası, çatışmalardan önce, sırasında ve sonrasında krizlerin tüm yelpazesini ele almak için askeri ve askeri olmayan önlemler alabilir. 

İttifakın Denizcilik Stratejisi ve Doğu Akdeniz…

NATO'nun denizcilik teşkilatının ve yeteneklerinin daha verimli ve etkili olabilmesi için daha fazla dönüştürülmesi gerekliliği doğrultusunda NATO, “Kapsamlı Yaklaşım Eylem Planına uygun olarak denizcilik alanındaki uluslararası ve bölgesel örgütler, sivil toplum örgütleri ve kolluk kuvvetleri dahil olmak üzere denizcilik camiası ile esnek bir şekilde etkileşimde bulunmayı öngörür. 

İttifak Denizcilik Stratejisi, NATO'nun deniz kuvvetlerinin dört rolünü tanımlar:

Caydırıcılık ve toplu savunma; kriz yönetimi; kooperatif güvenliği - ortaklıklar, diyalog ve işbirliği yoluyla erişim ve deniz güvenliği.

NATO, günümüzün karmaşık güvenlik ortamında gittikçe önemi artan bu dört rolü yerine getirirken geniş deneyim kazandığı söylenebilir. 

İttifak'ın bu stratejinin bir parçası olarak üstleneceği faaliyetlerin, yürürlükteki tüm antlaşmalar ve örf ve adet hukuku ve ilgili tüm Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Kararları dahil olmak üzere uluslararası hukuka uygun olarak yürütülmesi söz konusu. 

NATO, Doğu Akdeniz’de askeri güç kullananabilir mi?

4 Nisan 1949'da Washington DC'de üye ülkeler tarafından imzalanan ve yine üye ülkelerin onayı ile 9 Aralık 2008'de son güncellemesi yapılan Kuzey Atlantik Antlaşması, bakın ne diyor?

Madde 1- Taraflar, BM Yasası'nda ortaya konduğu üzere, karışmış olabilecekleri herhangi bir uluslararası anlaşmazlığı, uluslararası barış ve güvenlik ve adaleti tehlikeye sokmadan barışçıl yollarla çözmeyi ve uluslararası ilişkilerinde BM'in amaçlarına aykırı olacak şekilde güç kullanımı ya da tehdidinden sakınmayı taahhüt etmektedirler. 

Madde 4- Taraflardan herhangi biri, Taraflardan birinin toprak bütünlüğü, siyasi bağımsızlığı ya da güvenliğinin tehdit edildiğini düşündüğü zaman, tüm Taraflar birlikte danışmalarda bulunacaklardır.

Bu maddelerin nasıl anlaşılması gerektiği deKapsamlı Yaklaşım Eylem Planı”nda açıklanmış. 

Doğu Akdeniz'de yaşanan iki NATO üyesi arasındaki kriz, çetrefilli çünkü Türkiye ve Yunanistan haricinde Fransa ile İngiltere de Doğu Akdeniz'de taraf ülkeler. 

Kıbrıs’ta iki büyük askeri üssü bulunan İngiltere, Türkiye’nin, yeniden egemenlik hayallerine kapılan Fransa, Yunanistan'ın yanında yer alıyor. 

NATO, ya genel anlamda tarafsızlığını ilan ederek olası çatışmanın dışında kalmayı tercih edecek, ya üye ülkeler arasındaki  krizin müzakere yolu ile  çözüme kavuşturulmasını sağlayacak ya da NATO Deniz Kuvvetleri Donanması ile Doğu Akdeniz'de çatışmanın önüne geçecek güvenlik operasyonunu devreye sokacak? 

Askeri personel, araç gereç, silah ve mühimmat ile NATO misyon ve operasyonlarına katkı sağlayan üye ülkelerin oluşturduğu NATO Güçleri Merkez Komutanlığı’nın, her türlü telkin ve görüşlerin tesiri altında kalmadan Doğu Akdeniz'e müdahil olup olmayacağı söylenebilir mi? 

NATO Genel Sekreteri çabalıyor!..

Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü'nün en yetkili çalışanı NATO Genel Sekreteri’dir ve Genel Sekreter, ittifakın çalışmalarını koordine ettiği gibi, Kuzey Atlantik Konseyi'nin başıdır.

Mevcut Genel Sekreter, daha önce Norveç Başbakanı olan Jens Stoltenberg; Türkiye'nin çok önemli bir NATO müttefiki olduğunu belirterek, "Türkiye'nin NATO üyeliğinin önemini anlamak zorundayız" demişti.

Türkiye ile Yunanistan arasındaki anlaşmazlığın askeri çatışmaya evrilme potansiyeli üzerine temaslarda bulunan NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg; Doğu Akdeniz'de kriz yaşayan Türkiye ile Yunanistan'ın çatışmayı önleme mekanizmaları kurulduğu, askeri heyetler arasında teknik görüşmelerin başladığını ama henüz mutabakata ulaşılmadığını  belirtti.

Konu ile ilgili Türk Dışişleri Bakanlığı’nın açıklamasında, "NATO Genel Sekreteri Doğu Akdeniz'de gerilimin azaltılması için bir inisiyatif almıştır. Yunanistan'nın bu inisiyatife destek vermesini bekliyoruz. Türkiye adil ve hakkaniyete uygun kalıcı çözümlerin bulunması için diyaloğa hazırdır" ifadeleri yer aldı.

Süreç devam ediyor; bekleyip göreceğiz. 

NATO, Türkiye gibi ittifakın misyon ve operasyonlarına her daim aktif katılım sağlayan güçlü bir üyesini kaybetmeyi göze alamaz. 

Ama Türkiye'nin de Mavi Vatan konsepti kapsamında Doğu Akdeniz'deki milli çıkarları için karşısındaki her kim olursa olsun savaşı göze alacak kararlılık içinde olduğu söylenebilir.  

ABD, Güney Kıbrıs'a ambargoyu kaldırdı…

Fransa ve Yunanistan ittifakının çeyrek porsiyon bir diğer ortağı da Güney Kıbrıs Rum Kesimi

Çeyrek-meyrek  olduğuna bakmayın; ABD nezdinde itibarı yüksek olmalı ki, ABD Dışişleri Bakanı Pompeo, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi lideri Anastasiadis'i arayarak Rum kesimine 33 yıldır uygulanan silah ambargosunun kaldırıldığını bildirdi.

Şimdi bu Güney Kıbrıs Rum Kesimi ve Yunanistan’a açıktan destek gibi duruyor olsa da perde arkasında Amerikalılar’ın başka hesaplarının olduğu kesin. 

Ada’daki İngiliz üslerinin görünürde en büyük düşmanı Türkler değil, Rumlar. Çünkü ENOSİS ideolojisi, Kıbrıs’ta İngiliz egemenliğine son vermeyi amaçlıyor. 

EOKA ise bu ideolojik örgütün silahlı gücü. 

ENOSİS ve EOKA, Ada’daki İngiliz varlığını ortadan kaldırmak için planlanmıştı. Ancak İngilizler’in, Müslüman ve Türk ahalinin, Rumlar’la arasına tampon koyması bu süreci rayından çıkardı. İş, Rum - Türk çatışmasına döndü. 

Amerikalılar, İngilizler’in adayı tahliye etmesini sağlayacak adımlar atıyor. 

Ayrıca ABD’nin, Kıbrıs’ın güneyindeki Rum Kesimi'ne silah ambargosunu kaldırması, Türkiye'nin adaya daha fazla askeri personel, silah ve mühimmat yığınağı yapmasına imkan tanıyor. 

Bahanemiz nasıl olsa şimdiden hazır. 

Kimsenin gıkı çıkmaz. 

Ruslar, Doğu Akdeniz'de ne arıyor?

Doğu Akdeniz'deki çok uluslu rekabet, akıl oyunlarını hızlandırdı.

Her ülkenin kurmayları masa başında hazırladıkları planları raflardan indirdi.

İlk kurşunu kim sıkacak o bekleniyor. 

NATO içi savaşta Rusya Federasyonu safını seçtiği,  Türkiye’nin Navtex ilanı ile dünya kamuoyuna duyuruldu. 

Rusya'nın 30 Ağustos 2020 itibariyle kendi sınırı olan Karadeniz'den çok Akdeniz'de donanmaya ait savaş gemileri demirli.  

Rus Donanması’nın Doğu Akdeniz'deki mevcudiyetinden rahatsız olan ABD, Türkiye’nin kontrolündeki boğazlardan geçerek Akdeniz'e inen Rus askeri gemilerine kısıtlama  getirilmesini istemişti. 

Türk makamlarının "gel bunu külahıma anlat"  tavrı karşısında çılgına dönen sığır çobanları, Güney Kıbrıs Rum Kesimi’ne 33 yıldır uyguladıkları silah ambargosunu kaldırarak  tepki koydular. 

Türkiye, Doğu Akdeniz'de 2 yeni Navtex kararı yayınladı…

Hiç bir şey tesadüf değil.  

Rusya Federasyonu’nun, Doğu Akdeniz'deki NOTAM, Türkiye’nin Navtex ilanı birbirini tamamlayan zincirin halkalarını oluşturuyor.

Tüm bunlar durup dururken olmadı. 

Türkiye ile Yunanistan arasında yaşanan gerilimi körükleyen Fransa; Doğu Akdeniz'deki tansiyonu yükselten yeni bir hamlede bulundu. 

Fransa Cumhurbaşkanı Macron, birçok savaş jeti ve denizaltıyla birlikte “Charles de Gaulle” isimli uçak gemisinin bölgeye gönderildiğini açıkladı.

Rusya,gün bu gündür” diyerek, havacıları uçuş ve yer emniyetini etkileyebilecek bazı önemli durumlardan haberdar etmek için bildiri yani “NOTAM” yayınlanınca Türkiye, 2 yeni Navtex ilan etti. 

2 Navtex ilanı, “Rusya'nın atış eğitimleri” için gerçekleştirildi.

Navtex kararı 8-22 Eylül ve 17-25 Eylül tarihleri arasında 2 farklı konumda “Rusya atış eğitimleri” başlığını kapsıyor.

Rus Donanma Komutanlığı, tam zamanlama ile Oruç Reis'e yakın bir noktada atış eğitimi gerçekleştireceğini ilan etti. 

Rusya - Türkiye arasında Akdeniz'de atış eğitimleri işbirliği, bölgeye donanma göndermeye çalışan Fransa için büyük sorun oluşturuyor.

Asya Halkları Şurası - Sovyetler Birliği ile Türkiye'nin Kıbrıs Mutabakatı…

1964 Sovyetler Birliği -Türkiye uzlaşması (rapprochement) sonrasında SSCB, Türkiye ile Kıbrıs arasında daha dengeli bir politika izlemeye başladı. 

Ocak 1965’te Sovyetler Birliği Dışişleri Bakanı Gromyko, Sovyetler’in “Enosis”e karşı olduğunu, Kıbrıs’ta bir federasyon kurulumunu desteklediklerini açıkladı. 

Bu açıklama, Türk hükümeti tarafından olumlu karşılandığı gibi Türkiye’ye yönelik baskılar yapan ABD'ye karşı bir yeni ittifak yorumlarına kapı araladı. 

Kıbrıs Sorunu ile başlayan ve Johnson Mektubu ile zirve yapan ABD gerginliğine Türkiye, Sovyetler ile ilişkilerini geliştirerek, çok yönlü bir dış politikayla cevap vermiş oldu. 

Bir şehir efsanesi…

1974 Kıbrıs Barış Harekâtı’nda, İngiliz savaş gemileri, namlularını Türk savaş gemilerine yönelttiğinde, Rus savaş gemilerinin "Eğer Türk gemilerine ateş açarsanız, sizi vururuz!diye engelledileri anlatılır. 

Mutlaka doğruluk payı vardır. Tarih yeniden tekerrür ediyor.  Avrasya - Turan dayanışması yeniden gündemde… “Altınorda” etkisi....

Tek Millet, Tek Devlet” Azerbaycan - Türkiye ve Doğu Akdeniz…

Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Yunanistan'ın yeni Bakü Büyükelçisi Nikolaos Piperigos'u kabulünde, Doğu Akdeniz'deki keşif konuları dahil, her konuda Türkiye'yi desteklediklerini, Ermenistan, Yunanistan ve Güney Kıbrıs arasındaki askeri işbirliğinden de rahatsız olduklarını söyledi.

Aliyev, bazı konuların Azerbaycan-Yunanistan ilişkilerini kötü etkilediğini belirtti.

Aliyev, ilişkileri kötü etkileyen nedenlerden birinin, Yunan enerji şirketi DESFA'nın satışıyla bağlantılı olduğunu ifade ederek, yaklaşık 6 yıl önce Azerbaycan Devlet Petrol Şirketi’nin (SOCAR) Yunan hükümetinin müracaatı üzerine DESFA'nın satış ihalesine katıldığını ve en iyi teklifi yaparak bu şirketi almaya hak kazandığını hatırlattı. 

Bunun, Azerbaycan'ın gerçekleştirdiği Güney Gaz Koridoru'nun inşası açısından önemli olduğunu vurgulayan Aliyev, "Toplam tutarın yüzde 10'unu oluşturan 40 milyon avroyu avans ödedik. Bu para 2014-2018 yıllarında Yunan hükümetinde kaldı. Fakat maalesef önceki Yunan hükümeti, SOCAR'ın bu hakkını kaybetmesi için her şeyi yaptı" dedi.

Cumhurbaşkanı Aliyev, bu meşru hakkı, açık ve rekabetçi bir ihale usulüyle Yunanistan Başbakanı’nın (Antonis Samaras) önerisiyle elde ettiklerini, ancak siyasi sebeplerden, önceki Yunan hükümetinin Azerbaycan'a yönelik olumsuz tutumu nedeniyle bu haktan mahrum kaldıklarını ifade ederek, "Kuşkusuz bu, zaten düşük seviyeli ilişkilerimizi ciddi şekilde etkiledi. Ama sonra, açıkçası, Yunan hükümeti bize bu şekilde davranırsa, nasıl yanıt vereceğimizi düşünmemiz gerektiğine karar verdik. Cevabımız neredeyse hiçbir şey yapmamaktı. Herhangi bir karşılık vermedik. Hiçbir diplomatik adım atmadık" şeklinde konuştu. 

Dağlık Karabağ sorunu ve Ermenistan'ın politikalarından da bahseden Aliyev, "Ermenistan, Yunanistan ve Kıbrıs Rum Kesimi arasındaki askeri iş birliğinden rahatsızız. Ermenistan, saldırgan davranıyor. Sınırdaki son gerginlikler Ermenistan'ın provokasyonudur. Bir Ermeni subayı yakın zamanda terör eylemi gerçekleştirme girişimi sırasında temas hattını geçmeye çalışırken gözaltına alındı ​​ve ekibinin, askerlerimize ve sivillere saldırmak niyetinde olduğunu itiraf etti. Kısacası Ermenistan, Azerbaycan'ın düşmanıdır ve bu onların kararıdır" ifadelerini kullandı.

Her durumda Türkiye'yi destekleyeceğiz”

Türkiye ile Yunanistan arasında Doğu Akdeniz'de yaşanan gerginliğe de değinen Aliyev, şunları söyledi:

"Türkiye'nin sadece dostumuz ve ortağımız değil, bizim için kardeş ülke olduğu da bir sır değil. Türkiye'yi tereddütsüz destekliyoruz ve her durumda destekleyeceğiz. Türk kardeşlerimizden de aynı desteği görüyoruz. Azerbaycan'ı her konuda destekliyorlar ve biz de onları Doğu Akdeniz'deki keşif konuları dahil her konuda destekliyoruz. 

Tutumumuzu bilmenizi istiyorum. Bu durum benim talimatım üzerine Azerbaycan hükümeti tarafından resmen ilan edildi. Türkiye bizim için sadece dost değil, kardeş bir ülkedir ve Türkler bizim kardeşimizdir. Bu yüzden her konuda onların yanında olacağız. Değinilecek olumlu bir konu bulmak istiyorum ama maalesef bulamıyorum. Yunan hükümetinin, bir önceki hükümetin Azerbaycan'a karşı politikasını yeniden gözden geçireceğini umuyoruz."

Türkoğluyum medhim merde yeğine

Koç yiğit değişmez cengi düğüne

Sere serpe gider düşman önüne

Ölümü karşılar meydan içinde

.

Ömür Çelikdönmez, dikGAZETE.com

Twitter'da bizi takip edin: @oc32oc39 , @dikgazete

Baştan belirteyim, bazı dangalak muhalif kesimlerin sandığı gibi, Türkiye’nin Doğu Akdeniz'de izlediği strateji, mevcut hükümetin değil, kadim devletin politikasıdır. 

İş bu politika, İktidar değişse dahi zerre miskal taviz vermeden sürdürülür. Çünkü bu jeopolitik sorun, jeopolitik varoluşun gereğidir. 

Hakkını teslim etmek gerekirse Cumhurbaşkanı Erdoğan, her ikisi de rahmeti Rahmana kavuşmuş, Bülent Ecevit ve Necmettin Erbakan’ın gayretlerinin ötesinde “Mavi Vatan” konseptini kuvveden fiile geçiriyor.

Bu zaviyeden bakıldığında Kadim Türk Devleti için karizmatik bir lider. 

NATO üyesi ülkeler savaşırsa ne olur?

NATO, Doğu Akdeniz’de ikinci kez test ediliyor. İlki 1974 yılında yaşandı.

Doğu Akdeniz’de jeostratejik öneme sahip olan Kıbrıs adası da, Soğuk Savaş mücadelesinin sürdürüldüğü yerlerden biri oldu. 

Soğuk Savaş kutuplaşması çerçevesinde ABD’nin (önce Birleşik Krallık) nüfuz alanında olan Kıbrıs’ın sorunları NATO ittifakı içinde çözülmeli ve Sovyetler Birliği’nin konuya karışması engellenmeliydi. 

Bu anlayış çerçevesinde hareket eden ABD, sorunu NATO üyeleri arasında çözmeye ve ittifak üyeleri arasındaki olası bir çatışmayı engellemeye çalıştı. 

ABD’ye göre, ada ile ilgili bir problem, komünizme karşı oluşturulan birleşik cephenin çökmesine sebep olabilirdi. NATO’nun Doğu Akdeniz’deki bütünsel varlığı yaşamsaldı ve Kıbrıs’a garantör olan NATO üyelerinin davranışları da buna uygun olmalıydı. 

Olmadı; evdeki hesap çarşıya uymadı. 

Türkiye'nin düzenlediği Kıbrıs Barış Harekâtı sırasında Türkiye ve Yunanistan, NATO üyesi olmasına rağmen, iki NATO üyesi ülkenin karşı karşıya gelmesi engellenemedi.

Yunanistan; NATO üyesi diğer müttefiklerin yeterince sahip çıkmadığı gerekçesiyle NATO’nun askeri kanadından çekildi. 1980 yılında geri döndü.

Şimdi yeniden iki ülke arasında kriz var ve Yunanistan, bu kez yalnız değil, arkasında Fransa da saf tutmuş? 

NATO Kriz Yönetimi…

Kriz yönetimi, NATO'nun temel güvenlik görevlerinden biri ama Türkiye ile Yunanistan arasındaki kriz halen güncel. İki ülke Doğu Akdeniz’de her an kapışabilir.

Olası çatışmada NATO ne yapabilir?

2010 Stratejik Kavramında ana hatlarıyla belirtildiği gibi, NATO Kriz Masası, çatışmalardan önce, sırasında ve sonrasında krizlerin tüm yelpazesini ele almak için askeri ve askeri olmayan önlemler alabilir. 

İttifakın Denizcilik Stratejisi ve Doğu Akdeniz…

NATO'nun denizcilik teşkilatının ve yeteneklerinin daha verimli ve etkili olabilmesi için daha fazla dönüştürülmesi gerekliliği doğrultusunda NATO, “Kapsamlı Yaklaşım Eylem Planına uygun olarak denizcilik alanındaki uluslararası ve bölgesel örgütler, sivil toplum örgütleri ve kolluk kuvvetleri dahil olmak üzere denizcilik camiası ile esnek bir şekilde etkileşimde bulunmayı öngörür. 

İttifak Denizcilik Stratejisi, NATO'nun deniz kuvvetlerinin dört rolünü tanımlar:

Caydırıcılık ve toplu savunma; kriz yönetimi; kooperatif güvenliği - ortaklıklar, diyalog ve işbirliği yoluyla erişim ve deniz güvenliği.

NATO, günümüzün karmaşık güvenlik ortamında gittikçe önemi artan bu dört rolü yerine getirirken geniş deneyim kazandığı söylenebilir. 

İttifak'ın bu stratejinin bir parçası olarak üstleneceği faaliyetlerin, yürürlükteki tüm antlaşmalar ve örf ve adet hukuku ve ilgili tüm Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Kararları dahil olmak üzere uluslararası hukuka uygun olarak yürütülmesi söz konusu. 

NATO, Doğu Akdeniz’de askeri güç kullananabilir mi?

4 Nisan 1949'da Washington DC'de üye ülkeler tarafından imzalanan ve yine üye ülkelerin onayı ile 9 Aralık 2008'de son güncellemesi yapılan Kuzey Atlantik Antlaşması, bakın ne diyor?

Madde 1- Taraflar, BM Yasası'nda ortaya konduğu üzere, karışmış olabilecekleri herhangi bir uluslararası anlaşmazlığı, uluslararası barış ve güvenlik ve adaleti tehlikeye sokmadan barışçıl yollarla çözmeyi ve uluslararası ilişkilerinde BM'in amaçlarına aykırı olacak şekilde güç kullanımı ya da tehdidinden sakınmayı taahhüt etmektedirler. 

Madde 4- Taraflardan herhangi biri, Taraflardan birinin toprak bütünlüğü, siyasi bağımsızlığı ya da güvenliğinin tehdit edildiğini düşündüğü zaman, tüm Taraflar birlikte danışmalarda bulunacaklardır.

Bu maddelerin nasıl anlaşılması gerektiği deKapsamlı Yaklaşım Eylem Planı”nda açıklanmış. 

Doğu Akdeniz'de yaşanan iki NATO üyesi arasındaki kriz, çetrefilli çünkü Türkiye ve Yunanistan haricinde Fransa ile İngiltere de Doğu Akdeniz'de taraf ülkeler. 

Kıbrıs’ta iki büyük askeri üssü bulunan İngiltere, Türkiye’nin, yeniden egemenlik hayallerine kapılan Fransa, Yunanistan'ın yanında yer alıyor. 

NATO, ya genel anlamda tarafsızlığını ilan ederek olası çatışmanın dışında kalmayı tercih edecek, ya üye ülkeler arasındaki  krizin müzakere yolu ile  çözüme kavuşturulmasını sağlayacak ya da NATO Deniz Kuvvetleri Donanması ile Doğu Akdeniz'de çatışmanın önüne geçecek güvenlik operasyonunu devreye sokacak? 

Askeri personel, araç gereç, silah ve mühimmat ile NATO misyon ve operasyonlarına katkı sağlayan üye ülkelerin oluşturduğu NATO Güçleri Merkez Komutanlığı’nın, her türlü telkin ve görüşlerin tesiri altında kalmadan Doğu Akdeniz'e müdahil olup olmayacağı söylenebilir mi? 

NATO Genel Sekreteri çabalıyor!..

Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü'nün en yetkili çalışanı NATO Genel Sekreteri’dir ve Genel Sekreter, ittifakın çalışmalarını koordine ettiği gibi, Kuzey Atlantik Konseyi'nin başıdır.

Mevcut Genel Sekreter, daha önce Norveç Başbakanı olan Jens Stoltenberg; Türkiye'nin çok önemli bir NATO müttefiki olduğunu belirterek, "Türkiye'nin NATO üyeliğinin önemini anlamak zorundayız" demişti.

Türkiye ile Yunanistan arasındaki anlaşmazlığın askeri çatışmaya evrilme potansiyeli üzerine temaslarda bulunan NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg; Doğu Akdeniz'de kriz yaşayan Türkiye ile Yunanistan'ın çatışmayı önleme mekanizmaları kurulduğu, askeri heyetler arasında teknik görüşmelerin başladığını ama henüz mutabakata ulaşılmadığını  belirtti.

Konu ile ilgili Türk Dışişleri Bakanlığı’nın açıklamasında, "NATO Genel Sekreteri Doğu Akdeniz'de gerilimin azaltılması için bir inisiyatif almıştır. Yunanistan'nın bu inisiyatife destek vermesini bekliyoruz. Türkiye adil ve hakkaniyete uygun kalıcı çözümlerin bulunması için diyaloğa hazırdır" ifadeleri yer aldı.

Süreç devam ediyor; bekleyip göreceğiz. 

NATO, Türkiye gibi ittifakın misyon ve operasyonlarına her daim aktif katılım sağlayan güçlü bir üyesini kaybetmeyi göze alamaz. 

Ama Türkiye'nin de Mavi Vatan konsepti kapsamında Doğu Akdeniz'deki milli çıkarları için karşısındaki her kim olursa olsun savaşı göze alacak kararlılık içinde olduğu söylenebilir.  

ABD, Güney Kıbrıs'a ambargoyu kaldırdı…

Fransa ve Yunanistan ittifakının çeyrek porsiyon bir diğer ortağı da Güney Kıbrıs Rum Kesimi

Çeyrek-meyrek  olduğuna bakmayın; ABD nezdinde itibarı yüksek olmalı ki, ABD Dışişleri Bakanı Pompeo, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi lideri Anastasiadis'i arayarak Rum kesimine 33 yıldır uygulanan silah ambargosunun kaldırıldığını bildirdi.

Şimdi bu Güney Kıbrıs Rum Kesimi ve Yunanistan’a açıktan destek gibi duruyor olsa da perde arkasında Amerikalılar’ın başka hesaplarının olduğu kesin. 

Ada’daki İngiliz üslerinin görünürde en büyük düşmanı Türkler değil, Rumlar. Çünkü ENOSİS ideolojisi, Kıbrıs’ta İngiliz egemenliğine son vermeyi amaçlıyor. 

EOKA ise bu ideolojik örgütün silahlı gücü. 

ENOSİS ve EOKA, Ada’daki İngiliz varlığını ortadan kaldırmak için planlanmıştı. Ancak İngilizler’in, Müslüman ve Türk ahalinin, Rumlar’la arasına tampon koyması bu süreci rayından çıkardı. İş, Rum - Türk çatışmasına döndü. 

Amerikalılar, İngilizler’in adayı tahliye etmesini sağlayacak adımlar atıyor. 

Ayrıca ABD’nin, Kıbrıs’ın güneyindeki Rum Kesimi'ne silah ambargosunu kaldırması, Türkiye'nin adaya daha fazla askeri personel, silah ve mühimmat yığınağı yapmasına imkan tanıyor. 

Bahanemiz nasıl olsa şimdiden hazır. 

Kimsenin gıkı çıkmaz. 

Ruslar, Doğu Akdeniz'de ne arıyor?

Doğu Akdeniz'deki çok uluslu rekabet, akıl oyunlarını hızlandırdı.

Her ülkenin kurmayları masa başında hazırladıkları planları raflardan indirdi.

İlk kurşunu kim sıkacak o bekleniyor. 

NATO içi savaşta Rusya Federasyonu safını seçtiği,  Türkiye’nin Navtex ilanı ile dünya kamuoyuna duyuruldu. 

Rusya'nın 30 Ağustos 2020 itibariyle kendi sınırı olan Karadeniz'den çok Akdeniz'de donanmaya ait savaş gemileri demirli.  

Rus Donanması’nın Doğu Akdeniz'deki mevcudiyetinden rahatsız olan ABD, Türkiye’nin kontrolündeki boğazlardan geçerek Akdeniz'e inen Rus askeri gemilerine kısıtlama  getirilmesini istemişti. 

Türk makamlarının "gel bunu külahıma anlat"  tavrı karşısında çılgına dönen sığır çobanları, Güney Kıbrıs Rum Kesimi’ne 33 yıldır uyguladıkları silah ambargosunu kaldırarak  tepki koydular. 

Türkiye, Doğu Akdeniz'de 2 yeni Navtex kararı yayınladı…

Hiç bir şey tesadüf değil.  

Rusya Federasyonu’nun, Doğu Akdeniz'deki NOTAM, Türkiye’nin Navtex ilanı birbirini tamamlayan zincirin halkalarını oluşturuyor.

Tüm bunlar durup dururken olmadı. 

Türkiye ile Yunanistan arasında yaşanan gerilimi körükleyen Fransa; Doğu Akdeniz'deki tansiyonu yükselten yeni bir hamlede bulundu. 

Fransa Cumhurbaşkanı Macron, birçok savaş jeti ve denizaltıyla birlikte “Charles de Gaulle” isimli uçak gemisinin bölgeye gönderildiğini açıkladı.

Rusya,gün bu gündür” diyerek, havacıları uçuş ve yer emniyetini etkileyebilecek bazı önemli durumlardan haberdar etmek için bildiri yani “NOTAM” yayınlanınca Türkiye, 2 yeni Navtex ilan etti. 

2 Navtex ilanı, “Rusya'nın atış eğitimleri” için gerçekleştirildi.

Navtex kararı 8-22 Eylül ve 17-25 Eylül tarihleri arasında 2 farklı konumda “Rusya atış eğitimleri” başlığını kapsıyor.

Rus Donanma Komutanlığı, tam zamanlama ile Oruç Reis'e yakın bir noktada atış eğitimi gerçekleştireceğini ilan etti. 

Rusya - Türkiye arasında Akdeniz'de atış eğitimleri işbirliği, bölgeye donanma göndermeye çalışan Fransa için büyük sorun oluşturuyor.

Asya Halkları Şurası - Sovyetler Birliği ile Türkiye'nin Kıbrıs Mutabakatı…

1964 Sovyetler Birliği -Türkiye uzlaşması (rapprochement) sonrasında SSCB, Türkiye ile Kıbrıs arasında daha dengeli bir politika izlemeye başladı. 

Ocak 1965’te Sovyetler Birliği Dışişleri Bakanı Gromyko, Sovyetler’in “Enosis”e karşı olduğunu, Kıbrıs’ta bir federasyon kurulumunu desteklediklerini açıkladı. 

Bu açıklama, Türk hükümeti tarafından olumlu karşılandığı gibi Türkiye’ye yönelik baskılar yapan ABD'ye karşı bir yeni ittifak yorumlarına kapı araladı. 

Kıbrıs Sorunu ile başlayan ve Johnson Mektubu ile zirve yapan ABD gerginliğine Türkiye, Sovyetler ile ilişkilerini geliştirerek, çok yönlü bir dış politikayla cevap vermiş oldu. 

Bir şehir efsanesi…

1974 Kıbrıs Barış Harekâtı’nda, İngiliz savaş gemileri, namlularını Türk savaş gemilerine yönelttiğinde, Rus savaş gemilerinin "Eğer Türk gemilerine ateş açarsanız, sizi vururuz!diye engelledileri anlatılır. 

Mutlaka doğruluk payı vardır. Tarih yeniden tekerrür ediyor.  Avrasya - Turan dayanışması yeniden gündemde… “Altınorda” etkisi....

Tek Millet, Tek Devlet” Azerbaycan - Türkiye ve Doğu Akdeniz…

Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Yunanistan'ın yeni Bakü Büyükelçisi Nikolaos Piperigos'u kabulünde, Doğu Akdeniz'deki keşif konuları dahil, her konuda Türkiye'yi desteklediklerini, Ermenistan, Yunanistan ve Güney Kıbrıs arasındaki askeri işbirliğinden de rahatsız olduklarını söyledi.

Aliyev, bazı konuların Azerbaycan-Yunanistan ilişkilerini kötü etkilediğini belirtti.

Aliyev, ilişkileri kötü etkileyen nedenlerden birinin, Yunan enerji şirketi DESFA'nın satışıyla bağlantılı olduğunu ifade ederek, yaklaşık 6 yıl önce Azerbaycan Devlet Petrol Şirketi’nin (SOCAR) Yunan hükümetinin müracaatı üzerine DESFA'nın satış ihalesine katıldığını ve en iyi teklifi yaparak bu şirketi almaya hak kazandığını hatırlattı. 

Bunun, Azerbaycan'ın gerçekleştirdiği Güney Gaz Koridoru'nun inşası açısından önemli olduğunu vurgulayan Aliyev, "Toplam tutarın yüzde 10'unu oluşturan 40 milyon avroyu avans ödedik. Bu para 2014-2018 yıllarında Yunan hükümetinde kaldı. Fakat maalesef önceki Yunan hükümeti, SOCAR'ın bu hakkını kaybetmesi için her şeyi yaptı" dedi.

Cumhurbaşkanı Aliyev, bu meşru hakkı, açık ve rekabetçi bir ihale usulüyle Yunanistan Başbakanı’nın (Antonis Samaras) önerisiyle elde ettiklerini, ancak siyasi sebeplerden, önceki Yunan hükümetinin Azerbaycan'a yönelik olumsuz tutumu nedeniyle bu haktan mahrum kaldıklarını ifade ederek, "Kuşkusuz bu, zaten düşük seviyeli ilişkilerimizi ciddi şekilde etkiledi. Ama sonra, açıkçası, Yunan hükümeti bize bu şekilde davranırsa, nasıl yanıt vereceğimizi düşünmemiz gerektiğine karar verdik. Cevabımız neredeyse hiçbir şey yapmamaktı. Herhangi bir karşılık vermedik. Hiçbir diplomatik adım atmadık" şeklinde konuştu. 

Dağlık Karabağ sorunu ve Ermenistan'ın politikalarından da bahseden Aliyev, "Ermenistan, Yunanistan ve Kıbrıs Rum Kesimi arasındaki askeri iş birliğinden rahatsızız. Ermenistan, saldırgan davranıyor. Sınırdaki son gerginlikler Ermenistan'ın provokasyonudur. Bir Ermeni subayı yakın zamanda terör eylemi gerçekleştirme girişimi sırasında temas hattını geçmeye çalışırken gözaltına alındı ​​ve ekibinin, askerlerimize ve sivillere saldırmak niyetinde olduğunu itiraf etti. Kısacası Ermenistan, Azerbaycan'ın düşmanıdır ve bu onların kararıdır" ifadelerini kullandı.

Her durumda Türkiye'yi destekleyeceğiz”

Türkiye ile Yunanistan arasında Doğu Akdeniz'de yaşanan gerginliğe de değinen Aliyev, şunları söyledi:

"Türkiye'nin sadece dostumuz ve ortağımız değil, bizim için kardeş ülke olduğu da bir sır değil. Türkiye'yi tereddütsüz destekliyoruz ve her durumda destekleyeceğiz. Türk kardeşlerimizden de aynı desteği görüyoruz. Azerbaycan'ı her konuda destekliyorlar ve biz de onları Doğu Akdeniz'deki keşif konuları dahil her konuda destekliyoruz. 

Tutumumuzu bilmenizi istiyorum. Bu durum benim talimatım üzerine Azerbaycan hükümeti tarafından resmen ilan edildi. Türkiye bizim için sadece dost değil, kardeş bir ülkedir ve Türkler bizim kardeşimizdir. Bu yüzden her konuda onların yanında olacağız. Değinilecek olumlu bir konu bulmak istiyorum ama maalesef bulamıyorum. Yunan hükümetinin, bir önceki hükümetin Azerbaycan'a karşı politikasını yeniden gözden geçireceğini umuyoruz."

Türkoğluyum medhim merde yeğine

Koç yiğit değişmez cengi düğüne

Sere serpe gider düşman önüne

Ölümü karşılar meydan içinde

.

Ömür Çelikdönmez, dikGAZETE.com

Twitter'da bizi takip edin: @oc32oc39 , @dikgazete