Ekmeğimizle oynama Ekrem Bey!..

Ekmeğimizle oynama Ekrem Bey!..

Ekmeğimizle oynama Ekrem Bey!.. Ekmeğimizle oynama Ekrem Bey!..

Yaklaşık çeyrek asır İstanbul- Başakşehir ilçesinde ikâmet ediyorum...

Günlük ekmeğimizi uzun yıllar mahallemizde bulunan İstanbul Halk Ekmek Büfelerinden temin ediyoruz... 

Son zamanlara kadar, akşama yakın  saat 17.00 - 19.00'lara kadar ekmek alma imkânı olmasına rağmen; bir-kaç ay öncesinde bu saat, 15.00, bazen 14.30'lara çekildi... 

Bu vakitlerden  sonra büfeye gittiğinizde ekmek bulma imkânı yok... 

Yanlış anlaşılmasın “normal ekmek” dediğimiz açık olan ambalajsızından bahsediyorum... 

Yine; 15 Ocak 2022 Cumartesi saat 14.00 civarında evimize yakın olan büfeye gittim; ekmeğin kalmadığını gördüm... 

Büfe işletmecisine, “neden bu vakitte ekmek kalmaz" diye sorduğumda; "abi, talebimizin altında bize ekmek bırakıyorlar, daha gün bitmeden ekmek tükeniyor gelenlere de 'yok kalmadı' demekle de iyice moralimiz bozuluyor. Ben burada ekmek satacağım ki para kazanabileyim, olmayan şeyi nasıl satacağım, talebimizin karşılanmamasıyla, sıkıntılara giriyorum, biz de ev geçindiriyoruz..." diye cevap aldım... 

Sonra, yakın olan başka bir halk ekmek büfesine gittim orada da ekmek kalmamış; satıcı dükkânı kilitlemiş... 

Aynı bölge içerisinde saat 14.45 civarı bir büfeye daha ekmek sormak için gittim; orada da maalesef kalmadığını gördüm... 

Büfe işleticisi; "talebimizin altında ekmek geliyor, onlar da hemen daha gün bitmeden tükeniyor, üstelik tatil günü olmasına rağmen; ihtiyaçlara cevap veremiyorum" dedi... 

Konuyu “153 Beyaz Masa”yı arayarak bildirdim; yazıyı kaleme aldığım vakite kadar bir geri dönüş cevabı gelmedi...

Hani “İstanbulluların yüzü gülecek”ti?.. Hani "her şey güzel olacaktı" Ekrem İmamoğlu?..

Böyle İstanbullar ekmeğe ulaşamayınca, daha öğle vaktinde Halk Ekmek Büfelerinde ekmek kalmayınca mı, “her şey güzel olacak”?..

Ey Ekrem Bey!.. Sen gelmeden önce böyle bir sıkıntısı olmuyordu bu İstanbulluların... 

Daha adımını atar atmaz, problemler yuvarlana yuvarlana koskocaman kartopuna döndü, dikkat et ki, altında kalmayasın!...

Şehre düzgün bir hizmet veremedin ve hatta gelir gelmez “projeleri durdurma törenleri” yaptın... 

İBB'ne ilk geldiğinde; sadece genel başkanınla birlikte Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından tamir ettirilen çeşme için, "musluk açma" töreni(!) yaparak; böyle basit açılışlarla adeta "yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatı" (!), dercesine sözde icraatlarınız oldu... 

Denizler ötesinden sahte tablolar alarak, İstanbul şehrini borç batağına soktunuz!... 

Haliç'i kirlettiniz, her gün tankerlerle tonlarca çöp suyu boşaltarak zehirli hale getirdiniz... 

Virüs salgının hâlâ devam etmesine rağmen; toplu ulaşımda herkes yüz yüze yolculuk yapıyor... 

Sonra da, “İstanbul'da vak'alar artıyor" diye feryatlar yükseliyor... 

Neden elini taşın altına koymuyorsun, ulaşımda yaşanan bu sıkıntıları gidermiyorsun?.. Yoksa sen, büyük şehir belediye başkanı değil misin, ya da başka hesaplar mı içerisindesin?..

Çok masraf yapmadan sadece elinin altındaki otobüsleri trafiğe çıkartarak, aradaki sefer vakitlerini de kısa tutarak bu meseleyi kolayca çözmek varken; neden ipe un seriyorsun Ekrem Bey?.. 

Yaklaşık 40 seneye yakın İstanbul'da yaşayan birisi, bir vatandaş olarak soruyorummm!...

SAĞLIĞIMIZI BOZMAYIN!..

Yirmi senedir sağlık alanında yaşanan ve iyileştirilen, güzelleştirilen durumları, çeşitli vakitlerde kaleme aldığım yazılarda nazar-ı dikkatlere sunmaya çalıştım. 

İsteyen, “Bakış açısı”, “Güzellikleri de görmesini bilmek” ve “Nerden Nereye!..gibi başlıklı yazılara bakabilir... 

Burada tekrara girmeden, bu yapılan güzelliklerin devam etmesi ve de insanların kaliteli hizmet almaları yani memnuniyetleri önemli...

Kimse hastanelere, sağlık kuruluşlarına "piknik yapmaya" yada "vakit geçirmeye" gitmiyor... 

Bir derdi var, bir hastalığı var ki, oralara giderek meselelerine çözüm bulabilsin, ağrılarından kurtulabilsin...  

Böyle bir dertle hastaneye giden hasta vatandaş, ilgili hekimin lakaytlığı karşısında, neredeyse; "niye geldin, nen var, şikayetin ne" gibi sorulara cevap vermeden, "kaçmak isteme" durumuna getiriliyor... 

Şehir hastanelerinde ve devlet hastanelerinde bu durumların fazlaca yaşanıyor olması, akla menfi durumlar getiriyor... 

Kanaatimce, zaman zaman ilgili sağlık müfettişlerinin, tebdil-i kıyafet, bir bir hastaneleri ziyaret etmesi iyi olur!...

Ya ne olur hekim bey, hekim hanım biraz kafanı kaldırıp gelen hastaya, çok fazla tebessüm etmesen de ilgiyle “şöyle gel, bir bakayım” diye hafifçe dokumanız bile hastanın psikolojisini düzeltiyor, neredeyse ağrılarını unutuyor!... 

Çok büyük bir şey değil hekim bey ve hekim hanım kardeşim... 

Sadece birazcık ilgi...

Güzelliklerin görülmesine "gölge" olmayalım lütfen!..

.

Osman Ovacıklı, dikGAZETE.com

Yaklaşık çeyrek asır İstanbul- Başakşehir ilçesinde ikâmet ediyorum...

Günlük ekmeğimizi uzun yıllar mahallemizde bulunan İstanbul Halk Ekmek Büfelerinden temin ediyoruz... 

Son zamanlara kadar, akşama yakın  saat 17.00 - 19.00'lara kadar ekmek alma imkânı olmasına rağmen; bir-kaç ay öncesinde bu saat, 15.00, bazen 14.30'lara çekildi... 

Bu vakitlerden  sonra büfeye gittiğinizde ekmek bulma imkânı yok... 

Yanlış anlaşılmasın “normal ekmek” dediğimiz açık olan ambalajsızından bahsediyorum... 

Yine; 15 Ocak 2022 Cumartesi saat 14.00 civarında evimize yakın olan büfeye gittim; ekmeğin kalmadığını gördüm... 

Büfe işletmecisine, “neden bu vakitte ekmek kalmaz" diye sorduğumda; "abi, talebimizin altında bize ekmek bırakıyorlar, daha gün bitmeden ekmek tükeniyor gelenlere de 'yok kalmadı' demekle de iyice moralimiz bozuluyor. Ben burada ekmek satacağım ki para kazanabileyim, olmayan şeyi nasıl satacağım, talebimizin karşılanmamasıyla, sıkıntılara giriyorum, biz de ev geçindiriyoruz..." diye cevap aldım... 

Sonra, yakın olan başka bir halk ekmek büfesine gittim orada da ekmek kalmamış; satıcı dükkânı kilitlemiş... 

Aynı bölge içerisinde saat 14.45 civarı bir büfeye daha ekmek sormak için gittim; orada da maalesef kalmadığını gördüm... 

Büfe işleticisi; "talebimizin altında ekmek geliyor, onlar da hemen daha gün bitmeden tükeniyor, üstelik tatil günü olmasına rağmen; ihtiyaçlara cevap veremiyorum" dedi... 

Konuyu “153 Beyaz Masa”yı arayarak bildirdim; yazıyı kaleme aldığım vakite kadar bir geri dönüş cevabı gelmedi...

Hani “İstanbulluların yüzü gülecek”ti?.. Hani "her şey güzel olacaktı" Ekrem İmamoğlu?..

Böyle İstanbullar ekmeğe ulaşamayınca, daha öğle vaktinde Halk Ekmek Büfelerinde ekmek kalmayınca mı, “her şey güzel olacak”?..

Ey Ekrem Bey!.. Sen gelmeden önce böyle bir sıkıntısı olmuyordu bu İstanbulluların... 

Daha adımını atar atmaz, problemler yuvarlana yuvarlana koskocaman kartopuna döndü, dikkat et ki, altında kalmayasın!...

Şehre düzgün bir hizmet veremedin ve hatta gelir gelmez “projeleri durdurma törenleri” yaptın... 

İBB'ne ilk geldiğinde; sadece genel başkanınla birlikte Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından tamir ettirilen çeşme için, "musluk açma" töreni(!) yaparak; böyle basit açılışlarla adeta "yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatı" (!), dercesine sözde icraatlarınız oldu... 

Denizler ötesinden sahte tablolar alarak, İstanbul şehrini borç batağına soktunuz!... 

Haliç'i kirlettiniz, her gün tankerlerle tonlarca çöp suyu boşaltarak zehirli hale getirdiniz... 

Virüs salgının hâlâ devam etmesine rağmen; toplu ulaşımda herkes yüz yüze yolculuk yapıyor... 

Sonra da, “İstanbul'da vak'alar artıyor" diye feryatlar yükseliyor... 

Neden elini taşın altına koymuyorsun, ulaşımda yaşanan bu sıkıntıları gidermiyorsun?.. Yoksa sen, büyük şehir belediye başkanı değil misin, ya da başka hesaplar mı içerisindesin?..

Çok masraf yapmadan sadece elinin altındaki otobüsleri trafiğe çıkartarak, aradaki sefer vakitlerini de kısa tutarak bu meseleyi kolayca çözmek varken; neden ipe un seriyorsun Ekrem Bey?.. 

Yaklaşık 40 seneye yakın İstanbul'da yaşayan birisi, bir vatandaş olarak soruyorummm!...

SAĞLIĞIMIZI BOZMAYIN!..

Yirmi senedir sağlık alanında yaşanan ve iyileştirilen, güzelleştirilen durumları, çeşitli vakitlerde kaleme aldığım yazılarda nazar-ı dikkatlere sunmaya çalıştım. 

İsteyen, “Bakış açısı”, “Güzellikleri de görmesini bilmek” ve “Nerden Nereye!..gibi başlıklı yazılara bakabilir... 

Burada tekrara girmeden, bu yapılan güzelliklerin devam etmesi ve de insanların kaliteli hizmet almaları yani memnuniyetleri önemli...

Kimse hastanelere, sağlık kuruluşlarına "piknik yapmaya" yada "vakit geçirmeye" gitmiyor... 

Bir derdi var, bir hastalığı var ki, oralara giderek meselelerine çözüm bulabilsin, ağrılarından kurtulabilsin...  

Böyle bir dertle hastaneye giden hasta vatandaş, ilgili hekimin lakaytlığı karşısında, neredeyse; "niye geldin, nen var, şikayetin ne" gibi sorulara cevap vermeden, "kaçmak isteme" durumuna getiriliyor... 

Şehir hastanelerinde ve devlet hastanelerinde bu durumların fazlaca yaşanıyor olması, akla menfi durumlar getiriyor... 

Kanaatimce, zaman zaman ilgili sağlık müfettişlerinin, tebdil-i kıyafet, bir bir hastaneleri ziyaret etmesi iyi olur!...

Ya ne olur hekim bey, hekim hanım biraz kafanı kaldırıp gelen hastaya, çok fazla tebessüm etmesen de ilgiyle “şöyle gel, bir bakayım” diye hafifçe dokumanız bile hastanın psikolojisini düzeltiyor, neredeyse ağrılarını unutuyor!... 

Çok büyük bir şey değil hekim bey ve hekim hanım kardeşim... 

Sadece birazcık ilgi...

Güzelliklerin görülmesine "gölge" olmayalım lütfen!..

.

Osman Ovacıklı, dikGAZETE.com