Elazığ depremini tetikleyen ABD’nin ‘HAARP’ Silahı ve Çin'deki Corona Virüsü!
Elazığ depremini tetikleyen ABD’nin ‘HAARP’ Silahı ve Çin'deki Corona Virüsü!
- 27-01-2020 09:29
- 2581
- 27-01-2020 09:29
- 2581
İlk kez Sırp asıllı Amerikalı bilim adamı Nikola Tesla tarafından ortaya atılmış bir fikirden hareketle geliştirilen “HAARP” silahı; deprem, tsunami, aşırı sıcaklar ve tektonik sarsıntıları değiştiren dönüştüren ve şiddetini artıran bir silah türü.
“Yüksek Frekanslı Etkin Güneşsel Araştırma Programı” (İngilizce: High Frequency Active Auroral Research Program) ya da kısaca HAARP'ın Türkçe karşılığı; “Yüksek Frekans Aktif Güneşsel Araştırma Programı”dır.
“HAARP”, ABD Ordusu, ABD Donanması ve Alaska Üniversitesi tarafından ortak yürütülen İyonosfer'in özelliklerini ve davranışlarını araştırmak üzere Alaska'da sürdürülen çalışmadır.
Hatta Marmara depreminde bu silahın kullanılmış olabileceği çok konuşuldu. Oysa o dönemde ABD'nin bu kıyamet silahını Türkiye’ye çevirmesini gerektirecek fiili bir durum yoktu.
Kimseye çamur atmaya gerek yok!..
Deprem bu bölgenin gerçeği. Evet Amerikalılar kötü olabilir ama bu konuda günah keçisi değil.
Depremden zarar görmeden nasıl yaşanılabileceğini bir türlü öğrenemeyen Şarklı bir zihniyetin karşı karşıya kaldığı durum bu.
6.8 şiddetindeki deprem, değişen birşeyin olmadığını gösterdi. Deprem sonrası yapılacak konutların siparişini veren bir zihniyet deprem öncesi ne yapıldığının hesabını verebiliyor mu? Asıl ona bakmalı!
Öncelikle geçmiş olsun ve milletimizin başı sağ olsun. Ama Muhammed Bak'a katılmamak mümkün değil, der ki;
"Deprem Doğal Afetdir! Lakin YIKIM Afet Değildir; İnşaanın Yapım / İzin/ Denetim Hırsızları, Ölümün Afetidir! Başın Sağolsun Türkiyem!"
Son yüzyılda bu coğrafyada meydana gelen depremlerde toplam can kaybı 81 bin küsur.
Ağırlıklı olarak Kuzey Anadolu Fay Hattı’ndaki kırılmaların büyük depremlere sebep olduğu bilinmesine rağmen, eğer son yıllarda yapılan kamu binaları hasar görüyorsa kimse kusura bakmasın cafcaflı laflara karnım tok.
Hibrit savaşta asimetrik unsurlar biyolojik saldırı…
Hibrit savaşın çok çeşitli, açık veya gizli uygulama vasıtaları mevcuttur.
Modern siber savaş yöntemlerinin kara-deniz-hava gibi ülke sınırlaması yoktur ve Hibrit savaş, bir ülkenin kara, hava ve deniz sahalarında icra edilebilir.
Asimetriktir.
Her türlü savaş taktik ve tekniğinin uygulanacağı ‘hibrit savaş harp alanı’nın boyutları sınırlanamaz.
Kimilerine göre hibrit savaş, 4. nesil savaştır. Kimilerine göre ise, ‘kirli’ bir savaştır. Bazıları da tanımdan yola çıkarak hibrit savaşı ‘karma savaş’ olarak nitelendirir.
Çin’in aşırı nüfus artışı başka türlü nasıl durdurulabilir?
Ankara, başkent olması nedeniyle Nuh'un Gemisi gibi. Her ülkeden her milletten insan var. Zaman zaman farklı ortamlarda yollarımız keşişebiliyor.
Çin'de uzun süreli yaşayan Taylandlı bir dostum, akıl almaz bir iddia dillendirdi. "Corona virüsü, nüfus artışını kontrol edemeyen Çin hükümetinin bir projesi"ymiş.
Çünkü dedi; Çin topraklarında yeterli gıda bulmak her geçen gün zorlaşıyor.
Hatta Çin'de önceki yüzyıllarda yaşanan kıtlıklarda, aileler komşu çocuklarını öldürüp yemişler. Her aile kendi çocuğunu değil ama komşu çocuğunun ölü bedeniyle beslenmiş.
O nedenle aklıma yatmıyor değil.
Ancak Çin, kendi ayağına değil, kendi kafasına sıkmak anlamına gelen bu intihar girişimini neden yapsın?
Corona Virüsünün bulaştığı insanlar itlaf ediliyor!..
Corona Virüsünün ortaya çıktığı Wuhan, Çin’in Hubei eyaletinin yönetim merkezi ve en büyük şehri. Wuchang, Hankou ve Hanyang adlı üç kentin birleşmesinden ortaya çıkan Vuhan, “Jiusheng Tongqu" yani dokuz vilayetin önde gelen iş merkezi.
Wuhan, yüzyıl önce İngiliz sömürgecilerin imtiyaz merkeziydi.
Günümüzde Londra - Pekin ortak yapımı "One Belt One Road - Bir Kuşak, Bir Yol" projesinin de bu bölgeden start aldığını düşünürseniz, tek hedefin sadece Çin olmadığını da anlarsınız.
Çin'in ortağı ve akıl hocası İngiltere de bu Corona Virüsünün yol açtığı medikal, ekonomik ve demografik krizin mağdurları arasındadır.
Çin'de ortaya çıkan ve akciğer hastalığına neden olan Corona virüsünde zatürreye benzetilen 'gizemli hastalığın' sebebi olarak görülen yeni bir koronavirüsünün insandan insana bulaştığı doğrulanınca Çin'in 11 milyonluk Vuhan kenti ve bu kente komşu iki şehrin dış dünyayla bağlantısı tamamen kesildi. Bütün bölge karantina altında.
Virüs ortaya çıktıktan sonra, 100 bine yakın Çinli öldü/öldürüldü. Bu ölümler nedeniyle sokaklarına ölüm sessizliği hakim.
Çünkü ölüler gömülmüyor, cesetler büyük gizlilik içinde fabrikalarda yakılarak yok ediliyor, külleri ise asit dolu varillerde depolanıyor.
Hastalık belirtisi görülen Çinliler, taşıyıcı ve bulaştırıcı potansiyelleri nedeniyle, Türkiye'de kuş gribinde yüzbinlerce tavuk canlı canlı nasıl itlaf edildiyse aynen öyle yok ediliyor.
Suya atılan biyolojik silah, yarasa ve yılanlardan insanlara geçti…
Çinli bilim insanları, yayınladıkları yeni bir raporda virüsün yarasalardan değil yılanlardan ortaya çıktığı sonucuna vardığını açıkladı.
Çin’in Vuhan kentinde hastaneye kaldırılan ilk hastaların çoğunluğunun deniz ürünleri toptan satış pazarının çalışanları veya müşterileri olduğu dikkati çekti.
Vuhan'da işlenmiş etler ve canlı hayvanların yanı sıra yemek için yılanlar da satılırken, bu yılanların genellikle vahşi doğada yarasa avlayarak beslendiği belirtildi.
Öte yandan, Bilimsel The Conversation bilim dergisi ise Çin krait yılanı (Bungarus multicinctus) ve Çin kobra yılanının (Naja atra) son derece zehirli olduğunu hatırlatırken, bu yılan türlerinin yarasa ile beslendiğine de dikkat çekti.
Son 17 yılda farklı tipte Koronavirüs, yüzlerce insanın ölümüne neden olurken, hali hazırda yeni tip Koronavirüs enfeksiyonu için onaylanmış bir aşı ya da antiviral tedavisi henüz yok.
Ama Türk kadın aklı devrede.
Türk kadınlarının sosyal medya paylaşımlarına bakılırsa, Corona Virüsünün sirkeyle arası iyi değilmiş. Vampirler nasıl sarımsaktan korkuyorsa bu virüsün de sirkeden ödü kopuyormuş.
Çin’deki corona virüsünün önceki versiyonuna ait en güçlü antikorlar develerde üretiliyormuş…
Türk bilim insanları, yıllardır bu konuyu araştırıyor ve tedavisi üzerinde yol aldı.
"Antikor", Hastalığa neden olan etkenleri zararsız duruma getirmek için vücudun salgıladığı karşıt madde demek.
Antikor, vücut tarafından üretilen organik bir bağışıklık maddesi yani vücuda giren antijenleri zararsız duruma getirmek için organizmanın çıkardığı bir madde.
Bağışan ya da antikor, çok hücreli hayvansal organizmaların bağışıklık sistemi tarafından kendi organizmalarına ait olmayan organik yapılara karşı geliştirilen glikoproteinin yapısındaki moleküllerden oluşuyor.
Koronavirüsler yıllar boyunca insanların üst solunum yolunda ve gastrointestinal sistemde hafif enfeksiyon etkeni olarak bilinirken, ölümcül ve insandan insana yayılabilme özelliği nedeniyle yeni bir üye olarak MERS-CoV dünya için korkulan bir salgın etkeni.
Genomik çalışmalar MERS-CoV’un yarasalarda etken olan beta-coronaviruslerden köken aldığını ve daha sonra develere adapte olduğunu gösteriyor.
Virüs, develerden insana veya insandan insana bulaşabiliyor.
Dünyanın birçok farklı bölgesinde yaşayan yarasalarda genetik olarak yakın CoV saptanmışsa da, Arap Yarımadası’nda MERS-CoV’un ara konağının tek hörgüçlü deve (hecin) olduğu gösterilmiştir.
Yarasalarda yapılmış viral genom çalışmalarında, MERS-CoV insan izolatları ile homoloji gösteren türümsüler saptanması, virüsün develere geçmeden önceki atalarının rezervuarının yarasalar olduğunu akla getirmiştir. (*)
Araştırmacılar son on yıldan beri köpek balığı, lama ve deve kanının değerinin farkındalar. Bu hayvanların kanları, bakteri, virüs ve kanser hücreleri gibi organizmaları ayırt edebilen ve yok edebilen antikorlar içerir.
İnsan kanı da antikor içerdiği halde köpek balıklarının ve develerin antikorları daha farklı. Örneğin, lamadan alınan bir molekül, nadir bir pıhtılaşma hastalığı olan Trombotik Trombositopenik Purpura‘nın tedavisi için klinik çalışmalarda kullanılıyor. (**)
Tıp dünyasındaki ‘‘umutlar’’ kervanına develer de katıldı.
Son beş yıldır yapılan çalışmalar sonunda, çöllerin vazgeçilmez hayvanı develerin, modern tıbbın geleceğini oluşturduğunu keşfedildi. Deve antikorunun, virüsleri takip edip öldürmede müthiş başarılı olduğu öğrenildi.
AIDS ve kanser gibi öldürücü hastalıkların tedavisinde deve antikoru çok etkili…
Çünkü 'Deve' antikorları, diğer hayvanlar ve insan antikoruna göre çok daha küçük.
Ayrıca antikor, virüsün enfeksiyona yol açan ana parçalarına girip, yok etme yönünden diğerlerinden daha etkili.
Deve antikoru, harekete geçirilerek belirli kanser türleri bulunup, tümörler yok edilebilir.
6 Mayıs 2014’te neredeyse beş yıl önce, Çin’de ortaya çıkan Corona virüsüne dikkat çekmişim iyi mi?..
"Bu çağın Ebabili develer mi?
Fil Suresini sık okuyun, Allah’ın zalimlere muamelesini hatırınızdan çıkarmamış olursunuz. Surede ibret olsun diye, Kâbe’yi yıkmaya yeltenen Ebrehe ordusunu yere seren Ebabil kuşlarının, gagalarında taşıdıkları ‘siccil’ adı verilen balçıktan pişirilmiş sert taşlar attıkları anlatılır.
Çağdaş Ebrehelerin tadilat tamirat adı altında mukaddes beldeye neler yaptığını görünce kim bilir kaçımız gönlümüzden “-Yarabbi nerede Ebabil kuşların?” diye hem aklımızdan hem gönlümüzden geçirmişizdir.
Asrın başında bazı müfessirler ‘siccil’i mikrobik varlık veya çiçek hastalığı şeklinde tefsir etmişlerdi. Siccil’i ister balçıktan pişirilmiş sert taşlar olarak kabul edin ister mikrop şeklinde yorumlayın veya tevil edin, değişmeyecek bir şey var.
O da zalimlere karşı Âlemlerin Rabbinin ‘Ebabil’ kuşlarını yeniden gönderdiği gerçeğidir. Lakin bu sefer ebabillerin kanadı yok uçamaz, hem de dört ayaklı mahlûkat taifesinden, develer yani.
1500 yıl öncesinde kuşlarla hükmünü icra eden Âlemlerin Rabbi günümüzde de develerle hükmünü icra ediyor.
Ortadoğu’da sars/corona/mers virüsünden kaynaklanan hastalık kol geziyor. Laboratuvar menşeli proje virüsü olup olmadığı hakkında net bir bilgi daha yok.
Şimdilik günah keçisi develer. Hastalığın kaynağı konusunda kesin bilgi olmamakla birlikte, virüsün tek hörgüçlü develerden yayıldığı tahmin ediliyor.
Develerin birçoğunda MERS virüsüne karşı gelişen antikorlara ve virüsün kendisine rastlandı. Ancak testlerde bu virüsü taşıdıkları belirlenen develerde hastalık belirtileri gözlemlenmedi. Aynı şekilde hastalığın insanlara geçtiği de tespit edilemedi.
Ama Suudi Arabistan'da yetkililer halka deve eti yememeleri, sütünü de içmemeleri konusunda uyarıda bulundu. MERS hastalığına yakalananların çoğu Suudi Arabistan'da yaşıyor.
Aynı şekilde Ürdün, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri, Umman ve Kuveyt'te de hastalığa rastlanıyor. Peygamber Efendimizin devesi Kusva’nın torunları, kutsal beldeye saygısızlık eden, müminlerin günde beş vakit yöneldikleri Kâbe’nin etrafını otellerle, alışveriş merkezleriyle muhasara altına alan Musevi ve Nasranîlerle içtikleri ayrı gitmeyen zalimlerden intikam alıyor.
Hastalığın tıp literatürü’ndeki karşılığı da, günümüze ışık tutan siyasal çağrışımlar içeriyor. Hastalığın adı ne biliyor musunuz? Ortadoğu Solunum Yetmezliği Sendromu. Bu hastalık tıp literatürüne 2002’de girdi.
2003 yılında daha çok Asya kıtasında görülen kısa süreli SARS salgınında yüzlerce kişi hayatını kaybetmişti Katar'da yeni bulunan bir solunum yolu virüsü nedeniyle Dünya Sağlık Örgütü alarma geçirildi. İngiliz Sağlık Koruma Kurumu, Katar'daki hastada soğuk algınlığı ve SARS'a (ağır akut solunum yolu yetersizliği sendromu) neden olan yeni bir corona virüsünün bulunduğunu belirtti.
Ortadoğu'da ortaya çıkan bu virüs adını da bölgesinden alıyor: Ortadoğu Solunum Sendromu, kısa adıyla da MERS. Yeni Sars tipi virüsün ''yarasalardaki bir virüsle'' yakından bağlantılı olduğu sanılıyordu. İnsandan insana da bulaşabildiği saptandı. Ama sıkı durun hastalığın hayvanlardan insanlara geçtiği kesin. Hem de hangi hayvandan biliyor musunuz develerden.
Suudi Arabistan Sağlık Bakanı Adil Fakih, yaptığı açıklamada, develerle doğrudan temasa karşı uyarıda bulunarak "çiğ deve eti" kullanırken önlem alınmasını ve kaynatılmamış deve sütünün içilmemesini istiyor.
Amerikalı bilim insanlarının "develerden bulaştığı tahmin edilen" virüse karşı etkili antikorlar bulduğu söyleniyor. Herhalde Suudileri rahatlatmak için bu söylentiyi yayıyorlar.
Hastalık Ortadoğu’yu özelikle Suudi Arabistan’ı kasıp kavuruyor. Kraliyet ailesinin hastalığının kontrol altına alınması için Suudi sağlık bakanına talimat üstüne talimat yağdırdığı konuşuluyor.
Vallahi de billahi de tıpkı şairin dediği gibi “Ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır!” Eee ne demiş beğenmedikleri Türkler’in aksakallı ak saçlıları "-Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste…"
SARS'ın değişik bir türü olan corona virüsü, ilk olarak Eylül 2012’de tespit edildi. Suudi Arabistan başta olmak üzere Ortadoğu ülkelerinin korkusu haline gelen corona virüsü, akciğerleri ve böbrekleri tahrip ediyor.
Akciğer ile böbrekleri tahrip ederek bağışıklık sistemini çökerten virüse karşı henüz koruyucu aşı veya ilaç tedavisi bulunmuyor. Demek ki Amerikalıların hastalığın ilacını bulduk diye böbürlenmeleri boşunaymış.
Bağışıklık sistemini çökerten virüsün uzun süreli yakın temasla bulaştığı belirtiliyor. Kaynağı hakkında yeterli bilgi olmayan virüse karşı henüz koruyucu aşı veya antibiyotik ilaç tedavisi bulunmuyor.
Corona virüsü olarak adlandırılan virüsün neden olduğu hastalık zatürre ve zaman zaman da böbrek yetmezliğine yol açıyor. Yeni virüs, 2003'te Asya'da ortaya çıkan SARS'a neden olan virüsle aynı familyadan.
Ortadoğu’da ortaya çıkan virüs, bölgeyi ziyaret edenler tarafından Avrupa’ya da yayıldı. Ancak Müslümanlar için kutsal Mekke ve Medine’de her yıl milyonlarca hacıyı ağırlayan Suudi Arabistan, hastalığın en yoğun görüldüğü ülke.
Hızla yayılan MERS-CoV adıyla da bilinen yeni bir virüsün, tüm dünyayı tehdit etmesinden kaygı duyuluyor. Ortadoğu solunum yetmezliği sendromu geçen yıl ilk kez Suudi Arabistan’da görüldü. 2003 yılında 775 kişinin ölümüne yol açan ve SARS olarak bilinen akut solunum yetmezliği sendromuyla aynı enfeksiyon ailesinden geliyor. Belirtileri şiddetli mide virüsü ve solunum sorunları. Hastalık, zatürre ve böbrek yetmezliğine yol açabiliyor.
Bu hastalığın yayılma stratejisi ne hikmetse Müslüman halkına zulmeden diktatör idarecilerin bulunduğu memleketleri takip ediyor.
Hastalığın görülmeye başlandığı ülkelerden birisi de Mısır. Yakında Sisi’nin de bu deve kaynaklı Ortadoğu Solunum Yetmezliği Sendromu’na yakalandığını duyarsanız hiç şaşırmayın. Gerçi o şimdilerde “Eymen Zevahiri sendromu” yaşıyor.
İster dalga geçin ister deli deyin hiç umurumda değil, ben Peygamber Efendimizin mübarek yoldaşı, deve gibi deve Kusva’nın torunlarının, İslam Dünyasını ecnebi Hak düşmanlarına peşkeş çeken hainlerden Allah’ın emriyle intikam aldıklarını düşünüyorum.
Türkler bu hastalıktan muaf!..
Çünkü biliyorum ki Allah (cc) intikam alıcıların en hayırlısıdır. Ha bu arada aklıma gelmişken söyleyeyim, Corona virüsü veya bu Ortadoğu Solunum Yetmezliği Sendromu, nedense Türkleri es geçiyormuş.
Türkler’in bu sendroma karşı bağışıklığının olduğu tespit edilmiş. Allah’ın hikmetinden sual olunmaz vardır bir bildiği değil mi?" (***)
.
Ömür Çelikdönmez, dikGAZETE.com
Twitter'da bizi takip edin: @oc32oc39 , @dikgazete
(*) Seza İnal/ Middle East Respiratory Syndrome-Coronavirus (MERS-CoV) Enfeksiyonu: Ortadoğu Solunum Yetmezliği Sendromu-Koronavirüs Enfeksiyonu/ Okmeydanı Tıp Dergisi 32(Ek sayı):37-45, 2016/
(**) https://www.dunyahalleri.com/kopek-baligi-ve-deve-kani-beyin-hastaliklarinda-kullanilabilir/
(***) https://www.timeturk.com/tr/makale/omur-celikdonmez/bu-cagin-ebabili-develer-mi.html
İlk kez Sırp asıllı Amerikalı bilim adamı Nikola Tesla tarafından ortaya atılmış bir fikirden hareketle geliştirilen “HAARP” silahı; deprem, tsunami, aşırı sıcaklar ve tektonik sarsıntıları değiştiren dönüştüren ve şiddetini artıran bir silah türü.
“Yüksek Frekanslı Etkin Güneşsel Araştırma Programı” (İngilizce: High Frequency Active Auroral Research Program) ya da kısaca HAARP'ın Türkçe karşılığı; “Yüksek Frekans Aktif Güneşsel Araştırma Programı”dır.
“HAARP”, ABD Ordusu, ABD Donanması ve Alaska Üniversitesi tarafından ortak yürütülen İyonosfer'in özelliklerini ve davranışlarını araştırmak üzere Alaska'da sürdürülen çalışmadır.
Hatta Marmara depreminde bu silahın kullanılmış olabileceği çok konuşuldu. Oysa o dönemde ABD'nin bu kıyamet silahını Türkiye’ye çevirmesini gerektirecek fiili bir durum yoktu.
Kimseye çamur atmaya gerek yok!..
Deprem bu bölgenin gerçeği. Evet Amerikalılar kötü olabilir ama bu konuda günah keçisi değil.
Depremden zarar görmeden nasıl yaşanılabileceğini bir türlü öğrenemeyen Şarklı bir zihniyetin karşı karşıya kaldığı durum bu.
6.8 şiddetindeki deprem, değişen birşeyin olmadığını gösterdi. Deprem sonrası yapılacak konutların siparişini veren bir zihniyet deprem öncesi ne yapıldığının hesabını verebiliyor mu? Asıl ona bakmalı!
Öncelikle geçmiş olsun ve milletimizin başı sağ olsun. Ama Muhammed Bak'a katılmamak mümkün değil, der ki;
"Deprem Doğal Afetdir! Lakin YIKIM Afet Değildir; İnşaanın Yapım / İzin/ Denetim Hırsızları, Ölümün Afetidir! Başın Sağolsun Türkiyem!"
Son yüzyılda bu coğrafyada meydana gelen depremlerde toplam can kaybı 81 bin küsur.
Ağırlıklı olarak Kuzey Anadolu Fay Hattı’ndaki kırılmaların büyük depremlere sebep olduğu bilinmesine rağmen, eğer son yıllarda yapılan kamu binaları hasar görüyorsa kimse kusura bakmasın cafcaflı laflara karnım tok.
Hibrit savaşta asimetrik unsurlar biyolojik saldırı…
Hibrit savaşın çok çeşitli, açık veya gizli uygulama vasıtaları mevcuttur.
Modern siber savaş yöntemlerinin kara-deniz-hava gibi ülke sınırlaması yoktur ve Hibrit savaş, bir ülkenin kara, hava ve deniz sahalarında icra edilebilir.
Asimetriktir.
Her türlü savaş taktik ve tekniğinin uygulanacağı ‘hibrit savaş harp alanı’nın boyutları sınırlanamaz.
Kimilerine göre hibrit savaş, 4. nesil savaştır. Kimilerine göre ise, ‘kirli’ bir savaştır. Bazıları da tanımdan yola çıkarak hibrit savaşı ‘karma savaş’ olarak nitelendirir.
Çin’in aşırı nüfus artışı başka türlü nasıl durdurulabilir?
Ankara, başkent olması nedeniyle Nuh'un Gemisi gibi. Her ülkeden her milletten insan var. Zaman zaman farklı ortamlarda yollarımız keşişebiliyor.
Çin'de uzun süreli yaşayan Taylandlı bir dostum, akıl almaz bir iddia dillendirdi. "Corona virüsü, nüfus artışını kontrol edemeyen Çin hükümetinin bir projesi"ymiş.
Çünkü dedi; Çin topraklarında yeterli gıda bulmak her geçen gün zorlaşıyor.
Hatta Çin'de önceki yüzyıllarda yaşanan kıtlıklarda, aileler komşu çocuklarını öldürüp yemişler. Her aile kendi çocuğunu değil ama komşu çocuğunun ölü bedeniyle beslenmiş.
O nedenle aklıma yatmıyor değil.
Ancak Çin, kendi ayağına değil, kendi kafasına sıkmak anlamına gelen bu intihar girişimini neden yapsın?
Corona Virüsünün bulaştığı insanlar itlaf ediliyor!..
Corona Virüsünün ortaya çıktığı Wuhan, Çin’in Hubei eyaletinin yönetim merkezi ve en büyük şehri. Wuchang, Hankou ve Hanyang adlı üç kentin birleşmesinden ortaya çıkan Vuhan, “Jiusheng Tongqu" yani dokuz vilayetin önde gelen iş merkezi.
Wuhan, yüzyıl önce İngiliz sömürgecilerin imtiyaz merkeziydi.
Günümüzde Londra - Pekin ortak yapımı "One Belt One Road - Bir Kuşak, Bir Yol" projesinin de bu bölgeden start aldığını düşünürseniz, tek hedefin sadece Çin olmadığını da anlarsınız.
Çin'in ortağı ve akıl hocası İngiltere de bu Corona Virüsünün yol açtığı medikal, ekonomik ve demografik krizin mağdurları arasındadır.
Çin'de ortaya çıkan ve akciğer hastalığına neden olan Corona virüsünde zatürreye benzetilen 'gizemli hastalığın' sebebi olarak görülen yeni bir koronavirüsünün insandan insana bulaştığı doğrulanınca Çin'in 11 milyonluk Vuhan kenti ve bu kente komşu iki şehrin dış dünyayla bağlantısı tamamen kesildi. Bütün bölge karantina altında.
Virüs ortaya çıktıktan sonra, 100 bine yakın Çinli öldü/öldürüldü. Bu ölümler nedeniyle sokaklarına ölüm sessizliği hakim.
Çünkü ölüler gömülmüyor, cesetler büyük gizlilik içinde fabrikalarda yakılarak yok ediliyor, külleri ise asit dolu varillerde depolanıyor.
Hastalık belirtisi görülen Çinliler, taşıyıcı ve bulaştırıcı potansiyelleri nedeniyle, Türkiye'de kuş gribinde yüzbinlerce tavuk canlı canlı nasıl itlaf edildiyse aynen öyle yok ediliyor.
Suya atılan biyolojik silah, yarasa ve yılanlardan insanlara geçti…
Çinli bilim insanları, yayınladıkları yeni bir raporda virüsün yarasalardan değil yılanlardan ortaya çıktığı sonucuna vardığını açıkladı.
Çin’in Vuhan kentinde hastaneye kaldırılan ilk hastaların çoğunluğunun deniz ürünleri toptan satış pazarının çalışanları veya müşterileri olduğu dikkati çekti.
Vuhan'da işlenmiş etler ve canlı hayvanların yanı sıra yemek için yılanlar da satılırken, bu yılanların genellikle vahşi doğada yarasa avlayarak beslendiği belirtildi.
Öte yandan, Bilimsel The Conversation bilim dergisi ise Çin krait yılanı (Bungarus multicinctus) ve Çin kobra yılanının (Naja atra) son derece zehirli olduğunu hatırlatırken, bu yılan türlerinin yarasa ile beslendiğine de dikkat çekti.
Son 17 yılda farklı tipte Koronavirüs, yüzlerce insanın ölümüne neden olurken, hali hazırda yeni tip Koronavirüs enfeksiyonu için onaylanmış bir aşı ya da antiviral tedavisi henüz yok.
Ama Türk kadın aklı devrede.
Türk kadınlarının sosyal medya paylaşımlarına bakılırsa, Corona Virüsünün sirkeyle arası iyi değilmiş. Vampirler nasıl sarımsaktan korkuyorsa bu virüsün de sirkeden ödü kopuyormuş.
Çin’deki corona virüsünün önceki versiyonuna ait en güçlü antikorlar develerde üretiliyormuş…
Türk bilim insanları, yıllardır bu konuyu araştırıyor ve tedavisi üzerinde yol aldı.
"Antikor", Hastalığa neden olan etkenleri zararsız duruma getirmek için vücudun salgıladığı karşıt madde demek.
Antikor, vücut tarafından üretilen organik bir bağışıklık maddesi yani vücuda giren antijenleri zararsız duruma getirmek için organizmanın çıkardığı bir madde.
Bağışan ya da antikor, çok hücreli hayvansal organizmaların bağışıklık sistemi tarafından kendi organizmalarına ait olmayan organik yapılara karşı geliştirilen glikoproteinin yapısındaki moleküllerden oluşuyor.
Koronavirüsler yıllar boyunca insanların üst solunum yolunda ve gastrointestinal sistemde hafif enfeksiyon etkeni olarak bilinirken, ölümcül ve insandan insana yayılabilme özelliği nedeniyle yeni bir üye olarak MERS-CoV dünya için korkulan bir salgın etkeni.
Genomik çalışmalar MERS-CoV’un yarasalarda etken olan beta-coronaviruslerden köken aldığını ve daha sonra develere adapte olduğunu gösteriyor.
Virüs, develerden insana veya insandan insana bulaşabiliyor.
Dünyanın birçok farklı bölgesinde yaşayan yarasalarda genetik olarak yakın CoV saptanmışsa da, Arap Yarımadası’nda MERS-CoV’un ara konağının tek hörgüçlü deve (hecin) olduğu gösterilmiştir.
Yarasalarda yapılmış viral genom çalışmalarında, MERS-CoV insan izolatları ile homoloji gösteren türümsüler saptanması, virüsün develere geçmeden önceki atalarının rezervuarının yarasalar olduğunu akla getirmiştir. (*)
Araştırmacılar son on yıldan beri köpek balığı, lama ve deve kanının değerinin farkındalar. Bu hayvanların kanları, bakteri, virüs ve kanser hücreleri gibi organizmaları ayırt edebilen ve yok edebilen antikorlar içerir.
İnsan kanı da antikor içerdiği halde köpek balıklarının ve develerin antikorları daha farklı. Örneğin, lamadan alınan bir molekül, nadir bir pıhtılaşma hastalığı olan Trombotik Trombositopenik Purpura‘nın tedavisi için klinik çalışmalarda kullanılıyor. (**)
Tıp dünyasındaki ‘‘umutlar’’ kervanına develer de katıldı.
Son beş yıldır yapılan çalışmalar sonunda, çöllerin vazgeçilmez hayvanı develerin, modern tıbbın geleceğini oluşturduğunu keşfedildi. Deve antikorunun, virüsleri takip edip öldürmede müthiş başarılı olduğu öğrenildi.
AIDS ve kanser gibi öldürücü hastalıkların tedavisinde deve antikoru çok etkili…
Çünkü 'Deve' antikorları, diğer hayvanlar ve insan antikoruna göre çok daha küçük.
Ayrıca antikor, virüsün enfeksiyona yol açan ana parçalarına girip, yok etme yönünden diğerlerinden daha etkili.
Deve antikoru, harekete geçirilerek belirli kanser türleri bulunup, tümörler yok edilebilir.
6 Mayıs 2014’te neredeyse beş yıl önce, Çin’de ortaya çıkan Corona virüsüne dikkat çekmişim iyi mi?..
"Bu çağın Ebabili develer mi?
Fil Suresini sık okuyun, Allah’ın zalimlere muamelesini hatırınızdan çıkarmamış olursunuz. Surede ibret olsun diye, Kâbe’yi yıkmaya yeltenen Ebrehe ordusunu yere seren Ebabil kuşlarının, gagalarında taşıdıkları ‘siccil’ adı verilen balçıktan pişirilmiş sert taşlar attıkları anlatılır.
Çağdaş Ebrehelerin tadilat tamirat adı altında mukaddes beldeye neler yaptığını görünce kim bilir kaçımız gönlümüzden “-Yarabbi nerede Ebabil kuşların?” diye hem aklımızdan hem gönlümüzden geçirmişizdir.
Asrın başında bazı müfessirler ‘siccil’i mikrobik varlık veya çiçek hastalığı şeklinde tefsir etmişlerdi. Siccil’i ister balçıktan pişirilmiş sert taşlar olarak kabul edin ister mikrop şeklinde yorumlayın veya tevil edin, değişmeyecek bir şey var.
O da zalimlere karşı Âlemlerin Rabbinin ‘Ebabil’ kuşlarını yeniden gönderdiği gerçeğidir. Lakin bu sefer ebabillerin kanadı yok uçamaz, hem de dört ayaklı mahlûkat taifesinden, develer yani.
1500 yıl öncesinde kuşlarla hükmünü icra eden Âlemlerin Rabbi günümüzde de develerle hükmünü icra ediyor.
Ortadoğu’da sars/corona/mers virüsünden kaynaklanan hastalık kol geziyor. Laboratuvar menşeli proje virüsü olup olmadığı hakkında net bir bilgi daha yok.
Şimdilik günah keçisi develer. Hastalığın kaynağı konusunda kesin bilgi olmamakla birlikte, virüsün tek hörgüçlü develerden yayıldığı tahmin ediliyor.
Develerin birçoğunda MERS virüsüne karşı gelişen antikorlara ve virüsün kendisine rastlandı. Ancak testlerde bu virüsü taşıdıkları belirlenen develerde hastalık belirtileri gözlemlenmedi. Aynı şekilde hastalığın insanlara geçtiği de tespit edilemedi.
Ama Suudi Arabistan'da yetkililer halka deve eti yememeleri, sütünü de içmemeleri konusunda uyarıda bulundu. MERS hastalığına yakalananların çoğu Suudi Arabistan'da yaşıyor.
Aynı şekilde Ürdün, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri, Umman ve Kuveyt'te de hastalığa rastlanıyor. Peygamber Efendimizin devesi Kusva’nın torunları, kutsal beldeye saygısızlık eden, müminlerin günde beş vakit yöneldikleri Kâbe’nin etrafını otellerle, alışveriş merkezleriyle muhasara altına alan Musevi ve Nasranîlerle içtikleri ayrı gitmeyen zalimlerden intikam alıyor.
Hastalığın tıp literatürü’ndeki karşılığı da, günümüze ışık tutan siyasal çağrışımlar içeriyor. Hastalığın adı ne biliyor musunuz? Ortadoğu Solunum Yetmezliği Sendromu. Bu hastalık tıp literatürüne 2002’de girdi.
2003 yılında daha çok Asya kıtasında görülen kısa süreli SARS salgınında yüzlerce kişi hayatını kaybetmişti Katar'da yeni bulunan bir solunum yolu virüsü nedeniyle Dünya Sağlık Örgütü alarma geçirildi. İngiliz Sağlık Koruma Kurumu, Katar'daki hastada soğuk algınlığı ve SARS'a (ağır akut solunum yolu yetersizliği sendromu) neden olan yeni bir corona virüsünün bulunduğunu belirtti.
Ortadoğu'da ortaya çıkan bu virüs adını da bölgesinden alıyor: Ortadoğu Solunum Sendromu, kısa adıyla da MERS. Yeni Sars tipi virüsün ''yarasalardaki bir virüsle'' yakından bağlantılı olduğu sanılıyordu. İnsandan insana da bulaşabildiği saptandı. Ama sıkı durun hastalığın hayvanlardan insanlara geçtiği kesin. Hem de hangi hayvandan biliyor musunuz develerden.
Suudi Arabistan Sağlık Bakanı Adil Fakih, yaptığı açıklamada, develerle doğrudan temasa karşı uyarıda bulunarak "çiğ deve eti" kullanırken önlem alınmasını ve kaynatılmamış deve sütünün içilmemesini istiyor.
Amerikalı bilim insanlarının "develerden bulaştığı tahmin edilen" virüse karşı etkili antikorlar bulduğu söyleniyor. Herhalde Suudileri rahatlatmak için bu söylentiyi yayıyorlar.
Hastalık Ortadoğu’yu özelikle Suudi Arabistan’ı kasıp kavuruyor. Kraliyet ailesinin hastalığının kontrol altına alınması için Suudi sağlık bakanına talimat üstüne talimat yağdırdığı konuşuluyor.
Vallahi de billahi de tıpkı şairin dediği gibi “Ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır!” Eee ne demiş beğenmedikleri Türkler’in aksakallı ak saçlıları "-Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste…"
SARS'ın değişik bir türü olan corona virüsü, ilk olarak Eylül 2012’de tespit edildi. Suudi Arabistan başta olmak üzere Ortadoğu ülkelerinin korkusu haline gelen corona virüsü, akciğerleri ve böbrekleri tahrip ediyor.
Akciğer ile böbrekleri tahrip ederek bağışıklık sistemini çökerten virüse karşı henüz koruyucu aşı veya ilaç tedavisi bulunmuyor. Demek ki Amerikalıların hastalığın ilacını bulduk diye böbürlenmeleri boşunaymış.
Bağışıklık sistemini çökerten virüsün uzun süreli yakın temasla bulaştığı belirtiliyor. Kaynağı hakkında yeterli bilgi olmayan virüse karşı henüz koruyucu aşı veya antibiyotik ilaç tedavisi bulunmuyor.
Corona virüsü olarak adlandırılan virüsün neden olduğu hastalık zatürre ve zaman zaman da böbrek yetmezliğine yol açıyor. Yeni virüs, 2003'te Asya'da ortaya çıkan SARS'a neden olan virüsle aynı familyadan.
Ortadoğu’da ortaya çıkan virüs, bölgeyi ziyaret edenler tarafından Avrupa’ya da yayıldı. Ancak Müslümanlar için kutsal Mekke ve Medine’de her yıl milyonlarca hacıyı ağırlayan Suudi Arabistan, hastalığın en yoğun görüldüğü ülke.
Hızla yayılan MERS-CoV adıyla da bilinen yeni bir virüsün, tüm dünyayı tehdit etmesinden kaygı duyuluyor. Ortadoğu solunum yetmezliği sendromu geçen yıl ilk kez Suudi Arabistan’da görüldü. 2003 yılında 775 kişinin ölümüne yol açan ve SARS olarak bilinen akut solunum yetmezliği sendromuyla aynı enfeksiyon ailesinden geliyor. Belirtileri şiddetli mide virüsü ve solunum sorunları. Hastalık, zatürre ve böbrek yetmezliğine yol açabiliyor.
Bu hastalığın yayılma stratejisi ne hikmetse Müslüman halkına zulmeden diktatör idarecilerin bulunduğu memleketleri takip ediyor.
Hastalığın görülmeye başlandığı ülkelerden birisi de Mısır. Yakında Sisi’nin de bu deve kaynaklı Ortadoğu Solunum Yetmezliği Sendromu’na yakalandığını duyarsanız hiç şaşırmayın. Gerçi o şimdilerde “Eymen Zevahiri sendromu” yaşıyor.
İster dalga geçin ister deli deyin hiç umurumda değil, ben Peygamber Efendimizin mübarek yoldaşı, deve gibi deve Kusva’nın torunlarının, İslam Dünyasını ecnebi Hak düşmanlarına peşkeş çeken hainlerden Allah’ın emriyle intikam aldıklarını düşünüyorum.
Türkler bu hastalıktan muaf!..
Çünkü biliyorum ki Allah (cc) intikam alıcıların en hayırlısıdır. Ha bu arada aklıma gelmişken söyleyeyim, Corona virüsü veya bu Ortadoğu Solunum Yetmezliği Sendromu, nedense Türkleri es geçiyormuş.
Türkler’in bu sendroma karşı bağışıklığının olduğu tespit edilmiş. Allah’ın hikmetinden sual olunmaz vardır bir bildiği değil mi?" (***)
.
Ömür Çelikdönmez, dikGAZETE.com
Twitter'da bizi takip edin: @oc32oc39 , @dikgazete
(*) Seza İnal/ Middle East Respiratory Syndrome-Coronavirus (MERS-CoV) Enfeksiyonu: Ortadoğu Solunum Yetmezliği Sendromu-Koronavirüs Enfeksiyonu/ Okmeydanı Tıp Dergisi 32(Ek sayı):37-45, 2016/
(**) https://www.dunyahalleri.com/kopek-baligi-ve-deve-kani-beyin-hastaliklarinda-kullanilabilir/
(***) https://www.timeturk.com/tr/makale/omur-celikdonmez/bu-cagin-ebabili-develer-mi.html