Hıdırellez…

Hıdırellez…

Hermes dediler adına...

Bazen “Hızır” koydular...

Avrupa'da Attilla’ydı adı...

Anadolu'da Alparslan...

Kısacası bitişlerin başlangıcı...

Türkistan'da Yesevi...

Anadolu'da Rumi - Yunus - Hacı Bektaş - Hacı Bayram...

Yani bahar…

Her asırda vücud buldular bir yerde...

Bazen Balzac oldular Avrupa'da...

Bazen ise Martin Luther kilise çanında...

İstanbul'da “Fatih” idi ismi...

Varna Balçık'ta Prenses Maria, yani “AŞK”…

***

Bir zamanlar Arap çöllerinde Leyli-Mecnun oldular… “Sevdiler”...

Eskiden “Hun flütünden 18 melodi” idi seslenişleri...

Besarabya'da kuzgun besleyen bozkurt koruyuculu ak sakallı Odin'di ismi...

***

Sazlıklar denizinde Musa ile dertleşen de oydu...

Denizleri aşıp şimalde “Ab-ı Hayat” içen de “O”ydu…

***

Hızır” dedik biz ona...

Bir ağacı vardı “Hayat Ağacı” derledi...

Her isteyen dilek dilerdi o ağacın gölgesinde...

Eflatun'un “Akademiya”sındaki söğüt gölgesi gibi…

***

Yazmakla bitmiyor...

Her yer “Hızır”...

En son hali “Mustafa Kemal ATATÜRK”tü...

Sakladı ruhani halini...

Dualar aldı hep, sonra yine meçhule kayboldu...

***

İlyas var bir de...

Peygamber yani “Nebi”...

Dertleşmek için baharı seçiyorlar hep...

Buluşuyorlar bir saf gönül diyarında...

İşte o an'a “Hıdırellez” demiş Atalar...

Buluşma vakitleri de garib...

***

Her gönle ayrı giriyorlar...

Miladi yani, Aziz Kirkor'un takvimine göre 6 Mayıs...

Rumi yani, Jülyen takvimine göre 23 Nisan...

Her gönle bir vakitle giriyor “Hızır ile İlyas”...

***

Aslında Hızır kişinin kendisi...

Ağaç ise Yaşam...

İlyas ise “AŞK” ile Sevdiği...

Yaşamınızı, “Yaşam AğacınızıAŞK ile sular iseniz...

Bahar olacaktır her AN'ınız...

Baharınız “AŞK” tadında olsun...

Hızır ve İlyas'a ise Selam!

.

Emrah Bekçi, dikGAZETE.com

-Tefekkür Notları-

Hermes dediler adına...

Bazen “Hızır” koydular...

Avrupa'da Attilla’ydı adı...

Anadolu'da Alparslan...

Kısacası bitişlerin başlangıcı...

Türkistan'da Yesevi...

Anadolu'da Rumi - Yunus - Hacı Bektaş - Hacı Bayram...

Yani bahar…

Her asırda vücud buldular bir yerde...

Bazen Balzac oldular Avrupa'da...

Bazen ise Martin Luther kilise çanında...

İstanbul'da “Fatih” idi ismi...

Varna Balçık'ta Prenses Maria, yani “AŞK”…

***

Bir zamanlar Arap çöllerinde Leyli-Mecnun oldular… “Sevdiler”...

Eskiden “Hun flütünden 18 melodi” idi seslenişleri...

Besarabya'da kuzgun besleyen bozkurt koruyuculu ak sakallı Odin'di ismi...

***

Sazlıklar denizinde Musa ile dertleşen de oydu...

Denizleri aşıp şimalde “Ab-ı Hayat” içen de “O”ydu…

***

Hızır” dedik biz ona...

Bir ağacı vardı “Hayat Ağacı” derledi...

Her isteyen dilek dilerdi o ağacın gölgesinde...

Eflatun'un “Akademiya”sındaki söğüt gölgesi gibi…

***

Yazmakla bitmiyor...

Her yer “Hızır”...

En son hali “Mustafa Kemal ATATÜRK”tü...

Sakladı ruhani halini...

Dualar aldı hep, sonra yine meçhule kayboldu...

***

İlyas var bir de...

Peygamber yani “Nebi”...

Dertleşmek için baharı seçiyorlar hep...

Buluşuyorlar bir saf gönül diyarında...

İşte o an'a “Hıdırellez” demiş Atalar...

Buluşma vakitleri de garib...

***

Her gönle ayrı giriyorlar...

Miladi yani, Aziz Kirkor'un takvimine göre 6 Mayıs...

Rumi yani, Jülyen takvimine göre 23 Nisan...

Her gönle bir vakitle giriyor “Hızır ile İlyas”...

***

Aslında Hızır kişinin kendisi...

Ağaç ise Yaşam...

İlyas ise “AŞK” ile Sevdiği...

Yaşamınızı, “Yaşam AğacınızıAŞK ile sular iseniz...

Bahar olacaktır her AN'ınız...

Baharınız “AŞK” tadında olsun...

Hızır ve İlyas'a ise Selam!

.

Emrah Bekçi, dikGAZETE.com

-Tefekkür Notları-