İngiliz sömürgesinin kötü mirası Keşmir ve Hindistan - Pakistan çatışmasının perde arkası
İngiliz sömürgesinin kötü mirası Keşmir ve Hindistan - Pakistan çatışmasının perde arkası
- 28-02-2019 05:52
- 1131
- 28-02-2019 05:52
- 1131
“Şubatın sonundan Martın onundan kork" atasözü, "iklim değişikliği" ile ilgili olsa da Hindistan - Pakistan arasında son günlerde yaşanan iki ülkeyi savaşın eşiğine getiren çatışmaları özetliyor. Bu çatışmalar, "Asya savaşı"ndan "Pasifik savaşı"na geçişi tetikliyor.
“Asya’nın bahtının miftahı meşveret ve şûrâdır”
Geçtiğimiz hafta Keşmir'in Hindistan kontrolündeki bölgede askeri konvoya bomba yüklü araçla düzenlenen saldırıda en az 40 Hint asker hayatını kaybetti.
Saldırıyı Keşmir'in bağımsızlığı için savaşan Ceyş-i Muhammed örgütü üstlendi.
Pakistan ve Hindistan'ın hak iddia ettiği bölgede 1989'dan bu yana Hindistan askerlerini hedef alan en büyük terör saldırısıydı.
Eylemi üstlenen örgüt, bölgeyi bilenler için tanıdık, Ceyş-i Muhammed.
Üsame Bin Ladin'in desteklediği Ceyş-i Muhammed ve Mevlana Mesut Azhar...
Mevlana Mesut Azhar'ın kurduğu Ceyş-i Muhammed, Pakistan ile Keşmir'in birleştirilmesini amaçlayan silahlı bir örgüt. Pakistan ile Keşmir'i birleştirmeyi amaçlayan politik olarak “Fazlur Rahman İslam Alimleri Cemiyeti” isimli siyasi partinin silahlı kanadı.Örgütün lideri Mesut Azhar, Aralık 1999'da Hindistan hapishanesinden, Hindistan hava yollarına ait kaçırılan bir uçakta bulunan 155 Hindistanlı rehinenin salıverilmesi karşılığında serbest bırakıldı.
Örgüt, 2001'de Delhi'de parlamentoya düzenlenen ve Hindistan ile Pakistan'ı savaşın eşiğine getiren saldırıdan da sorumlu tutuluyor.
İstihbarat raporlarında belirtildiğine göre, eylemlerinde hafif ve ağır makinalı silahlar, uzun menzilli suikast tüfekleri, havan topları, patlayıcılar ve roket atarlar kullanan örgüt kadrosunun büyük kısmını İslami Cihat Hareketi’ne (Harakat ul-Cihad-i-Islami) mensup militanlar oluşturuyor.
Bu örgütten maddi destek sağlayan Ceyş-i Muhammed, ayrıca Afgan Araplarla ve Taliban'la yakın ilişki içinde.
Rusya’nın Afganistan'dan çekilmesinin ardından CIA'nın Büyük Asya savaşı için kurduğu IŞİD'in atası Ceyş-i Muhammed...
Örgüt kurulduğu bölge (Keşmir) ve hedef aldığı Hindistan nedeniyle Pakistan gizli servisinin kontrolünde sanılıyor. Oysa bu büyük bir yanılgı.
Çünkü örgüte Usame Bin Laden tarafından finansal destek sağlandığı ortaya çıkmıştı. Daha da ilginci bu terör örgütünün eylemlerinin dünyanın en büyük ülkelerinden birisi olan Hindistan istihbaratının haber alamaması.
Hindistan istihbaratı "RAW" nal topluyor...
1968'de temel amacı komşusu Pakistan hakkında istihbarat toplamak için kurulan Hindistan istihbarat Ajansı Araştırma ve Analiz "Wing" veya "RAW"ın dünyada 8 binden fazla ajanı olduğu sanılıyor.
RAW bu örgütün eylemlerini önceden haber alamadığı gibi terör eylemlerini engellemekte de son derece başarısız.
Neden acaba?
Çünkü CIA, faaliyetlerini perdelemekte çok başarılı.
CIA ajanı IŞİD artığı Ceyş-i Muhammed, çatışmaları nasıl başlattı?
Hindistan askerlerini taşıyan servise bombalı saldırıların ardından, İki ülke arasında yaşanan 1971 savaşından bu yana Keşmir'in fiili sınırı olarak görülen 'sınır kontrol hattını' vuran ilk taraf Hindistan oldu. Hindistan ile Pakistan arasında her zaman gerçek bir nükleer çatışma tehdidi mevcut.
Pakistan ordusu, Hindistan'ın nükleer şemsiye altında, asimetrik savaşı (terörizmi) tırmandırmaya yanaşmayacağından hareketle savunma ve savaş stratejisini belirliyor.
Hindistan'ın Salı günü Pakistan topraklarına düzenlediği hava saldırısından sonra Pakistan 'zamanı ve yeri geldiğinde' karşılık vereceklerini söylemişti.
Bu açıklama üzerinden 24 saat geçmeden Pakistan, Hindistan kontrolündeki ve Pakistan kontrolündeki Keşmir bölgesini ayıran sınır kontrol hattına hava saldırısı düzenledi.
Pakistan, ayrıca Keşmir hava sahasında Hindistan Hava Kuvvetleri'ne ait iki uçağı düşürdüklerini ve pilotlarını gözaltına aldıklarını duyurdu. Hindistan, bunun üzerine ülkenin kuzeyindeki hava sahasının bir kısmını kapattı.
İki ülkeyi savaşa kim, neden, nasıl zorluyor?
Ceyş-i Muhammed'in 19 Şubat'ta Hindistan askeri konvoyuna gerçekleştirdiği saldırıdan tam 20 gün önce 29 Ocak 2019'da "CIA operasyonlarında kullanılan kimliği belirlenemeyen helikopterlerle, çok sayıda IŞİD mensubu, Orta Asya’yı yukarıdan seyretmenin dayanılmaz hafifliğini yaşıyor.
Amerikalılar bu teröristlerden bu turlar için ücret talep etmedikleri gibi, ceplerine Afganistan’daki üslerinde bastıkları sahte dolarlardan dolduruyor.
IŞİD’li teröristlerin de bundan gocunduklarını sanmam çünkü ABD Doları üzerinde “In god we trust” yazıyor. " (*) demiştim.
Neden Afganistan?
Çünkü, Orta Asya ve Hazar petrolüne ulaşmak için iyi bir mevzi. Ama bu havza; Çin enerji güvenliği için vazgeçilmesi mümkün olmayan derecede stratejik bir geçit. Afganistan bu bölgede Amerika Birleşik Devletleri ve NATO Müttefiklerinin işgalle tutunabildikleri tek ülke.
ABD, Taliban'la anlaştı!.. IŞİD'li teröristler, Afganistan'dan Pakistan'a oradan da Keşmir'e sızdırıldı...
ABD, Suriye’de misyonunu tamamlayan IŞİD’i, Afganistan’a taşımış, ABD, bu proje için Celalabat Askeri Üssünü tahsis etmişti.
Ayrıca Celalabad’daki Amerikan üssünden yayın yapan ‘Hilafetin Sesi’ adındaki IŞİD radyosu kurulmuştu.
Daha bitmedi; Pentagon’dan gelen askeri danışmanlar, burada 18 ay önce IŞİD için eğitim kamplarını faaliyete geçirdi.
ABD’nin Afganistan’ı işgal sebeplerinin belki de birincil nedeni bu bölgede oluşmakta olan Rusya, İran, Hindistan, Çin ve Pakistan’ı yakından takip etmek ve kendi karşıtı bir blok haline gelmesini önlemekti.
Hiçbir şey göründüğü gibi değil...
Çin’in, İran - Hindistan - Afganistan arasında imzalanan üçlü işbirliği anlaşması Çabahar Anlaşması’ndan rahatsızlığını bilmeyen yok! Çünkü Hindistan bu anlaşmanın yürürlüğe girmesiyle, Çin’in bölgedeki etkisine karşı koyabileceği gibi Afganistan yoluyla enerji zengini Orta Asya ülkelerine daha fazla erişim sağlayabilmeyi hedeflemişti.
Çin’in rahatsızlığına konu alan bir başka nedende Çabahar Anlaşmasıyla, Çin-Pakistan Ekonomik Koridoruna ve Pakistan’ın Gwadar limanını Çin’in Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ne bağlayacak olan projeye alternatif oluşturma teşebbüsüdür.
Bu anlaşmadan çok önce Hindistan’ın, Afganistan’da istikrar arayışlarına zemin hazırlama girişimlerinde bulunmuştu.
Bu çerçevede Türkiye’nin de temsil edildiği “Delhi Policy Group tarafından, 19-22 Temmuz 2012 tarihleri arasında Delhi ve Jaipur’da Barış ve çatışma Programı” çatısı altında “Afganistan’da Barış ve İstikrar: Komşularının Katkısı” başlıklı bölgesel bir konferans düzenlenmişti.
Hindistan, Afganistan’ın tekrar yapılanma sürecinde söz sahibi olma niyetini saklamıyordu.
Hindistan’ın bu girişimlerinden en az Çin kadar rahatsız olan bir başka bölge ülkesi hiç şüphesiz Pakistan’dı.
Hindistan'dan rahatsız olan Pakistan, ABD’nin Afganistan’daki askeri varlığını da hazmedemiyordu. Çünkü ABD işgalinden önce Afganistan’da siyasi nüfuza sahip olan Pakistan bu etkisini günümüzde kaybetmiş görünüyor.
Pakistan’ın, Afganistan’da istediği gibi hareket etmek istemesinin arka planında Hindistan’a karşı stratejik derinlik arayışı etkiliydi.
Pakistan’ın güvenliğine en büyük tehdit olarak gördüğü Hindistan ise Amerika’nın da yardımıyla Afganistan’daki yeni süreçte Kabil üzerinde etkisini artırmış ve ülke çapında siyasi ve ekonomik varlığının yanı sıra istihbarat faaliyetlerini pekiştirmeye yoğunlaştı.
Çin’in tüm bu olanlara seyirci kalması beklenemezdi.
Çin de burnunun dibine sokulan ABD ile siyasi/dini/kültürel ve hatta jeopolitik rakibi Hindistan’a karşı gardını, Sovyet - Afgan Savaşında kazanılan başarı sonrasında ABD’nin bölgedeki güçlere olan desteğinin zayıflamasıyla almakta gecikmedi. Çin, Taliban’a bölgedeki gücünü koruması için çeşitli alanlarda yardım önerdi.
Çin, son zamanlarda milyarlarca dolar maliyeti olan “Yeni İpek Yolu” projesini hayata geçirdi. Proje, üç parçadan oluşuyor.
Birinci ayağı, Çin’in Xi’an kentinden başlıyor, Pakistan’dan geçerek Türkiye’ye uzanıyor. İkinci ayağı, Bangladeş’ten Myanmar’a uzanıyor.
ABD Suriye ve Irak'tan çıkardığı teröristleri "Vahan koridoru”na yerleştiriyor!
Çin, Afganistan-Çin sınırından kaynaklanan güvenlik sorununun farkında.
“Vahan koridoru” olarak bilinen dar şerit, kuzeydoğu Afganistan topraklarından Çin ve Tacikistan’a kadar uzanır.
Bu koridor; Pakistan’ın, Pakistan - Keşmir bölgesini Tacikistan’dan ayırır.
Kuzeyden güneye kadar Pamir ve Hindukuş Dağları arasına sıkışmış bir koridor olup, uzunluğu yaklaşık 350 km ve genişliği 13-65 kilometredir.
Güvenlik uzmanlarına göre Vahan koridorunun jeopolitiği Çin’in güvenlik algısında bir tehdit ve güvenlik açığı oluşturuyor ve bu koridorun Çin tarafından kontrolü hayati öneme sahip.
Çünkü Çin’in içlerine müdahale imkânı sunuyor.
Bu açıdan “Vahan koridoru” Çin ordusu ile çatışan, Çin’e iç güvenlik sorunu teşkil eden muhalif Müslüman Uygur savaşçılarının hareketini kolaylaştıran bir kanal.
Rus stratejist Yaroslav Samoylov; Pakistan'ın, Çin desteğiyle Nepal, Şri Lanka ve Maldiv adalarında Hindistan'a karşı etkisini yükseltmenin peşinde olduğunu...
Ayrıca Çin ve Pakistan'ın Afganistan'da ABD'nin planlarına karşı çıktığını...
Keşmir'deki olayların bölgesel rekabetin yansıması olduğunu...
Rusya'nın ise hem Pakistan hem de Hindistanla ilişkilerinin iyi olması nedeniyle nötr kalmayı tercih edeceğini söylüyor.
Tıpkı Arşimet'in ünlü kelamı 'Evraka Evraka' diyerek kaotik bir ortamda “Pakistan - Hindistan Savaşı'nın kodlarını deşifre ettim” iddiasında değilim.
Lakin uzun süredir Türkiye'de gündemde tutulan Doğu Türkistanlı Uygur Türklerine yönelik Çin zulmü haberlerini, Keşmir krizinden bağımsız düşünmeyin derim.
Türkiye, her iki ülkenin itidalini koruması ve anlaşma zemininde hareket edilmesinden yana.
Son söz; oyun büyük.
Her gördüğümüz sakallıyı dedemiz sanmaktan ve başında sözde İslami ıstilahlar taşıyan örgütlere de “İslam Ordusu” muamelesi yapmaktan vazgeçmeliyiz.
Hindistan - Pakistan çatışmasın körükleyen küresel aktör ABD gibi duruyor.
Türkiye, Pakistan'ın ezeli ve ebedi dostu.
O nedenle “Pakistan diye yazılır, Türkiye diye okunur” derler.
Not: Hindistan Pakistan çatışmasını ısrarla yazmamı isteyen İsa Akyüz'e teşekkür ederim.
.
Ömür Çelikdönmez, dikGAZETE.com
Twitter'da bizi takip edin: @oc32oc39 , @dikgazete
(*) ABD, Afganistan’da IŞİD esirlerini Taliban cezaevinden kurtarıyor! Türkiye'dekilere dikkat!
“Şubatın sonundan Martın onundan kork" atasözü, "iklim değişikliği" ile ilgili olsa da Hindistan - Pakistan arasında son günlerde yaşanan iki ülkeyi savaşın eşiğine getiren çatışmaları özetliyor. Bu çatışmalar, "Asya savaşı"ndan "Pasifik savaşı"na geçişi tetikliyor.
“Asya’nın bahtının miftahı meşveret ve şûrâdır”
Geçtiğimiz hafta Keşmir'in Hindistan kontrolündeki bölgede askeri konvoya bomba yüklü araçla düzenlenen saldırıda en az 40 Hint asker hayatını kaybetti.
Saldırıyı Keşmir'in bağımsızlığı için savaşan Ceyş-i Muhammed örgütü üstlendi.
Pakistan ve Hindistan'ın hak iddia ettiği bölgede 1989'dan bu yana Hindistan askerlerini hedef alan en büyük terör saldırısıydı.
Eylemi üstlenen örgüt, bölgeyi bilenler için tanıdık, Ceyş-i Muhammed.
Üsame Bin Ladin'in desteklediği Ceyş-i Muhammed ve Mevlana Mesut Azhar...
Mevlana Mesut Azhar'ın kurduğu Ceyş-i Muhammed, Pakistan ile Keşmir'in birleştirilmesini amaçlayan silahlı bir örgüt. Pakistan ile Keşmir'i birleştirmeyi amaçlayan politik olarak “Fazlur Rahman İslam Alimleri Cemiyeti” isimli siyasi partinin silahlı kanadı.Örgütün lideri Mesut Azhar, Aralık 1999'da Hindistan hapishanesinden, Hindistan hava yollarına ait kaçırılan bir uçakta bulunan 155 Hindistanlı rehinenin salıverilmesi karşılığında serbest bırakıldı.
Örgüt, 2001'de Delhi'de parlamentoya düzenlenen ve Hindistan ile Pakistan'ı savaşın eşiğine getiren saldırıdan da sorumlu tutuluyor.
İstihbarat raporlarında belirtildiğine göre, eylemlerinde hafif ve ağır makinalı silahlar, uzun menzilli suikast tüfekleri, havan topları, patlayıcılar ve roket atarlar kullanan örgüt kadrosunun büyük kısmını İslami Cihat Hareketi’ne (Harakat ul-Cihad-i-Islami) mensup militanlar oluşturuyor.
Bu örgütten maddi destek sağlayan Ceyş-i Muhammed, ayrıca Afgan Araplarla ve Taliban'la yakın ilişki içinde.
Rusya’nın Afganistan'dan çekilmesinin ardından CIA'nın Büyük Asya savaşı için kurduğu IŞİD'in atası Ceyş-i Muhammed...
Örgüt kurulduğu bölge (Keşmir) ve hedef aldığı Hindistan nedeniyle Pakistan gizli servisinin kontrolünde sanılıyor. Oysa bu büyük bir yanılgı.
Çünkü örgüte Usame Bin Laden tarafından finansal destek sağlandığı ortaya çıkmıştı. Daha da ilginci bu terör örgütünün eylemlerinin dünyanın en büyük ülkelerinden birisi olan Hindistan istihbaratının haber alamaması.
Hindistan istihbaratı "RAW" nal topluyor...
1968'de temel amacı komşusu Pakistan hakkında istihbarat toplamak için kurulan Hindistan istihbarat Ajansı Araştırma ve Analiz "Wing" veya "RAW"ın dünyada 8 binden fazla ajanı olduğu sanılıyor.
RAW bu örgütün eylemlerini önceden haber alamadığı gibi terör eylemlerini engellemekte de son derece başarısız.
Neden acaba?
Çünkü CIA, faaliyetlerini perdelemekte çok başarılı.
CIA ajanı IŞİD artığı Ceyş-i Muhammed, çatışmaları nasıl başlattı?
Hindistan askerlerini taşıyan servise bombalı saldırıların ardından, İki ülke arasında yaşanan 1971 savaşından bu yana Keşmir'in fiili sınırı olarak görülen 'sınır kontrol hattını' vuran ilk taraf Hindistan oldu. Hindistan ile Pakistan arasında her zaman gerçek bir nükleer çatışma tehdidi mevcut.
Pakistan ordusu, Hindistan'ın nükleer şemsiye altında, asimetrik savaşı (terörizmi) tırmandırmaya yanaşmayacağından hareketle savunma ve savaş stratejisini belirliyor.
Hindistan'ın Salı günü Pakistan topraklarına düzenlediği hava saldırısından sonra Pakistan 'zamanı ve yeri geldiğinde' karşılık vereceklerini söylemişti.
Bu açıklama üzerinden 24 saat geçmeden Pakistan, Hindistan kontrolündeki ve Pakistan kontrolündeki Keşmir bölgesini ayıran sınır kontrol hattına hava saldırısı düzenledi.
Pakistan, ayrıca Keşmir hava sahasında Hindistan Hava Kuvvetleri'ne ait iki uçağı düşürdüklerini ve pilotlarını gözaltına aldıklarını duyurdu. Hindistan, bunun üzerine ülkenin kuzeyindeki hava sahasının bir kısmını kapattı.
İki ülkeyi savaşa kim, neden, nasıl zorluyor?
Ceyş-i Muhammed'in 19 Şubat'ta Hindistan askeri konvoyuna gerçekleştirdiği saldırıdan tam 20 gün önce 29 Ocak 2019'da "CIA operasyonlarında kullanılan kimliği belirlenemeyen helikopterlerle, çok sayıda IŞİD mensubu, Orta Asya’yı yukarıdan seyretmenin dayanılmaz hafifliğini yaşıyor.
Amerikalılar bu teröristlerden bu turlar için ücret talep etmedikleri gibi, ceplerine Afganistan’daki üslerinde bastıkları sahte dolarlardan dolduruyor.
IŞİD’li teröristlerin de bundan gocunduklarını sanmam çünkü ABD Doları üzerinde “In god we trust” yazıyor. " (*) demiştim.
Neden Afganistan?
Çünkü, Orta Asya ve Hazar petrolüne ulaşmak için iyi bir mevzi. Ama bu havza; Çin enerji güvenliği için vazgeçilmesi mümkün olmayan derecede stratejik bir geçit. Afganistan bu bölgede Amerika Birleşik Devletleri ve NATO Müttefiklerinin işgalle tutunabildikleri tek ülke.
ABD, Taliban'la anlaştı!.. IŞİD'li teröristler, Afganistan'dan Pakistan'a oradan da Keşmir'e sızdırıldı...
ABD, Suriye’de misyonunu tamamlayan IŞİD’i, Afganistan’a taşımış, ABD, bu proje için Celalabat Askeri Üssünü tahsis etmişti.
Ayrıca Celalabad’daki Amerikan üssünden yayın yapan ‘Hilafetin Sesi’ adındaki IŞİD radyosu kurulmuştu.
Daha bitmedi; Pentagon’dan gelen askeri danışmanlar, burada 18 ay önce IŞİD için eğitim kamplarını faaliyete geçirdi.
ABD’nin Afganistan’ı işgal sebeplerinin belki de birincil nedeni bu bölgede oluşmakta olan Rusya, İran, Hindistan, Çin ve Pakistan’ı yakından takip etmek ve kendi karşıtı bir blok haline gelmesini önlemekti.
Hiçbir şey göründüğü gibi değil...
Çin’in, İran - Hindistan - Afganistan arasında imzalanan üçlü işbirliği anlaşması Çabahar Anlaşması’ndan rahatsızlığını bilmeyen yok! Çünkü Hindistan bu anlaşmanın yürürlüğe girmesiyle, Çin’in bölgedeki etkisine karşı koyabileceği gibi Afganistan yoluyla enerji zengini Orta Asya ülkelerine daha fazla erişim sağlayabilmeyi hedeflemişti.
Çin’in rahatsızlığına konu alan bir başka nedende Çabahar Anlaşmasıyla, Çin-Pakistan Ekonomik Koridoruna ve Pakistan’ın Gwadar limanını Çin’in Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ne bağlayacak olan projeye alternatif oluşturma teşebbüsüdür.
Bu anlaşmadan çok önce Hindistan’ın, Afganistan’da istikrar arayışlarına zemin hazırlama girişimlerinde bulunmuştu.
Bu çerçevede Türkiye’nin de temsil edildiği “Delhi Policy Group tarafından, 19-22 Temmuz 2012 tarihleri arasında Delhi ve Jaipur’da Barış ve çatışma Programı” çatısı altında “Afganistan’da Barış ve İstikrar: Komşularının Katkısı” başlıklı bölgesel bir konferans düzenlenmişti.
Hindistan, Afganistan’ın tekrar yapılanma sürecinde söz sahibi olma niyetini saklamıyordu.
Hindistan’ın bu girişimlerinden en az Çin kadar rahatsız olan bir başka bölge ülkesi hiç şüphesiz Pakistan’dı.
Hindistan'dan rahatsız olan Pakistan, ABD’nin Afganistan’daki askeri varlığını da hazmedemiyordu. Çünkü ABD işgalinden önce Afganistan’da siyasi nüfuza sahip olan Pakistan bu etkisini günümüzde kaybetmiş görünüyor.
Pakistan’ın, Afganistan’da istediği gibi hareket etmek istemesinin arka planında Hindistan’a karşı stratejik derinlik arayışı etkiliydi.
Pakistan’ın güvenliğine en büyük tehdit olarak gördüğü Hindistan ise Amerika’nın da yardımıyla Afganistan’daki yeni süreçte Kabil üzerinde etkisini artırmış ve ülke çapında siyasi ve ekonomik varlığının yanı sıra istihbarat faaliyetlerini pekiştirmeye yoğunlaştı.
Çin’in tüm bu olanlara seyirci kalması beklenemezdi.
Çin de burnunun dibine sokulan ABD ile siyasi/dini/kültürel ve hatta jeopolitik rakibi Hindistan’a karşı gardını, Sovyet - Afgan Savaşında kazanılan başarı sonrasında ABD’nin bölgedeki güçlere olan desteğinin zayıflamasıyla almakta gecikmedi. Çin, Taliban’a bölgedeki gücünü koruması için çeşitli alanlarda yardım önerdi.
Çin, son zamanlarda milyarlarca dolar maliyeti olan “Yeni İpek Yolu” projesini hayata geçirdi. Proje, üç parçadan oluşuyor.
Birinci ayağı, Çin’in Xi’an kentinden başlıyor, Pakistan’dan geçerek Türkiye’ye uzanıyor. İkinci ayağı, Bangladeş’ten Myanmar’a uzanıyor.
ABD Suriye ve Irak'tan çıkardığı teröristleri "Vahan koridoru”na yerleştiriyor!
Çin, Afganistan-Çin sınırından kaynaklanan güvenlik sorununun farkında.
“Vahan koridoru” olarak bilinen dar şerit, kuzeydoğu Afganistan topraklarından Çin ve Tacikistan’a kadar uzanır.
Bu koridor; Pakistan’ın, Pakistan - Keşmir bölgesini Tacikistan’dan ayırır.
Kuzeyden güneye kadar Pamir ve Hindukuş Dağları arasına sıkışmış bir koridor olup, uzunluğu yaklaşık 350 km ve genişliği 13-65 kilometredir.
Güvenlik uzmanlarına göre Vahan koridorunun jeopolitiği Çin’in güvenlik algısında bir tehdit ve güvenlik açığı oluşturuyor ve bu koridorun Çin tarafından kontrolü hayati öneme sahip.
Çünkü Çin’in içlerine müdahale imkânı sunuyor.
Bu açıdan “Vahan koridoru” Çin ordusu ile çatışan, Çin’e iç güvenlik sorunu teşkil eden muhalif Müslüman Uygur savaşçılarının hareketini kolaylaştıran bir kanal.
Rus stratejist Yaroslav Samoylov; Pakistan'ın, Çin desteğiyle Nepal, Şri Lanka ve Maldiv adalarında Hindistan'a karşı etkisini yükseltmenin peşinde olduğunu...
Ayrıca Çin ve Pakistan'ın Afganistan'da ABD'nin planlarına karşı çıktığını...
Keşmir'deki olayların bölgesel rekabetin yansıması olduğunu...
Rusya'nın ise hem Pakistan hem de Hindistanla ilişkilerinin iyi olması nedeniyle nötr kalmayı tercih edeceğini söylüyor.
Tıpkı Arşimet'in ünlü kelamı 'Evraka Evraka' diyerek kaotik bir ortamda “Pakistan - Hindistan Savaşı'nın kodlarını deşifre ettim” iddiasında değilim.
Lakin uzun süredir Türkiye'de gündemde tutulan Doğu Türkistanlı Uygur Türklerine yönelik Çin zulmü haberlerini, Keşmir krizinden bağımsız düşünmeyin derim.
Türkiye, her iki ülkenin itidalini koruması ve anlaşma zemininde hareket edilmesinden yana.
Son söz; oyun büyük.
Her gördüğümüz sakallıyı dedemiz sanmaktan ve başında sözde İslami ıstilahlar taşıyan örgütlere de “İslam Ordusu” muamelesi yapmaktan vazgeçmeliyiz.
Hindistan - Pakistan çatışmasın körükleyen küresel aktör ABD gibi duruyor.
Türkiye, Pakistan'ın ezeli ve ebedi dostu.
O nedenle “Pakistan diye yazılır, Türkiye diye okunur” derler.
Not: Hindistan Pakistan çatışmasını ısrarla yazmamı isteyen İsa Akyüz'e teşekkür ederim.
.
Ömür Çelikdönmez, dikGAZETE.com
Twitter'da bizi takip edin: @oc32oc39 , @dikgazete
(*) ABD, Afganistan’da IŞİD esirlerini Taliban cezaevinden kurtarıyor! Türkiye'dekilere dikkat!