İstihbarat Servislerinin Dış Operasyon Görevlileri

İstihbarat Servislerinin Dış Operasyon Görevlileri

İstihbarat Servislerinin Dış Operasyon Görevlileri İstihbarat Servislerinin Dış Operasyon Görevlileri

İstihbarat ya da istihbarat çarkında verilen herhangi bir görevi icra etmek için, gideceğiniz lokasyonun günlük alışkanlıkları - kültürleri – yaşam tarzları – insan davranışları ve hatta resmi / dini tatil günleri hakkında mutlak bilginin ne kadar önemli olduğunu daha önce yine bu köşede işlemiştik. Ve bu bilgilerin hayat kurtaracağını da eklemiştik.

Peki, sadece bunlar yeterli midir?

Bunlar sizi başarıya hatta mutlak kazanca götürür mü?

Elbette ki hayır!

Birçok madde vardır sonucun; Başarı olması için ancak en önemli maddelerden biri yukarıda saydığımız konuyken bir diğer olmazsa olmaz madde ise; Kişinin mental ve kendi gelişmiş entelektüel zihnidir.

İyi bir istihbarat uzmanının en önemli özelliği, alanda göze çarpmamasıdır. Bunun için özellikle eğitimler / kurslar vardır.

Belfast’ta İrlandalı gibi davranmak, Manchester’de İngiliz, Marsilya’da Fransız hatta Belgrad’da bir Sırp gibi davranmaktır konunun en basit haliyle.

Eğer oralarda yemekten önce besmele çekerseniz, bu durum sizin için pek iç açıcı olmayabilir. Bir cenaze gördüğünüzde istavrozu doğru yerden çıkartmanız gerekir.

Bir sohbet sırasında mutlaka ki aksanınız dikkat çekeceği için söyleyeceğiniz yalanın mantıklı ve akla yatkın olması gerekir.

Belgrad’da Sırpçanız dikkat çekerse Çocukluğum İtalya’da geçti derseniz bu sizi yarı yolda bırakır. Ancak; Annemin Rus bir Kütüphaneci olmasından kaynaklı uzun yıllar Habarovsk’daydım demeniz sorgu ve suallere pek fırsat vermez.

Habarovsk?

Hiçbir Sırp’ın oraya gitmediğinden yüzde 100 eminim.

Sorular tıkanır…

Sohbet sırasında Boşnaklar”dan “Boşnak diye bahsederseniz yine işler karışabilir. Boşnakların adı Türk”tür

Ve iyi hatta sağlam küfürleri de bilmeniz gerekir. Alaycı hakaretleri…

Anlamadığınız her cümlede kahkaha atamayacağınız gibi yaptığınız bir alaycı hakaretten sonra da kahkaha bekleyemezsiniz.

Yani oraya giderken tüm milliyetçilik duygularınızı alıp, odanızdaki dolaba saklayıp, bir süre koyduğunuz yeri unutmanız gerekir. Yoksa bu size büyük sorunlara sebep olabilir.

Çünkü bu tip durumlarla karşılaştığınızda, “Milliyetçilik” sizin ilkel dürtülerinizi hareketlendirecektir.

Gereksiz bir agresiflik yaratacaktır.

Ortada geçerli bir sebep olmadığı halde saçma sapan sebeplerle gururlanmanıza ya da karşınızda ki insanı aşağılamanıza sebep olacaktır.

Bunu aşmalısınız!..

Ki gerçekten işinin ehli olan uzman espiyonaj istihbaratçıları hepsi kafasında bu Milliyetçilik paradoksunu aşmış insanlardır. Çünkü bir amatör çıkış sonrası kendini ele vermek istemez.

Ancak milliyetçi bir fikre sahipseniz bunun önüne geçmeniz imkânsızdır. Tüm akşam boyunca masada TürklereMüslümanlara hatta Türk olmasa bile bu topraklarda yaşayan insanlara alaycı hakaretler yapılacak ve siz bunların hepsine gülüp geçecek hatta ateşe de körük basmanız gerekirken, Milliyetçi duygularınız yüzünden kendinizi tutamayacak, tutsanız bile gözleriniz sizi ele verecektir.

Ölümcül bir hata olur…

Bu yüzden Milliyetçi olmanızın size hiçbir faydası olmaz.

Önce bunu kendi içinizde aşmanız, konuyu kapatıp, rafa kaldırmanız gerekir.

Ki, rolünüzde sıkıntı yaşamayın.

Bu yüzdendir ki; genelde “dış operasyonlarda kullanılan” espiyonaj / alan uzmanlarını istihbarat örgütleri personellerinin, global ve enternasyonalist olmasını isterler.

Sorun çıkmayacağından emin olmak isterler.

Ortada hiçbir sebep yokken Haydi bre Allah! Tanrı Türk’ü korusun ve yüceltsin! diyerek nara atıp, tüm masayı etkisiz hale getirmek, bir espiyonaj uzmanı için rezil bir durumdur çünkü!

Göreviniz bittikten sonra eğer başarabilirseniz ülkenize döndüğünüzde hiç zarar görmemiş ve dolabınıza sakladığınız milliyetçilik duygularınızı tekrar alabilirsiniz.

Manchester’da İngiliz gibi olmalısınız” dedik…

Bu elbette ki mümkün değildir. Aksan, kültür, yaşam tarzı hatta yürüyüş şekli bile insanları ele verir. Ancak buna çaba göstermeniz bile bir noktada bağlı bulunduğunuz şube için yeterlidir.

Manchester’da muhakkak İngiliz olamaz hatta İngiliz gibi davranamazsınız ama Manchester’da, çocukluğu Atina’da ergenlik dönemi babasının işleri sebebiyle İstanbul’da geçmiş bir İngiliz’i oynayabilirsiniz. Bunun için ihtiyacınız olan tek şey basit bilgilerdir.

Manchester’da nasıl kahvaltı yapılır?

Sabahları bol yağda kızarmış fasulye sizin asla Hayır!” diyeceğiniz bir şey değildir.

Liverpoollu bir liman işçisinden bahsederken ona asla İşçi demez, diyemezsiniz.

Futbol sizin mihenk taşınızdır.

Ve Kuzeyli olmakla övünürsünüz.

Brighton’luları aşağılayıp, Bunamış İhtiyarlar demeniz hiç abes oluşturmaz.

Eğer bunları yapamayacak kapasiteniz varsa bir zahmet oralara da gitmeyin.

Sanırım bunu yapabilecek, bunu başarabilecek kapasitedeki insanları özellikle seçiyor olmalı istihbarat örgütleri…

Evrensellik şartı…

İstihbarat Örgütlerinin dış operasyonlarda kullanmak üzere seçtiği eleman kriterlerinde olmazsa olmazlardır bunlar.

Bulunduğu ortama hemen adapte olan, dikkat çekmeyen, inkâr edilemeyen…

Eğer tabii ki “Anakara”dan görevlendirildiyseniz. Yoksa o bölgedeki bir konak varsa operasyonun içinde hiç böyle maceralara ihtiyacınız kalmaz.

İngiliz MI6, Konya’da bir dış operasyon yöneteceği zaman önce satın alabileceği Konyalılarla irtibata geçer eğer bunu başaramazsa kendi bünyesinde Arap – Hindu – Pakistanlılarla operasyonu dizayn eder.

Ve Konya’da Mevlana müzesinde başında Hacı Takkesi ile gezinen Müslüman bir Pakistanlının Türkçesi, size çok sempatik ve eğlenceli gelirken aslında köprünün altından ne sular akmaktadır.

Bunu kimse bilemez.

Siz, o arkadaşın yanında Pakistanlılarla ilgili alaycı bir fıkra anlatırsanız bu arkadaşın kahkahalarla gülmesini ister bağlı bulunduğu Şube müdürü…

Eğer ki reaksiyon verirse uzman olmasanız bile sizin o arkadaşa bakış açınız anında değişir; Ne oldu? Hayırdır? Neden alındın?

Aynı durum, bizler için de geçerlidir muhakkak.

Eğer ki; sarışın / kumral ve renkli gözlü bir insansanız bağlı bulunduğunuz kurumun, sizden faydalanması için Ortadoğu’ya göndermesini bekleyemezsiniz.

Bu, zekâya hakarettir.

Eğer ki; Esmer, siyah saçsiyah kaş ve koyu renk gözlere sahipseniz Neden beni hiç Stockholm’e göndermiyorlar Arkadaş? diye de sitemde bulunamazsınız.

Gideceğiniz yer bellidir.

Gördüğünüz gibi; İstihbarat Teşkilatlarının özellikle Dış Operasyonlar”da kullandıkları uzmanlar, çok küçük nüanslar ama aslında kocaman parametrelerle belli olur.

Ve bu parametreler, fiziksel dış görünüşüz, bireysel yetenekleriniz, yalan ve inandırıcı yalan konusunda kabiliyetleriniz, sahneleme ve o sahneyi oynama durumunuz, siyasi görüşünüz (Milliyetçi olmanız ya da olmama durumu) evrensel kurallara hâkimiyetiniz, gideceğiniz lokasyonla ilgili kültür birikiminiz, bu kültür birikimini doğru ve yerinde kullanma yetenekleriniz hatta analitik ve kriz – stres anları”nda çözümsel tekniklerinizle bağdaşır.

Bunlardan birinde eksiğiniz varsa üzgünüm ama Kırşehir’de “teknik takip” görevine atanırsınız ve Paris’iMilano’yuMadrid’i sadece kartpostallardan görürsünüz.

İşte, istihbarat örgütlerinin dış operasyonlarda seçim kriterleri hemen hemen böyledir.

Eksiğim vardır muhakkak ama fazlam olmadığına eminim…

.

Serkan Yıldız, dikGAZETE.com

İstihbarat ya da istihbarat çarkında verilen herhangi bir görevi icra etmek için, gideceğiniz lokasyonun günlük alışkanlıkları - kültürleri – yaşam tarzları – insan davranışları ve hatta resmi / dini tatil günleri hakkında mutlak bilginin ne kadar önemli olduğunu daha önce yine bu köşede işlemiştik. Ve bu bilgilerin hayat kurtaracağını da eklemiştik.

Peki, sadece bunlar yeterli midir?

Bunlar sizi başarıya hatta mutlak kazanca götürür mü?

Elbette ki hayır!

Birçok madde vardır sonucun; Başarı olması için ancak en önemli maddelerden biri yukarıda saydığımız konuyken bir diğer olmazsa olmaz madde ise; Kişinin mental ve kendi gelişmiş entelektüel zihnidir.

İyi bir istihbarat uzmanının en önemli özelliği, alanda göze çarpmamasıdır. Bunun için özellikle eğitimler / kurslar vardır.

Belfast’ta İrlandalı gibi davranmak, Manchester’de İngiliz, Marsilya’da Fransız hatta Belgrad’da bir Sırp gibi davranmaktır konunun en basit haliyle.

Eğer oralarda yemekten önce besmele çekerseniz, bu durum sizin için pek iç açıcı olmayabilir. Bir cenaze gördüğünüzde istavrozu doğru yerden çıkartmanız gerekir.

Bir sohbet sırasında mutlaka ki aksanınız dikkat çekeceği için söyleyeceğiniz yalanın mantıklı ve akla yatkın olması gerekir.

Belgrad’da Sırpçanız dikkat çekerse Çocukluğum İtalya’da geçti derseniz bu sizi yarı yolda bırakır. Ancak; Annemin Rus bir Kütüphaneci olmasından kaynaklı uzun yıllar Habarovsk’daydım demeniz sorgu ve suallere pek fırsat vermez.

Habarovsk?

Hiçbir Sırp’ın oraya gitmediğinden yüzde 100 eminim.

Sorular tıkanır…

Sohbet sırasında Boşnaklar”dan “Boşnak diye bahsederseniz yine işler karışabilir. Boşnakların adı Türk”tür

Ve iyi hatta sağlam küfürleri de bilmeniz gerekir. Alaycı hakaretleri…

Anlamadığınız her cümlede kahkaha atamayacağınız gibi yaptığınız bir alaycı hakaretten sonra da kahkaha bekleyemezsiniz.

Yani oraya giderken tüm milliyetçilik duygularınızı alıp, odanızdaki dolaba saklayıp, bir süre koyduğunuz yeri unutmanız gerekir. Yoksa bu size büyük sorunlara sebep olabilir.

Çünkü bu tip durumlarla karşılaştığınızda, “Milliyetçilik” sizin ilkel dürtülerinizi hareketlendirecektir.

Gereksiz bir agresiflik yaratacaktır.

Ortada geçerli bir sebep olmadığı halde saçma sapan sebeplerle gururlanmanıza ya da karşınızda ki insanı aşağılamanıza sebep olacaktır.

Bunu aşmalısınız!..

Ki gerçekten işinin ehli olan uzman espiyonaj istihbaratçıları hepsi kafasında bu Milliyetçilik paradoksunu aşmış insanlardır. Çünkü bir amatör çıkış sonrası kendini ele vermek istemez.

Ancak milliyetçi bir fikre sahipseniz bunun önüne geçmeniz imkânsızdır. Tüm akşam boyunca masada TürklereMüslümanlara hatta Türk olmasa bile bu topraklarda yaşayan insanlara alaycı hakaretler yapılacak ve siz bunların hepsine gülüp geçecek hatta ateşe de körük basmanız gerekirken, Milliyetçi duygularınız yüzünden kendinizi tutamayacak, tutsanız bile gözleriniz sizi ele verecektir.

Ölümcül bir hata olur…

Bu yüzden Milliyetçi olmanızın size hiçbir faydası olmaz.

Önce bunu kendi içinizde aşmanız, konuyu kapatıp, rafa kaldırmanız gerekir.

Ki, rolünüzde sıkıntı yaşamayın.

Bu yüzdendir ki; genelde “dış operasyonlarda kullanılan” espiyonaj / alan uzmanlarını istihbarat örgütleri personellerinin, global ve enternasyonalist olmasını isterler.

Sorun çıkmayacağından emin olmak isterler.

Ortada hiçbir sebep yokken Haydi bre Allah! Tanrı Türk’ü korusun ve yüceltsin! diyerek nara atıp, tüm masayı etkisiz hale getirmek, bir espiyonaj uzmanı için rezil bir durumdur çünkü!

Göreviniz bittikten sonra eğer başarabilirseniz ülkenize döndüğünüzde hiç zarar görmemiş ve dolabınıza sakladığınız milliyetçilik duygularınızı tekrar alabilirsiniz.

Manchester’da İngiliz gibi olmalısınız” dedik…

Bu elbette ki mümkün değildir. Aksan, kültür, yaşam tarzı hatta yürüyüş şekli bile insanları ele verir. Ancak buna çaba göstermeniz bile bir noktada bağlı bulunduğunuz şube için yeterlidir.

Manchester’da muhakkak İngiliz olamaz hatta İngiliz gibi davranamazsınız ama Manchester’da, çocukluğu Atina’da ergenlik dönemi babasının işleri sebebiyle İstanbul’da geçmiş bir İngiliz’i oynayabilirsiniz. Bunun için ihtiyacınız olan tek şey basit bilgilerdir.

Manchester’da nasıl kahvaltı yapılır?

Sabahları bol yağda kızarmış fasulye sizin asla Hayır!” diyeceğiniz bir şey değildir.

Liverpoollu bir liman işçisinden bahsederken ona asla İşçi demez, diyemezsiniz.

Futbol sizin mihenk taşınızdır.

Ve Kuzeyli olmakla övünürsünüz.

Brighton’luları aşağılayıp, Bunamış İhtiyarlar demeniz hiç abes oluşturmaz.

Eğer bunları yapamayacak kapasiteniz varsa bir zahmet oralara da gitmeyin.

Sanırım bunu yapabilecek, bunu başarabilecek kapasitedeki insanları özellikle seçiyor olmalı istihbarat örgütleri…

Evrensellik şartı…

İstihbarat Örgütlerinin dış operasyonlarda kullanmak üzere seçtiği eleman kriterlerinde olmazsa olmazlardır bunlar.

Bulunduğu ortama hemen adapte olan, dikkat çekmeyen, inkâr edilemeyen…

Eğer tabii ki “Anakara”dan görevlendirildiyseniz. Yoksa o bölgedeki bir konak varsa operasyonun içinde hiç böyle maceralara ihtiyacınız kalmaz.

İngiliz MI6, Konya’da bir dış operasyon yöneteceği zaman önce satın alabileceği Konyalılarla irtibata geçer eğer bunu başaramazsa kendi bünyesinde Arap – Hindu – Pakistanlılarla operasyonu dizayn eder.

Ve Konya’da Mevlana müzesinde başında Hacı Takkesi ile gezinen Müslüman bir Pakistanlının Türkçesi, size çok sempatik ve eğlenceli gelirken aslında köprünün altından ne sular akmaktadır.

Bunu kimse bilemez.

Siz, o arkadaşın yanında Pakistanlılarla ilgili alaycı bir fıkra anlatırsanız bu arkadaşın kahkahalarla gülmesini ister bağlı bulunduğu Şube müdürü…

Eğer ki reaksiyon verirse uzman olmasanız bile sizin o arkadaşa bakış açınız anında değişir; Ne oldu? Hayırdır? Neden alındın?

Aynı durum, bizler için de geçerlidir muhakkak.

Eğer ki; sarışın / kumral ve renkli gözlü bir insansanız bağlı bulunduğunuz kurumun, sizden faydalanması için Ortadoğu’ya göndermesini bekleyemezsiniz.

Bu, zekâya hakarettir.

Eğer ki; Esmer, siyah saçsiyah kaş ve koyu renk gözlere sahipseniz Neden beni hiç Stockholm’e göndermiyorlar Arkadaş? diye de sitemde bulunamazsınız.

Gideceğiniz yer bellidir.

Gördüğünüz gibi; İstihbarat Teşkilatlarının özellikle Dış Operasyonlar”da kullandıkları uzmanlar, çok küçük nüanslar ama aslında kocaman parametrelerle belli olur.

Ve bu parametreler, fiziksel dış görünüşüz, bireysel yetenekleriniz, yalan ve inandırıcı yalan konusunda kabiliyetleriniz, sahneleme ve o sahneyi oynama durumunuz, siyasi görüşünüz (Milliyetçi olmanız ya da olmama durumu) evrensel kurallara hâkimiyetiniz, gideceğiniz lokasyonla ilgili kültür birikiminiz, bu kültür birikimini doğru ve yerinde kullanma yetenekleriniz hatta analitik ve kriz – stres anları”nda çözümsel tekniklerinizle bağdaşır.

Bunlardan birinde eksiğiniz varsa üzgünüm ama Kırşehir’de “teknik takip” görevine atanırsınız ve Paris’iMilano’yuMadrid’i sadece kartpostallardan görürsünüz.

İşte, istihbarat örgütlerinin dış operasyonlarda seçim kriterleri hemen hemen böyledir.

Eksiğim vardır muhakkak ama fazlam olmadığına eminim…

.

Serkan Yıldız, dikGAZETE.com