Japonya’yı PKK’lılar sardı(!) mı?

Japonya’yı PKK’lılar sardı(!) mı?

Japonya’yı PKK’lılar sardı(!) mı? Japonya’yı PKK’lılar sardı(!) mı?

JAPONYA’YI PKK’LILAR SARDI(!) MI? 

Birkaç gün önce Japon Kamu Güvenliği İstihbarat Ajansı’nın (PSIA), terör örgütü PKK'yı “terör örgütü” listesinden çıkardığına dair bir haber yayımlandı. Başta büyük stratejisiler ve istihbaratçılar (!) olmak üzere Japonya'ya veryansın etmeye, demediğini bırakmamaya başladı. Utanmasalar Japonya'yıTürk düşmanı” ilan edecekler.

Neyse Bu Japonya ne menem bir “Türk düşmanı”ymış (!) müsaadenizle Sayın “Cankara” hocalarımızın makalesinden özetleyelim;

Rusya ile o dönemde sıkıntı yaşamamak isteyen Osmanlı, Ertuğrul mektep gemisini, siyasi bir maksat taşımadan, bahriyelilerin eğitimi için Japonya’ya göndermiş, maalesef geminin dönüş yolunda batması, bu ilişkileri daha da derinleştirmiştir.

Rus-Japon savaşında Rusların kuvvetlerini Asya’ya yönlendirmesi, Kafkasya Cephesinde Osmanlı’nın elini rahatlatmıştır.

İngilizlerin Rusların imdadına yetişmesi ile Ruslar, boğazlardaki talepleri ve Karadeniz’de güç odağı olma imkânını yeniden elde etmişlerdir.

Başbakan Adnan Menderes’in en önemli ziyaretlerinden birisi de Japonya'ya, Ethem Menderes ile birlikte olmuştur.

Japonya’nın Menderes döneminde ve sonrasında köylerin kalkınmasına verdikleri önem giderek artmıştır.

1968 yılında Kıbrıs Barış gücüne 125 bin dolarlık bir yardım bağışlayan Japonlar, yine o dönem, birinci Boğaz Köprüsü’nü yapım ihalesini alamasalar da gelip incelemelerde bulunmuş ve Boğaz Köprüsü sözü alıp gitmişlerdir.

1972'de ise Kıbrıs Barış Gücü’ne 700 bin TL yardımda bulunmuşlardır.

1983 yılında Özal hükümetinin Altınkaya Hidroelektrik Barajı için 45 milyon dolar, 7 yıl ödemesiz 18 yıllık krediyi sağlamışlardır.

Turgut Özal'ın her ekonomik buhranda yardımına koşan Japonlara ahde vefası ise, 15 Mart 1985'te Tahran'da mahsur kalan Japon vatandaşlarının kendi emri ile tahliye edilmesi olmuştur.

1985 yılında İkinci Boğaz Köprüsü ihalesini, Japonlar kazanmıştır.

1990 yılında Körfez krizinde Mısır, Ürdün ve Türkiye'ye 2 milyar dolarlık yardımda bulunmuşlardır.

1999 yılında Japonlar ile Boğaz’da Tüp Geçit ihalesi anlaşmasına varılmış lakin 17 Ağustos İzmit-Gölcük depremi sebebiyle bu anlaşma bekletilmiştir. Sadece İzmit-Gölcük depreminde bölgeye önemli derecede hibeler yapılmıştır.

2003 yılında Afganistan'da görevlendirilen BM Barış Gücü çerçevesinde Afganistan'da Japonlar Türkiye ile beraber çalışmış, Afgan polislerinin Türkiye'de eğitilmesi sürecini finanse etmişlerdir.

Yine sahada birçok kere Türk kuruluşları ile ortak hareket etmiş, birçok yardımı finanse etmişlerdir.

Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Başbakanlığı döneminde, İstanbul Boğazı’nın altına döşenen raylı sistem Marmaray ve Osmangazi Köprüsü, Japon mühendislerin katkıları ile tamamlanan iki önemli projedir. (1)

Vay ki ne vay!..

Bakın hele bu JaponlarınTürk düşmanlığı”na!.. Adamlar utanmasa bizi işgal edecek. (!)

Japonya Public Security İntelligence Agancy yani bizim bildiğimiz adıyla “Kamu Güvenliği Teşkilatı”nın sayfasını incelediğimizde PKK'nın terör örgütü olarak tanımlandığı özet sayfa halan yer almakta; İlgilenenler için sayfayı buraya (2) bırakıyoruz.

Aynı Listeden çıkarılan 183 grubun çoğu “İslam” adıyla kurulan ve terör örgütü olarak nitelendirilen gruplar; Hamas, Filistin Kurtuluş Cephesi, Hizbullah, CIRA (İra’nın devamı), Filistin Kurtuluş Ordusu, Kolombiya Devrimci Silahlı Kuvvetleri (FARC), IŞİD’in alt grupları, Kızıl Tugaylar, Ayvaz ve grupları, EL Aksa Şehitleri Tugayı, El Ömer Mücahitleri, Ensar ve alt grupları, Ceyş El İslam ve alt grupları, PJAK.

Bir diğer konu ise listeye eklenen isimler. Çok enteresan ki bu isimler arasında: Doğu Türkistan İslam Hareketi, Harekât Şam El İslam gibi 9 grup vardı.

Tabii liste ortaya çıktıktan sonra gelen tepkiler sonucunda kapatıldı ya da kaldırıldı ya da askıya alındı. Burada aklımıza gelen soru bu listeyi aslında kim verdi?

Araya Kimler PKK'yı ve PJAK'ı da ekledi. Hamas 'ın kaldırılmasını ABD istemez, Doğu Türkistan İslam Hareketi’nin eklenmesini yine ABD, Filistin Kurtuluş Cephesi’ni Rusya. (4)

Bir diğer enteresan hususun ise yıllardır bu grupların Japonya varlıkları bilinmekte iken neden bir anda bu grupların kendilerini göstermeye başladığı...

Japonya’nın büyük eyaletlerinde sözde eğlenceler düzenliyor. Bu eylemlerin durup dururken çoğalması, bir “itibar zedeleme operasyonunun parçası mıdır” sorusunu akla getirmektedir.

 

Türkiye’den o veya bu şekilde kaçanlar, genelde Japonya’nın Doğu kıyılandaki bölgelerde yerleşik hayata geçen bir Grup, bölgede çok da sevilen bir grup değil. Çoğu müteahhitlik yapıyor ve Türkiye'deki müteahhitlik zihniyetini Japonya’ya taşımaları ile ünlü. Gürültü, toz, saygısızlık… Yapılan veya hareket kötü olunca “Türk” iyi olunca “Kürt yaptı” oluyor. O da enteresan bir durum.

Bir de Nagoya'daki Ordulu hemşerilerimiz var tabii.

Sırf bu sebepten, bir dönem “Japonya, Ordululara vize vermiyor” gibi bir şehir efsanesi bile doğmuştu.

Kendileri Japonya'da PKK'lılara, sanıldığı kadar nefes aldırmıyorlar.

Uzun lafın kısası; Milliyetçilikten öte Gelenekçi bir toplum olan Japonların geleneklerini çiğneyip, kendileri gibi kadim bir toplum olan “Türkleri düşman edinme” gibi bir niyetlerinin olmadığı aşikârdır.

Esas soru; hayal ile gerçeği karıştıranlar ve mesai bitirenler bu işin neresinde.

.
Tolga Eşref Göktürk, dikGAZETE.com

1-https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/2122528

2- https://www.moj.go.jp/psia/ITH/situation/ME_N-africa/Turkey.html)

3 https://www.moj.go.jp/psia/ITH/organizations/index.html#test1

4- https://news.yahoo.co.jp/expert/articles/575563e7bb3f0a726e43503c27de832e25244d19

 

JAPONYA’YI PKK’LILAR SARDI(!) MI? 

Birkaç gün önce Japon Kamu Güvenliği İstihbarat Ajansı’nın (PSIA), terör örgütü PKK'yı “terör örgütü” listesinden çıkardığına dair bir haber yayımlandı. Başta büyük stratejisiler ve istihbaratçılar (!) olmak üzere Japonya'ya veryansın etmeye, demediğini bırakmamaya başladı. Utanmasalar Japonya'yıTürk düşmanı” ilan edecekler.

Neyse Bu Japonya ne menem bir “Türk düşmanı”ymış (!) müsaadenizle Sayın “Cankara” hocalarımızın makalesinden özetleyelim;

Rusya ile o dönemde sıkıntı yaşamamak isteyen Osmanlı, Ertuğrul mektep gemisini, siyasi bir maksat taşımadan, bahriyelilerin eğitimi için Japonya’ya göndermiş, maalesef geminin dönüş yolunda batması, bu ilişkileri daha da derinleştirmiştir.

Rus-Japon savaşında Rusların kuvvetlerini Asya’ya yönlendirmesi, Kafkasya Cephesinde Osmanlı’nın elini rahatlatmıştır.

İngilizlerin Rusların imdadına yetişmesi ile Ruslar, boğazlardaki talepleri ve Karadeniz’de güç odağı olma imkânını yeniden elde etmişlerdir.

Başbakan Adnan Menderes’in en önemli ziyaretlerinden birisi de Japonya'ya, Ethem Menderes ile birlikte olmuştur.

Japonya’nın Menderes döneminde ve sonrasında köylerin kalkınmasına verdikleri önem giderek artmıştır.

1968 yılında Kıbrıs Barış gücüne 125 bin dolarlık bir yardım bağışlayan Japonlar, yine o dönem, birinci Boğaz Köprüsü’nü yapım ihalesini alamasalar da gelip incelemelerde bulunmuş ve Boğaz Köprüsü sözü alıp gitmişlerdir.

1972'de ise Kıbrıs Barış Gücü’ne 700 bin TL yardımda bulunmuşlardır.

1983 yılında Özal hükümetinin Altınkaya Hidroelektrik Barajı için 45 milyon dolar, 7 yıl ödemesiz 18 yıllık krediyi sağlamışlardır.

Turgut Özal'ın her ekonomik buhranda yardımına koşan Japonlara ahde vefası ise, 15 Mart 1985'te Tahran'da mahsur kalan Japon vatandaşlarının kendi emri ile tahliye edilmesi olmuştur.

1985 yılında İkinci Boğaz Köprüsü ihalesini, Japonlar kazanmıştır.

1990 yılında Körfez krizinde Mısır, Ürdün ve Türkiye'ye 2 milyar dolarlık yardımda bulunmuşlardır.

1999 yılında Japonlar ile Boğaz’da Tüp Geçit ihalesi anlaşmasına varılmış lakin 17 Ağustos İzmit-Gölcük depremi sebebiyle bu anlaşma bekletilmiştir. Sadece İzmit-Gölcük depreminde bölgeye önemli derecede hibeler yapılmıştır.

2003 yılında Afganistan'da görevlendirilen BM Barış Gücü çerçevesinde Afganistan'da Japonlar Türkiye ile beraber çalışmış, Afgan polislerinin Türkiye'de eğitilmesi sürecini finanse etmişlerdir.

Yine sahada birçok kere Türk kuruluşları ile ortak hareket etmiş, birçok yardımı finanse etmişlerdir.

Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Başbakanlığı döneminde, İstanbul Boğazı’nın altına döşenen raylı sistem Marmaray ve Osmangazi Köprüsü, Japon mühendislerin katkıları ile tamamlanan iki önemli projedir. (1)

Vay ki ne vay!..

Bakın hele bu JaponlarınTürk düşmanlığı”na!.. Adamlar utanmasa bizi işgal edecek. (!)

Japonya Public Security İntelligence Agancy yani bizim bildiğimiz adıyla “Kamu Güvenliği Teşkilatı”nın sayfasını incelediğimizde PKK'nın terör örgütü olarak tanımlandığı özet sayfa halan yer almakta; İlgilenenler için sayfayı buraya (2) bırakıyoruz.

Aynı Listeden çıkarılan 183 grubun çoğu “İslam” adıyla kurulan ve terör örgütü olarak nitelendirilen gruplar; Hamas, Filistin Kurtuluş Cephesi, Hizbullah, CIRA (İra’nın devamı), Filistin Kurtuluş Ordusu, Kolombiya Devrimci Silahlı Kuvvetleri (FARC), IŞİD’in alt grupları, Kızıl Tugaylar, Ayvaz ve grupları, EL Aksa Şehitleri Tugayı, El Ömer Mücahitleri, Ensar ve alt grupları, Ceyş El İslam ve alt grupları, PJAK.

Bir diğer konu ise listeye eklenen isimler. Çok enteresan ki bu isimler arasında: Doğu Türkistan İslam Hareketi, Harekât Şam El İslam gibi 9 grup vardı.

Tabii liste ortaya çıktıktan sonra gelen tepkiler sonucunda kapatıldı ya da kaldırıldı ya da askıya alındı. Burada aklımıza gelen soru bu listeyi aslında kim verdi?

Araya Kimler PKK'yı ve PJAK'ı da ekledi. Hamas 'ın kaldırılmasını ABD istemez, Doğu Türkistan İslam Hareketi’nin eklenmesini yine ABD, Filistin Kurtuluş Cephesi’ni Rusya. (4)

Bir diğer enteresan hususun ise yıllardır bu grupların Japonya varlıkları bilinmekte iken neden bir anda bu grupların kendilerini göstermeye başladığı...

Japonya’nın büyük eyaletlerinde sözde eğlenceler düzenliyor. Bu eylemlerin durup dururken çoğalması, bir “itibar zedeleme operasyonunun parçası mıdır” sorusunu akla getirmektedir.

 

Türkiye’den o veya bu şekilde kaçanlar, genelde Japonya’nın Doğu kıyılandaki bölgelerde yerleşik hayata geçen bir Grup, bölgede çok da sevilen bir grup değil. Çoğu müteahhitlik yapıyor ve Türkiye'deki müteahhitlik zihniyetini Japonya’ya taşımaları ile ünlü. Gürültü, toz, saygısızlık… Yapılan veya hareket kötü olunca “Türk” iyi olunca “Kürt yaptı” oluyor. O da enteresan bir durum.

Bir de Nagoya'daki Ordulu hemşerilerimiz var tabii.

Sırf bu sebepten, bir dönem “Japonya, Ordululara vize vermiyor” gibi bir şehir efsanesi bile doğmuştu.

Kendileri Japonya'da PKK'lılara, sanıldığı kadar nefes aldırmıyorlar.

Uzun lafın kısası; Milliyetçilikten öte Gelenekçi bir toplum olan Japonların geleneklerini çiğneyip, kendileri gibi kadim bir toplum olan “Türkleri düşman edinme” gibi bir niyetlerinin olmadığı aşikârdır.

Esas soru; hayal ile gerçeği karıştıranlar ve mesai bitirenler bu işin neresinde.

.
Tolga Eşref Göktürk, dikGAZETE.com

1-https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/2122528

2- https://www.moj.go.jp/psia/ITH/situation/ME_N-africa/Turkey.html)

3 https://www.moj.go.jp/psia/ITH/organizations/index.html#test1

4- https://news.yahoo.co.jp/expert/articles/575563e7bb3f0a726e43503c27de832e25244d19