ABD seçimleri ve 2028 'Yeni Nesil' ayaklanmalar

ABD seçimleri ve 2028 'Yeni Nesil' ayaklanmalar

ABD seçimleri ve 2028 'Yeni Nesil' ayaklanmalar ABD seçimleri ve 2028 'Yeni Nesil' ayaklanmalar

ABD seçimleri ve 2028

Demokratlara kim üzülür!

Trump'ın başkan olması neredeyse 2 yıldır bekleniyordu lakin nedense başkan olmasını hiç beklemeyen ya da istemeyen önemli bir gürûh çevremizde vardı. Tabii bu temennilerin çoğu ticari ilişkilerden kaynaklanıyor. Sorsanız devlet-millet meselesi. Bayan Harris’in zihni-sinir projeleri de kaybetmesine tuz-biber eken hususlardı.

Mesela Kuzey Karolina’da bir konuşmasında, fiyatların yükselme sebebinin bakkallar ve marketler olduğunu, bu sebeple marketlere fahiş fiyat uygulamalarını yasaklayacak federal yasalar uygulayacağını beyan etti. Oysa ki genel fiyatlar, Biden-Harris döneminde yüzde 21 artmıştı. Yani aslında fiyat artışlarının temel müsebbibi kendileriydi.

ABD'liler pek hayalperest ve duygusal kişilikler değillerdir; realisttirler ve realiteye göre hareket ederler. Trump buna oynadı. Aslında ilk günden beri buna oynuyordu ve rahat kazandı. Bizdeki çakma stratejistler de hiç utanmadan seçimden sonraki gün ya köşelerinde ya da TV’lerde “Trump kazandı” diye konuştu.

Aslında ABD seçimleri ile uğraşılırken enteresan bilgiler ortaya saçıldı lakin nedense kimsenin dikkatini bunlar çekmedi. Mesela; Jerusalem Post gazetesi, El Cezire’yi kaynak göstererek: Hamas lideri İsmail Haniye'nin 31 Temmuzdaki suikastinden sorumlu 10 İsrail ajanın kimliklerinin açığa çıktığını haber yaptı. “E ne var bunda biz de duyduk” diyebilirsiniz. Evet, ama atlanılan taraf ise bu istihbaratın İran'a ABD tarafından verildiği iddiasıydı. İddia bu kadarla kalmadı tabii. Barack Obama döneminden beri ABD ile İran'ın ciddi istihbarat paylaşımında bulunduğunu, İsrail’in, Suriye’deki operasyonları hakkında ABD'nin İran’a bilgi verdiği iddiası önemliydi.

Bir diğer haberde ise İsrail’in İran'a yaptığı operasyonlarında Azerbaycan’ı kullandığı ve bu bilgiyi yine İran'a ABD’lilerin verdiği. Yani demokrat kanat, bayağı İran'la çalışmış. Şimdi Trump’ın gelmesine İran tayfasının üzülmesini gerçekten anlıyoruz.

Yeni Nesil ayaklanmalar 2028

ABD askeri akademisinde yakın zamanda yayımlanan bir diğer makaleyi size aktarmak isteriz.

Makale aslıda sol fraksiyonlu bir ayaklanmadan bahsetse de okurken ‘acaba’ diyeceğiniz ciddi noktalara değinilmiş;

Yeni nesil ayaklanmalar, internet ve ağ tabanlı, küresel olacak ve anlatı merkezli çatışmaya ve bütünleşmiş maliyet dayatmasına odaklanacak ve sosyal medya ile sanal dünya onun merkezi savaş alanları olacak. Eski gerilla mitlerinden yavaş yavaş insanların kurtulacağını, zira bu mitlerin bireylerin başarı şansları kalmadığında kullanıldığını, artık yenidünyada gerilla mitine ihtiyaç duyulmadığını, bu sebeple gerilla kavramının tamamen dünyadan kaldırılması gerekliliğini…

Dünya çapındaki karşı isyan doktrininin, çağdaş halk savaşı çeşitlerini sınırlamaya veya yenmeye odaklandığını ve “halkı” ağırlık merkezi olarak alarak, teknoloji, siyaset, ekonomi, güvenlik, bilgi ekosistemleri ve sosyal yapılardaki güçlü etkiler ile kendini verimleştirdiğinden bahsedilmektedir.

Makalede, sosyal medya ve sanal dünya, onun merkezi savaş alanları olacaktır. Bu gerçeği kavrayamamak -geçmişte olanlardan ziyade- gelecek olanı düşünmenin daha önemli olduğu vurgulanmaktadır. Ekonomik eşitsizlik, etnik köken, ırk, din veya mezhep, kültür, bölgesel eşitsizlikler, adaletsizlik, yetersizlik veya yolsuzluk olsun, her şey işe yarar. Şiddet, ayaklanmanın kalıcı doğasının bir parçasıdır, ancak ayaklanmalar, şiddete ve onun birçok biçimine vurgu yapmada farklılık gösterir.

2028 yılında UlusA'nın sklerozdan şiddetli bir krize dönüştüğünü hayal edin. Neredeyse tüm vatandaşların internet erişimi var ve çoğu, özellikle gençler, kendi bakış açılarını ve önceliklerini paylaşan sanal küresel topluluklara bağlı. “Ulus A”, küresel ekonomiye bağlı olmasına rağmen önemli bir eşitsizlikten muzdarip. Ülkenin genç vatandaşlarına sağladığı fırsatlar, bağlantıyla beslenen beklentileri karşılayamıyor.

Gençler, birçoğu çevrimiçi oyunlar, siyaset, popüler kültür veya macera arayan ve riske toleranslı olanlar için siber suç veya sembolik vandalizm üzerine odaklanan sanal kabilelerde birleştiler. Bu ortamın algılanan güçlenme ve kahramanlık fırsatlarına hayran kalıyorlar. Sosyal medya, üniversitelerin ve kahve dükkanlarının önceki nesil radikaller için yaptığı gibi, hoşnutsuzluğu işlevsel hale getirmek için ortam sağlıyor…

İsyan haberi yayıldıkça, dünyanın dört bir yanındaki diğer öfkeli, hoşnutsuz genç kabileler, devrimci anlatıdan ve kahramanlık şansından ilham alarak davaya akın ediyor. İdealistler, nesiller arası devrim ve gençlerin güçlendirilmesinden etkilenirken, diğerleri can sıkıntısından veya yeteneklerini akranlarına göstermek için katılıyor. Siber saldırılarda yetenekli sanal bir kabile, resmen isyana katılmadan çok vektörlü bir saldırı başlatarak, ‘Ulus A'nın ekonomik altyapısını ve hükümet sistemlerini hedef alıyor. Birçoğu, bu saldırının sorumluluğunu sosyal medyada üstleniyor ve ‘Ulus A'nın güvenlik güçlerini şaşkına çeviriyor. Kripto para birimini isyancılarla paylaşarak harekete daha gelişmiş teknoloji, istihbarat ve uzmanlık satın almak için bir savaş fonu sağlıyor.

Saldırıların hiçbiri tek başına ‘Ulus A’ hükümetini devirmeye veya isyancıların taleplerini karşılamaya zorlamaya yetmez, ancak sürekli değişen maliyet dayatması, ulusal liderleri ve seçkinleri yıpratmaya başlar. Güvenlik harcamaları önemli ölçüde artarak diğer fonları keser. Yeni güvenlik önlemleri, büyük protestoları tetikler ve ‘Ulus A'nın uluslararası kredi ve iş notları çökerek, toplumun tamamına maliyetler yükler. Siber meşruiyetsizleştirme kampanyasının bir sonucu olarak, ‘Ulus A'nın siyasi ve iş liderleri, kendilerini dünya çapında alay konusu olmuş veya dışlanmış bulurlar.

İsyancıların ve müttefiklerininUlus A’ liderlerine yüklediği kasıtlı ve kasıtsız çok vektörlü, çok kaynaklı maliyetler tahammül edilemez hale gelir.

Yazının kaynağını müsadenizle paylaşmıyoruz. Yazı, aslından makaleden alıntı kısımlar ve birebir çeviridir.

Mehmet Âkif’, “Köse İmam” adlı şiirinde de II. Abdülhamid döneminde, “sâye-i şâhane” deyip yani padişahın ismini kullanıp, onun adına her türlü kötülüğü yapan padişahın etrafındaki kötü adamlardan bahseder:

Eskiden vardı ya meydanda gezen ipsizler:

Hani bir “sâye-i şâhane” çekip her şeyi yer!

Onların birçoğu ahrâr-ı izâm oldu bugün;

Mürteci, nah kafa, bizler... Kerem et; hâli düşün

Saygılarımızla...

.

Tolga Eşref Göktürk, dikGAZETE.com

https://abcnews.go.com/blogs/headlines/2012/03/obama-administration-media-campaign-to-stop-israeli-strike-on-iran

https://www.ynetnews.com/articles/0,7340,L-4209836,00.html

https://www.jns.org/citing-kuwaiti-paper-jerusalem-post-claims-us-leaked-names-of-mossad-agents-in-iran-to-tehran/

https://www.aei.org/foreign-and-defense-policy/the-top-10-obamaleaks-john-brennan-needs-to-explain/

https://www.israelnationalnews.com/news/170547

ABD seçimleri ve 2028

Demokratlara kim üzülür!

Trump'ın başkan olması neredeyse 2 yıldır bekleniyordu lakin nedense başkan olmasını hiç beklemeyen ya da istemeyen önemli bir gürûh çevremizde vardı. Tabii bu temennilerin çoğu ticari ilişkilerden kaynaklanıyor. Sorsanız devlet-millet meselesi. Bayan Harris’in zihni-sinir projeleri de kaybetmesine tuz-biber eken hususlardı.

Mesela Kuzey Karolina’da bir konuşmasında, fiyatların yükselme sebebinin bakkallar ve marketler olduğunu, bu sebeple marketlere fahiş fiyat uygulamalarını yasaklayacak federal yasalar uygulayacağını beyan etti. Oysa ki genel fiyatlar, Biden-Harris döneminde yüzde 21 artmıştı. Yani aslında fiyat artışlarının temel müsebbibi kendileriydi.

ABD'liler pek hayalperest ve duygusal kişilikler değillerdir; realisttirler ve realiteye göre hareket ederler. Trump buna oynadı. Aslında ilk günden beri buna oynuyordu ve rahat kazandı. Bizdeki çakma stratejistler de hiç utanmadan seçimden sonraki gün ya köşelerinde ya da TV’lerde “Trump kazandı” diye konuştu.

Aslında ABD seçimleri ile uğraşılırken enteresan bilgiler ortaya saçıldı lakin nedense kimsenin dikkatini bunlar çekmedi. Mesela; Jerusalem Post gazetesi, El Cezire’yi kaynak göstererek: Hamas lideri İsmail Haniye'nin 31 Temmuzdaki suikastinden sorumlu 10 İsrail ajanın kimliklerinin açığa çıktığını haber yaptı. “E ne var bunda biz de duyduk” diyebilirsiniz. Evet, ama atlanılan taraf ise bu istihbaratın İran'a ABD tarafından verildiği iddiasıydı. İddia bu kadarla kalmadı tabii. Barack Obama döneminden beri ABD ile İran'ın ciddi istihbarat paylaşımında bulunduğunu, İsrail’in, Suriye’deki operasyonları hakkında ABD'nin İran’a bilgi verdiği iddiası önemliydi.

Bir diğer haberde ise İsrail’in İran'a yaptığı operasyonlarında Azerbaycan’ı kullandığı ve bu bilgiyi yine İran'a ABD’lilerin verdiği. Yani demokrat kanat, bayağı İran'la çalışmış. Şimdi Trump’ın gelmesine İran tayfasının üzülmesini gerçekten anlıyoruz.

Yeni Nesil ayaklanmalar 2028

ABD askeri akademisinde yakın zamanda yayımlanan bir diğer makaleyi size aktarmak isteriz.

Makale aslıda sol fraksiyonlu bir ayaklanmadan bahsetse de okurken ‘acaba’ diyeceğiniz ciddi noktalara değinilmiş;

Yeni nesil ayaklanmalar, internet ve ağ tabanlı, küresel olacak ve anlatı merkezli çatışmaya ve bütünleşmiş maliyet dayatmasına odaklanacak ve sosyal medya ile sanal dünya onun merkezi savaş alanları olacak. Eski gerilla mitlerinden yavaş yavaş insanların kurtulacağını, zira bu mitlerin bireylerin başarı şansları kalmadığında kullanıldığını, artık yenidünyada gerilla mitine ihtiyaç duyulmadığını, bu sebeple gerilla kavramının tamamen dünyadan kaldırılması gerekliliğini…

Dünya çapındaki karşı isyan doktrininin, çağdaş halk savaşı çeşitlerini sınırlamaya veya yenmeye odaklandığını ve “halkı” ağırlık merkezi olarak alarak, teknoloji, siyaset, ekonomi, güvenlik, bilgi ekosistemleri ve sosyal yapılardaki güçlü etkiler ile kendini verimleştirdiğinden bahsedilmektedir.

Makalede, sosyal medya ve sanal dünya, onun merkezi savaş alanları olacaktır. Bu gerçeği kavrayamamak -geçmişte olanlardan ziyade- gelecek olanı düşünmenin daha önemli olduğu vurgulanmaktadır. Ekonomik eşitsizlik, etnik köken, ırk, din veya mezhep, kültür, bölgesel eşitsizlikler, adaletsizlik, yetersizlik veya yolsuzluk olsun, her şey işe yarar. Şiddet, ayaklanmanın kalıcı doğasının bir parçasıdır, ancak ayaklanmalar, şiddete ve onun birçok biçimine vurgu yapmada farklılık gösterir.

2028 yılında UlusA'nın sklerozdan şiddetli bir krize dönüştüğünü hayal edin. Neredeyse tüm vatandaşların internet erişimi var ve çoğu, özellikle gençler, kendi bakış açılarını ve önceliklerini paylaşan sanal küresel topluluklara bağlı. “Ulus A”, küresel ekonomiye bağlı olmasına rağmen önemli bir eşitsizlikten muzdarip. Ülkenin genç vatandaşlarına sağladığı fırsatlar, bağlantıyla beslenen beklentileri karşılayamıyor.

Gençler, birçoğu çevrimiçi oyunlar, siyaset, popüler kültür veya macera arayan ve riske toleranslı olanlar için siber suç veya sembolik vandalizm üzerine odaklanan sanal kabilelerde birleştiler. Bu ortamın algılanan güçlenme ve kahramanlık fırsatlarına hayran kalıyorlar. Sosyal medya, üniversitelerin ve kahve dükkanlarının önceki nesil radikaller için yaptığı gibi, hoşnutsuzluğu işlevsel hale getirmek için ortam sağlıyor…

İsyan haberi yayıldıkça, dünyanın dört bir yanındaki diğer öfkeli, hoşnutsuz genç kabileler, devrimci anlatıdan ve kahramanlık şansından ilham alarak davaya akın ediyor. İdealistler, nesiller arası devrim ve gençlerin güçlendirilmesinden etkilenirken, diğerleri can sıkıntısından veya yeteneklerini akranlarına göstermek için katılıyor. Siber saldırılarda yetenekli sanal bir kabile, resmen isyana katılmadan çok vektörlü bir saldırı başlatarak, ‘Ulus A'nın ekonomik altyapısını ve hükümet sistemlerini hedef alıyor. Birçoğu, bu saldırının sorumluluğunu sosyal medyada üstleniyor ve ‘Ulus A'nın güvenlik güçlerini şaşkına çeviriyor. Kripto para birimini isyancılarla paylaşarak harekete daha gelişmiş teknoloji, istihbarat ve uzmanlık satın almak için bir savaş fonu sağlıyor.

Saldırıların hiçbiri tek başına ‘Ulus A’ hükümetini devirmeye veya isyancıların taleplerini karşılamaya zorlamaya yetmez, ancak sürekli değişen maliyet dayatması, ulusal liderleri ve seçkinleri yıpratmaya başlar. Güvenlik harcamaları önemli ölçüde artarak diğer fonları keser. Yeni güvenlik önlemleri, büyük protestoları tetikler ve ‘Ulus A'nın uluslararası kredi ve iş notları çökerek, toplumun tamamına maliyetler yükler. Siber meşruiyetsizleştirme kampanyasının bir sonucu olarak, ‘Ulus A'nın siyasi ve iş liderleri, kendilerini dünya çapında alay konusu olmuş veya dışlanmış bulurlar.

İsyancıların ve müttefiklerininUlus A’ liderlerine yüklediği kasıtlı ve kasıtsız çok vektörlü, çok kaynaklı maliyetler tahammül edilemez hale gelir.

Yazının kaynağını müsadenizle paylaşmıyoruz. Yazı, aslından makaleden alıntı kısımlar ve birebir çeviridir.

Mehmet Âkif’, “Köse İmam” adlı şiirinde de II. Abdülhamid döneminde, “sâye-i şâhane” deyip yani padişahın ismini kullanıp, onun adına her türlü kötülüğü yapan padişahın etrafındaki kötü adamlardan bahseder:

Eskiden vardı ya meydanda gezen ipsizler:

Hani bir “sâye-i şâhane” çekip her şeyi yer!

Onların birçoğu ahrâr-ı izâm oldu bugün;

Mürteci, nah kafa, bizler... Kerem et; hâli düşün

Saygılarımızla...

.

Tolga Eşref Göktürk, dikGAZETE.com

https://abcnews.go.com/blogs/headlines/2012/03/obama-administration-media-campaign-to-stop-israeli-strike-on-iran

https://www.ynetnews.com/articles/0,7340,L-4209836,00.html

https://www.jns.org/citing-kuwaiti-paper-jerusalem-post-claims-us-leaked-names-of-mossad-agents-in-iran-to-tehran/

https://www.aei.org/foreign-and-defense-policy/the-top-10-obamaleaks-john-brennan-needs-to-explain/

https://www.israelnationalnews.com/news/170547