Kalbî hassasiyetini yitirenler ölüdür

Kalbî hassasiyetini yitirenler ölüdür

Bir mana okyanusunda yüzdüğümüzün farkında mısın!

Ve herşeyin "birbirine göre” var olduğunun... 

Ben bazen unutuyorum da!.. 

Hatırlayınca bakıyorum, o süreçte unutmasam, o düşünce ve yaşantıların hiçbiri de var olmazdı…

“Beşeriyetimin getirisi eksik ve kusurlarımı bağışla” duası…

Ki..

Bilincimdeki örtü kalksın. 

O şirk içindeki deneyimim ile tüm o açılan manaları fark edeyim…

Tüm bu işleyen sisteme vâkıf olayım…

Üzerimdeki kuvvelerini, şuurlu ve benliksiz kullanayım öğrendiklerimle.

*

Hata yapanların en hayırlıları tevbe edenlerdir” der Hz. Resulullah

O tevbenin âlâsı ise içinden şuurlu bir şekilde geçilen olsa gerek; çünkü insan, “bilmek” için / “halife” olarak yaratılmıştır.

Alemlere rahmet Hz. Muhammed’e (as) salat ve selam olsun…

(Alem: insan...

Rahmet: Hakikatinden ayrı düşmüş birimsel varlığın/dualitenin nasıl oluştuğunu gösteren; Tevhid (:la ilahe illaAllah) cennetine götüren yolu -ilim+uygulamalar- açan.)

Manaların farklı farklı bilinir olduğu bu alemde, “Her varlığa, açığa çıkış işlevine uygun davranmak edeptir” demiş arifler..

Bunu gözetmeyenler ya meczuplar (aşkından aciz düşmüş) ya da -bu manada- edepsizler (henüz Muhammedî kemâle ermemişler) imiş.

En doğrusunu Allah bilir.

Kalbî hassasiyetini yitirenler ölüdür! Onlar, işittiklerini duyamazlar.

Yani “Tevhid" özde bir şuurdur. 

Çokluk aleminde, düşmanlık edenden sakınılır, gerekirse savaşılır ancak had aşılmaz. Ve bütün manalara şahitlik eder kâmil insan.

*

Başkalarının sana yaptıkları, koşullarını bozabilir, çok daha önemli olan ise seni bozmaması... 

Çünkü bizim kim olduğumuz; bize ne yapıldığı ile değil, bizim ne yaptığımız ile meydana çıkar (Aktif ve sorumlu olduğumuz alan da budur).

Ağır yaralı iken, İmam Ali’nin (kv) uyarısı! 

Kendi canına kastedene dahi haddi aşmayan bu duruş…

“Bunun yemeğini yedirip, istirahatini de temin edin. Eğer yaşayacak olursam ya affederim veya cezasını veririm. Eğer ölürsem, cezasını verin, fakat asla haddi tecavüz ederek Müslümanların kanlarına girmeyiniz. Zira Allah haddi tecavüz edenleri sevmez.”

Gözümüzü korkutmak gibi olmasın da çıta epey yüksek.. 

“Bu bir rıza lokmasıdır... demedim mi!..”

*

Ku-tup-laş-ma-yın. 

Saç-ma-la-ma-yın! 

“Hala tefekkür etmeyecek misiniz?”

*

“Din güzel ahlaktır.”

Varlıkların, kapasitelerinin gereklerini ortaya koyduğunu farkeden, cezada da haddi aşmaz

-imiş- 

kolaylaşsın bizlere de; sevgi ve ilimle…

.

Gülşah A., dikGAZETE.com

Bir mana okyanusunda yüzdüğümüzün farkında mısın!

Ve herşeyin "birbirine göre” var olduğunun... 

Ben bazen unutuyorum da!.. 

Hatırlayınca bakıyorum, o süreçte unutmasam, o düşünce ve yaşantıların hiçbiri de var olmazdı…

“Beşeriyetimin getirisi eksik ve kusurlarımı bağışla” duası…

Ki..

Bilincimdeki örtü kalksın. 

O şirk içindeki deneyimim ile tüm o açılan manaları fark edeyim…

Tüm bu işleyen sisteme vâkıf olayım…

Üzerimdeki kuvvelerini, şuurlu ve benliksiz kullanayım öğrendiklerimle.

*

Hata yapanların en hayırlıları tevbe edenlerdir” der Hz. Resulullah

O tevbenin âlâsı ise içinden şuurlu bir şekilde geçilen olsa gerek; çünkü insan, “bilmek” için / “halife” olarak yaratılmıştır.

Alemlere rahmet Hz. Muhammed’e (as) salat ve selam olsun…

(Alem: insan...

Rahmet: Hakikatinden ayrı düşmüş birimsel varlığın/dualitenin nasıl oluştuğunu gösteren; Tevhid (:la ilahe illaAllah) cennetine götüren yolu -ilim+uygulamalar- açan.)

Manaların farklı farklı bilinir olduğu bu alemde, “Her varlığa, açığa çıkış işlevine uygun davranmak edeptir” demiş arifler..

Bunu gözetmeyenler ya meczuplar (aşkından aciz düşmüş) ya da -bu manada- edepsizler (henüz Muhammedî kemâle ermemişler) imiş.

En doğrusunu Allah bilir.

Kalbî hassasiyetini yitirenler ölüdür! Onlar, işittiklerini duyamazlar.

Yani “Tevhid" özde bir şuurdur. 

Çokluk aleminde, düşmanlık edenden sakınılır, gerekirse savaşılır ancak had aşılmaz. Ve bütün manalara şahitlik eder kâmil insan.

*

Başkalarının sana yaptıkları, koşullarını bozabilir, çok daha önemli olan ise seni bozmaması... 

Çünkü bizim kim olduğumuz; bize ne yapıldığı ile değil, bizim ne yaptığımız ile meydana çıkar (Aktif ve sorumlu olduğumuz alan da budur).

Ağır yaralı iken, İmam Ali’nin (kv) uyarısı! 

Kendi canına kastedene dahi haddi aşmayan bu duruş…

“Bunun yemeğini yedirip, istirahatini de temin edin. Eğer yaşayacak olursam ya affederim veya cezasını veririm. Eğer ölürsem, cezasını verin, fakat asla haddi tecavüz ederek Müslümanların kanlarına girmeyiniz. Zira Allah haddi tecavüz edenleri sevmez.”

Gözümüzü korkutmak gibi olmasın da çıta epey yüksek.. 

“Bu bir rıza lokmasıdır... demedim mi!..”

*

Ku-tup-laş-ma-yın. 

Saç-ma-la-ma-yın! 

“Hala tefekkür etmeyecek misiniz?”

*

“Din güzel ahlaktır.”

Varlıkların, kapasitelerinin gereklerini ortaya koyduğunu farkeden, cezada da haddi aşmaz

-imiş- 

kolaylaşsın bizlere de; sevgi ve ilimle…

.

Gülşah A., dikGAZETE.com