Keşmir’den Doğu Türkistan’a; Türkiye’nin yeni Güç Dengesi

Keşmir’den Doğu Türkistan’a; Türkiye’nin yeni Güç Dengesi

Keşmir’den Doğu Türkistan’a; Türkiye’nin yeni Güç Dengesi Keşmir’den Doğu Türkistan’a; Türkiye’nin yeni Güç Dengesi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dünyanın kalbi olarak adlandırılan Birleşmiş Milletler Teşkilatı’nın (BM) 78. Genel Kurulundaki konuşmasında; sessiz çoğunluğun sesi olduğunu cümle aleme bir daha ilan etti.

Cumhurbaşkanı, uzun süredir dillendirdiği: “Dünya 5'ten büyüktür ve daha adil bir dünya mümkündür” sözüne ilaveten söylediği; “BM Güvenlik Konseyi, artık dünya güvenliğinin teminatı olmaktan çıkmış, 5 ülkenin siyasi stratejilerinin çarpışma alanı haline gelmiştir" sözü, hakikatin ilanından da ötedir.

BM, artık üstü örtülemeyecek ve saklanılamayacak kadar büyük sorunlarla boğuşuyor.

Cumhurbaşkanı’nın burada yaptığı konuşma, bir manifesto hükmündedir. Misyonu ve hedefi bellidir. Hedef başta, BM Güvenlik Konseyi’nin beş daimi ülkesi Amerika, Rusya, Çin, İngiltere ve Fransa olmak üzere diğer üye ülkeler.

Cumhurbaşkanı, toplantıda konuşmakla birlikte aslında dünyanın tüm coğrafi ve sosyal katmanlarına hitap etti. Hitap edilen kitle, geniş olduğu için anlaşılır ve net ifadeler kullandı.

Uluslararası Sistemin düzgün ve adil şartlarda çalışması için kurgulanan BM; bugün geldiği noktada kendisine yüklenen misyonu yerine getirememektedir. BM Genel Sekreteri Antonio Gutarres bile bu durumu çoktan ilan etti.

Yeni Düzen/ Sistem tartışmaları, dünyanın mevcut durumunu özetlese de küresel güçlerin çözüme uzak olduğu biliniyor. Çatışma alanlarının artışı, küresel barış ve güvenliği tehdit etmektedir.

Çatışma alanları, küresel güçlerin vekalet savaşlarının sergi alanına dönüştü. Devletler direkt savaşa dahil olmamakla birlikte, üçüncü bir devleti çatışmaya sürüklemektedirler. Hatta Suriye’de olduğu gibi; Amerika, terör örgütü DAEŞ’e karşı başka bir terör örgütünü yani YPG/PKK’yı askeri olarak finanse etmektedir.

Milletlerin/ devletlerin güvenlik endişesi giderilmelidir. BM; devletlerin güvenlik kaygılarını giderecek adımları acilen atmakla mükellef. Maalesef beş daimi üyenin veto hakkı; BM’nin icraatını baltalamaktadır.

Türkiye Yüzyılı Vizyonu; küresel adalet, barış, güven, istikrar ve refah kavramları ile pozitif yönde örtüşüyor.

Türkiye, uzun zamandır çatışma alanlarının çözüm yolunu ve baskı altındaki milletlerin sıkıntılarını dile getirmektedir.

Türkiye’nin insani dış politikasının temelinde, istikrarın sağlanması ve küresel barış hedeflenmektedir.

Türkiye, anlaşmazlıkların diyalog yoluyla çözülmesi için ikili, bölgesel ve uluslararası platformlarda yoğun çaba gösteriyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın BM 78. Genel Kurulu konuşmasının satır arasında, zulme uğrayan Müslüman milletlere yer vermesi; İslam Dünyası için umut teşkil ediyor.

Cumhurbaşkanı, boşa konuşmuyor. İslam Dünyasının meselelerine de sahip çıktığını; çözümü için takipçi olduğunu ifade ediyor.

Asya’nın güneydoğusu ve doğusunda Müslümanların insani boyutta sıkıntıları devam ediyor.

Rohingya, Keşmir ve Doğu Türkistan’da yaşayan Müslümanlara sistemik şekilde uygulanan zulüm, tekrar hatırlatıldı. Asya’nın bir bütün olarak kalkınması ve refahın sürdürülebilmesi için buradaki insan haklarının ihlali sonlandırılmalıdır.

Güneydoğu ve Doğu Asya’da refah ve barış tesis edilecekse burada yaşayan Müslümanların üzerindeki baskı ve tecrit (soyutlama) kaldırılmalı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan; Hindistan’nın işgali altındaki Keşmir Müslümanlarına uygulanan baskı ve yıldırma politikasını daha önce birçok defa dile getirmişti.

Keşmir meselesi gündemde tazeliğini korumasına rağmen; BM’de rafa kaldırılmış/ soğutulmada bekletilmekte.

Keşmir’de Müslümanlar, mevcut Hindistan yönetimi tarafından terörize edilerek; insanlar suçsuz bir şekilde tutuklanmakta zaman zamanda hedef gözetilmeksizin siviller silahla katledilmektedir.

İngiltere, işgal ettiği Hindistan’dan 1947’de çekilirken; prenslik şeklinde yönetilen Keşmir’i Hindistan ya da Pakistan ile birleşme yönünde serbest bıraktı.

Nüfusunun yüzde 90Müslüman olan Keşmir halkı, 1947'de Pakistan'a katılmaktan yana tavır alsa da dönemin prensi, Hindistan ile birleşmeye karar verdi.

Karara Müslüman Keşmir halkı karşı çıktı. Pakistan ve Hindistan'ın bölgeye asker göndermesi üzerine de taraflar 1947'de ilk kez savaştı. İki ülke arasında yine aynı nedenle 1965 ve 1999'da da savaş çıktı.                                                                                                            Keşmir'in yüzde 45'i Hindistan'ın, yüzde 35'i Pakistan'ın kontrolünde bulunuyor. Bölgenin yüzde 20'sine ise Çin hakim durumda. Hindistan, ele geçirdiği bölgeleri "Cammu Keşmir" eyaleti adı altında kendine bağladı.

Cammu Keşmir, halen Hindistan'da Müslüman nüfusun çoğunlukta olduğu tek eyalet olma özelliği taşıyor. Pakistan ise kendi kontrolü altındaki Keşmir'e “Azad Keşmir /Bağımsız Keşmir” ve “Gilgit Baltistan” adıyla iki özerk bölge statüsü verdi.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK), 1948'den itibaren aldığı kararlarla Keşmir'in askerden arındırılmasını ve geleceğinin halkoyuyla belirlenmesini öngördü.

Hindistan halk oylamasına sıcak bakmazken, Pakistan ise BMGK kararlarının uygulanmasını istiyor. Türkiye de sorunun BMGK kararları çerçevesinde çözülmesini savunuyor.

Erdoğan, geçtiğimiz günlerde Yeni Delhi'deki G-20 zirvesinde Türkiye'yi temsil etmişti.

Türkiye Cumhurbaşkanı, Hindistan Başbakanı Narendra Modi ile görüşmede, Keşmir sorununun Hindistan ile Pakistan arasında diyalog ve iş birliği yoluyla çözülmesi gerektiğini söyledi. 

Erdoğan'a göre iki Asya ülkesi arasında diyaloğun olması çok önemli. Çünkü bu gelişmenin önünü açacaktır.

Türkiye’nin uluslararası güç dengesi; barış ve düzenin tesisi üzerine inşa edildi.

Türkiye gibi devletlerin, ortak insani değerler etrafında birleşmesi; kutuplaşmanın getirdiği güvenlik boşluğunu dolduracaktır.

Erdoğan liderliğindeki Türkiye, birçok uluslararası krizle mücadelede etkin rol oynadı.

Türkiye, önümüzdeki günlerde; Keşmir, Doğu Türkistan ve Rohingya meselesinin çözümü için bir çalışma başlatacak. Uzun soluklu olsa da mazlum/ muztazaf milletlerin sıkıntılarının giderilmesini umut ediyoruz. Karabağ’daki zafer, insanlık adına bir umut oldu.

Sözleri Müzisyen Turgay Evren’e ait eserden bir parça ile yazımızı sonlandıralım.

Keşmir benim adım

Tekrar tekrar katliam

Keşmir, ölüm benim namım

Ben Keşmir’im

Her daim dik dururum…

Not: Doğu Türkistan/ Uygur Meselesi ile ilgili yazı yazmak da nasip olur.

.

Mehmet Yıldırım, dikGAZETE.com

https://www.dikgazete.com/haber/cumhurbaskani-erdogan-batinin-ustun-oldugu-seklindeki-sorun-ureten-anlayisin-sonuna-geldik-641768.html

https://www.dikgazete.com/haber/hindistan-ve-pakistan-arasindaki-kesmir-meselesi-76-yildir-cozulemiyor-816670.html

https://www.dikgazete.com/haber/cumhurbaskani-erdogandan-birlesmis-milletlerde-yogun-diplomasi-trafigi-853421.html

https://www.ndtv.com/india-news/turkish-president-recep-tayyip-erdogan-raises-kashmir-issue-during-un-general-assembly-address-4405893

https://www.haberturk.com/kesmir-in-drami-i-am-kashmir-sarkisiyla-dunyaya-duyurulacak-2962854

https://www.youtube. com/watch?v=bLxxwsxjh7A

https://www.youtube. com/watch?v=kthNrxqEP5I

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dünyanın kalbi olarak adlandırılan Birleşmiş Milletler Teşkilatı’nın (BM) 78. Genel Kurulundaki konuşmasında; sessiz çoğunluğun sesi olduğunu cümle aleme bir daha ilan etti.

Cumhurbaşkanı, uzun süredir dillendirdiği: “Dünya 5'ten büyüktür ve daha adil bir dünya mümkündür” sözüne ilaveten söylediği; “BM Güvenlik Konseyi, artık dünya güvenliğinin teminatı olmaktan çıkmış, 5 ülkenin siyasi stratejilerinin çarpışma alanı haline gelmiştir" sözü, hakikatin ilanından da ötedir.

BM, artık üstü örtülemeyecek ve saklanılamayacak kadar büyük sorunlarla boğuşuyor.

Cumhurbaşkanı’nın burada yaptığı konuşma, bir manifesto hükmündedir. Misyonu ve hedefi bellidir. Hedef başta, BM Güvenlik Konseyi’nin beş daimi ülkesi Amerika, Rusya, Çin, İngiltere ve Fransa olmak üzere diğer üye ülkeler.

Cumhurbaşkanı, toplantıda konuşmakla birlikte aslında dünyanın tüm coğrafi ve sosyal katmanlarına hitap etti. Hitap edilen kitle, geniş olduğu için anlaşılır ve net ifadeler kullandı.

Uluslararası Sistemin düzgün ve adil şartlarda çalışması için kurgulanan BM; bugün geldiği noktada kendisine yüklenen misyonu yerine getirememektedir. BM Genel Sekreteri Antonio Gutarres bile bu durumu çoktan ilan etti.

Yeni Düzen/ Sistem tartışmaları, dünyanın mevcut durumunu özetlese de küresel güçlerin çözüme uzak olduğu biliniyor. Çatışma alanlarının artışı, küresel barış ve güvenliği tehdit etmektedir.

Çatışma alanları, küresel güçlerin vekalet savaşlarının sergi alanına dönüştü. Devletler direkt savaşa dahil olmamakla birlikte, üçüncü bir devleti çatışmaya sürüklemektedirler. Hatta Suriye’de olduğu gibi; Amerika, terör örgütü DAEŞ’e karşı başka bir terör örgütünü yani YPG/PKK’yı askeri olarak finanse etmektedir.

Milletlerin/ devletlerin güvenlik endişesi giderilmelidir. BM; devletlerin güvenlik kaygılarını giderecek adımları acilen atmakla mükellef. Maalesef beş daimi üyenin veto hakkı; BM’nin icraatını baltalamaktadır.

Türkiye Yüzyılı Vizyonu; küresel adalet, barış, güven, istikrar ve refah kavramları ile pozitif yönde örtüşüyor.

Türkiye, uzun zamandır çatışma alanlarının çözüm yolunu ve baskı altındaki milletlerin sıkıntılarını dile getirmektedir.

Türkiye’nin insani dış politikasının temelinde, istikrarın sağlanması ve küresel barış hedeflenmektedir.

Türkiye, anlaşmazlıkların diyalog yoluyla çözülmesi için ikili, bölgesel ve uluslararası platformlarda yoğun çaba gösteriyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın BM 78. Genel Kurulu konuşmasının satır arasında, zulme uğrayan Müslüman milletlere yer vermesi; İslam Dünyası için umut teşkil ediyor.

Cumhurbaşkanı, boşa konuşmuyor. İslam Dünyasının meselelerine de sahip çıktığını; çözümü için takipçi olduğunu ifade ediyor.

Asya’nın güneydoğusu ve doğusunda Müslümanların insani boyutta sıkıntıları devam ediyor.

Rohingya, Keşmir ve Doğu Türkistan’da yaşayan Müslümanlara sistemik şekilde uygulanan zulüm, tekrar hatırlatıldı. Asya’nın bir bütün olarak kalkınması ve refahın sürdürülebilmesi için buradaki insan haklarının ihlali sonlandırılmalıdır.

Güneydoğu ve Doğu Asya’da refah ve barış tesis edilecekse burada yaşayan Müslümanların üzerindeki baskı ve tecrit (soyutlama) kaldırılmalı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan; Hindistan’nın işgali altındaki Keşmir Müslümanlarına uygulanan baskı ve yıldırma politikasını daha önce birçok defa dile getirmişti.

Keşmir meselesi gündemde tazeliğini korumasına rağmen; BM’de rafa kaldırılmış/ soğutulmada bekletilmekte.

Keşmir’de Müslümanlar, mevcut Hindistan yönetimi tarafından terörize edilerek; insanlar suçsuz bir şekilde tutuklanmakta zaman zamanda hedef gözetilmeksizin siviller silahla katledilmektedir.

İngiltere, işgal ettiği Hindistan’dan 1947’de çekilirken; prenslik şeklinde yönetilen Keşmir’i Hindistan ya da Pakistan ile birleşme yönünde serbest bıraktı.

Nüfusunun yüzde 90Müslüman olan Keşmir halkı, 1947'de Pakistan'a katılmaktan yana tavır alsa da dönemin prensi, Hindistan ile birleşmeye karar verdi.

Karara Müslüman Keşmir halkı karşı çıktı. Pakistan ve Hindistan'ın bölgeye asker göndermesi üzerine de taraflar 1947'de ilk kez savaştı. İki ülke arasında yine aynı nedenle 1965 ve 1999'da da savaş çıktı.                                                                                                            Keşmir'in yüzde 45'i Hindistan'ın, yüzde 35'i Pakistan'ın kontrolünde bulunuyor. Bölgenin yüzde 20'sine ise Çin hakim durumda. Hindistan, ele geçirdiği bölgeleri "Cammu Keşmir" eyaleti adı altında kendine bağladı.

Cammu Keşmir, halen Hindistan'da Müslüman nüfusun çoğunlukta olduğu tek eyalet olma özelliği taşıyor. Pakistan ise kendi kontrolü altındaki Keşmir'e “Azad Keşmir /Bağımsız Keşmir” ve “Gilgit Baltistan” adıyla iki özerk bölge statüsü verdi.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK), 1948'den itibaren aldığı kararlarla Keşmir'in askerden arındırılmasını ve geleceğinin halkoyuyla belirlenmesini öngördü.

Hindistan halk oylamasına sıcak bakmazken, Pakistan ise BMGK kararlarının uygulanmasını istiyor. Türkiye de sorunun BMGK kararları çerçevesinde çözülmesini savunuyor.

Erdoğan, geçtiğimiz günlerde Yeni Delhi'deki G-20 zirvesinde Türkiye'yi temsil etmişti.

Türkiye Cumhurbaşkanı, Hindistan Başbakanı Narendra Modi ile görüşmede, Keşmir sorununun Hindistan ile Pakistan arasında diyalog ve iş birliği yoluyla çözülmesi gerektiğini söyledi. 

Erdoğan'a göre iki Asya ülkesi arasında diyaloğun olması çok önemli. Çünkü bu gelişmenin önünü açacaktır.

Türkiye’nin uluslararası güç dengesi; barış ve düzenin tesisi üzerine inşa edildi.

Türkiye gibi devletlerin, ortak insani değerler etrafında birleşmesi; kutuplaşmanın getirdiği güvenlik boşluğunu dolduracaktır.

Erdoğan liderliğindeki Türkiye, birçok uluslararası krizle mücadelede etkin rol oynadı.

Türkiye, önümüzdeki günlerde; Keşmir, Doğu Türkistan ve Rohingya meselesinin çözümü için bir çalışma başlatacak. Uzun soluklu olsa da mazlum/ muztazaf milletlerin sıkıntılarının giderilmesini umut ediyoruz. Karabağ’daki zafer, insanlık adına bir umut oldu.

Sözleri Müzisyen Turgay Evren’e ait eserden bir parça ile yazımızı sonlandıralım.

Keşmir benim adım

Tekrar tekrar katliam

Keşmir, ölüm benim namım

Ben Keşmir’im

Her daim dik dururum…

Not: Doğu Türkistan/ Uygur Meselesi ile ilgili yazı yazmak da nasip olur.

.

Mehmet Yıldırım, dikGAZETE.com

https://www.dikgazete.com/haber/cumhurbaskani-erdogan-batinin-ustun-oldugu-seklindeki-sorun-ureten-anlayisin-sonuna-geldik-641768.html

https://www.dikgazete.com/haber/hindistan-ve-pakistan-arasindaki-kesmir-meselesi-76-yildir-cozulemiyor-816670.html

https://www.dikgazete.com/haber/cumhurbaskani-erdogandan-birlesmis-milletlerde-yogun-diplomasi-trafigi-853421.html

https://www.ndtv.com/india-news/turkish-president-recep-tayyip-erdogan-raises-kashmir-issue-during-un-general-assembly-address-4405893

https://www.haberturk.com/kesmir-in-drami-i-am-kashmir-sarkisiyla-dunyaya-duyurulacak-2962854

https://www.youtube. com/watch?v=bLxxwsxjh7A

https://www.youtube. com/watch?v=kthNrxqEP5I