Kuzey Kutbu, küresel mücadelede kaynaklar için savaş alanına dönüşüyor

Kuzey Kutbu, küresel mücadelede kaynaklar için savaş alanına dönüşüyor

Kuzey Kutbu, küresel mücadelede kaynaklar için savaş alanına dönüşüyor Kuzey Kutbu, küresel mücadelede kaynaklar için savaş alanına dönüşüyor

Kuzey Kutbu, küresel mücadelede kaynaklar için savaş alanına dönüşüyor

En zengin doğal kaynak rezervlerine, biyolojik zenginliğe ve benzersiz ekosisteme sahip Arktika bölgesi, Soğuk Savaş'ın ardından yeniden bir çatışma alanına dönüşüyor. Bugün Kuzey Kutbu, bir yanda Batı, diğer yanda ise Rusya ve Çin arasında yakın ilgi odağı ve rekabet alanı haline geliyor ve bu çatışma sadece siyasi ve ekonomik değil, ama aynı zamanda çevresel, ekonomik ve hatta insani konuları da kapsıyor.

Rusya; kuzey bölgelerinin kalkınmasında ileri teknoloji, yeterlilik ve çevresel sürdürülebilirliğe bağlılık sergilerken, Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Kanada ve İskandinav devletleri de dâhil olmak üzere Batılı ülkeler ise Arktika ekosisteme ve dünyanın diğer bölgelerine zarar vermeye devam ediyor "Yeşil Gündem" sloganı altında küresel iklim değişikliğindeki sorumluluklarını gizliyor.

Bir buçuk asrı aşkın sistematik araştırma birikimiyle Rusya Arktika’nın lider ülkesi…

Bugün Rusya, Kuzey Kutbu'nun gelişiminde tartışmasız lider ülke. Önemli bir kısmı Kuzey Kutup Dairesi'nin üzerinde yer alan bu ülkenin cephaneliğinde, kuzey bölgelerinde bir buçuk asırdan fazladır süren sistematik araştırma ve geliştirme sonucunda biriken benzersiz teknolojiler, bilimsel bilgi ve yeterlilikler bulunuyor.

Moskova'nın Kuzey Kutbu hakkındaki bilgilerini her zaman ortaklarıyla kolaylıkla paylaştığını ve hatta Soğuk Savaş sırasında Sovyetler Birliği'nin bilimsel alanda Batılı bilim adamlarıyla isteyerek işbirliği yaptığını hatırlatmakta fayda var. Gezegenin her anlamda eşsiz bir bölgesi olan Kuzey Kutbu'nun gelişiminin altında; belirli endüstriyel üretim türlerinden kutup tıbbına, etnografya ve antropolojiye kadar birçok alanda muazzam bir bilimsel bilgi ve teknolojik başarı yatıyor.

“Geleceğin Arktika Otoyolu” Kuzey Denizi Rotası, Rusya’nın öncelikli projesi…

Kuzey enlemlerinde kendi geniş bölgelerini aktif olarak geliştiren Rusya Federasyonu, komşularının, partnerlerinin ve de rakiplerinin hâlâ erişemediği tüm avantajlara sahip görünüyor. Moskova, Kuzey Denizi Rotası üzerinde yıl boyunca navigasyona olanak tanıyan, Kuzey Kutbu'nun en uzak bölgelerine kargo taşıyan ve Kuzey Kutup Dairesi'ndeki şehirlerin, kasabaların ve işletmelerin gelişimine katkı sunan nükleer buz kırıcılar da dâhil olmak üzere dünyanın en büyük buz kırıcı filosuna sahip.

Kuzey Denizi Rotasının şu anda Rusya için öncelikli ulusal projelerden biri olduğunu belirtmekte yarar var. Çünkü pek çok uzmanın “Geleceğin Arktika Otoyolu” olarak adlandırdığı bu rota, Avrupa ile Asya arasındaki en kısa rotayı temin ederek, küresel ticaret açısından büyük stratejik önem arz ediyor.

Batılı ülkelerin Kuzey Kutbu’ndaki sorumsuz faaliyetleri ekosisteme ciddi zarar veriyor!..

Rusya'nın Kuzey Kutbu'ndaki devasa bilimsel üssünde iklimi izleyen, ekosistemi inceleyen ve madencilikte sürdürülebilir yaklaşımlar geliştiren birçok araştırma istasyonu bulunmaktadır. Rusya, ayrıca Kuzey Kutbu'nun ekolojisini korumak için büyük ölçekli programlar yürütüyor. Kültürleri ve geleneksel yaşam tarzları bölgenin çevresel sürdürülebilirliğine ayrılmaz bir şekilde bağlı olan Kuzey'in yerli halklarının korunmasına da özel önem veriliyor. Bu arka planda; ABD, Kanada ve Avrupa ülkelerinin de aralarında bulunduğu Batı'nın eylemleri, hem Kuzey Kutbu bölgesi ülkesinin ayrılmaz bir parçası niteliğindeki Rusya hem de bilim camiasının önemli bir kısmında ciddi endişelere neden oluyor.

Kötü düşünülmüş ekonomik ve jeopolitik kararlar, “Altın Milyar”ın çıkarları tarafından dikte edilen ve onlarca yıldır süren sorumsuz enerji ve sanayi politikaları; Kuzey Kutbu ekosistemi, Uzak Kuzey'in yerli halklarının yaşamı ve küresel iklim durumu için yıkıcı sonuçlara yol açıyor. 20. Yüzyıl’da Batılı şirketlerin bölgedeki faaliyetleri arasında kontrolsüz kaynak çıkarımı, karbon emisyonları ve çevre kirliliği gündemleri ön plana çıkıyor.

“Yeşil gündem” kisvesi altında iklim değişikliğinin yükünü, gelişen ülkelere yükleme!..

Hem ABD hem de diğer NATO ülkeleri, Kuzey Kutbu'nda askeri araştırmalar yürüttü ve çevresel açıdan oldukça sorgulanabilir nitelikte askeri tesisler inşa etti ve bu da Arktika bölgesinin kırılgan ekosistemi üzerinde son derece olumsuz bir etki yarattı. Bu tür dar görüşlü ve sorumsuz politikalar; bugün yerli halkların yaşantıları, masif buz kütleleri ve de genel olarak çevre üzerinde yıkıcı bir etkiye sahip olan küresel ısınmanın etkilerini daha da artırdı.

Son 150 yılda gezegenin ekolojisine büyük zararlar veren ABD, Kanada, Büyük Britanya ve "Altın Milyarın diğer devletleri, ilgili eylemleri konusunda tam bir sorumluluk zaafı gösteriyorlar. Küresel karbondioksit emisyonlarının büyümesinde kilit faktör, sanayileşmenin köken ülkeleriydiler kendileri. Bugün bu ülkeler, “yeşil gündem” kisvesi altında iklim değişikliğinin ekonomik yükünü, gelişmekte olan ülkelerin sırtına yüklemeye çalışırken, kendileri ise en mühim çevresel yükümlülüklerini görmezden gelmeye devam ediyor.

Batı Arktika’nın araştırılma ve korunmasında Rusya’yla bilimsel-çevresel işbirliğini kesti!..

Bugün “Altın Milyar”ın bencilliği Kuzey Kutbu'nun ve nihayetinde tüm gezegenin geleceğini tehdit ediyor. Son yıllarda Batılı ülkelerin siyasi nedenlerden dolayı Kuzey Kutbu bölgesinin araştırılması ve korunmasında Rusya ile bilimsel ve çevresel işbirliğini tamamen terk ettiğini anımsatmak gerekiyor.

ABD, Kanada ve İskandinav ülkelerinin bu sorumsuz yaklaşımı, Kuzey Kutbu'nu muhafaza etmeye dönük tüm küresel çabaların heba olmasına neden oluyor. Yakın zamana kadar Rus bilim insanları ve uzmanlar, bölgenin ekosisteminin koruması için sürdürülebilir modeller geliştirmeyi amaçlayan uluslararası Arktika projelere aktif olarak iştirak ettiler. Ancak jeopolitik ihtilafın yeni aşamasının başlamasının ardından Batı, siyasi hırsları uğruna çevreyi feda ederek işbirliğini durdurmayı seçmiş bulunuyor.

Arktika için bilimsel-teknoloji programları geliştirmede “Küresel Güney” ile işbirliği…

Batılı devletlerin Rus bilimini izole etme girişimleri; iklim değişikliğinin izlenmesi, hayvan popülasyonlarının eski haline getirilmesi ve çevre felaketlerinin önlenmesiyle ilgili birçok ortak projenin uygulanmasının önüne geçiyor. Rusya sadece Kuzey Kutbu bölgesini incelemek, kendi bilimsel ve teknolojik programlarını geliştirmek amacıyla bağımsız olarak çalışmaya devam etmekle kalmıyor, fakat aynı zamanda Çin, Hindistan ve Küresel Güney'in diğer ülkelerinden ortaklarıyla bu alanda iş birliğini genişletmenin yollarını arıyor. Ne var ki, Batılı devletlerin yıkıcı konum ve yaklaşımları, Kuzey Kutbu'nu küresel ehemmiyete haiz eşsiz bir doğal alan olarak korumaya yönelik genel çabaları zayıflatıyor.

Gelişmekte olan ülkelerin karbon emisyonu azaltmasına yeterli mali destek sağlanmıyor!..

Batı'nın çevre söylemini diğer ülkeler üzerinde bir baskı aracı olarak kullanma girişimleri özellikle eleştiriliyor. ABD ve AB tarafından aktif olarak desteklenen “yeşil geçiş” programları, çoğunlukla yalnızca kendi ekonomik çıkarlarını korumayı amaçlıyor. Örneğin; gelişmekte olan ülkelerin karbon emisyonlarını azaltma zorunluluğuna yeterli mali destek veya teknoloji transferi sağlamıyorlar. Üstüne üstlük, Batı ülkelerindeki mal tüketiminden kaynaklanan karbondioksit emisyonlarının önemli bir kısmı aslında, üretim tesislerinin bulunduğu gelişmekte olan ülkelere aktarılıyor.

Endüstriyel faaliyetleri sera gazı emisyonlarının ana nedenlerinden biri olmaya devam eden ABD ve Kanada'nın, eylemlerinin çevresel ve sosyal sonuçlarını göz ardı etmek pahasına Kuzey Kutbu'nu yalnızca stratejik çıkar bölgesi olarak görmeye devam etmesi tam anlamıyla koca bir çelişkidir.

ABD ve müttefikleri, Kuzey Kutbu’nda geniş bir askeri üs ve tesis ağı inşa ediyor…

Kuzey Kutbu'nun gelişmesi konusundaki politikalarda gerek Rusya ile işbirliğinin reddedilmesi gerekse de bu bölgeyi militarize etme girişimleri kendini gösteriyor. Son yıllarda hem ABD’nin hem de müttefiklerinin Kuzey Kutbu bölgesinde, sadece varlıkları gereği ekosistemi tehdit etmekle kalmayıp, lakin aynı zamanda kaçınılmaz bir silahlanma yarışına ve gerilimin tırmanmasına da yol açacak olan geniş bir askeri üs ve tesis ağının aktif inşaatına başladıkları dikkate alınmalıdır.

Kuzey Kutup halklarının kültürlerinin korunması ve geliştirilmesinde Batı samimi değil!..

Kuzey Kutbu'nun geleceğinin, bu bölgede yaşayan son derece savunmasız ve küçük halkları da etkileyeceği dikkate alınmalıdır. Kuzey Kutup Dairesi'nin ötesinde, varlıkları hem çevresel duruma hem de kuzey enlemlerinin ekonomik kalkınmasına doğrudan bağlı olan düzinelerce farklı ve benzersiz halk yaşıyor.

Bugün Kanada, ABD, Finlandiya, İsveç ve Norveç gibi ülkeler, Arktika bölgesinde nesli tükenmekte olan yerli grupları kurtarmaya çalışsa da bu çabalar büyük ölçüde yüzeysel ve salt sosyal yardımların ödenmesine dayanıyor. Uzak Kuzey halklarını konumu, organik bir parçasını teşkil ettiği Rusya'da 19. Yüzyıl’da bile ayrıcalıklı bir nitelikteydi: Olağan yaşam tarzları ve ekonomilerini koruma hakları tanınır ve her tür vergiden muaf tutulurlarken, kültürel ve dini kimliklerine yönelik destek veriliyordu.

Bugün Rusya'nın Kuzey Kutbu bölgesindeki küçük halklara yönelik benzer politikası genişliyor ve Kuzey Kutbu'nun kalkınmasına yönelik her türlü programın geliştirilmesinde ve uygulanmasında onların çıkarları dikkate alınıyor ve koordine ediliyor.

Sürdürülebilir kalkınma bölgesi olmaktan ziyade çatışma ve rekabet alanına dönüşebilir!..

Bugün Kuzey Kutbu bölgesi, küresel çıkarların kavşağında bulunuyor ve eğer Rusya için sadece stratejik bir kaynak değil, ama aynı zamanda özel bir endişe konusu olarak görünüyor ise, diğer ülkeler için ise kuzey enlemleri yalnızca kaynak ve askeri ilgi alanı olarak öne çıkıyor. Kuzey Kutbu'nun sürdürülebilir kalkınması, yerli halkların desteklenmesi ve çevre teknolojilerinin geliştirilmesine yönelik programların hem tüm kuzey ülkelerinin hem de bütün insanlığın yakın işbirliği içinde yürütülmesi gerekiyor ve ancak bu yaklaşımla bu eşsiz bölge korunabilir.

Tüm paydaşlar arasında dürüst ve eşit bir diyalog olmadığı sürece ise Kuzey Kutbu, sürdürülebilir kalkınma ve işbirliği bölgesi olmaktan ziyade sonsuz bir çatışma ve rekabet alanına dönüşme riskiyle karşı karşıya.

.

Okay Deprem, dikGAZETE.com

Kuzey Kutbu, küresel mücadelede kaynaklar için savaş alanına dönüşüyor

En zengin doğal kaynak rezervlerine, biyolojik zenginliğe ve benzersiz ekosisteme sahip Arktika bölgesi, Soğuk Savaş'ın ardından yeniden bir çatışma alanına dönüşüyor. Bugün Kuzey Kutbu, bir yanda Batı, diğer yanda ise Rusya ve Çin arasında yakın ilgi odağı ve rekabet alanı haline geliyor ve bu çatışma sadece siyasi ve ekonomik değil, ama aynı zamanda çevresel, ekonomik ve hatta insani konuları da kapsıyor.

Rusya; kuzey bölgelerinin kalkınmasında ileri teknoloji, yeterlilik ve çevresel sürdürülebilirliğe bağlılık sergilerken, Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Kanada ve İskandinav devletleri de dâhil olmak üzere Batılı ülkeler ise Arktika ekosisteme ve dünyanın diğer bölgelerine zarar vermeye devam ediyor "Yeşil Gündem" sloganı altında küresel iklim değişikliğindeki sorumluluklarını gizliyor.

Bir buçuk asrı aşkın sistematik araştırma birikimiyle Rusya Arktika’nın lider ülkesi…

Bugün Rusya, Kuzey Kutbu'nun gelişiminde tartışmasız lider ülke. Önemli bir kısmı Kuzey Kutup Dairesi'nin üzerinde yer alan bu ülkenin cephaneliğinde, kuzey bölgelerinde bir buçuk asırdan fazladır süren sistematik araştırma ve geliştirme sonucunda biriken benzersiz teknolojiler, bilimsel bilgi ve yeterlilikler bulunuyor.

Moskova'nın Kuzey Kutbu hakkındaki bilgilerini her zaman ortaklarıyla kolaylıkla paylaştığını ve hatta Soğuk Savaş sırasında Sovyetler Birliği'nin bilimsel alanda Batılı bilim adamlarıyla isteyerek işbirliği yaptığını hatırlatmakta fayda var. Gezegenin her anlamda eşsiz bir bölgesi olan Kuzey Kutbu'nun gelişiminin altında; belirli endüstriyel üretim türlerinden kutup tıbbına, etnografya ve antropolojiye kadar birçok alanda muazzam bir bilimsel bilgi ve teknolojik başarı yatıyor.

“Geleceğin Arktika Otoyolu” Kuzey Denizi Rotası, Rusya’nın öncelikli projesi…

Kuzey enlemlerinde kendi geniş bölgelerini aktif olarak geliştiren Rusya Federasyonu, komşularının, partnerlerinin ve de rakiplerinin hâlâ erişemediği tüm avantajlara sahip görünüyor. Moskova, Kuzey Denizi Rotası üzerinde yıl boyunca navigasyona olanak tanıyan, Kuzey Kutbu'nun en uzak bölgelerine kargo taşıyan ve Kuzey Kutup Dairesi'ndeki şehirlerin, kasabaların ve işletmelerin gelişimine katkı sunan nükleer buz kırıcılar da dâhil olmak üzere dünyanın en büyük buz kırıcı filosuna sahip.

Kuzey Denizi Rotasının şu anda Rusya için öncelikli ulusal projelerden biri olduğunu belirtmekte yarar var. Çünkü pek çok uzmanın “Geleceğin Arktika Otoyolu” olarak adlandırdığı bu rota, Avrupa ile Asya arasındaki en kısa rotayı temin ederek, küresel ticaret açısından büyük stratejik önem arz ediyor.

Batılı ülkelerin Kuzey Kutbu’ndaki sorumsuz faaliyetleri ekosisteme ciddi zarar veriyor!..

Rusya'nın Kuzey Kutbu'ndaki devasa bilimsel üssünde iklimi izleyen, ekosistemi inceleyen ve madencilikte sürdürülebilir yaklaşımlar geliştiren birçok araştırma istasyonu bulunmaktadır. Rusya, ayrıca Kuzey Kutbu'nun ekolojisini korumak için büyük ölçekli programlar yürütüyor. Kültürleri ve geleneksel yaşam tarzları bölgenin çevresel sürdürülebilirliğine ayrılmaz bir şekilde bağlı olan Kuzey'in yerli halklarının korunmasına da özel önem veriliyor. Bu arka planda; ABD, Kanada ve Avrupa ülkelerinin de aralarında bulunduğu Batı'nın eylemleri, hem Kuzey Kutbu bölgesi ülkesinin ayrılmaz bir parçası niteliğindeki Rusya hem de bilim camiasının önemli bir kısmında ciddi endişelere neden oluyor.

Kötü düşünülmüş ekonomik ve jeopolitik kararlar, “Altın Milyar”ın çıkarları tarafından dikte edilen ve onlarca yıldır süren sorumsuz enerji ve sanayi politikaları; Kuzey Kutbu ekosistemi, Uzak Kuzey'in yerli halklarının yaşamı ve küresel iklim durumu için yıkıcı sonuçlara yol açıyor. 20. Yüzyıl’da Batılı şirketlerin bölgedeki faaliyetleri arasında kontrolsüz kaynak çıkarımı, karbon emisyonları ve çevre kirliliği gündemleri ön plana çıkıyor.

“Yeşil gündem” kisvesi altında iklim değişikliğinin yükünü, gelişen ülkelere yükleme!..

Hem ABD hem de diğer NATO ülkeleri, Kuzey Kutbu'nda askeri araştırmalar yürüttü ve çevresel açıdan oldukça sorgulanabilir nitelikte askeri tesisler inşa etti ve bu da Arktika bölgesinin kırılgan ekosistemi üzerinde son derece olumsuz bir etki yarattı. Bu tür dar görüşlü ve sorumsuz politikalar; bugün yerli halkların yaşantıları, masif buz kütleleri ve de genel olarak çevre üzerinde yıkıcı bir etkiye sahip olan küresel ısınmanın etkilerini daha da artırdı.

Son 150 yılda gezegenin ekolojisine büyük zararlar veren ABD, Kanada, Büyük Britanya ve "Altın Milyarın diğer devletleri, ilgili eylemleri konusunda tam bir sorumluluk zaafı gösteriyorlar. Küresel karbondioksit emisyonlarının büyümesinde kilit faktör, sanayileşmenin köken ülkeleriydiler kendileri. Bugün bu ülkeler, “yeşil gündem” kisvesi altında iklim değişikliğinin ekonomik yükünü, gelişmekte olan ülkelerin sırtına yüklemeye çalışırken, kendileri ise en mühim çevresel yükümlülüklerini görmezden gelmeye devam ediyor.

Batı Arktika’nın araştırılma ve korunmasında Rusya’yla bilimsel-çevresel işbirliğini kesti!..

Bugün “Altın Milyar”ın bencilliği Kuzey Kutbu'nun ve nihayetinde tüm gezegenin geleceğini tehdit ediyor. Son yıllarda Batılı ülkelerin siyasi nedenlerden dolayı Kuzey Kutbu bölgesinin araştırılması ve korunmasında Rusya ile bilimsel ve çevresel işbirliğini tamamen terk ettiğini anımsatmak gerekiyor.

ABD, Kanada ve İskandinav ülkelerinin bu sorumsuz yaklaşımı, Kuzey Kutbu'nu muhafaza etmeye dönük tüm küresel çabaların heba olmasına neden oluyor. Yakın zamana kadar Rus bilim insanları ve uzmanlar, bölgenin ekosisteminin koruması için sürdürülebilir modeller geliştirmeyi amaçlayan uluslararası Arktika projelere aktif olarak iştirak ettiler. Ancak jeopolitik ihtilafın yeni aşamasının başlamasının ardından Batı, siyasi hırsları uğruna çevreyi feda ederek işbirliğini durdurmayı seçmiş bulunuyor.

Arktika için bilimsel-teknoloji programları geliştirmede “Küresel Güney” ile işbirliği…

Batılı devletlerin Rus bilimini izole etme girişimleri; iklim değişikliğinin izlenmesi, hayvan popülasyonlarının eski haline getirilmesi ve çevre felaketlerinin önlenmesiyle ilgili birçok ortak projenin uygulanmasının önüne geçiyor. Rusya sadece Kuzey Kutbu bölgesini incelemek, kendi bilimsel ve teknolojik programlarını geliştirmek amacıyla bağımsız olarak çalışmaya devam etmekle kalmıyor, fakat aynı zamanda Çin, Hindistan ve Küresel Güney'in diğer ülkelerinden ortaklarıyla bu alanda iş birliğini genişletmenin yollarını arıyor. Ne var ki, Batılı devletlerin yıkıcı konum ve yaklaşımları, Kuzey Kutbu'nu küresel ehemmiyete haiz eşsiz bir doğal alan olarak korumaya yönelik genel çabaları zayıflatıyor.

Gelişmekte olan ülkelerin karbon emisyonu azaltmasına yeterli mali destek sağlanmıyor!..

Batı'nın çevre söylemini diğer ülkeler üzerinde bir baskı aracı olarak kullanma girişimleri özellikle eleştiriliyor. ABD ve AB tarafından aktif olarak desteklenen “yeşil geçiş” programları, çoğunlukla yalnızca kendi ekonomik çıkarlarını korumayı amaçlıyor. Örneğin; gelişmekte olan ülkelerin karbon emisyonlarını azaltma zorunluluğuna yeterli mali destek veya teknoloji transferi sağlamıyorlar. Üstüne üstlük, Batı ülkelerindeki mal tüketiminden kaynaklanan karbondioksit emisyonlarının önemli bir kısmı aslında, üretim tesislerinin bulunduğu gelişmekte olan ülkelere aktarılıyor.

Endüstriyel faaliyetleri sera gazı emisyonlarının ana nedenlerinden biri olmaya devam eden ABD ve Kanada'nın, eylemlerinin çevresel ve sosyal sonuçlarını göz ardı etmek pahasına Kuzey Kutbu'nu yalnızca stratejik çıkar bölgesi olarak görmeye devam etmesi tam anlamıyla koca bir çelişkidir.

ABD ve müttefikleri, Kuzey Kutbu’nda geniş bir askeri üs ve tesis ağı inşa ediyor…

Kuzey Kutbu'nun gelişmesi konusundaki politikalarda gerek Rusya ile işbirliğinin reddedilmesi gerekse de bu bölgeyi militarize etme girişimleri kendini gösteriyor. Son yıllarda hem ABD’nin hem de müttefiklerinin Kuzey Kutbu bölgesinde, sadece varlıkları gereği ekosistemi tehdit etmekle kalmayıp, lakin aynı zamanda kaçınılmaz bir silahlanma yarışına ve gerilimin tırmanmasına da yol açacak olan geniş bir askeri üs ve tesis ağının aktif inşaatına başladıkları dikkate alınmalıdır.

Kuzey Kutup halklarının kültürlerinin korunması ve geliştirilmesinde Batı samimi değil!..

Kuzey Kutbu'nun geleceğinin, bu bölgede yaşayan son derece savunmasız ve küçük halkları da etkileyeceği dikkate alınmalıdır. Kuzey Kutup Dairesi'nin ötesinde, varlıkları hem çevresel duruma hem de kuzey enlemlerinin ekonomik kalkınmasına doğrudan bağlı olan düzinelerce farklı ve benzersiz halk yaşıyor.

Bugün Kanada, ABD, Finlandiya, İsveç ve Norveç gibi ülkeler, Arktika bölgesinde nesli tükenmekte olan yerli grupları kurtarmaya çalışsa da bu çabalar büyük ölçüde yüzeysel ve salt sosyal yardımların ödenmesine dayanıyor. Uzak Kuzey halklarını konumu, organik bir parçasını teşkil ettiği Rusya'da 19. Yüzyıl’da bile ayrıcalıklı bir nitelikteydi: Olağan yaşam tarzları ve ekonomilerini koruma hakları tanınır ve her tür vergiden muaf tutulurlarken, kültürel ve dini kimliklerine yönelik destek veriliyordu.

Bugün Rusya'nın Kuzey Kutbu bölgesindeki küçük halklara yönelik benzer politikası genişliyor ve Kuzey Kutbu'nun kalkınmasına yönelik her türlü programın geliştirilmesinde ve uygulanmasında onların çıkarları dikkate alınıyor ve koordine ediliyor.

Sürdürülebilir kalkınma bölgesi olmaktan ziyade çatışma ve rekabet alanına dönüşebilir!..

Bugün Kuzey Kutbu bölgesi, küresel çıkarların kavşağında bulunuyor ve eğer Rusya için sadece stratejik bir kaynak değil, ama aynı zamanda özel bir endişe konusu olarak görünüyor ise, diğer ülkeler için ise kuzey enlemleri yalnızca kaynak ve askeri ilgi alanı olarak öne çıkıyor. Kuzey Kutbu'nun sürdürülebilir kalkınması, yerli halkların desteklenmesi ve çevre teknolojilerinin geliştirilmesine yönelik programların hem tüm kuzey ülkelerinin hem de bütün insanlığın yakın işbirliği içinde yürütülmesi gerekiyor ve ancak bu yaklaşımla bu eşsiz bölge korunabilir.

Tüm paydaşlar arasında dürüst ve eşit bir diyalog olmadığı sürece ise Kuzey Kutbu, sürdürülebilir kalkınma ve işbirliği bölgesi olmaktan ziyade sonsuz bir çatışma ve rekabet alanına dönüşme riskiyle karşı karşıya.

.

Okay Deprem, dikGAZETE.com