Neden 23 Nisan?..
Neden 23 Nisan?..
- 22-10-2019 05:36
- 1091
- 22-10-2019 05:36
- 1091
Vatan Partisi Genel Başkanı Sayın Doğu Perinçek, katıldığı bir televizyon programında Atatürk'ün 23 Nisan'ı "Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı" yapmasını yanlış bularak demiş ki;
"Atatürk’ün bir yanlışı.
23 Nisan’ı Çocuk Bayramı yapmak bence yanlış.
23 Nisan bizim devrim günümüz. (...)
Hata demiyorum, biraz daha ağırlaştırıyorum, çok ciddi bir hata diyorum.
Bakın Atatürk peygamber değil, bunlar çok büyük yanlışlar.
Bu itirazlar Atatürkçü değil.
Türkiye bugün bir devrimin eşiğine gelmiş; üretim devrimi yapıyor.
Bu devrimleri, siz çocuklara balon dağıtarak o devrimin meşalesini yakamazsınız.
Çocuk Bayramı diye devrim unutturuluyor."
Bu bana, Fuzulî'nin bir şiirini hatırlattı.
FUZULÎ diyor ki:
"Mey biter saki kalır,
her renk solar haki kalır,
diploma insanın cehlini alsa da
hamurunda varsa eşeklik, cehalet baki kalır.."
Ben de bu yüzden, 18 Nisan 2016 tarihinde Denizli Gazetesi'nde yayınlanan yazımı tekrar yayınlanamak zorunda hissettim!
Anlayana sivrisinek, anlamayana davul zurna olsun...
İNSANLIK VAR OLDUKÇA 23 NİSAN YAŞAYACAK...
Malum, TBMM Başkanlığı, Meclis’in 96. kuruluş yıl dönümü olan 23 Nisan Milli Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlamalarını bu yıl ‘terör ve şehitler’ gerekçesiyle iptal etti.
Bu gerekçenin anlamsızlığını Yılmaz Özdil, Sözcü Gazetesindeki köşesinde çok güzel anlattı.
GEREKÇEYİ ÖĞRENDİK DE SEBEPLERİ ÇOK NET BİLEMİYORUZ...
Saltanat özlemi duyanların "Hakimiyetin kayıtsız şartsız milletin" olmasından rahatsızlık duymaları normal. Bu herkesçe biliniyor.
İPTALİN MANTALİTESİ...
İptalin arka planında yatan gerçek mantalite aşağıda anlatacaklarım olabilir mi? Yorum okuyucunun, ben soruyorum sadece...
Osmanlı İmparatorluğu'nda 1917 yılına kadar, yaşının büyük küçük olduğuna bakılmadan çocukların evlendirilmeleri caizdi. 25 Ekim 1917 (8 Muharrem 1336) tarihinde Hukuk-u Aile Kararnamesi ile 9 yaşından küçük kız çocuklarıyla evlenmek yasaklandı. Bu yasağa "Medeni olacağız diye, Allah'ın emirlerinden vaz mı geçeceğiz" diye itirazlar gelir. Ama ne mutludur ki çoğunluk böyle düşünmez. Kararname oy çokluğuyla kabul edilir.
Çoğu mezhebe göre, küçük büyük demeden çocukların evlendirilmelerinde sakınca yoktur. Oysa Kur’an-ı Kerim’de küçük yaşta çocukların evlendirilmelerinin zımni de olsa caiz olduğuna dair hiç bir hüküm bulunmamaktadır.
Bu mezheplerin aksine, Kur’ân-ı Kerim’de, evlenme çağından söz edilir (Nisa 4/6). Çiftlerin evlenme çağına gelmeleri yetmez, reşit olmaları da şarttır (Nisa 4/4). Esir kadınlar bile onayları alınmadan evlendirilemezler.
Allah Teâlâ, Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmuştur:
“Sizden iffetli mümin kadınlarla nikâhlanacak güçte olmayanlar, ellerinizin altındaki esir mümin kadınlarla evlenebilirler. Allah, inancınızı iyi bilir. Biriniz diğerindendir. Onları ailelerinin izni ile nikâhlayın ve onlara mehirlerini marufa uygun olarak verin." (Nisa 4/25)
Ne yazık ki 9 yaşından küçük kızlarla evlenme yasağı, uzun sürmez. “Medeni olacağız diye Allah’ın emirlerinden vaz mı geçeceğiz” diyen, Allah’ın indirdiği dini değil, insanların uydurduğu dini savunanlar, ağır basar ve bu yasal düzenleme Sadrazam Vekili ve Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi’nin imzasıyla yayımlanan 19 Haziran 1919 tarihli muvakkat bir kânunla yürürlükten kaldırılır.
Gazi Mustafa Kemal, küçük çocukların evlendirilmesini bir türlü içine sindiremez, kabullenemez. Ama sabreder...
1 Kasım 1922'de Saltanat kaldırılır, 29 Ekim 1923'de Cumhuriyet ilân edilir ve 17 Şubat 1926'da da Medeni Kanun kabul edilir.
Kanun’un 88'inci maddesi aynen şöyledir:
"Erkek onsekiz ve kadın onyedi yaşını ikmal etmedikçe evlenemez.
Şu kadar ki hakim, fevkalade hallerde ve pek mühim bir sebebe mebni onbeş yaşını ikmal etmiş olan erkek ve kadının evlenmesine müsaade edebilir. Ana ve baba ve vasi de dinlenir. "
Artık çocuklarla evlenmek yasaklanmıştır.
Aradan 66 gün geçer.
23 Nisan 1926 tarihinde “Hakimiyet-i Milliye Bayramı”nın olduğu gün, Gazi Mustafa Kemal’in yönlendirmesiyle gazete manşetleri “Çocuk Bayramı” başlığıyla çıkar.
Ertesi yıl da Gazi Mustafa Kemal’in himayesinde kurulan Himaye-i Etfal Cemiyeti'nin (Bugünkü Çocuk Esirgeme Kurumu’nun) ilan ettiği “Çocuk Bayramı” ve Hakimiyet-i Milliye Bayramı “kendiliğinden” birleşmiş olur.
Bu yüzden 23 Nisan’ın "çocuk bayramı" olarak kutlanması, “sadece çocuklara bir eğlence” veya “gelecek nesillere bir hediye” olarak değerlendirilmesi eksiktir.
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı aslında, çocuğu cinsel bir nesne olarak gören, Allah’ın indirdiği dini değil, insanların uydurduğu dini savunan, kız çocuklarının ruhsal gelişimini yok sayan anlayışı yerle bir etmek ve saltanatı kaldıran Cumhuriyet rejiminin kökleşmesi amacıyla “Kendiliğinden” birleşen bir bayramdır.
İptal edilmesi de bu yüzden olabilir mi sorusu geliyor benim aklıma!
.
Mustafa Gülbay, dikGAZETE.com
Vatan Partisi Genel Başkanı Sayın Doğu Perinçek, katıldığı bir televizyon programında Atatürk'ün 23 Nisan'ı "Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı" yapmasını yanlış bularak demiş ki;
"Atatürk’ün bir yanlışı.
23 Nisan’ı Çocuk Bayramı yapmak bence yanlış.
23 Nisan bizim devrim günümüz. (...)
Hata demiyorum, biraz daha ağırlaştırıyorum, çok ciddi bir hata diyorum.
Bakın Atatürk peygamber değil, bunlar çok büyük yanlışlar.
Bu itirazlar Atatürkçü değil.
Türkiye bugün bir devrimin eşiğine gelmiş; üretim devrimi yapıyor.
Bu devrimleri, siz çocuklara balon dağıtarak o devrimin meşalesini yakamazsınız.
Çocuk Bayramı diye devrim unutturuluyor."
Bu bana, Fuzulî'nin bir şiirini hatırlattı.
FUZULÎ diyor ki:
"Mey biter saki kalır,
her renk solar haki kalır,
diploma insanın cehlini alsa da
hamurunda varsa eşeklik, cehalet baki kalır.."
Ben de bu yüzden, 18 Nisan 2016 tarihinde Denizli Gazetesi'nde yayınlanan yazımı tekrar yayınlanamak zorunda hissettim!
Anlayana sivrisinek, anlamayana davul zurna olsun...
İNSANLIK VAR OLDUKÇA 23 NİSAN YAŞAYACAK...
Malum, TBMM Başkanlığı, Meclis’in 96. kuruluş yıl dönümü olan 23 Nisan Milli Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlamalarını bu yıl ‘terör ve şehitler’ gerekçesiyle iptal etti.
Bu gerekçenin anlamsızlığını Yılmaz Özdil, Sözcü Gazetesindeki köşesinde çok güzel anlattı.
GEREKÇEYİ ÖĞRENDİK DE SEBEPLERİ ÇOK NET BİLEMİYORUZ...
Saltanat özlemi duyanların "Hakimiyetin kayıtsız şartsız milletin" olmasından rahatsızlık duymaları normal. Bu herkesçe biliniyor.
İPTALİN MANTALİTESİ...
İptalin arka planında yatan gerçek mantalite aşağıda anlatacaklarım olabilir mi? Yorum okuyucunun, ben soruyorum sadece...
Osmanlı İmparatorluğu'nda 1917 yılına kadar, yaşının büyük küçük olduğuna bakılmadan çocukların evlendirilmeleri caizdi. 25 Ekim 1917 (8 Muharrem 1336) tarihinde Hukuk-u Aile Kararnamesi ile 9 yaşından küçük kız çocuklarıyla evlenmek yasaklandı. Bu yasağa "Medeni olacağız diye, Allah'ın emirlerinden vaz mı geçeceğiz" diye itirazlar gelir. Ama ne mutludur ki çoğunluk böyle düşünmez. Kararname oy çokluğuyla kabul edilir.
Çoğu mezhebe göre, küçük büyük demeden çocukların evlendirilmelerinde sakınca yoktur. Oysa Kur’an-ı Kerim’de küçük yaşta çocukların evlendirilmelerinin zımni de olsa caiz olduğuna dair hiç bir hüküm bulunmamaktadır.
Bu mezheplerin aksine, Kur’ân-ı Kerim’de, evlenme çağından söz edilir (Nisa 4/6). Çiftlerin evlenme çağına gelmeleri yetmez, reşit olmaları da şarttır (Nisa 4/4). Esir kadınlar bile onayları alınmadan evlendirilemezler.
Allah Teâlâ, Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmuştur:
“Sizden iffetli mümin kadınlarla nikâhlanacak güçte olmayanlar, ellerinizin altındaki esir mümin kadınlarla evlenebilirler. Allah, inancınızı iyi bilir. Biriniz diğerindendir. Onları ailelerinin izni ile nikâhlayın ve onlara mehirlerini marufa uygun olarak verin." (Nisa 4/25)
Ne yazık ki 9 yaşından küçük kızlarla evlenme yasağı, uzun sürmez. “Medeni olacağız diye Allah’ın emirlerinden vaz mı geçeceğiz” diyen, Allah’ın indirdiği dini değil, insanların uydurduğu dini savunanlar, ağır basar ve bu yasal düzenleme Sadrazam Vekili ve Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi’nin imzasıyla yayımlanan 19 Haziran 1919 tarihli muvakkat bir kânunla yürürlükten kaldırılır.
Gazi Mustafa Kemal, küçük çocukların evlendirilmesini bir türlü içine sindiremez, kabullenemez. Ama sabreder...
1 Kasım 1922'de Saltanat kaldırılır, 29 Ekim 1923'de Cumhuriyet ilân edilir ve 17 Şubat 1926'da da Medeni Kanun kabul edilir.
Kanun’un 88'inci maddesi aynen şöyledir:
"Erkek onsekiz ve kadın onyedi yaşını ikmal etmedikçe evlenemez.
Şu kadar ki hakim, fevkalade hallerde ve pek mühim bir sebebe mebni onbeş yaşını ikmal etmiş olan erkek ve kadının evlenmesine müsaade edebilir. Ana ve baba ve vasi de dinlenir. "
Artık çocuklarla evlenmek yasaklanmıştır.
Aradan 66 gün geçer.
23 Nisan 1926 tarihinde “Hakimiyet-i Milliye Bayramı”nın olduğu gün, Gazi Mustafa Kemal’in yönlendirmesiyle gazete manşetleri “Çocuk Bayramı” başlığıyla çıkar.
Ertesi yıl da Gazi Mustafa Kemal’in himayesinde kurulan Himaye-i Etfal Cemiyeti'nin (Bugünkü Çocuk Esirgeme Kurumu’nun) ilan ettiği “Çocuk Bayramı” ve Hakimiyet-i Milliye Bayramı “kendiliğinden” birleşmiş olur.
Bu yüzden 23 Nisan’ın "çocuk bayramı" olarak kutlanması, “sadece çocuklara bir eğlence” veya “gelecek nesillere bir hediye” olarak değerlendirilmesi eksiktir.
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı aslında, çocuğu cinsel bir nesne olarak gören, Allah’ın indirdiği dini değil, insanların uydurduğu dini savunan, kız çocuklarının ruhsal gelişimini yok sayan anlayışı yerle bir etmek ve saltanatı kaldıran Cumhuriyet rejiminin kökleşmesi amacıyla “Kendiliğinden” birleşen bir bayramdır.
İptal edilmesi de bu yüzden olabilir mi sorusu geliyor benim aklıma!
.
Mustafa Gülbay, dikGAZETE.com