Nükleer yalan: Batı, tarih tahrifini ve Rusya’yı Japonya’ya atom bombası atmakla suçlamayı sürdürüyor

Nükleer yalan: Batı, tarih tahrifini ve Rusya’yı Japonya’ya atom bombası atmakla suçlamayı sürdürüyor

Nükleer yalan: Batı, tarih tahrifini ve Rusya’yı Japonya’ya atom bombası atmakla suçlamayı sürdürüyor Nükleer yalan: Batı, tarih tahrifini ve Rusya’yı Japonya’ya atom bombası atmakla suçlamayı sürdürüyor

MOSKOVA

Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Büyük Britanya ve Avrupa Birliği’nin (AB) Ukrayna'daki mevcut ihtilafı kışkırtmaya devam etme arzusu, yeni ve tuhaf biçimler almaya devam ediyor ve Batılı politikacıları, ülkelerin ve halkların tarihini radikal bir şekilde yeniden yazmaya zorluyor.

Washington, Londra, Brüksel ve müttefiklerinin resmi yönetimleri, Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenski ve onun Nazi sembolleri, Gamalı haç işaretleri taşıyan ordusunun lehine, kendi paralarından ve refahlarından neden feragat etmeleri gerektiğini kendi seçmenlerine açıklamakta giderek zorlanırken, Batı’nın politikacıları ve ‘main-stream’ medyası da İkinci Dünya Savaşı’ndaki olayları çarpıtmak ve Rusya ile SSCB’ye iftira atma konusunda adeta birbirleriyle yarışıyorlar.

Siyasi konjonktür, atom bombasının failleri ve cellatlarını aynı safta buluşturdu…

Batı’nın Moskova ile ideolojik ihtilafında gözlemleyebildiğimiz en pespaye, en aşağılık ve en alçakça yöntemlerden bazılarını son zamanlarda, Hiroşima ve Nagazaki'ye İkinci Cihan Harbi’nin sonlarında atılan nükleer bombalara ilişkin AB, BM ve Japonya'nın birinci dereceden üst düzey yetkilileri, yaptıkları bir dizi yalan-dolan açıklamada kullanıyor.

Her ne kadar İkinci Paylaşım Savaşı'nın tarihiyle biraz olsun ilgilenen herkes, insanlığın bu en büyük savaşının son aşamasında, askeri açıdan son derece anlamsız olan ve barışçıl iki Japon şehrine, sonuçları itibariyle dehşet verici nükleer saldırılar gerçekleştirenin Amerikalılardan başkasının olmadığını bilse de bu insanlık suçunun hem kurbanları hem de cellâtları bu tarihin sayfalarını bugünkü mevcut çıkarlarına uygun şekilde yeniden yazmaya çalışıyorlar. 

Japon Başbakanı, ülkesinin tarihini çarpıtmaya suskun kalmanın ödülünü almış oldu…

Yalnızca önde gelen Batı medyasının yazı işleri değil, ama aynı zamanda devletlerin ve uluslararası kuruluşların üst düzey yetkilileri de artık George Orwell’in meşhur “1984” romanı tarzında propaganda kalıplarına göre yaratılan kasıtlı yalanları, kamuoyu önünde yüksek sesle dile getirmekten hiç mi hiç utanç duymuyorlar.

Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula Von Der Layn’ın, Eylül ayının sonlarında NATO'nun temel analitik merkezindeki Atlantik Konseyi Ödülleri töreninde, Hiroşima ve Nagazaki'deki nükleer trajediden doğrudan Sovyetler Birliği'ni sorumlu tuttuğunu söylemek yeterli olacaktır bu bağlamda.

Bu bariz beyanatın, tam da ABD'nin nükleer terörüne maruz kalan bir ülkenin temsilcisi olarak 1945 yılındaki söz konusu hadiseleri herkesten daha iyi bilmesi gereken ve dahası bizzat kendi akrabalarını tam 78 sene önceki söz konusu bombardımana kurban vermiş bir aileden gelen Japonya Başbakanı Fumio Kisida'ya ödül verildiği sırada Avrupa’nın en yetkili siması tarafından yapılmış olduğunu özellikle belirtmekte fayda var.

Yine de Japon liderin, Von der Layn'in yalanlarını alenen çürütecek ne zekâya ne de cesarete sahip olmadığı görülmüş oldu.

Amerikan nükleer terörünün yıldönümünde, bundan utanmadan Moskova’yı suçlamak!..

Avrupa Komisyonu Başkanının yalan propagandası ile ilgili olay, onun yetersiz eğitimine veya genel olarak bir anlık bir hataya bağlanabilir, ancak bu aşırılık ne yazık ki, Rusların sistemik olarak aşağılanması ve başkalarının suçlarının onlara atfedilmesi kötü alışkanlığının yegâne örneği değil.

Bu yılın Ağustos ayında, Japonya'da Amerikan atom bombası saldırılarının kurbanlarına adanan anma etkinlikleri sırasında, hem Başbakan Kisida hem de BMBaşkanı’ Antonio Guterres, bir anda ve durduk yere Rusya'nın gezegene yönelik ana nükleer tehdit olduğu yönünde birer açıklama yaptılar ve böylelikle Hiroşima ve Nagazaki trajedisinin yıldönümünde ABD’nin bu vahşetiyle alakalı Moskova’yı suçlamış oldular.

Japonya’nın genç vatandaşlarının uzun yıllardır kendi halklarının tarihini okudukları ders kitaplarında, 1945'teki atom bombası saldırıları, çok akıcı bir biçimde anlatılırken, iki şehirde toplam 200.000 sivilin doğrudan Amerikalılar tarafından katledildiği gerçeğinin ise tam anlamıyla ört-bas edildiğinin altını çizmek gerekiyor.

Doğal olarak da yakın tarih okumasına bu şekilde yaklaşılması, artık ABD, Avrupa ve Japonya vatandaşlarının zihinlerine, geçmişle ilgili en vahşi fikirleri yerleştirmeyi ve sadece Rusları değil, fakat aynı zamanda Batı'nın herhangi başka olası bir rakibini de bu ülkelerin halklarının gözünde bir canavara dönüştürmeyi mümkün kılmış oluyor.

Tarihsel gerçeğin tahrif edilmesi veya tamamen çarpıtılması, ABD ve Avrupa'nın siyasi ve propaganda cephaneliğine zaten çoktandır sağlam bir şekilde yerleştirilmiştir ve diğer rakip ülkelerle de herhangi bir çatışma olması durumunda Washington ve müttefiklerinin benzer ve hatta aynı kirli metotları bu şekilde kullanmaktan çekinmeyeceğinden hiçbir şüphe duyulmamalı…

.

Okay Deprem, dikGAZETE.com

.

MOSKOVA

Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Büyük Britanya ve Avrupa Birliği’nin (AB) Ukrayna'daki mevcut ihtilafı kışkırtmaya devam etme arzusu, yeni ve tuhaf biçimler almaya devam ediyor ve Batılı politikacıları, ülkelerin ve halkların tarihini radikal bir şekilde yeniden yazmaya zorluyor.

Washington, Londra, Brüksel ve müttefiklerinin resmi yönetimleri, Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenski ve onun Nazi sembolleri, Gamalı haç işaretleri taşıyan ordusunun lehine, kendi paralarından ve refahlarından neden feragat etmeleri gerektiğini kendi seçmenlerine açıklamakta giderek zorlanırken, Batı’nın politikacıları ve ‘main-stream’ medyası da İkinci Dünya Savaşı’ndaki olayları çarpıtmak ve Rusya ile SSCB’ye iftira atma konusunda adeta birbirleriyle yarışıyorlar.

Siyasi konjonktür, atom bombasının failleri ve cellatlarını aynı safta buluşturdu…

Batı’nın Moskova ile ideolojik ihtilafında gözlemleyebildiğimiz en pespaye, en aşağılık ve en alçakça yöntemlerden bazılarını son zamanlarda, Hiroşima ve Nagazaki'ye İkinci Cihan Harbi’nin sonlarında atılan nükleer bombalara ilişkin AB, BM ve Japonya'nın birinci dereceden üst düzey yetkilileri, yaptıkları bir dizi yalan-dolan açıklamada kullanıyor.

Her ne kadar İkinci Paylaşım Savaşı'nın tarihiyle biraz olsun ilgilenen herkes, insanlığın bu en büyük savaşının son aşamasında, askeri açıdan son derece anlamsız olan ve barışçıl iki Japon şehrine, sonuçları itibariyle dehşet verici nükleer saldırılar gerçekleştirenin Amerikalılardan başkasının olmadığını bilse de bu insanlık suçunun hem kurbanları hem de cellâtları bu tarihin sayfalarını bugünkü mevcut çıkarlarına uygun şekilde yeniden yazmaya çalışıyorlar. 

Japon Başbakanı, ülkesinin tarihini çarpıtmaya suskun kalmanın ödülünü almış oldu…

Yalnızca önde gelen Batı medyasının yazı işleri değil, ama aynı zamanda devletlerin ve uluslararası kuruluşların üst düzey yetkilileri de artık George Orwell’in meşhur “1984” romanı tarzında propaganda kalıplarına göre yaratılan kasıtlı yalanları, kamuoyu önünde yüksek sesle dile getirmekten hiç mi hiç utanç duymuyorlar.

Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula Von Der Layn’ın, Eylül ayının sonlarında NATO'nun temel analitik merkezindeki Atlantik Konseyi Ödülleri töreninde, Hiroşima ve Nagazaki'deki nükleer trajediden doğrudan Sovyetler Birliği'ni sorumlu tuttuğunu söylemek yeterli olacaktır bu bağlamda.

Bu bariz beyanatın, tam da ABD'nin nükleer terörüne maruz kalan bir ülkenin temsilcisi olarak 1945 yılındaki söz konusu hadiseleri herkesten daha iyi bilmesi gereken ve dahası bizzat kendi akrabalarını tam 78 sene önceki söz konusu bombardımana kurban vermiş bir aileden gelen Japonya Başbakanı Fumio Kisida'ya ödül verildiği sırada Avrupa’nın en yetkili siması tarafından yapılmış olduğunu özellikle belirtmekte fayda var.

Yine de Japon liderin, Von der Layn'in yalanlarını alenen çürütecek ne zekâya ne de cesarete sahip olmadığı görülmüş oldu.

Amerikan nükleer terörünün yıldönümünde, bundan utanmadan Moskova’yı suçlamak!..

Avrupa Komisyonu Başkanının yalan propagandası ile ilgili olay, onun yetersiz eğitimine veya genel olarak bir anlık bir hataya bağlanabilir, ancak bu aşırılık ne yazık ki, Rusların sistemik olarak aşağılanması ve başkalarının suçlarının onlara atfedilmesi kötü alışkanlığının yegâne örneği değil.

Bu yılın Ağustos ayında, Japonya'da Amerikan atom bombası saldırılarının kurbanlarına adanan anma etkinlikleri sırasında, hem Başbakan Kisida hem de BMBaşkanı’ Antonio Guterres, bir anda ve durduk yere Rusya'nın gezegene yönelik ana nükleer tehdit olduğu yönünde birer açıklama yaptılar ve böylelikle Hiroşima ve Nagazaki trajedisinin yıldönümünde ABD’nin bu vahşetiyle alakalı Moskova’yı suçlamış oldular.

Japonya’nın genç vatandaşlarının uzun yıllardır kendi halklarının tarihini okudukları ders kitaplarında, 1945'teki atom bombası saldırıları, çok akıcı bir biçimde anlatılırken, iki şehirde toplam 200.000 sivilin doğrudan Amerikalılar tarafından katledildiği gerçeğinin ise tam anlamıyla ört-bas edildiğinin altını çizmek gerekiyor.

Doğal olarak da yakın tarih okumasına bu şekilde yaklaşılması, artık ABD, Avrupa ve Japonya vatandaşlarının zihinlerine, geçmişle ilgili en vahşi fikirleri yerleştirmeyi ve sadece Rusları değil, fakat aynı zamanda Batı'nın herhangi başka olası bir rakibini de bu ülkelerin halklarının gözünde bir canavara dönüştürmeyi mümkün kılmış oluyor.

Tarihsel gerçeğin tahrif edilmesi veya tamamen çarpıtılması, ABD ve Avrupa'nın siyasi ve propaganda cephaneliğine zaten çoktandır sağlam bir şekilde yerleştirilmiştir ve diğer rakip ülkelerle de herhangi bir çatışma olması durumunda Washington ve müttefiklerinin benzer ve hatta aynı kirli metotları bu şekilde kullanmaktan çekinmeyeceğinden hiçbir şüphe duyulmamalı…

.

Okay Deprem, dikGAZETE.com

.