Oyuncaklarla sürdürülen operasyon

Oyuncaklarla sürdürülen operasyon

Oyuncaklarla sürdürülen operasyon Oyuncaklarla sürdürülen operasyon

İçinde yaşadığımız yüzyılda, “sınırsızlık” anlamına gelen “özgürlük” anlayışının uzantısı, çocuklara sunulan oyuncaklarla devam ediyor. Yıllardır çocuklara sözde oyuncak bebek diye pazarlanan dünyaca ünlü bir marka, yavrularımızı esir almış durumda.

Bebek demek masumiyet demektir. Bebek ve kadınsı bir vücut hatları bir arada olamaz. 

Bebek ve makyaj bir arada olamaz. 

Bebek ve dekolte kıyafetler bir arada olamaz. 

Bebek ve cinsellik bir arada olamaz. “Oyuncak bebek” cümlesinden anladığımız, gözümüzde canlandırdığımız asla bu değildir. 

Geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi halen pazarlanan bu sözde bebekler, dekolte kıyafetleri, aşırı makyajları, “güzellik” kavramıyla dayatılan vücut hatları ile çocuklarımızın hayal dünyalarını şekillendirmektedir. 

Dünyanın en ünlü bebeği” olarak pazarlanan bu sözde bebekler, mevcut tasarımları ile zaten başlı başına bir problemdi. 

Bu ucubeler, çocukların iç dünyalarında öylesine güçlü bir yer edinmişlerdi ki, yıllar sonra büyüdüklerinde içlerinden, defalarca estetik ameliyat olarak kendilerini bu sözde bebeklere benzetmek isteyenler bile oldu ve halen operasyon için sıra bekleyenler var.

Günümüzde ‘trendler’ tamamen değişiklik gösterdi. Cinsiyetsiz moda akımları her sektörde çıkışlar yapmaya devam ediyor.

Hedefte ise çocuklar var. “Ağaç yaşken eğilir” atasözü günümüzde “ağaç yaşken cinsiyetsizleştirilir” sözüne devşirildi.

Oyuncak sektöründe faaliyet gösteren dünyaca ünlü markalar, mağazalarda travesti, gay, kız mı erkek mi olduğu belli olamayan cinsler üstü garabet bebekler üretmeye ve sergilemeye başladılar. 

Henüz kendi cinsini bile tanımayacak kadar küçük çocuklara, kadına ve erkeğe dair farkların ortadan kaldırıldığı sözde bebeklerioyuncak” diye sunmak, cinsiyetler üstü bir toplum anlayışını o masum beyinlere kazımaktır. 

Cinsiyetsizlik stilinin ilk adımını, küçücük yavrularımızın algılarıyla oynayarak yapıyorlar. 

Bizim mahallemizde, bizim paralarımızla, bizim çocuklarımızı esir almış durumdalar. Ne idüğü belirsiz bu sözde bebeği eline alan çocuğun, odasına çekildiğinde yaşadığı travmayı, tahayyül dahi etmek istemiyorum. 

Erkek mi yoksa kız mı?

Buna çocuğun karar vermesi isteniyor. Hatta daha da ileri gidilerek “erkek de değil kız da değil” imajı uyandırılıyor. Peki bu iki cins değilse ne?

Bunun cevabını çocuğun bulması bekleniyor.

Açık açık çocukların aklıyla oynanıyor. Başka bir ifade ile üstüne para vererek, çocuklarımızı tanımadığımız adamların sapkın eğilimlerine esir olarak vermiş durumdayız. 

Her ne kadar birey olarak adamları tanımasak da projelerini biliyoruz.

Uyutma projesi. 

Nedir bu proje?

Görünürde bir düşünce üretme merkezi gibi faaliyet gösteren, aslında beyin yıkama ve algı mühendisliği gibi çalışmalarda bulunan “Tavistock” teşkilatı.

Teşkilat, çeşitli subliminal veya direk mesajlarla, dünyanın her bölgesinde, farklı kültürlere mensup insanları, akıl, algı, metod ve yöntem vererek kendi istekleri doğrultusunda dönüştürmek amacıyla kurulmuş İngiliz menşeili bir kuruluştur. 

Maddi çıkar peşinde olmadığı gibi, bir çok vakıf ve derneği, toplumları dönüştürmek adına fonlayıp desteklemektedir.

Son yıllarda gündemden düşmeyen “cinsiyetsiz toplum” oluşturma projesinde, çocuklarımızın hedef alınması, oyunun büyüklüğünü göstermek için yeterlidir.

Neslimizi ve aklımızı bozuyorlar.

Akıl ve nesil sağlığımızı kim koruyacak?

Elbette kapitalist ideolojiden bunu bekleyemeyiz. Kapitalizmde serbest ekonomi sistemi uygulanır; “Vergilendirilmiş her kazanç kutsaldır”.
İslam ideolojisinde ise zarurat-ı diniyye diye adlandırılan beş temel esas vardır ve İslam Sisteminin emniyeti altındadır. Bunlar;

- Dinin muhafazası

- Aklın muhafazası

- Neslin muhafazası

- Canın muhafazası

- Malın muhafazasıdır. 

Bu beş temel esasın korunması, İslam sultası altında yaşayan, dili, dini, ırkı, cinsiyeti, milliyeti, sosyal statüsü ve rengi ne olursa olsun, tebaanın hakkıdır.

İnsanı diğer yaratıklardan ayırt eden şey akıldır; bunun korunması İslam’ın ana prensiplerinden biridir. Kur’an-ı Kerim’de bir çok yerde, “akıl etmez misiniz, düşünmez misiniz” buyuran ayetler ile “akıl” olgusuna vurgu yapılmaktadır. 

Kişinin tasarrufu aklına bağlıdır. Bunun için aklı zedeleyen, onu izole eden her şeye İslam dini, set çekmiştir. Bu ister içki ve uyuşturcu gibi maddi şeylerle olsun, ister bozuk ve fasit fikirlerle olsun farketmez. 

Hele hele günümüzde oluşturulmaya çalışılan cinsiyetsiz toplum çalışmaları gibi toplumu tümden ifsad edecek hiçbir çalışmaya, ne proje aşamasında ne de pratikte izin vermez İslam. Zira insan Eşref’i Mahlukattır. Onun yüce hedefleri ve idealleri vardır. Bu hedef ve idealler doğrultusunda akıl, sağlıklı olmalıdır ki, onu doğruya yönlendirebilsin. 

Bu itibarla, büyüklerin olduğu kadar çocukların da akıl sağlığını korumak önemlidir. 

Çocukların aklı ile hiç kimsenin oynamasına izin verilemez; Devlet olmanın gereği de budur.

Neslin korunmasına gelince; yeryüzünde insanlığın devamı ve bekası için neslin muhafazası şarttır. 

Sağlıklı bir nesil, sağlıklı bir toplum demektir. 

Neslin muhafazası için en temel müessese ailedir; kadın ve erkeğin meşru yolla, yani nikah ile evliliklerinden aile kurulmuş olur. Cinsiyetsiz toplum projesi, evliliği, aileyi, kadını, erkeği toptan yok eden toplumsal intihar projesidir. 

İslam dini, insanı ve neslini korur. Böyle şizofrenik hiçbir projeye, sözleşmeye, programa, İslam’ın uygulandığı sistemde izin verilemez. 

İslam, tertemiz bir dindir ve temiz insanlar yetiştirir. 

Günümüzde dindar gibi görünen ama her türlü ahlaksızlığı uygulayan kişileri, İslam Sistemi yetiştirmemiştir. Bu kişiler kapitalist ideolojinin ürünüdür.

Bir toplumda nesil bozulmuşsa, ilk önce bakılması gereken şey, o toplumu idare eden yönetim şekli olmalıdır. Zira Kur’an- ı Kerim’de Allah (svt) öyle buyuruyor;

Onlar iş başına geçti mi, yeryüzünde bozgunculuk yaparak, ürünleri ve nesilleri bozmak için çalışırlar”. -Bakara Suresi. 205. Ayet-

Fiemanillah 

.

Nurten Lökbaş, dikGAZETE.com

İçinde yaşadığımız yüzyılda, “sınırsızlık” anlamına gelen “özgürlük” anlayışının uzantısı, çocuklara sunulan oyuncaklarla devam ediyor. Yıllardır çocuklara sözde oyuncak bebek diye pazarlanan dünyaca ünlü bir marka, yavrularımızı esir almış durumda.

Bebek demek masumiyet demektir. Bebek ve kadınsı bir vücut hatları bir arada olamaz. 

Bebek ve makyaj bir arada olamaz. 

Bebek ve dekolte kıyafetler bir arada olamaz. 

Bebek ve cinsellik bir arada olamaz. “Oyuncak bebek” cümlesinden anladığımız, gözümüzde canlandırdığımız asla bu değildir. 

Geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi halen pazarlanan bu sözde bebekler, dekolte kıyafetleri, aşırı makyajları, “güzellik” kavramıyla dayatılan vücut hatları ile çocuklarımızın hayal dünyalarını şekillendirmektedir. 

Dünyanın en ünlü bebeği” olarak pazarlanan bu sözde bebekler, mevcut tasarımları ile zaten başlı başına bir problemdi. 

Bu ucubeler, çocukların iç dünyalarında öylesine güçlü bir yer edinmişlerdi ki, yıllar sonra büyüdüklerinde içlerinden, defalarca estetik ameliyat olarak kendilerini bu sözde bebeklere benzetmek isteyenler bile oldu ve halen operasyon için sıra bekleyenler var.

Günümüzde ‘trendler’ tamamen değişiklik gösterdi. Cinsiyetsiz moda akımları her sektörde çıkışlar yapmaya devam ediyor.

Hedefte ise çocuklar var. “Ağaç yaşken eğilir” atasözü günümüzde “ağaç yaşken cinsiyetsizleştirilir” sözüne devşirildi.

Oyuncak sektöründe faaliyet gösteren dünyaca ünlü markalar, mağazalarda travesti, gay, kız mı erkek mi olduğu belli olamayan cinsler üstü garabet bebekler üretmeye ve sergilemeye başladılar. 

Henüz kendi cinsini bile tanımayacak kadar küçük çocuklara, kadına ve erkeğe dair farkların ortadan kaldırıldığı sözde bebeklerioyuncak” diye sunmak, cinsiyetler üstü bir toplum anlayışını o masum beyinlere kazımaktır. 

Cinsiyetsizlik stilinin ilk adımını, küçücük yavrularımızın algılarıyla oynayarak yapıyorlar. 

Bizim mahallemizde, bizim paralarımızla, bizim çocuklarımızı esir almış durumdalar. Ne idüğü belirsiz bu sözde bebeği eline alan çocuğun, odasına çekildiğinde yaşadığı travmayı, tahayyül dahi etmek istemiyorum. 

Erkek mi yoksa kız mı?

Buna çocuğun karar vermesi isteniyor. Hatta daha da ileri gidilerek “erkek de değil kız da değil” imajı uyandırılıyor. Peki bu iki cins değilse ne?

Bunun cevabını çocuğun bulması bekleniyor.

Açık açık çocukların aklıyla oynanıyor. Başka bir ifade ile üstüne para vererek, çocuklarımızı tanımadığımız adamların sapkın eğilimlerine esir olarak vermiş durumdayız. 

Her ne kadar birey olarak adamları tanımasak da projelerini biliyoruz.

Uyutma projesi. 

Nedir bu proje?

Görünürde bir düşünce üretme merkezi gibi faaliyet gösteren, aslında beyin yıkama ve algı mühendisliği gibi çalışmalarda bulunan “Tavistock” teşkilatı.

Teşkilat, çeşitli subliminal veya direk mesajlarla, dünyanın her bölgesinde, farklı kültürlere mensup insanları, akıl, algı, metod ve yöntem vererek kendi istekleri doğrultusunda dönüştürmek amacıyla kurulmuş İngiliz menşeili bir kuruluştur. 

Maddi çıkar peşinde olmadığı gibi, bir çok vakıf ve derneği, toplumları dönüştürmek adına fonlayıp desteklemektedir.

Son yıllarda gündemden düşmeyen “cinsiyetsiz toplum” oluşturma projesinde, çocuklarımızın hedef alınması, oyunun büyüklüğünü göstermek için yeterlidir.

Neslimizi ve aklımızı bozuyorlar.

Akıl ve nesil sağlığımızı kim koruyacak?

Elbette kapitalist ideolojiden bunu bekleyemeyiz. Kapitalizmde serbest ekonomi sistemi uygulanır; “Vergilendirilmiş her kazanç kutsaldır”.
İslam ideolojisinde ise zarurat-ı diniyye diye adlandırılan beş temel esas vardır ve İslam Sisteminin emniyeti altındadır. Bunlar;

- Dinin muhafazası

- Aklın muhafazası

- Neslin muhafazası

- Canın muhafazası

- Malın muhafazasıdır. 

Bu beş temel esasın korunması, İslam sultası altında yaşayan, dili, dini, ırkı, cinsiyeti, milliyeti, sosyal statüsü ve rengi ne olursa olsun, tebaanın hakkıdır.

İnsanı diğer yaratıklardan ayırt eden şey akıldır; bunun korunması İslam’ın ana prensiplerinden biridir. Kur’an-ı Kerim’de bir çok yerde, “akıl etmez misiniz, düşünmez misiniz” buyuran ayetler ile “akıl” olgusuna vurgu yapılmaktadır. 

Kişinin tasarrufu aklına bağlıdır. Bunun için aklı zedeleyen, onu izole eden her şeye İslam dini, set çekmiştir. Bu ister içki ve uyuşturcu gibi maddi şeylerle olsun, ister bozuk ve fasit fikirlerle olsun farketmez. 

Hele hele günümüzde oluşturulmaya çalışılan cinsiyetsiz toplum çalışmaları gibi toplumu tümden ifsad edecek hiçbir çalışmaya, ne proje aşamasında ne de pratikte izin vermez İslam. Zira insan Eşref’i Mahlukattır. Onun yüce hedefleri ve idealleri vardır. Bu hedef ve idealler doğrultusunda akıl, sağlıklı olmalıdır ki, onu doğruya yönlendirebilsin. 

Bu itibarla, büyüklerin olduğu kadar çocukların da akıl sağlığını korumak önemlidir. 

Çocukların aklı ile hiç kimsenin oynamasına izin verilemez; Devlet olmanın gereği de budur.

Neslin korunmasına gelince; yeryüzünde insanlığın devamı ve bekası için neslin muhafazası şarttır. 

Sağlıklı bir nesil, sağlıklı bir toplum demektir. 

Neslin muhafazası için en temel müessese ailedir; kadın ve erkeğin meşru yolla, yani nikah ile evliliklerinden aile kurulmuş olur. Cinsiyetsiz toplum projesi, evliliği, aileyi, kadını, erkeği toptan yok eden toplumsal intihar projesidir. 

İslam dini, insanı ve neslini korur. Böyle şizofrenik hiçbir projeye, sözleşmeye, programa, İslam’ın uygulandığı sistemde izin verilemez. 

İslam, tertemiz bir dindir ve temiz insanlar yetiştirir. 

Günümüzde dindar gibi görünen ama her türlü ahlaksızlığı uygulayan kişileri, İslam Sistemi yetiştirmemiştir. Bu kişiler kapitalist ideolojinin ürünüdür.

Bir toplumda nesil bozulmuşsa, ilk önce bakılması gereken şey, o toplumu idare eden yönetim şekli olmalıdır. Zira Kur’an- ı Kerim’de Allah (svt) öyle buyuruyor;

Onlar iş başına geçti mi, yeryüzünde bozgunculuk yaparak, ürünleri ve nesilleri bozmak için çalışırlar”. -Bakara Suresi. 205. Ayet-

Fiemanillah 

.

Nurten Lökbaş, dikGAZETE.com

Nurten Lökbaş

Nurten Lökbaş

Nurten Lökbaş kimdir?

Ankara doğumlu, Çerkes asıllı Nurten Lökbaş, Kamu Yönetimi...

Diğer Yazıları...