Öz sevgiyi bilmeyen, kimseyi sevemez!

Öz sevgiyi bilmeyen, kimseyi sevemez!

“Aslolan her şeyi kuşatmış olan Rahmet’tir.

Rahmet, gazaptan geniştir.”

-Hikmetlerin Özü, Muhyiddin İbn Arabi-

.

İnsana -aslî olarak- hikmet verildiği için yorumsuz yaşayamıyor ama en azından, yorum ve değerlendirmelerimizi yeni şartlanmalara dönüştürmemekte fayda var…

Arada SADEce bakan, SADEce duyan olarak izlemeli, donduğumuz noktaların çözülmesi için.

Bir gün, Hz. Muhammed Aleyhis-Selam’dan nefret eden Ebu Cehil yanına gelir ve şöyle der:

“Sen gördüğüm en çirkin insansın, ne kadar da çirkinsin.”

Sonra o çıkar ve kendisini seven Ebu Bekir gelir;

“Ya Resulullah, yüzünüz aydan bile güzel…” der.

İkisine de gülümser.

O sırada yanında bulunan sahabeleri, şaşırarak sorar; 

“İkisi de tam zıt şeyler söylediler, siz ikisine de gülümsediniz.”

Şöyle cevap verir:

“Biz aynayız, herkes kendi yüzünü görür ve kendisini över ya da kendisine söver.”

Olgun insanlar, Ayet-i Kerime’deki şekilde, rahatsız edici söz işittiklerinde bilirler ki bu sözler söyleyenlerin seviyesi ile ilgilidir.

Rahman’ın (akıllı ve hayırlı) kulları (onlardır ki;) gezip dolaştıkları (her) yerde, mütevazi yürürler.

Bilgisiz (ve görgüsüz) kimseler, kendilerine sataştıklarında ise onlara; “Selam (barış ve güvenlik içinde olun)!” derler (gereksiz tartışma ve kapışmalara girişmezler).” -Furkan: 63-

*

Konuşma ve düşünce özgürlükleri kısıtlanmamalı, bilakis desteklenmelidir. Elbette tehdit, ağır hakaret, pedofili vs. içerikler ve yayanlar hakkında bir düzenleme getirilebilir. Ancak ‘toptan kapatma’ şeklindeki uygulamaların sonu kötü neticelenir.

Yani biri haddi aştığında, başka bir had aşımı yerine; çözüm odaklı düşünmeliyiz.

Zıtların Cem’i... 

İnsan’a yüklenen pek ağır emanet; hem idrâki (bu nimete ermek) hem de bir yaşam hali olarak eyleme dökülmesi (korumak ve beslemek) bir süreç..

Haddi olmadığını ve haddini bilmek. 

Allah’ım bize sıratı müstakıym üzre hidayet et.” duası ile dengeyi bul.

- Muhakkak şeytan size apaçık bir düşmandır.

İnsanı ikiliğe, bölünmüş, parçalanmışlığa; kine, nefrete, hırsa, tamaha, kibre sürükleyen; kendi kanında dolaşanın verdiği zararı; ‘boynuzlu’ tahayyül ettiğimiz şeytan, veyahut tüm dünya ahalisi bir araya gelse veremez” diyor erenler. 

Bu uyanıklık, bize de kolaylaşsın inşallah.

- Tam manası ile O’na yönel. (73/8)

Rabbimiz bizleri muhafaza eylesin;

- daima başkalarında kusur görüp,

- kendi kusurlarını tespit edemeyen olmaktan... 

Çünkü “insan hüsrandadır”, hep “ben ve çevresindeki dünya” algısı oluşmakta olduğundan... 

Hakkı ve sabrı” hatırlatanlar hariç…

Elbette, öz sevgiyi bilmeyen, kimseyi sevemez. Sevilmemiş olanın da kendisini sevmesi zor.

İnsan kendi Hakikat noktasına ererse, tüm varlık ve olaylarla ilişkisini; O saf, tertemiz kaynak ile ilişkilendirmeye başlar.

Yeter ki temiz bir abdest ile bilincimizi arındırıp, yaklaşalım...

Elhamdulillah…

Sevgiyle.

.

Gülşah Aslı, dikGAZETE.com

“Aslolan her şeyi kuşatmış olan Rahmet’tir.

Rahmet, gazaptan geniştir.”

-Hikmetlerin Özü, Muhyiddin İbn Arabi-

.

İnsana -aslî olarak- hikmet verildiği için yorumsuz yaşayamıyor ama en azından, yorum ve değerlendirmelerimizi yeni şartlanmalara dönüştürmemekte fayda var…

Arada SADEce bakan, SADEce duyan olarak izlemeli, donduğumuz noktaların çözülmesi için.

Bir gün, Hz. Muhammed Aleyhis-Selam’dan nefret eden Ebu Cehil yanına gelir ve şöyle der:

“Sen gördüğüm en çirkin insansın, ne kadar da çirkinsin.”

Sonra o çıkar ve kendisini seven Ebu Bekir gelir;

“Ya Resulullah, yüzünüz aydan bile güzel…” der.

İkisine de gülümser.

O sırada yanında bulunan sahabeleri, şaşırarak sorar; 

“İkisi de tam zıt şeyler söylediler, siz ikisine de gülümsediniz.”

Şöyle cevap verir:

“Biz aynayız, herkes kendi yüzünü görür ve kendisini över ya da kendisine söver.”

Olgun insanlar, Ayet-i Kerime’deki şekilde, rahatsız edici söz işittiklerinde bilirler ki bu sözler söyleyenlerin seviyesi ile ilgilidir.

Rahman’ın (akıllı ve hayırlı) kulları (onlardır ki;) gezip dolaştıkları (her) yerde, mütevazi yürürler.

Bilgisiz (ve görgüsüz) kimseler, kendilerine sataştıklarında ise onlara; “Selam (barış ve güvenlik içinde olun)!” derler (gereksiz tartışma ve kapışmalara girişmezler).” -Furkan: 63-

*

Konuşma ve düşünce özgürlükleri kısıtlanmamalı, bilakis desteklenmelidir. Elbette tehdit, ağır hakaret, pedofili vs. içerikler ve yayanlar hakkında bir düzenleme getirilebilir. Ancak ‘toptan kapatma’ şeklindeki uygulamaların sonu kötü neticelenir.

Yani biri haddi aştığında, başka bir had aşımı yerine; çözüm odaklı düşünmeliyiz.

Zıtların Cem’i... 

İnsan’a yüklenen pek ağır emanet; hem idrâki (bu nimete ermek) hem de bir yaşam hali olarak eyleme dökülmesi (korumak ve beslemek) bir süreç..

Haddi olmadığını ve haddini bilmek. 

Allah’ım bize sıratı müstakıym üzre hidayet et.” duası ile dengeyi bul.

- Muhakkak şeytan size apaçık bir düşmandır.

İnsanı ikiliğe, bölünmüş, parçalanmışlığa; kine, nefrete, hırsa, tamaha, kibre sürükleyen; kendi kanında dolaşanın verdiği zararı; ‘boynuzlu’ tahayyül ettiğimiz şeytan, veyahut tüm dünya ahalisi bir araya gelse veremez” diyor erenler. 

Bu uyanıklık, bize de kolaylaşsın inşallah.

- Tam manası ile O’na yönel. (73/8)

Rabbimiz bizleri muhafaza eylesin;

- daima başkalarında kusur görüp,

- kendi kusurlarını tespit edemeyen olmaktan... 

Çünkü “insan hüsrandadır”, hep “ben ve çevresindeki dünya” algısı oluşmakta olduğundan... 

Hakkı ve sabrı” hatırlatanlar hariç…

Elbette, öz sevgiyi bilmeyen, kimseyi sevemez. Sevilmemiş olanın da kendisini sevmesi zor.

İnsan kendi Hakikat noktasına ererse, tüm varlık ve olaylarla ilişkisini; O saf, tertemiz kaynak ile ilişkilendirmeye başlar.

Yeter ki temiz bir abdest ile bilincimizi arındırıp, yaklaşalım...

Elhamdulillah…

Sevgiyle.

.

Gülşah Aslı, dikGAZETE.com