Propaganda yapamayan zavallı Rusya!
Propaganda yapamayan zavallı Rusya!
- 09-03-2023 07:02
- 5169
- 09-03-2023 07:02
- 5169
MOSKOVA
Herkese merhabalar…
Artık videolarıma sığdıramadığım pek çok şeyi sizlere buradan anlatıp, Rusya hakkında bilmediklerinizi yazılarımla bu köşeden sizlere aktaracağım.
Bu nedenle fikirlerime değer verip, bana burada bir köşe açan “dikGAZETE” yöneticilerine teşekkür ederek ilk yazımı, sizler ile paylaşmaktan mutluluk duyacağım.
Yaşı yetenler bilirler ki dünyada “propaganda” kelimesi eşittir komünizm demektir, aslında bu kelime, bizlere Sovyetler Birliği’ni çağrıştırır devamlı.
Propaganda’nın ne anlama geldiğini uzunca anlatmayacağım tabii ki, fakat propaganda kelimesini duyduğumuzda aklımıza getirilen Sovyetler Birliği, ya da Rusya düşüncesi, sistemli yapılan bir propagandanın ürünüdür!
Amerika Birleşik Devletleri’nin film endüstrisi, yaptıkları filmler ile bizim gibi ülkelerin içerisine kültürünü o kadar çok sokmuştur ki, ben bile bunu Rusya’ya gelince anladım.
Ülkemizde gerçekleşen kültür yozlaşmasını yazmıyorum bile.
Bugüne kadar ‘elli milyon izlenme’ almış YouTube kanalımın yorumlarında insanların bana “Rus propagandası yapıyorsun” şeklindeki yazılarını okuyorum ve bunları okudukça, ABD’nin yapmış olduğu bilinçaltı çalışmasının insanımız üzerinde ne kadar başarılı olduğunu görüyorum.
Bu yorumları yapan insanlar o kadar çok temelsiz bir şekilde yazıyorlar ki, videonun neresinde ve kaçıncı dakikasında bu propagandayı yaptığımı bile yazamıyorlar!
Rusya’nın nasıl propaganda yapamadığına gelmeden önce, gelin ABD, insanları kendi propaganda makinesi ile nasıl zehirliyor buna bir bakalım.
Dünyada en çok konuşulan dil, bildiğimiz üzere İngilizce ve bu dili öğrenmek için insanlar kendi dillerini bile tam öğrenemeyip, “Oxford İngilizcesi” konuşmak için kendilerini zorluyorlar.
İngilizcenin bir “bilim dili” olduğunu bile öne süren fonlanmış binlerce ünlü kişi, 1954 yılından bu yana ülkemizde sistematik bir şekilde Türk ailelerinin çocuklarını, yabancı dilde eğitim veren okullara kaydettirmesi için de uğraşıyor.
Büyük Türkiye Cumhuriyeti içinden tabii ki ana dili gibi yabancı bir dil öğrenecek insanlar çıkmalı, fakat bu insanlar önce ana dilini öğrenmeli!
Bu konuya sadece ben değil, Amerikan üniversitelerinde hocalık yapmış ve çok genç yaşta “Profesör” ünvanı almış Oktay Sinanoğlu da dikkat çekiyor. (Bknz: Byby Türkçe)
Ülkemiz, ABD’nin film endüstrisinin tüm bilinçaltı yönlendirmelerine ve Amerikan kültürünün toplumumuz içinde yayılmasına maruz kalırken, İngilizce dilinde eğitim yapan kurumlardan mezun olan yüz binlerce insanımız da Batı kaynaklarından elde ettikleri bilgileri çevirip, haber, kitap, makale, bilim gibi dallarda ülkemiz insanın bilgisine sunar.
Kaldı ki Türkiye, Sovyetler Birliği hakkındaki gelişmeleri bile, ikibinli yıllara kadar Batılı kaynakların İngilizce çevirilerinden edindi ve en önemlisi ise Türkçe gibi zengin bir dil olan Rusçanın, İngilizce sonrası Türkçeye çevrilmesi bile, o güzel dilin değerinin uçup gitmesi demek oluyor.
Türkiye Cumhuriyetinin hemen karşı kıyısında olan, defalarca savaş ve barış yaptığımız, dünyaya bilim ve teknolojide yön veren ülkelerden biri olan, dünyanın en büyük ülkesi hakkındaki bilgileri, İngilizce kaynaklardan, yani üçüncü şahıslardan aldığımız gerçeğinden yola çıkarak, bu bilgilerin Batılılar tarafından ne kadar çarpıtılıp yayınlandığını sizler de tahmin ediyorsunuzdur elbette.
Diğer yandan Türkiye gibi büyük bir ülkede, Rusça bilen bilim adamlarının, gazetecilerin, siyasetçilerin ve daha birçok meslek dalında insanın, yeterli sayıda olmaması da bizim gibi büyük bir ülkeye yakışmayan ürkütücü bir olgudur.
İşte bütün bu saydıklarımı unutmadan, asıl gerçeğe geçelim; o da Rusya’nın propaganda yapamayan zavallı bir ülke olduğu gerçeği.
2. Dünya Savaşı sonrası dünya değişirken, Amerikan ve İngiliz hegemonyası, Sovyetler Birliği'nin insanlar üstünde sempati uyandırmaması için geniş çaplı bir karartma çalışması yaptı ve bu çalışmalar günümüze kadar sürdü.
“Global medya” dediğimiz ama içerisinde birkaç haber ajansının olduğu Batılı haber ajansları, Sovyet coğrafyasına tam bir karartma uygulayarak, dünyanın geri kalanının o bölgeden hiç haber alamamasını sağladı, Sovyetler Birliği “Ölümsüzlüğü” bulsaydı bile bunu kimse bilmeyecekti muhtemelen.
Yazdıklarımı abartılı bulanlar olabilir, o zaman bir test yapın kendinize!
Sovyetler Birliği ve Rusya zamanında, batı basınından iyi bir haber duydunuz mu hiç!?
“Hayır” dediğinizi duyar gibiyim, çünkü batı basını, bu bölgeden hep kötü haber vermeye ayarlanmıştır, çünkü iyi haber sempati uyandırır insanlarda…
Sovyetler Birliği bu kuşatmayı kıramamıştı fakat yeni Rusya, devlete bağlı olan Russia Today gibi çeşitli dillerde yayınlar yapan medya kuruluşları kurmaya başlayarak bu kuşatmayı kırmaya çalıştı.
Fakat yapılan işler, o kadar avamlık kokuyordu ki, bir türlü istedikleri izlenimleri alamıyorlardı.
Rusya’da gazeteciler bir şeye alışmışlardı, o da iç kamuoyuna çalışmak, çünkü yapılan iş zahmetsiz ve iç kamuoyu, ne denirse yemiş gibi yapıyordu.
Ama yıl 2022 olunca ve Vladimir Putin, Ukrayna’ya karşı özel operasyon emrini verince bütün gazeteciler şaşırdı kaldı, çünkü Rusya’nın çeşitli dillerde yayın yapan televizyon kanalları Batıda yasaklanmış ve kendilerini anlatamaz olmuşlardı.
Devletten ve kendi kurumlarından maaş almaya alışmış binlerce gazeteci, ülkesini dünyaya anlatmak yerine, gene yüzlerini içeri döndü ve özel operasyon güzellemeleri yapmaya başladı, hatta en ünlü gazeteciler bile halen bunu yapıyor.
İşte şimdi, bu yazıdaki başlığın neden “Propaganda yapamayan zavallı Rusya” olduğuna geldik değerli dostlar.
Devletin çeşitli kurumlarından maaşlarını almaya devam eden bu gazetecilerin bazıları var ki onlar savaş muhabiri olarak cephenin belirli bölgelerinde gezip, bağlı bulundukları kanallara belirli dakikalık görüntüler geçip, açıklamalar yapıyorlar, maaşları ise milyon rubleler ile telaffuz ediliyor.
Bu kişiler, çektikleri diğer görüntüleri, Rusya’da herkesin kullandığı ve kurdukları Telegram kanallarında paylaşıyorlar, takipçi sayıları milyonlara ulaşan bu kişiler, üstüne bir de Telegram kanallarına reklam alıp, savaşın ekmeğini yiyorlar.
Tamam, YouTube ve diğer mecralar, devlet destekli kanalları kapattı, peki ya bireysel kanallar?
İşte dananın kuyruğu da burada kopuyor!
Rusya’nın devlet temelli kanalları, iyi derecede İngilizce bilen gazetecilerine YouTube kanalı açıp, cepheden görüntüleri gösterse bile milyonlarca insana ulaşır, fakat yapmıyorlar.
Yapmamasının nedeni ise gerçek anlamda propaganda yapmayı bilmiyorlar!
Amerikan destekli Ukrayna’ya baktığımızda ise bu işi çeşitli YouTube kanalları üzerinden mükemmel derecede yapıyorlar.
Araştırmalarımda gördüm ki, bazı YouTube kanalları George Soros'un “Açık Toplum Vakfı” üzerinden fonlar alıp, cephenin uç noktalarına kadar gidip, bazısı kurgu, bazısı ise gerçek videolar ile milyonlarca kişiye ulaşıyorlar.
İtiraf etmeliyim ki, ben bile üç video izledikten sonra “Slova Ukrayna” diyecektim!..
Ukrayna tarafında yapılan video çekimlerinde dikkat ettim ki, Ukrayna askerleri neredeyse tuvalet ihtiyaçlarını nasıl gidericeklerine kadar bilgi ve görüntü veriyorlar.
Ben ise Donbass bölgesine gittiğimde sadece yasaklar ile yüzyüze geldim.
Aldığım akreditasyon kartının arkasında, “askeri araçları çekmek YASAK, askerleri çekmek YASAK, devlet binalarını çekmek YASAK” ifadeleri vardı; bunları okuduğumda yüzüme bir gülümseme geldi ve arkasından da okkalı bir küfür elbette.
Rusya “davamda haklıyım” derken, bunu dünyaya ispatlamak için bir şey yapmıyor, yaptırmıyor ve yapmak isteyenlere de engel koyuyor, Ukrayna ise 2014 yılından bu yana mütemadiyen bölgede sivil halkı bombalayıp, cinayetler işlerken, bütün mahremiyetini yerli ve yabancı basına açıp, hem mağduru oynuyor, hem de dünyanın çeşitli ülkelerinden destekçi kazanıyor.
İşte bütün bunların ekseninde Rusya’ya “propaganda ülkesi” yakıştırması yapanların, aslında bu konuda Rusya’ya zavallı olarak bakması gerekiyor.
Peki devletten yüksek maaşlar alan gazetecilerin iç kamuoyuna yaptığı propagandanın kalitesi nasıl?
Şöyle özetleyeyim.
Halk, orada bir savaşın olduğunu bilmekte, fakat gazeteciler o kadar çok maaşlarına ve keyiflerine odaklanmış ki, kendi vatandaşlarının ruhlarına dokunacak işler yapmadıkları için, ülkede halen defileler, konserler ve eğlence programları devam etmekte, gece kulüplerinin sınırsız eğlenceleri halen dillere destan ve bütün bunların arasında tren katarları ile ailelerini görmek için dönen binlerce asker, bu görüntüleri gördüklerinde bazı şeyleri sorgulamaya başlıyor.
Evet, bütün bunları Rusya’dan sizlere aktarıyorum ve şunu son olarak belirtmek istiyorum;
Rusya, Ukrayna üzerinde hesap ettiği planları elbet uygulayacak güce sahiptir ve sahada zafer kazanacaktır, fakat en büyük mağlubiyeti ise dünyaya kendini anlatamamak ile yaşayacak, böylelikle, sahada kazandığını kafalarda kaybedecek.
Ne kadar da Türkiye’ye benziyor değil mi!?
Savaşta galip gelen ve masada kaybeden bir Türkiye gibi…
.
Cem Kıran, dikGAZETE.com
MOSKOVA
Herkese merhabalar…
Artık videolarıma sığdıramadığım pek çok şeyi sizlere buradan anlatıp, Rusya hakkında bilmediklerinizi yazılarımla bu köşeden sizlere aktaracağım.
Bu nedenle fikirlerime değer verip, bana burada bir köşe açan “dikGAZETE” yöneticilerine teşekkür ederek ilk yazımı, sizler ile paylaşmaktan mutluluk duyacağım.
Yaşı yetenler bilirler ki dünyada “propaganda” kelimesi eşittir komünizm demektir, aslında bu kelime, bizlere Sovyetler Birliği’ni çağrıştırır devamlı.
Propaganda’nın ne anlama geldiğini uzunca anlatmayacağım tabii ki, fakat propaganda kelimesini duyduğumuzda aklımıza getirilen Sovyetler Birliği, ya da Rusya düşüncesi, sistemli yapılan bir propagandanın ürünüdür!
Amerika Birleşik Devletleri’nin film endüstrisi, yaptıkları filmler ile bizim gibi ülkelerin içerisine kültürünü o kadar çok sokmuştur ki, ben bile bunu Rusya’ya gelince anladım.
Ülkemizde gerçekleşen kültür yozlaşmasını yazmıyorum bile.
Bugüne kadar ‘elli milyon izlenme’ almış YouTube kanalımın yorumlarında insanların bana “Rus propagandası yapıyorsun” şeklindeki yazılarını okuyorum ve bunları okudukça, ABD’nin yapmış olduğu bilinçaltı çalışmasının insanımız üzerinde ne kadar başarılı olduğunu görüyorum.
Bu yorumları yapan insanlar o kadar çok temelsiz bir şekilde yazıyorlar ki, videonun neresinde ve kaçıncı dakikasında bu propagandayı yaptığımı bile yazamıyorlar!
Rusya’nın nasıl propaganda yapamadığına gelmeden önce, gelin ABD, insanları kendi propaganda makinesi ile nasıl zehirliyor buna bir bakalım.
Dünyada en çok konuşulan dil, bildiğimiz üzere İngilizce ve bu dili öğrenmek için insanlar kendi dillerini bile tam öğrenemeyip, “Oxford İngilizcesi” konuşmak için kendilerini zorluyorlar.
İngilizcenin bir “bilim dili” olduğunu bile öne süren fonlanmış binlerce ünlü kişi, 1954 yılından bu yana ülkemizde sistematik bir şekilde Türk ailelerinin çocuklarını, yabancı dilde eğitim veren okullara kaydettirmesi için de uğraşıyor.
Büyük Türkiye Cumhuriyeti içinden tabii ki ana dili gibi yabancı bir dil öğrenecek insanlar çıkmalı, fakat bu insanlar önce ana dilini öğrenmeli!
Bu konuya sadece ben değil, Amerikan üniversitelerinde hocalık yapmış ve çok genç yaşta “Profesör” ünvanı almış Oktay Sinanoğlu da dikkat çekiyor. (Bknz: Byby Türkçe)
Ülkemiz, ABD’nin film endüstrisinin tüm bilinçaltı yönlendirmelerine ve Amerikan kültürünün toplumumuz içinde yayılmasına maruz kalırken, İngilizce dilinde eğitim yapan kurumlardan mezun olan yüz binlerce insanımız da Batı kaynaklarından elde ettikleri bilgileri çevirip, haber, kitap, makale, bilim gibi dallarda ülkemiz insanın bilgisine sunar.
Kaldı ki Türkiye, Sovyetler Birliği hakkındaki gelişmeleri bile, ikibinli yıllara kadar Batılı kaynakların İngilizce çevirilerinden edindi ve en önemlisi ise Türkçe gibi zengin bir dil olan Rusçanın, İngilizce sonrası Türkçeye çevrilmesi bile, o güzel dilin değerinin uçup gitmesi demek oluyor.
Türkiye Cumhuriyetinin hemen karşı kıyısında olan, defalarca savaş ve barış yaptığımız, dünyaya bilim ve teknolojide yön veren ülkelerden biri olan, dünyanın en büyük ülkesi hakkındaki bilgileri, İngilizce kaynaklardan, yani üçüncü şahıslardan aldığımız gerçeğinden yola çıkarak, bu bilgilerin Batılılar tarafından ne kadar çarpıtılıp yayınlandığını sizler de tahmin ediyorsunuzdur elbette.
Diğer yandan Türkiye gibi büyük bir ülkede, Rusça bilen bilim adamlarının, gazetecilerin, siyasetçilerin ve daha birçok meslek dalında insanın, yeterli sayıda olmaması da bizim gibi büyük bir ülkeye yakışmayan ürkütücü bir olgudur.
İşte bütün bu saydıklarımı unutmadan, asıl gerçeğe geçelim; o da Rusya’nın propaganda yapamayan zavallı bir ülke olduğu gerçeği.
2. Dünya Savaşı sonrası dünya değişirken, Amerikan ve İngiliz hegemonyası, Sovyetler Birliği'nin insanlar üstünde sempati uyandırmaması için geniş çaplı bir karartma çalışması yaptı ve bu çalışmalar günümüze kadar sürdü.
“Global medya” dediğimiz ama içerisinde birkaç haber ajansının olduğu Batılı haber ajansları, Sovyet coğrafyasına tam bir karartma uygulayarak, dünyanın geri kalanının o bölgeden hiç haber alamamasını sağladı, Sovyetler Birliği “Ölümsüzlüğü” bulsaydı bile bunu kimse bilmeyecekti muhtemelen.
Yazdıklarımı abartılı bulanlar olabilir, o zaman bir test yapın kendinize!
Sovyetler Birliği ve Rusya zamanında, batı basınından iyi bir haber duydunuz mu hiç!?
“Hayır” dediğinizi duyar gibiyim, çünkü batı basını, bu bölgeden hep kötü haber vermeye ayarlanmıştır, çünkü iyi haber sempati uyandırır insanlarda…
Sovyetler Birliği bu kuşatmayı kıramamıştı fakat yeni Rusya, devlete bağlı olan Russia Today gibi çeşitli dillerde yayınlar yapan medya kuruluşları kurmaya başlayarak bu kuşatmayı kırmaya çalıştı.
Fakat yapılan işler, o kadar avamlık kokuyordu ki, bir türlü istedikleri izlenimleri alamıyorlardı.
Rusya’da gazeteciler bir şeye alışmışlardı, o da iç kamuoyuna çalışmak, çünkü yapılan iş zahmetsiz ve iç kamuoyu, ne denirse yemiş gibi yapıyordu.
Ama yıl 2022 olunca ve Vladimir Putin, Ukrayna’ya karşı özel operasyon emrini verince bütün gazeteciler şaşırdı kaldı, çünkü Rusya’nın çeşitli dillerde yayın yapan televizyon kanalları Batıda yasaklanmış ve kendilerini anlatamaz olmuşlardı.
Devletten ve kendi kurumlarından maaş almaya alışmış binlerce gazeteci, ülkesini dünyaya anlatmak yerine, gene yüzlerini içeri döndü ve özel operasyon güzellemeleri yapmaya başladı, hatta en ünlü gazeteciler bile halen bunu yapıyor.
İşte şimdi, bu yazıdaki başlığın neden “Propaganda yapamayan zavallı Rusya” olduğuna geldik değerli dostlar.
Devletin çeşitli kurumlarından maaşlarını almaya devam eden bu gazetecilerin bazıları var ki onlar savaş muhabiri olarak cephenin belirli bölgelerinde gezip, bağlı bulundukları kanallara belirli dakikalık görüntüler geçip, açıklamalar yapıyorlar, maaşları ise milyon rubleler ile telaffuz ediliyor.
Bu kişiler, çektikleri diğer görüntüleri, Rusya’da herkesin kullandığı ve kurdukları Telegram kanallarında paylaşıyorlar, takipçi sayıları milyonlara ulaşan bu kişiler, üstüne bir de Telegram kanallarına reklam alıp, savaşın ekmeğini yiyorlar.
Tamam, YouTube ve diğer mecralar, devlet destekli kanalları kapattı, peki ya bireysel kanallar?
İşte dananın kuyruğu da burada kopuyor!
Rusya’nın devlet temelli kanalları, iyi derecede İngilizce bilen gazetecilerine YouTube kanalı açıp, cepheden görüntüleri gösterse bile milyonlarca insana ulaşır, fakat yapmıyorlar.
Yapmamasının nedeni ise gerçek anlamda propaganda yapmayı bilmiyorlar!
Amerikan destekli Ukrayna’ya baktığımızda ise bu işi çeşitli YouTube kanalları üzerinden mükemmel derecede yapıyorlar.
Araştırmalarımda gördüm ki, bazı YouTube kanalları George Soros'un “Açık Toplum Vakfı” üzerinden fonlar alıp, cephenin uç noktalarına kadar gidip, bazısı kurgu, bazısı ise gerçek videolar ile milyonlarca kişiye ulaşıyorlar.
İtiraf etmeliyim ki, ben bile üç video izledikten sonra “Slova Ukrayna” diyecektim!..
Ukrayna tarafında yapılan video çekimlerinde dikkat ettim ki, Ukrayna askerleri neredeyse tuvalet ihtiyaçlarını nasıl gidericeklerine kadar bilgi ve görüntü veriyorlar.
Ben ise Donbass bölgesine gittiğimde sadece yasaklar ile yüzyüze geldim.
Aldığım akreditasyon kartının arkasında, “askeri araçları çekmek YASAK, askerleri çekmek YASAK, devlet binalarını çekmek YASAK” ifadeleri vardı; bunları okuduğumda yüzüme bir gülümseme geldi ve arkasından da okkalı bir küfür elbette.
Rusya “davamda haklıyım” derken, bunu dünyaya ispatlamak için bir şey yapmıyor, yaptırmıyor ve yapmak isteyenlere de engel koyuyor, Ukrayna ise 2014 yılından bu yana mütemadiyen bölgede sivil halkı bombalayıp, cinayetler işlerken, bütün mahremiyetini yerli ve yabancı basına açıp, hem mağduru oynuyor, hem de dünyanın çeşitli ülkelerinden destekçi kazanıyor.
İşte bütün bunların ekseninde Rusya’ya “propaganda ülkesi” yakıştırması yapanların, aslında bu konuda Rusya’ya zavallı olarak bakması gerekiyor.
Peki devletten yüksek maaşlar alan gazetecilerin iç kamuoyuna yaptığı propagandanın kalitesi nasıl?
Şöyle özetleyeyim.
Halk, orada bir savaşın olduğunu bilmekte, fakat gazeteciler o kadar çok maaşlarına ve keyiflerine odaklanmış ki, kendi vatandaşlarının ruhlarına dokunacak işler yapmadıkları için, ülkede halen defileler, konserler ve eğlence programları devam etmekte, gece kulüplerinin sınırsız eğlenceleri halen dillere destan ve bütün bunların arasında tren katarları ile ailelerini görmek için dönen binlerce asker, bu görüntüleri gördüklerinde bazı şeyleri sorgulamaya başlıyor.
Evet, bütün bunları Rusya’dan sizlere aktarıyorum ve şunu son olarak belirtmek istiyorum;
Rusya, Ukrayna üzerinde hesap ettiği planları elbet uygulayacak güce sahiptir ve sahada zafer kazanacaktır, fakat en büyük mağlubiyeti ise dünyaya kendini anlatamamak ile yaşayacak, böylelikle, sahada kazandığını kafalarda kaybedecek.
Ne kadar da Türkiye’ye benziyor değil mi!?
Savaşta galip gelen ve masada kaybeden bir Türkiye gibi…