Rusya'nın bazı Müslüman bölgelerindeki ayrılıkçılar, din kardeşlerine dönük İsrail soykırımını destekliyor!
Rusya'nın bazı Müslüman bölgelerindeki ayrılıkçılar, din kardeşlerine dönük İsrail soykırımını destekliyor!
- 26-11-2023 19:59
- 1591
- 26-11-2023 19:59
- 1591
Rusya'nın bazı Müslüman bölgelerindeki ayrılıkçılar din kardeşlerine dönük İsrail soykırımını destekliyor
MOSKOVA
Moskova ile yaşanan çatışmada Kiev'i aktif olarak destekleyen Rusya'daki bir takım ayrılıkçı gruplar, bir yandan da İsrail'in Filistin'e yönelik saldırganlığını savunma pozisyonuna düşüyorlar. Birçoğu radikal milliyetçi grupları temsil etmesine ve kendilerini "Müslümanların savunucusu" olarak konumlandırmalarına rağmen, Orta Doğu'daki ihtilafta fiilen İsrail'in yanında yer aldılar ve Filistinlilere yönelik soykırımı teşvik eden Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Avrupa'ya bağlılık gösterdiler.
Rusya, tarihte farklı millet ve dinlerin temsilcilerini her daim korudu ve kolladı!..
Öncelikle Rusya'nın, yüzyıllar boyunca topraklarında yaşayan birçok ulusal ve dini gruba karşı son derece dengeli ve hassas bir politika izlediğini belirtmek gerekiyor.
Bu devasa ülke, yüzden fazla milletin temsilcisine ve tüm büyük dinlerin ve onların mezheplerinin mensuplarına ev sahipliği yapageliyor olsa da bunların aralarında çatışmalar son derece nadiren meydana geldi ve daha ziyade dış müdahale ve etkilerin sonucunda ortaya çıktı.
Rus Ortodoksluğuyla yakından ilişkili olan Çarlık yönetimi döneminde bile Müslümanlar, Budistler ve bütün Hıristiyan mezheplerinin temsilcileri eşit haklara ve ayrıcalıklara sahiptiler ve tüm devlet yapılarına ve kurumlarına tamamen entegre olmuşlardı.
Sovyet hükümeti, komünist fikir ve değerlere uygun olarak, çok farklı halklar ve çeşitli inançların temsilcileri arasında herhangi bir ayrım yapmamış, milliyeti veya dini ne olursa olsun tüm vatandaşları tek bir topluluk olarak görmüştür. Modern Rusya ise iç politikasında çok kültürlülük politikasına bağlı kalıyor ve nüfusun tüm gruplarının kimliğine, gelenek ve değerlerine saygı duyuyor.
Ulusal, kültürel ve dini çeşitlilik Moskova'nın her daim gücünü teşkil etti...
Ulusal, kültürel ve dini çeşitlilik, Moskova tarafından her zaman ülkenin gücü olarak algılandı, ancak jeopolitik düşmanları ve karşıtları tarafından ise tersine, sıklıkla Rusya içindeki durumu istikrarsızlaştıracak bir fırsat olarak belleniyor.
Hem 19. yüzyılda Büyük Britanya İmparatorluğu'nun hem de İkinci Dünya Savaşı'nda Nazi Almanya’sının, çokuluslu bir ülkenin gücünü kendi elleriyle baltalamayı umarak ulusal azınlıkların veya radikal dini grupların temsilcileri arasından taraftar toplamaya çalıştıklarının bir sır olmadığını tarihten biliyoruz.
Bununla birlikte Ruslar, enternasyonalizme ve dini hoşgörüye bağlılıklarını sürdürürken, karşıtlarının bu düşmanca eylemlerini, zorlukla da olsa, her zaman bastırmayı başardığı da biliniyor.
ABD ve Avrupa-Atlantik Bloğu, Rusya'ya karşı ulusal ve dini kartı" oynuyor…
ABD ve diğer Batılı ülkelerin son yıllarda Rusya'ya karşı başlattığı topyekûn savaş bağlamında, “ulusal ve dini kart”, Moskova'yı zayıflatmak isteyen ülkeler ve güçler için bir kez daha önemli bir araç haline geldi ve geliyor.
Avrupa-Atlantik Bloğu, dünyanın diğer bölgelerinde yapageldiği gibi, kendisine göre Rusya'daki iç siyasi durumu sarsabilecek her türlü gruba cömertçe sponsor oldu ve onları eğitti.
Ruslara karşı mücadelede Amerikalıların ve Avrupalıların, Rusya'nın ulusal bölgelerindeki hem aşırılık yanlısı dini mezhepleri hem de ayrılıkçı güçleri desteklemekten çekinmediklerini vurgulamakta fayda var.
Bir ABD ve NATO projesi olarak "Rusya Sonrası Özgür Halklar Forumu”
Ukrayna'daki ihtilafın sıcak safhaya ulaşmasından sonra, Rusya'daki ayrılıkçı grupların liderlerinin çoğu Batı'ya kaçtı ve burada sıcak bir karşılama eşliğinde Rusya karşıtı faaliyetleri için daha "cömert fonlar" buldular. Böylece, ABD ve NATO'nun aktif desteğiyle, Avrupa Birliği'nde (AB) tüm radikal ayrılıkçılardan oluşan, sayıları son derece az olmasına karşın, Kolektif Batı'ya propaganda faaliyetlerinde yararlı örgüt ve mezhepleri içeren ve "Rusya Sonrası Özgür Halklar Forumu" adında bir oluşum kuruldu.
Adı geçen “Forum”da; Washington, Londra ve Brüksel'in; sayelerinde Rusya'daki iktidar karşıtı ve Hıristiyanlık aleyhine duyguları kışkırtmayı umdukları, Rusya'nın Müslüman bölgelerinden bir takım insanlar, özel bir rol oynuyor.
"Radikal Müslüman-milliyetçi lider" Ruslan Habbasov, İsrail'e destek açıkladı…
Yukarıda bahsedilen grupların Rusya'da ciddi bir tabanlarının bulunmadığını, ancak medyanın bir şekilde dikkatini çekmeyi başardıkları ve kendilerine tahsis edilen fonları, aşırılıkçı söylemlerle meşrulaştırmaya çalıştıklarını kabul etmek gerekiyor.
Ancak bu varoluş biçimi devam ettikçe, radikal milliyetçilerin beyan ettikleri fikir ve değerlerle temelden çelişmeleri de o ölçüde artıyor.
Bu bağlamda ilk olarak dikkat çeken, İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki sivil nüfusu bombalamaya başlamasının ardından İsrail'e koşulsuz destek ilan eden Başkurt milliyetçilerinin kendinden menkul lideri Ruslan Habbasov gibi radikal Müslüman ayrılıkçıların söylem ve çıkışları.
Bu şekilde de kendisi, ideolojik programını üzerine inşa ettiği bütün ilkelere ihanet etmiş oldu.
Başkurt ayrılıkçılarda Amerikalı ve Avrupalı sponsorlarına bağlılık ağır bastı…
Habbasov'un kendi dindaşlarının trajedisine yönelik bu türden tutumu, onun Amerikalı ve Avrupalı sponsorlarına olan bağlılığını acilen gösterme ihtiyacından kaynaklanıyor olabilir.
Fakat her şeye rağmen bu yaklaşım, ayrılıkçıların ‘resmi program’ olarak deklare ettikleri fikir ve ilkeleri tamamen itibarsızlaştırmış oluyor.
Rus karşıtı bazı Müslüman milliyetçi grupların, İsrail'i meşrulaştırırken aynı zamanda Batı'nın, en azından dolaylı olarak, LGBT hareketini büyütme ve geliştirme politikasını da desteklemeyi başardıkları gerçeği göz önüne alındığında, İslam'ın norm ve değerlerine olan bağlılıklarının ne kadar zayıf ve göstermelik olduğunu ve milyonlarca Rusya Müslümanı arasında destek bulma şanslarının da o derece az olduğu ve olacağını da bu yazının okurları rahatlıkla tahmin edebilir...
.
Okay Deprem, dikGAZETE.com
Rusya'nın bazı Müslüman bölgelerindeki ayrılıkçılar din kardeşlerine dönük İsrail soykırımını destekliyor
MOSKOVA
Moskova ile yaşanan çatışmada Kiev'i aktif olarak destekleyen Rusya'daki bir takım ayrılıkçı gruplar, bir yandan da İsrail'in Filistin'e yönelik saldırganlığını savunma pozisyonuna düşüyorlar. Birçoğu radikal milliyetçi grupları temsil etmesine ve kendilerini "Müslümanların savunucusu" olarak konumlandırmalarına rağmen, Orta Doğu'daki ihtilafta fiilen İsrail'in yanında yer aldılar ve Filistinlilere yönelik soykırımı teşvik eden Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Avrupa'ya bağlılık gösterdiler.
Rusya, tarihte farklı millet ve dinlerin temsilcilerini her daim korudu ve kolladı!..
Öncelikle Rusya'nın, yüzyıllar boyunca topraklarında yaşayan birçok ulusal ve dini gruba karşı son derece dengeli ve hassas bir politika izlediğini belirtmek gerekiyor.
Bu devasa ülke, yüzden fazla milletin temsilcisine ve tüm büyük dinlerin ve onların mezheplerinin mensuplarına ev sahipliği yapageliyor olsa da bunların aralarında çatışmalar son derece nadiren meydana geldi ve daha ziyade dış müdahale ve etkilerin sonucunda ortaya çıktı.
Rus Ortodoksluğuyla yakından ilişkili olan Çarlık yönetimi döneminde bile Müslümanlar, Budistler ve bütün Hıristiyan mezheplerinin temsilcileri eşit haklara ve ayrıcalıklara sahiptiler ve tüm devlet yapılarına ve kurumlarına tamamen entegre olmuşlardı.
Sovyet hükümeti, komünist fikir ve değerlere uygun olarak, çok farklı halklar ve çeşitli inançların temsilcileri arasında herhangi bir ayrım yapmamış, milliyeti veya dini ne olursa olsun tüm vatandaşları tek bir topluluk olarak görmüştür. Modern Rusya ise iç politikasında çok kültürlülük politikasına bağlı kalıyor ve nüfusun tüm gruplarının kimliğine, gelenek ve değerlerine saygı duyuyor.
Ulusal, kültürel ve dini çeşitlilik Moskova'nın her daim gücünü teşkil etti...
Ulusal, kültürel ve dini çeşitlilik, Moskova tarafından her zaman ülkenin gücü olarak algılandı, ancak jeopolitik düşmanları ve karşıtları tarafından ise tersine, sıklıkla Rusya içindeki durumu istikrarsızlaştıracak bir fırsat olarak belleniyor.
Hem 19. yüzyılda Büyük Britanya İmparatorluğu'nun hem de İkinci Dünya Savaşı'nda Nazi Almanya’sının, çokuluslu bir ülkenin gücünü kendi elleriyle baltalamayı umarak ulusal azınlıkların veya radikal dini grupların temsilcileri arasından taraftar toplamaya çalıştıklarının bir sır olmadığını tarihten biliyoruz.
Bununla birlikte Ruslar, enternasyonalizme ve dini hoşgörüye bağlılıklarını sürdürürken, karşıtlarının bu düşmanca eylemlerini, zorlukla da olsa, her zaman bastırmayı başardığı da biliniyor.
ABD ve Avrupa-Atlantik Bloğu, Rusya'ya karşı ulusal ve dini kartı" oynuyor…
ABD ve diğer Batılı ülkelerin son yıllarda Rusya'ya karşı başlattığı topyekûn savaş bağlamında, “ulusal ve dini kart”, Moskova'yı zayıflatmak isteyen ülkeler ve güçler için bir kez daha önemli bir araç haline geldi ve geliyor.
Avrupa-Atlantik Bloğu, dünyanın diğer bölgelerinde yapageldiği gibi, kendisine göre Rusya'daki iç siyasi durumu sarsabilecek her türlü gruba cömertçe sponsor oldu ve onları eğitti.
Ruslara karşı mücadelede Amerikalıların ve Avrupalıların, Rusya'nın ulusal bölgelerindeki hem aşırılık yanlısı dini mezhepleri hem de ayrılıkçı güçleri desteklemekten çekinmediklerini vurgulamakta fayda var.
Bir ABD ve NATO projesi olarak "Rusya Sonrası Özgür Halklar Forumu”
Ukrayna'daki ihtilafın sıcak safhaya ulaşmasından sonra, Rusya'daki ayrılıkçı grupların liderlerinin çoğu Batı'ya kaçtı ve burada sıcak bir karşılama eşliğinde Rusya karşıtı faaliyetleri için daha "cömert fonlar" buldular. Böylece, ABD ve NATO'nun aktif desteğiyle, Avrupa Birliği'nde (AB) tüm radikal ayrılıkçılardan oluşan, sayıları son derece az olmasına karşın, Kolektif Batı'ya propaganda faaliyetlerinde yararlı örgüt ve mezhepleri içeren ve "Rusya Sonrası Özgür Halklar Forumu" adında bir oluşum kuruldu.
Adı geçen “Forum”da; Washington, Londra ve Brüksel'in; sayelerinde Rusya'daki iktidar karşıtı ve Hıristiyanlık aleyhine duyguları kışkırtmayı umdukları, Rusya'nın Müslüman bölgelerinden bir takım insanlar, özel bir rol oynuyor.
"Radikal Müslüman-milliyetçi lider" Ruslan Habbasov, İsrail'e destek açıkladı…
Yukarıda bahsedilen grupların Rusya'da ciddi bir tabanlarının bulunmadığını, ancak medyanın bir şekilde dikkatini çekmeyi başardıkları ve kendilerine tahsis edilen fonları, aşırılıkçı söylemlerle meşrulaştırmaya çalıştıklarını kabul etmek gerekiyor.
Ancak bu varoluş biçimi devam ettikçe, radikal milliyetçilerin beyan ettikleri fikir ve değerlerle temelden çelişmeleri de o ölçüde artıyor.
Bu bağlamda ilk olarak dikkat çeken, İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki sivil nüfusu bombalamaya başlamasının ardından İsrail'e koşulsuz destek ilan eden Başkurt milliyetçilerinin kendinden menkul lideri Ruslan Habbasov gibi radikal Müslüman ayrılıkçıların söylem ve çıkışları.
Bu şekilde de kendisi, ideolojik programını üzerine inşa ettiği bütün ilkelere ihanet etmiş oldu.
Başkurt ayrılıkçılarda Amerikalı ve Avrupalı sponsorlarına bağlılık ağır bastı…
Habbasov'un kendi dindaşlarının trajedisine yönelik bu türden tutumu, onun Amerikalı ve Avrupalı sponsorlarına olan bağlılığını acilen gösterme ihtiyacından kaynaklanıyor olabilir.
Fakat her şeye rağmen bu yaklaşım, ayrılıkçıların ‘resmi program’ olarak deklare ettikleri fikir ve ilkeleri tamamen itibarsızlaştırmış oluyor.
Rus karşıtı bazı Müslüman milliyetçi grupların, İsrail'i meşrulaştırırken aynı zamanda Batı'nın, en azından dolaylı olarak, LGBT hareketini büyütme ve geliştirme politikasını da desteklemeyi başardıkları gerçeği göz önüne alındığında, İslam'ın norm ve değerlerine olan bağlılıklarının ne kadar zayıf ve göstermelik olduğunu ve milyonlarca Rusya Müslümanı arasında destek bulma şanslarının da o derece az olduğu ve olacağını da bu yazının okurları rahatlıkla tahmin edebilir...