Tadını almaya ‘Muhabbet’ diyorlar..
Tadını almaya ‘Muhabbet’ diyorlar..
- 17-01-2020 10:22
- 703
- 17-01-2020 10:22
- 703
Sonuçlardan ziyade, süreçlerin tadını almaya “Muhabbet" diyorlar sanırım.
Zafer, bir sonucu kazanmak değil, süreçte kendini kaybetmemek olsa gerek...
Çünkü,
“..yaptıkları işlerde, O onların yanındadır." ( 6/127)
"Doğru yoldakilerin azlığının, kendini yalnız hissettirmesine izin verme!” demiş Hz. Ali (kv).
*
“Hatırlayın ki!
Ruhlarınızın değeri cennetten daha düşük değildir.. Sakın düşük bir değere satmayınız!” diye buyurmuş, cennet gençlerinin efendisi, Şah-ı Şehid-i Kerbelâ İmam Hüseyin (as).
Bütün kurallar, aslî olarak insanın hakkını korumak için konulmuş…
İnsanı ezerek, kuralları/şekilleri korumak, bu yönüyle konunun özünü anlayamamış olmak demek…
Bunu farkeden, taş gibi sert olmaz insana; latif bir çizgide kolaylaştırıcı olur..
Her canımızın istediğini, gücümüzün yettiğini, adet olmuş olanı yapmak bizi yetkin insan yapmıyor.
-Kuşların ölmesine, kör olmasına, kendilerinin ve yuvalarının yanmasına, pek çok sokak hayvanının korkmasına sebep olan havai fişekleri bilerek kullanmamayı tercih edenlere…-
“İnsanın izzeti, ‘İsmi Azâm’ı taşıyor oluşudur...”
Allah, karşına darda-zorda olan, başı sıkışmış birini çıkarırsa ona yardım etmeyi duasını almayı ganimet bil.
Çünkü Allah’ın rahmeti kulu ile akar.
Birini ezmekten, üzmekten, hakkını almaktan, bedduasını almaktan sakın.
Çünkü Allah’ın gazabı kulu ile akar..
*
Nasıl yaptığımız, 'yol’dur; geçip giden ve içerisinde şekillendiğimiz ‘ömür’dür…
Bu bilgiyi idrak; bize “nasıl yaptığımız"ın, “ne yaptığımız"dan daha önemli olduğunun kapısını açar.
O zaman, yaşamak her daim “Salât’a döner, Bi’iznillah.
Herhalde, bu dünyada bırakıp gideceğimiz apaçık olan şeyleri edinmek, “nihai hedef ve hayalimiz” değildir.
Ama bu hedeflere ulaşmaya çaba gösterirken, "insan" makamına varabilmektir.
Düzen böyle kurulmuş.
(“Allah’ın Sünnetullah’ında asla bir değişme göremezsin” Ahzab: 62)
Hiç bir koşulda Ümidini, İmanını, Aşk’ını yitirme!..
En önemlisi de ümitsizliğe düşmüşleri sakın eleştirme!..
Ümitsizliğe düşmüş insanları eleştirenler, yargılayanlar sırça köşklerinden atıp tutan tanrıcıklar (!).
“Kerbela meydanıdır şu hayat, şehadetimiz kabul olana kadar sürer. Hep meydan kurulur ve her meydanda safımızı seçeriz. Hakk’ı (Hz. Hüseyin) ya da Yezid’i (Nefsi, çıkarları, gücü, makamı, geçici yalan zaferleri)…”
Her şeyin bir pahası var da bize yüklenen en değerli emanetin bir pahası yok mu!..
“İnsan olmak, insan gibi yaşamak, insan gibi ölmek...” emaneti…
Bize de bu kıymetli emaneti farketmek ve layıkı ile taşımak kolaylaşsın.
Sevgiyle kolaylaşsın bizlere…
.
Gülşah Aslı Özhan, dikGAZETE.com
Sonuçlardan ziyade, süreçlerin tadını almaya “Muhabbet" diyorlar sanırım.
Zafer, bir sonucu kazanmak değil, süreçte kendini kaybetmemek olsa gerek...
Çünkü,
“..yaptıkları işlerde, O onların yanındadır." ( 6/127)
"Doğru yoldakilerin azlığının, kendini yalnız hissettirmesine izin verme!” demiş Hz. Ali (kv).
*
“Hatırlayın ki!
Ruhlarınızın değeri cennetten daha düşük değildir.. Sakın düşük bir değere satmayınız!” diye buyurmuş, cennet gençlerinin efendisi, Şah-ı Şehid-i Kerbelâ İmam Hüseyin (as).
Bütün kurallar, aslî olarak insanın hakkını korumak için konulmuş…
İnsanı ezerek, kuralları/şekilleri korumak, bu yönüyle konunun özünü anlayamamış olmak demek…
Bunu farkeden, taş gibi sert olmaz insana; latif bir çizgide kolaylaştırıcı olur..
Her canımızın istediğini, gücümüzün yettiğini, adet olmuş olanı yapmak bizi yetkin insan yapmıyor.
-Kuşların ölmesine, kör olmasına, kendilerinin ve yuvalarının yanmasına, pek çok sokak hayvanının korkmasına sebep olan havai fişekleri bilerek kullanmamayı tercih edenlere…-
“İnsanın izzeti, ‘İsmi Azâm’ı taşıyor oluşudur...”
Allah, karşına darda-zorda olan, başı sıkışmış birini çıkarırsa ona yardım etmeyi duasını almayı ganimet bil.
Çünkü Allah’ın rahmeti kulu ile akar.
Birini ezmekten, üzmekten, hakkını almaktan, bedduasını almaktan sakın.
Çünkü Allah’ın gazabı kulu ile akar..
*
Nasıl yaptığımız, 'yol’dur; geçip giden ve içerisinde şekillendiğimiz ‘ömür’dür…
Bu bilgiyi idrak; bize “nasıl yaptığımız"ın, “ne yaptığımız"dan daha önemli olduğunun kapısını açar.
O zaman, yaşamak her daim “Salât’a döner, Bi’iznillah.
Herhalde, bu dünyada bırakıp gideceğimiz apaçık olan şeyleri edinmek, “nihai hedef ve hayalimiz” değildir.
Ama bu hedeflere ulaşmaya çaba gösterirken, "insan" makamına varabilmektir.
Düzen böyle kurulmuş.
(“Allah’ın Sünnetullah’ında asla bir değişme göremezsin” Ahzab: 62)
Hiç bir koşulda Ümidini, İmanını, Aşk’ını yitirme!..
En önemlisi de ümitsizliğe düşmüşleri sakın eleştirme!..
Ümitsizliğe düşmüş insanları eleştirenler, yargılayanlar sırça köşklerinden atıp tutan tanrıcıklar (!).
“Kerbela meydanıdır şu hayat, şehadetimiz kabul olana kadar sürer. Hep meydan kurulur ve her meydanda safımızı seçeriz. Hakk’ı (Hz. Hüseyin) ya da Yezid’i (Nefsi, çıkarları, gücü, makamı, geçici yalan zaferleri)…”
Her şeyin bir pahası var da bize yüklenen en değerli emanetin bir pahası yok mu!..
“İnsan olmak, insan gibi yaşamak, insan gibi ölmek...” emaneti…
Bize de bu kıymetli emaneti farketmek ve layıkı ile taşımak kolaylaşsın.
Sevgiyle kolaylaşsın bizlere…
.
Gülşah Aslı Özhan, dikGAZETE.com