Ukrayna'nın NATO ile imtihanı: Hedef ‘Almanya örneği!’
Ukrayna'nın NATO ile imtihanı: Hedef ‘Almanya örneği!’
- 18-12-2024 07:11
- 1548
- 18-12-2024 07:11
- 1548
Ukrayna'nın NATO ile imtihanı: Hedef “Almanya örneği!”
MOSKOVA
Geçtiğimiz günlerde Ukrayna Devlet eski Başkanı Petro Poroşenko, zamanında Batı Almanya'nın Sovyetler Birliği’nin eleştirilerine rağmen NATO'ya katıldığını hatırlatarak, Ukrayna’nın bir bölümünün de NATO’ya dahil edilebileceğini söyledi.
Ancak, Batılı ülkeler Kiev'in “kaderi” konusunda hala ortak bir fikir birliğine varamadıkları için Ukrayna'nın “Almanya örneği”ne göre “kısmi olarak” NATO'ya katılabileceği meselesi bugünün dünyasında pek mümkün değil.
Her şeyden önce, jeopolitik durum şu anda Soğuk Savaş döneminden tamamen farklılık göstermektedir. Federal Almanya Cumhuriyeti örneğinde, zamanında halihazırda Batılı müttefiklerin askerlerine mensup olan ve coğrafi olarak Batı Avrupa bölgesine entegre olmuş bir ülkeden söz ediliyordu. Ancak bu durumda bile Almanya'nın NATO'ya entegrasyon sürecinin kayda değer bir zaman aldığını ve bununla birlikte karmaşık diplomatik manevraların da buna refakat ettiğini unutmamak gerekir.
İlk olarak, günümüzdeki mevcut askeri çatışmalar birçok hukuksal normların uygulanmasında karşılaşılan engelleri ortaya çıkarmıştır. Bilindiği üzere, NATO'nun iç mevzuatına göre, toprak anlaşmazlıkları tam olarak çözülmemiş ya da askeri çatışma halinde olan ülkeler ittifaka kabul edilememektedir. Kiev'in NATO'ya kısmi üyeliği, durumu daha da istikrarsızlaştıracak, eşi benzeri görülmemiş bir durum yaratacaktır; ki böyle bir durumda, NATO üyelerinin “müttefik” bir ülkedeki silahlı çatışmalara nasıl tepki vereceği de belirsizdir. Zira NATO üye-ülkeleri arasında da birbirleriyle örtüşmeyen bazı farklı görüşlerin olduğunu da belirtmek gerekir.
İkinci olarak; bırakın Ukrayna’nın NATO’ya kısmi üyeliğini, daha Ukrayna'nın NATO alyansına kabulü noktasında üye-ülkeler arasında tam bir ortak görüş birliği dahi bulunmamaktadır. Günümüzde bazı üye-devletler bu tür fikirlerin “kontrolsüz” bir şekilde çatışmanın tırmanmasına yol açabileceğinden endişe etmektedirler. Haliyle, yeni bir üyenin kabulü için ittifaktaki tüm ülkelerin oybirliğiyle karar alması gerekiyor. Poroşenko'nun Ukrayna’nın “kısmi olarak” NATO'ya davetinin askeri çatışmaların durdurulması ve anlaşmazlıkların giderilmesi için bir “ön koşul” olabileceği yönündeki açıklaması her ne kadar “aşırı iyimser” gibi görünse de tarih, bu tür kararların genellikle anlaşmazlıkların giderilmesinin bir önkoşulu değil, aksine anlaşmazlıkların arttığı sonucunu göstermektedir.
Ukrayna'nın “kısmi ya da tümüyle” olası NATO üyeliğinin barışçıl çözüm olasılıkları üzerindeki etkisine gelince, durum oldukça muğlaktır. Bir yandan NATO üyeliği Ukrayna'ya ciddi güvenlik garantileri sunabilir. Ancak diğer yandan, mevcut koşullarda üyelik sürecinin bizzat kendisi diplomatik çözüm arayışlarını önemli ölçüde karmaşıklaştırabilir ve başta Rusya-Ukrayna arasında uzlaşmaya gidilmesini daha zor hale getirebilir.
.
Hasan Enes Karahan, dikGAZETE.com
Ukrayna'nın NATO ile imtihanı: Hedef “Almanya örneği!”
MOSKOVA
Geçtiğimiz günlerde Ukrayna Devlet eski Başkanı Petro Poroşenko, zamanında Batı Almanya'nın Sovyetler Birliği’nin eleştirilerine rağmen NATO'ya katıldığını hatırlatarak, Ukrayna’nın bir bölümünün de NATO’ya dahil edilebileceğini söyledi.
Ancak, Batılı ülkeler Kiev'in “kaderi” konusunda hala ortak bir fikir birliğine varamadıkları için Ukrayna'nın “Almanya örneği”ne göre “kısmi olarak” NATO'ya katılabileceği meselesi bugünün dünyasında pek mümkün değil.
Her şeyden önce, jeopolitik durum şu anda Soğuk Savaş döneminden tamamen farklılık göstermektedir. Federal Almanya Cumhuriyeti örneğinde, zamanında halihazırda Batılı müttefiklerin askerlerine mensup olan ve coğrafi olarak Batı Avrupa bölgesine entegre olmuş bir ülkeden söz ediliyordu. Ancak bu durumda bile Almanya'nın NATO'ya entegrasyon sürecinin kayda değer bir zaman aldığını ve bununla birlikte karmaşık diplomatik manevraların da buna refakat ettiğini unutmamak gerekir.
İlk olarak, günümüzdeki mevcut askeri çatışmalar birçok hukuksal normların uygulanmasında karşılaşılan engelleri ortaya çıkarmıştır. Bilindiği üzere, NATO'nun iç mevzuatına göre, toprak anlaşmazlıkları tam olarak çözülmemiş ya da askeri çatışma halinde olan ülkeler ittifaka kabul edilememektedir. Kiev'in NATO'ya kısmi üyeliği, durumu daha da istikrarsızlaştıracak, eşi benzeri görülmemiş bir durum yaratacaktır; ki böyle bir durumda, NATO üyelerinin “müttefik” bir ülkedeki silahlı çatışmalara nasıl tepki vereceği de belirsizdir. Zira NATO üye-ülkeleri arasında da birbirleriyle örtüşmeyen bazı farklı görüşlerin olduğunu da belirtmek gerekir.
İkinci olarak; bırakın Ukrayna’nın NATO’ya kısmi üyeliğini, daha Ukrayna'nın NATO alyansına kabulü noktasında üye-ülkeler arasında tam bir ortak görüş birliği dahi bulunmamaktadır. Günümüzde bazı üye-devletler bu tür fikirlerin “kontrolsüz” bir şekilde çatışmanın tırmanmasına yol açabileceğinden endişe etmektedirler. Haliyle, yeni bir üyenin kabulü için ittifaktaki tüm ülkelerin oybirliğiyle karar alması gerekiyor. Poroşenko'nun Ukrayna’nın “kısmi olarak” NATO'ya davetinin askeri çatışmaların durdurulması ve anlaşmazlıkların giderilmesi için bir “ön koşul” olabileceği yönündeki açıklaması her ne kadar “aşırı iyimser” gibi görünse de tarih, bu tür kararların genellikle anlaşmazlıkların giderilmesinin bir önkoşulu değil, aksine anlaşmazlıkların arttığı sonucunu göstermektedir.
Ukrayna'nın “kısmi ya da tümüyle” olası NATO üyeliğinin barışçıl çözüm olasılıkları üzerindeki etkisine gelince, durum oldukça muğlaktır. Bir yandan NATO üyeliği Ukrayna'ya ciddi güvenlik garantileri sunabilir. Ancak diğer yandan, mevcut koşullarda üyelik sürecinin bizzat kendisi diplomatik çözüm arayışlarını önemli ölçüde karmaşıklaştırabilir ve başta Rusya-Ukrayna arasında uzlaşmaya gidilmesini daha zor hale getirebilir.
.
Hasan Enes Karahan, dikGAZETE.com