Ukraynalı asker kaçağı Türkiye’de!

Ukraynalı asker kaçağı Türkiye’de!

Ukraynalı asker kaçağı Türkiye’de! Ukraynalı asker kaçağı Türkiye’de!

MOSKOVA 

8 Temmuz 2023 belki de hayatımda unutamayacağım en korkunç günlerden biriydi.

İstanbul’dan Rusya’ya Rus plakalı aracımız ile yola çıkmıştık ve yağmur peşimizi bırakmamakta idi.

Ordu ilimize yaklaştığımızda hava kararmak üzereydi ve yağmur da hızını arttırmıştı.

Ordu’nun Bülbülderesi’ni geçtikten sonra yağmur, bazı yerlerde şiddetlenmiş ve yolu su kaplamıştı.

Sağ tarafa baktığımda dağlardan şelale gibi akan sular korkutucu görünürken aklıma bir anda heyelan tehlikesi gelmiş ve cidden direksiyonda ecel terleri dökmeye başlamıştım.

İlk gördüğüm otoyol dinlenme tesisine çekip hem benzin almak hem de yemek yiyip, yağmurun dinmesini beklemekti niyetim ve öyle de yaptım.

Bunu yapan tek ben değildim, onlarca araç oraya çekmiş, tehlikenin geçmesini beklerken biri bize doğru geldi ve Rus aksanı ile İngilizce soru sordu.

Ben ve beraber yola çıktığım Rusya’da eğitim danışmanlığı yapan Aziz Doksanbir, adama bakarak “Rusça biliyor musunuz” diye sorduğumuzda adam, akrabasını görmüşçesine gözleri parlayıp “evet” deyip, sorular sormaya başladı.

İki saate yakın o tesisde yağmurun dinmesini beklerken ben, gazetecilik refleksi ile nereden geldiğini sordum.

Adam, Ukrayna’dan savaşın ikinci ayında kaçtığını, adının Vitaliy olduğunu ve savaştan önce denizcilik yaptığını söyledi.

O da bize Rusçayı nereden bildiğimizi sordu, ben “Youtube” ve gazetecilikle meşgul olduğumu söylemeden, kuyumculuk ile meşgul olduğumu söyleyerek adamın konuşurken daha çok açılmasını amaçlayarak hemen sorumu sordum;

- Senin yaşın kaç ki, seni neden askere alsınlar, neden kaçtın Ukrayna’dan?..

Hiç sıkılmadan cevap verdi Vitaliy;

- Yaşım elli dört ve onlar için kaç yaşında olman önemli değil, engellileri bile askere aldılar!..

Daha sonra çok fazla politika ile ilgilenmediğimi ve tüm yazılı ve görsel basının yalan söylediğini düşündüğümü söyleyerek, Rus basının yalan söyleyip söylemediğini sordum!

Vitaliy, gülümseyerek; “Rusya’nın yazdıkları tamamen doğru, asıl bizimkilerin yazdıkları tamamen yalan” dedi.

Peki, Türkiye’de ne işin var, hangi rüzgar seni buraya attı” deyince şöyle devam etti.

Ben, ailem ile Romanya’ya sığınmıştım, ev kirasını Romanya devleti ödüyordu, daha sonra Romanya, kirayı ödemeyi kesti ve ev sahibine ‘biz size daha sonra ödeme yapacağızdemiş, ev sahibi de bize ya ödeme yaparsınız ya da evden çıkarsınızdedi, ben Romanya devletine kira ödemesi için gittiğimde bana dasiz ödeyin biz size daha sonra ödeme yaparızdedi, işte bu yüzden Türkiye’de biraz zaman geçirdik ve vizemiz bittiği için Gürcistan Batum’a geçiyoruz...” der demez ben arkasından yeni soruyu yapıştırdım;

- Sence bu savaşın kazananı kim olacak?

 Vitaliy, hiç beklemediğim bir cevap verdi; “tabii ki Rusya” dedi.

Neden böyle söylediğini anlamamıştım, çünkü Rusya’ya karşı nefret duyacağını düşünmüştüm.

Devam etti ve şöyle konuştu:

- Koskoca bir Rusya’ya karşı küçücük Ukrayna nasıl zafer kazanabilir? Zaten savaşı isteyen Azovcu takımı yok olup gitti, şimdi ölenler ise normal vatandaşlar, topraklarında her türlü zenginlik fışkıran Ukrayna’yı bütün yöneticilerimiz yiyip bitirdi, çaldılar, çırptılar fakat hiç biri bu Zelensky gibi ülkelerini ABD’nin ve Avrupa’nın istediği gibi Rusya’ya karşı savaşa sürüklemedi!.. 

Lafı değiştirip “Türkiye nasıl, ucuz mu” dediğimde ise; “Türkiye, bizim için bedava, Romanya’da alamadığımız tabak, çatal ve nevresim takımlarını buradan aldık” diyerek Avrupa’ya göre ucuzluğunu belirtti ve “şimdi Batum’da ne yapacağız bilmiyoruz” dedi.

Daha sonra konuyu tekrar Avrupa’da yaşayan Ukraynalılara getirerek, şunu sordum;

- Avrupa’da Ukraynalılara çok yardım ediliyormuş bu doğru mu?

Cevabı şu oldu;

- Bize, söyledikleri gibi yardım etmiyorlar, üstüne hakir görüyorlar ve televizyonlarda gösterilen gibi büyük yardımlar yok!..

Aradan epeyce bir süre geçmişti, küçük “Chery” marka arabasının içerisinde eşi beklerken Vitaliy’e tesisten aldığımız tostu ikram edip, bundan sonra ne yapacağını soruyoruz.

Kendisi Batum’da bir süre kaldıktan sonra tekrar Türkiye’ye döneceğini söyledi.

Lafı çevirip, “Rusya’nın neden Kiev’i tamamen vurmadığını” sorduğumda ilginç bir cevap verdi;

-Umarım tamamen Kiev’i Ruslar alır da rahat ederiz, zaten uzun yıllar kardeş gibi yaşadık ama bu bizim aptalların Batı sevdası yüzünden iki kardeş halk arasında savaş başladı, Tanrı’dan dileğim şu savaş biter ve Azovcu milliyetçilerden arınmış ülkemize geri döneriz. 

Daha sonra trafik polislerimizin “yol kısmen açıldı” uyarısı ile konvoyun en önünde ben ve hemen arkamda Vitaliy, Trabzon yakınlarına kadar dikkatli bir şekilde ilerleyerek yol aldık, ben hızımı yavaşlatıp bir benzinliğe girerken Vitaliy ve ailesi ise yağmurlu gecenin ıslattığı yolda, bilmediği kaderine doğru yol alıp, ilerleyerek gecenin karanlığında kayboldu.

Umarım Vitaliy gibi milyonlarca insan, bir gün yöneticilerinin hesapsız işleri yüzünden yıkıma uğrattıkları ülkelerine “boşu boşuna ölmek” korkusu olmadan dönerler.

.

Cem Kıran, dikGAZETE.com

MOSKOVA 

8 Temmuz 2023 belki de hayatımda unutamayacağım en korkunç günlerden biriydi.

İstanbul’dan Rusya’ya Rus plakalı aracımız ile yola çıkmıştık ve yağmur peşimizi bırakmamakta idi.

Ordu ilimize yaklaştığımızda hava kararmak üzereydi ve yağmur da hızını arttırmıştı.

Ordu’nun Bülbülderesi’ni geçtikten sonra yağmur, bazı yerlerde şiddetlenmiş ve yolu su kaplamıştı.

Sağ tarafa baktığımda dağlardan şelale gibi akan sular korkutucu görünürken aklıma bir anda heyelan tehlikesi gelmiş ve cidden direksiyonda ecel terleri dökmeye başlamıştım.

İlk gördüğüm otoyol dinlenme tesisine çekip hem benzin almak hem de yemek yiyip, yağmurun dinmesini beklemekti niyetim ve öyle de yaptım.

Bunu yapan tek ben değildim, onlarca araç oraya çekmiş, tehlikenin geçmesini beklerken biri bize doğru geldi ve Rus aksanı ile İngilizce soru sordu.

Ben ve beraber yola çıktığım Rusya’da eğitim danışmanlığı yapan Aziz Doksanbir, adama bakarak “Rusça biliyor musunuz” diye sorduğumuzda adam, akrabasını görmüşçesine gözleri parlayıp “evet” deyip, sorular sormaya başladı.

İki saate yakın o tesisde yağmurun dinmesini beklerken ben, gazetecilik refleksi ile nereden geldiğini sordum.

Adam, Ukrayna’dan savaşın ikinci ayında kaçtığını, adının Vitaliy olduğunu ve savaştan önce denizcilik yaptığını söyledi.

O da bize Rusçayı nereden bildiğimizi sordu, ben “Youtube” ve gazetecilikle meşgul olduğumu söylemeden, kuyumculuk ile meşgul olduğumu söyleyerek adamın konuşurken daha çok açılmasını amaçlayarak hemen sorumu sordum;

- Senin yaşın kaç ki, seni neden askere alsınlar, neden kaçtın Ukrayna’dan?..

Hiç sıkılmadan cevap verdi Vitaliy;

- Yaşım elli dört ve onlar için kaç yaşında olman önemli değil, engellileri bile askere aldılar!..

Daha sonra çok fazla politika ile ilgilenmediğimi ve tüm yazılı ve görsel basının yalan söylediğini düşündüğümü söyleyerek, Rus basının yalan söyleyip söylemediğini sordum!

Vitaliy, gülümseyerek; “Rusya’nın yazdıkları tamamen doğru, asıl bizimkilerin yazdıkları tamamen yalan” dedi.

Peki, Türkiye’de ne işin var, hangi rüzgar seni buraya attı” deyince şöyle devam etti.

Ben, ailem ile Romanya’ya sığınmıştım, ev kirasını Romanya devleti ödüyordu, daha sonra Romanya, kirayı ödemeyi kesti ve ev sahibine ‘biz size daha sonra ödeme yapacağızdemiş, ev sahibi de bize ya ödeme yaparsınız ya da evden çıkarsınızdedi, ben Romanya devletine kira ödemesi için gittiğimde bana dasiz ödeyin biz size daha sonra ödeme yaparızdedi, işte bu yüzden Türkiye’de biraz zaman geçirdik ve vizemiz bittiği için Gürcistan Batum’a geçiyoruz...” der demez ben arkasından yeni soruyu yapıştırdım;

- Sence bu savaşın kazananı kim olacak?

 Vitaliy, hiç beklemediğim bir cevap verdi; “tabii ki Rusya” dedi.

Neden böyle söylediğini anlamamıştım, çünkü Rusya’ya karşı nefret duyacağını düşünmüştüm.

Devam etti ve şöyle konuştu:

- Koskoca bir Rusya’ya karşı küçücük Ukrayna nasıl zafer kazanabilir? Zaten savaşı isteyen Azovcu takımı yok olup gitti, şimdi ölenler ise normal vatandaşlar, topraklarında her türlü zenginlik fışkıran Ukrayna’yı bütün yöneticilerimiz yiyip bitirdi, çaldılar, çırptılar fakat hiç biri bu Zelensky gibi ülkelerini ABD’nin ve Avrupa’nın istediği gibi Rusya’ya karşı savaşa sürüklemedi!.. 

Lafı değiştirip “Türkiye nasıl, ucuz mu” dediğimde ise; “Türkiye, bizim için bedava, Romanya’da alamadığımız tabak, çatal ve nevresim takımlarını buradan aldık” diyerek Avrupa’ya göre ucuzluğunu belirtti ve “şimdi Batum’da ne yapacağız bilmiyoruz” dedi.

Daha sonra konuyu tekrar Avrupa’da yaşayan Ukraynalılara getirerek, şunu sordum;

- Avrupa’da Ukraynalılara çok yardım ediliyormuş bu doğru mu?

Cevabı şu oldu;

- Bize, söyledikleri gibi yardım etmiyorlar, üstüne hakir görüyorlar ve televizyonlarda gösterilen gibi büyük yardımlar yok!..

Aradan epeyce bir süre geçmişti, küçük “Chery” marka arabasının içerisinde eşi beklerken Vitaliy’e tesisten aldığımız tostu ikram edip, bundan sonra ne yapacağını soruyoruz.

Kendisi Batum’da bir süre kaldıktan sonra tekrar Türkiye’ye döneceğini söyledi.

Lafı çevirip, “Rusya’nın neden Kiev’i tamamen vurmadığını” sorduğumda ilginç bir cevap verdi;

-Umarım tamamen Kiev’i Ruslar alır da rahat ederiz, zaten uzun yıllar kardeş gibi yaşadık ama bu bizim aptalların Batı sevdası yüzünden iki kardeş halk arasında savaş başladı, Tanrı’dan dileğim şu savaş biter ve Azovcu milliyetçilerden arınmış ülkemize geri döneriz. 

Daha sonra trafik polislerimizin “yol kısmen açıldı” uyarısı ile konvoyun en önünde ben ve hemen arkamda Vitaliy, Trabzon yakınlarına kadar dikkatli bir şekilde ilerleyerek yol aldık, ben hızımı yavaşlatıp bir benzinliğe girerken Vitaliy ve ailesi ise yağmurlu gecenin ıslattığı yolda, bilmediği kaderine doğru yol alıp, ilerleyerek gecenin karanlığında kayboldu.

Umarım Vitaliy gibi milyonlarca insan, bir gün yöneticilerinin hesapsız işleri yüzünden yıkıma uğrattıkları ülkelerine “boşu boşuna ölmek” korkusu olmadan dönerler.

.

Cem Kıran, dikGAZETE.com