Yılbaşı ve Noel -Müslümanların en büyük sorunu!..-

Yılbaşı ve Noel -Müslümanların en büyük sorunu!..-

Türkiye’deki dindar kesimlerin Yılbaşı ve Noel konusundaki tutumlarından biraz bahsetmek istiyorum.

Her yıl Aralık ayının en geç ikinci haftasından sonra Anti-Noel ve Anti-Yılbaşı kampanyaları başlar. 

Diyanet, Cuma hutbesinde, tarikat / cemaat / kanaat önderleri de sohbetlerinde Yılbaşı kutlanmasının yanlışlığını ve günah olduğunu anlatır. 

Burada argümanlar Noel’in Hristiyan geleneği olması, İsa Peygamber’in doğum günü, içki tüketimi, eğlenceler ve potansiyel günahlar vs. olmasıdır.

Buraya kadar yanlış ne var diyeceksiniz.

Tabana, inancın gereklerinin anlatılmasında tabii ki bir yanlışlık yok. Yanlışın başladığı yer buna addedilen önem derecesi ve propaganda / eylem biçimlerinde.. 

İşin kötü tarafı bu yanlışa, kendisi birey / toplum olamadığı için kutuplaşarak var olan “dinciler” gibi, dindar kesim de düşüyor.

Kur’an’ın mesajı açık. 

Allah, kendisine karşı işlenen günahları affedebilir; bağışlayıcıdır. Kul hakkının ise affı çok zordur. 

Öte yandan, Kur’an’da günah olduğu açıkça belirtilen büyük günahlar vardır. 

Bunların pek çoğu da zaten kul hakkı kapsamına girer. 

Bugün ise, birey eliyle Allah’a karşı işlenen günahları önlenmeye çalışıp, kul hakkını ve büyük günahlar maalesef görmezden geliniyor.

Bugün Türkiye’deki Yılbaşı atmosferine baktığımda gördüğüm manzara: Herkes İslam’ı büyük bir mükemmeliyetle yaşıyor. Ancak Yılbaşı gecesi, yapılan eylemler, İslami hayata darbe vuruyor ve en büyük tahribatı açıyor.

Müslümanların en büyük sorunu Yılbaşı!.. 

Ne yapalım tepki vermeyelim mi, o zaman hocam” diyeceksiniz, verin ama neye ne kadar tepki vereceğinizi de ayarlayın.

Türkiye’de ve dünyada özellikle son yıllarda bir sürü skandal oldu. Ancak hiçbiri Noel veya provokasyon karikatürü kadar tepki görmedi.

Öncelikle inanç noktasında bu seviyede yozlaşmış bir toplumun en büyük problemi Noel, Yılbaşı aktiviteleri midir? Bunu düşünün.

İçki içme alışkanlığı veya meyli veya niyeti olan birisi, Yılbaşı gecesi içmese ne olur? 

Ertesi gün içmeyecek mi?

Mesele bu mücadele ise bu kişiyi, içkiye yönlendiren koşulları ve ekosistemi değerlendirip buna tepki göstermelisiniz; meyhaneciye değil! 

Yılbaşı gecesi Taksim’de turist kızlara saldırma potansiyeli taşıyan adam, Yılbaşı gecesi bu işi yapmasa ertesi gün otobüste yapar.

Çam ağacı süslenmesi eleştirilir sürekli. Ancak; çam süsleyen kesimin zaten İslami inanç / yaşama tarzıyla bağı oldukça az. Yani “Fatiha” bilmeyen adama “Çam Süsleme imanın sakatlanır” demek ne kadar doğru? Ne kadar mantıklı? Ne işe yarar?

Öte yandan; Türkiye’de Yılbaşı - Noel dışında kalan 350 günde, ne kadar İslami bir hayat tarzı hüküm sürmektedir?

TV’lerden evlere, kanalizasyon seviyesinde dizi, film, magazin programları akıtılırken, neden kimse protesto etmez? 

Acun’un evlendirme, kim kimi götürüyor, nasıl soyunmalı / nasıl giyinmeli, arkadaşına kazık at, programlarının kültürümüzde yeri nedir?

Ülke içi ekonomide dönen paranın yüzde 30 - yüzde 40 arası bir kısmı faize akarken, neden kimseden ses çıkmaz?

İngilizlerin eliyle faizekâr payı” adı verilmişken, buradan dönen paralar aynı faiz değirmenine akarken niye bu sessizlik?

5 yıldızlı otellerden yayılan, açık büfe ve israf kültürü, inancımıza mı uygun yoksa kültürümüze mi?

Oteller niye protesto edilmez? 

Toplumu esir alan, lüks telefon / araç / ev / giyim kültürü “bir lokma bir hırka”nın neresinde? 

Ayağımıza toprak değmeden yaşadığımız, kıyamet alameti, çok katlı binalar Selçuklu Mimarisi mi? Yoksa Osmanlı mı? 

Bakara 219,ihtiyacının fazlasını harca / dağıt” derken, nasıl bu ülkede gelir dağılımı bu kadar adaletsiz olabiliyor? 

Bütün bunlar İslam’a uygun mu?

Fuhuş, zina sektör haline gelmişken, TV’leri işgal eden hatipler, otelleriyle bu işe aracılık (pezevenklik) ederken neden bir tepki gelmez? 

Fesiyle TV’ye çıkıp ahlak, iman, tarih pazarlayan şahsın mekanında yılbaşı kutlaması yapılması niye görmezden gelinir?

IrakHaçlı Seferi” ifadesiyle işgal edilirken, 2 milyon Müslüman öldürülürken, neden -1-2 grup hariç- hiçbir tepki yükselmez? Aksine işgali ve iktidarın desteğini protesto etmek için sokağa dökülen sol gruplara neden düşman olunur? 

Suriye işgaline iktidar eliyle taraf yapılmaya çalışılan kitle, neden Yemen meselesine gözlerini / kalbini kapatır?

Dünyanın her yerinde Müslüman ülkeler sefalet, savaş ve cehalet çemberinde yanıp kavurulurken, bürokrasi ve siyasette yolsuzluklar artık “çalıyor ama çalışıyor” noktasına gelmiş, herkes küpünü doldurma derdine düşmüşken, Sayıştay raporları ve diğer mali denetim yapıları devre dışı bırakılmışken, -ki bunlar kul hakkıdır, affı için 80 milyondan helallik gerekir- Devletin, milletin yüzlerce yıllık kuruluşları, yabancılara, yani benzemek istenilmeyen Hristiyanlara yok pahasına satılırken, hukuk ve adalet ayaklar altına alınmış, bir baskı aracı haline gelmişken, Ömer’i, değil kılıçla düzeltmek eleştirmek bile suç iken ve sabaha kadar artırabileceğim liberalleşme ve yozlaşma örnekleri ortadayken... 

Sevgili Müslüman kardeşim!...

Rica ediyorum, iyice düşün; İslam’ın, Müslümanların büyük sorunu Noel mi? Yılbaşı mı? Evde çam süsleyip, kuruyemiş yenmesi mi?

Yılbaşı protestosu için sokakta dağıttığın bildiriyi keşke daha ciddi sorunlar daha büyük günahlar için de dağıtıyor olsan!..

O zaman herkes görse Müslüman’ın duruşunu, samimiyetini, inancına verdiği değeri ve adaletini… 

Bu kadar şeyin üzerine diyorsan ki; “Noel kutlayan Hristiyan olur, Yılbaşında kuruyemiş yiyen günahkardır!”…

Benim tebliğ vazifem biter.

.

Sözlük Emeklisi, dikGAZETE.com

Türkiye’deki dindar kesimlerin Yılbaşı ve Noel konusundaki tutumlarından biraz bahsetmek istiyorum.

Her yıl Aralık ayının en geç ikinci haftasından sonra Anti-Noel ve Anti-Yılbaşı kampanyaları başlar. 

Diyanet, Cuma hutbesinde, tarikat / cemaat / kanaat önderleri de sohbetlerinde Yılbaşı kutlanmasının yanlışlığını ve günah olduğunu anlatır. 

Burada argümanlar Noel’in Hristiyan geleneği olması, İsa Peygamber’in doğum günü, içki tüketimi, eğlenceler ve potansiyel günahlar vs. olmasıdır.

Buraya kadar yanlış ne var diyeceksiniz.

Tabana, inancın gereklerinin anlatılmasında tabii ki bir yanlışlık yok. Yanlışın başladığı yer buna addedilen önem derecesi ve propaganda / eylem biçimlerinde.. 

İşin kötü tarafı bu yanlışa, kendisi birey / toplum olamadığı için kutuplaşarak var olan “dinciler” gibi, dindar kesim de düşüyor.

Kur’an’ın mesajı açık. 

Allah, kendisine karşı işlenen günahları affedebilir; bağışlayıcıdır. Kul hakkının ise affı çok zordur. 

Öte yandan, Kur’an’da günah olduğu açıkça belirtilen büyük günahlar vardır. 

Bunların pek çoğu da zaten kul hakkı kapsamına girer. 

Bugün ise, birey eliyle Allah’a karşı işlenen günahları önlenmeye çalışıp, kul hakkını ve büyük günahlar maalesef görmezden geliniyor.

Bugün Türkiye’deki Yılbaşı atmosferine baktığımda gördüğüm manzara: Herkes İslam’ı büyük bir mükemmeliyetle yaşıyor. Ancak Yılbaşı gecesi, yapılan eylemler, İslami hayata darbe vuruyor ve en büyük tahribatı açıyor.

Müslümanların en büyük sorunu Yılbaşı!.. 

Ne yapalım tepki vermeyelim mi, o zaman hocam” diyeceksiniz, verin ama neye ne kadar tepki vereceğinizi de ayarlayın.

Türkiye’de ve dünyada özellikle son yıllarda bir sürü skandal oldu. Ancak hiçbiri Noel veya provokasyon karikatürü kadar tepki görmedi.

Öncelikle inanç noktasında bu seviyede yozlaşmış bir toplumun en büyük problemi Noel, Yılbaşı aktiviteleri midir? Bunu düşünün.

İçki içme alışkanlığı veya meyli veya niyeti olan birisi, Yılbaşı gecesi içmese ne olur? 

Ertesi gün içmeyecek mi?

Mesele bu mücadele ise bu kişiyi, içkiye yönlendiren koşulları ve ekosistemi değerlendirip buna tepki göstermelisiniz; meyhaneciye değil! 

Yılbaşı gecesi Taksim’de turist kızlara saldırma potansiyeli taşıyan adam, Yılbaşı gecesi bu işi yapmasa ertesi gün otobüste yapar.

Çam ağacı süslenmesi eleştirilir sürekli. Ancak; çam süsleyen kesimin zaten İslami inanç / yaşama tarzıyla bağı oldukça az. Yani “Fatiha” bilmeyen adama “Çam Süsleme imanın sakatlanır” demek ne kadar doğru? Ne kadar mantıklı? Ne işe yarar?

Öte yandan; Türkiye’de Yılbaşı - Noel dışında kalan 350 günde, ne kadar İslami bir hayat tarzı hüküm sürmektedir?

TV’lerden evlere, kanalizasyon seviyesinde dizi, film, magazin programları akıtılırken, neden kimse protesto etmez? 

Acun’un evlendirme, kim kimi götürüyor, nasıl soyunmalı / nasıl giyinmeli, arkadaşına kazık at, programlarının kültürümüzde yeri nedir?

Ülke içi ekonomide dönen paranın yüzde 30 - yüzde 40 arası bir kısmı faize akarken, neden kimseden ses çıkmaz?

İngilizlerin eliyle faizekâr payı” adı verilmişken, buradan dönen paralar aynı faiz değirmenine akarken niye bu sessizlik?

5 yıldızlı otellerden yayılan, açık büfe ve israf kültürü, inancımıza mı uygun yoksa kültürümüze mi?

Oteller niye protesto edilmez? 

Toplumu esir alan, lüks telefon / araç / ev / giyim kültürü “bir lokma bir hırka”nın neresinde? 

Ayağımıza toprak değmeden yaşadığımız, kıyamet alameti, çok katlı binalar Selçuklu Mimarisi mi? Yoksa Osmanlı mı? 

Bakara 219,ihtiyacının fazlasını harca / dağıt” derken, nasıl bu ülkede gelir dağılımı bu kadar adaletsiz olabiliyor? 

Bütün bunlar İslam’a uygun mu?

Fuhuş, zina sektör haline gelmişken, TV’leri işgal eden hatipler, otelleriyle bu işe aracılık (pezevenklik) ederken neden bir tepki gelmez? 

Fesiyle TV’ye çıkıp ahlak, iman, tarih pazarlayan şahsın mekanında yılbaşı kutlaması yapılması niye görmezden gelinir?

IrakHaçlı Seferi” ifadesiyle işgal edilirken, 2 milyon Müslüman öldürülürken, neden -1-2 grup hariç- hiçbir tepki yükselmez? Aksine işgali ve iktidarın desteğini protesto etmek için sokağa dökülen sol gruplara neden düşman olunur? 

Suriye işgaline iktidar eliyle taraf yapılmaya çalışılan kitle, neden Yemen meselesine gözlerini / kalbini kapatır?

Dünyanın her yerinde Müslüman ülkeler sefalet, savaş ve cehalet çemberinde yanıp kavurulurken, bürokrasi ve siyasette yolsuzluklar artık “çalıyor ama çalışıyor” noktasına gelmiş, herkes küpünü doldurma derdine düşmüşken, Sayıştay raporları ve diğer mali denetim yapıları devre dışı bırakılmışken, -ki bunlar kul hakkıdır, affı için 80 milyondan helallik gerekir- Devletin, milletin yüzlerce yıllık kuruluşları, yabancılara, yani benzemek istenilmeyen Hristiyanlara yok pahasına satılırken, hukuk ve adalet ayaklar altına alınmış, bir baskı aracı haline gelmişken, Ömer’i, değil kılıçla düzeltmek eleştirmek bile suç iken ve sabaha kadar artırabileceğim liberalleşme ve yozlaşma örnekleri ortadayken... 

Sevgili Müslüman kardeşim!...

Rica ediyorum, iyice düşün; İslam’ın, Müslümanların büyük sorunu Noel mi? Yılbaşı mı? Evde çam süsleyip, kuruyemiş yenmesi mi?

Yılbaşı protestosu için sokakta dağıttığın bildiriyi keşke daha ciddi sorunlar daha büyük günahlar için de dağıtıyor olsan!..

O zaman herkes görse Müslüman’ın duruşunu, samimiyetini, inancına verdiği değeri ve adaletini… 

Bu kadar şeyin üzerine diyorsan ki; “Noel kutlayan Hristiyan olur, Yılbaşında kuruyemiş yiyen günahkardır!”…

Benim tebliğ vazifem biter.

.

Sözlük Emeklisi, dikGAZETE.com