Amerika, tecrübesiz yeni kadrolarla nereye savruluyor!

Dünya genelinde yapılan tercihler neticesinde kasıtlı olarak siyaset kadrolarının dizaynı ile oluşturulan sistem hakkındaki tespitlerdir...

Ticari faaliyetler gereği Bağdat’ta gerçekleşen konferans davetinden sonra yemeğe geçilmesi sayesinde, diğer davetliler ile karşılıklı birebir görüşme imkanları doğmuştu…

Ardından gerçekleşen kokteyl daveti ile de gece boyunca uzunca sohbetler etme şansını da yakalamıştık…

Sohbetler esnasında, Amerikalı bir iş adamının şikayetleri dikkatimi çekmişti…

Bu tespitler Amerikalı bir iş adamına aittir…

- Amerika dışında ticari faaliyet gerçekleştiren Amerikalı iş adamlarının hızlı sonuçlar alamamasının gerekçesini, Amerika’daki önemli idari koltukların genç ve tecrübesiz yeni kadrolar ile doldurulmasına dayandırıyordu…

- Yeni kadroların tecrübesizliği sayesinde ilişkilerdeki uyumsuzluğun had safhaya ulaştığına yaptığı bir diğer vurguydu…

- En can alıcı tespit ise stratejik açıdan değerlendirilerek alınan kararlar sayesinde, Amerika’ya rakip devlet kadrolarının kandırılarak geri bıraktırılmaları noktasında “hile yapmasını ve aldatmasını bilen ve uygulayabilen yeni kadroların göreve getirilmesi kararı” sayesinde, tüm yapının alışılmadık bir türbülansa sokulduğu tespitiydi…

Düşünsenize;

Bir görevlinin etik dışına çıkabilme serbestisine sahip olması, hele ki bu davranışının herhangi bir cezaya çarptırılmayacağı da bir şekilde destekleniyor ise, “Sonuç ne olabilir acaba” diye insan düşünmeden edilemiyor öyle değil mi!?.

Buradan yola çıkarak, Amerika’nın dünya genelindeki etki gücünü de hesaba katacak olursak, “Amerika dışında kalan diğer ülkelerdeki çalışan kadroların da aynı formatta şekillenmesi kaçınılmaz olacaktır” diyebiliriz.

Tüm bu tespitlerden sonra, insan davranışı ve görev esnasında etik dışına çıkılmasının doğuracağı sonuçları değerlendirmek için yatay bir geçiş yapalım.

Böylesi alışılmadık bir yetkiye sahip olan (siyasi erk içerisindeki) görevli bir insanın, sahip olduğu karakteri gereği ve kendi gelecek emniyeti esasından yola çıkacağından varsayımla, en öncelikli uygulaması kendi yakınındakilerini yine kendi kontrolü altına almak isteyecek olması kaçınılmaz olacaktır... 

Yani kısacası “Keskin Sirke Küpüne Zarar” misali gibi…

Ayrıca bu tür insanın konum olarak ilerleyebilmesi ve karşılaşacağı sorunlara acil çözümler üretebilmesi için keskin bir zekaya sahip olması da gerekmektedir…

Zekâ;

Kısa vadede, anlık ve acil öneme sahip sorunlara anında çözüm üreterek sonuca ulaşmak üzere kodlara sahiptir. Zekâ, hayatta kalabilmeyi devamlı kılabilmek için iç güdü ile hareket eder. Sistemin devamlılığının, hayatta kalmak kadar önemi yoktur.

Akıl;

Uzun vadeli plan ve program yaparak aşama aşama uygulamak üzere kodlamaya sahiptir. Sistemin devamlılığı ve sağlıklı bir şekilde işlemesini hedefinde tutar ve İRADE sayesinde etik sınırlar içerisinde kalarak hareket eder, amacı sistem kurmaktır.

Günümüzde pandemi halini alan “korona virüs” gizli kalmış birçok konunun da açığa çıkmasını sağlamıştır…

Pandeminin (korona virüs) insan sağlığına verdiği zarar ile ekonominin dünya genelinde yaptığı yıkımı karşılaştıracak olursak, özellikle dünyanın geri bıraktırılmış bölgelerindeki devletlerin, ekonomik olarak ciddi açmazlar ile karşı karşıya olduğu gerçeği daha ağır basacaktır kanaati hâkim düşüncedir…

Dünya genelinde ekonominin neden insanlığı sürekli tehdit ettiği sorusunun cevabını bulmak adına kendisini sorumlu hissedenlerin, konuyu bu açıdan da değerlendirmesi gerekir diyerek devam edelim…

Dünyanın şekillenmesine katkı sunmak üzere kurulduğu iddia edilen uluslararası organizasyonların kilit noktalarına “asli görevlerinin kandırmak ve aldatmak olduğunu zanneden” bireyler yerleştirilmiş ise, “O” çalışanların birçoğunun “zimmetlerine haksız kazanç geçirmiş olmaları” da kaçınılmaz bir gerçek olarak karşımızda duracaktır diye iddia etmek doğru bir bakış açısı olacaktır…

Hiçbir kimseyi hedef göstermeden veya zan altında bırakmadan İNSANLIK adına sormak gerekirse;

Kimler ve hangi görevliler, bulundukları makam ve mevkilerden elde ettikleri yetkiyi ve kudreti, şahsi çıkarları için kullanarak HAKSIZ KAZANÇ ELDE ETMİŞLERDİR? 

Buraya kadar Amerika ve kadroları açısından bakılmıştır…

Peki, “Amerika’daki bu yapılanma ile rekabet edebilmek için diğer devletler de aynı metodu uygulamış mıdır?” diye de biz soralım…

Son Söz;

Sistemler kuruyoruz” diyerek, insanlığa sistemsizliği dayatanlar bilmelidir ki;

BUMERANG ETKİSİ, İSTİSNASIZ TÜM İNSANLIĞI KAPSAR… 

Hiçbir kimse, kendisini bu çemberin dışında olarak görmemelidir…

.

Ali Karani, dikGAZETE.com

...