- 29-07-2025 04:40
- 1992

Artan asker intiharları ve Siyonist İsrail Ordusunda çöküş!
7 Ekim 2023 sabahı Hamas’ın İsrail topraklarına gerçekleştirdiği kitlesel saldırıyla başlayan savaş, sadece sınırların ötesinde değil, İsrail toplumunun içinde de derin yaralar açtı. Ordunun verdiği hızlı ve sert askeri karşılık, birçok cephede taktik başarılar getirse de bu süreçte askerlerin zihinsel sağlığı büyük ölçüde ihmal edildi. Çatışmanın görünmeyen yüzünde bugün İsrail ordusu hem artan intihar vakaları hem de içerden yükselen savaş karşıtı itirazlarla karşı karşıya. Özellikle yedek birlikler içinde yaşanan duygusal çöküş, ordu içinde travmanın boyutlarını gün yüzüne çıkarıyor.
İntiharlar veya savaşın sessiz kurbanları…
İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF) verilerine göre: 2023 yılı içinde, özellikle 7 Ekim sonrası en az 7 asker intihar etti. 2024 yılında bu sayı 21’e yükseldi.
2025’in henüz yedi ayı geride kalmışken 17 yeni intihar vakası kaydedildi. Oysa intihar eden asker sayısının kamuoyuna yansıyandan daha fazla olduğu iddia ediliyor.
Bu rakamlar sadece birer istatistik değil; savaşın yükünü omuzlayan askerlerin, ruhsal olarak ne denli ağır bir bedel ödediğini gözler önüne seriyor. Bu ölümler, çoğu zaman sessizce gerçekleşiyor. Tıpkı kısa süre önce hayatına son veren yedek subay Ariel Meir Taman gibi... Taman, 7 Ekim sonrası en zorlu görevlerden birini üstlenmiş; yanmış, parçalanmış ve tanınmaz hale gelmiş cesetlerin kimliğini belirlemekle görevliydi. Ailesi onun “çok şey gördüğünü, fakat hiçbir zaman yardım istemediğini” söylüyor.
Taman’ın ölümü, sadece kişisel bir trajedi değil; savaş sonrası dönemdeki birçok askerin benzer ruhsal baskılarla mücadele ettiğinin bir göstergesi. IDF’nin psikolojik destek hatları ve danışman merkezleri kurduğunu açıklamasına rağmen, bu destek mekanizmalarının etkinliğine dair kamuoyunda ciddi soru işaretleri var. Psikolojik yardıma ihtiyaç duyan askerler, genellikle “yardım istemek zayıflıktır” algısının gölgesinde kalıyor ve bu sessizlik, onları ölümün eşiğine kadar sürüklüyor.
Savaş karşıtlığı: Ordunun içinde yükselen bir dalgaya dönüşüyor…
İsrail toplumu içinde geleneksel olarak orduya büyük saygı duyulur; ancak 7 Ekim sonrası yaşananlar, bu geleneksel duruşta çatlaklar oluşmasına neden oldu. Özellikle uzun süre görevde kalan yedek askerler arasında artan bir sorgulama hali gözleniyor. Birçok yedek asker, sosyal medyada ya da aile çevresinde, “neden savaştıklarını” sorgulayan açıklamalar yapıyor. Bazı askerler, Gazze’de gördükleri yıkımın, İsrail’in güvenliğini artırmadığını; aksine halkı daha fazla korkuya ve baskıya ittiğini dile getiriyor.
Savaş karşıtlığı yalnızca askerlerle sınırlı değil. Üniversite kampüslerinde, sol-liberal çevrelerde ve hatta bazı dini gruplarda da savaşın uzamasına yönelik tepkiler giderek daha yüksek sesle dile getiriliyor. Özellikle gençler arasında, “güvenlik gerekçesiyle yapılan savaş”ın bir çıkış değil, bir kısır döngü olduğu yönünde yaygın bir kanaat var.
Ultra-Ortodoks Yahudiler: Tevrat temelli askerlik reddi…
İsrail’de orduyla en gerilimli ilişkiye sahip kesim ise hiç kuşkusuz ultra-Ortodoks (Haredi) topluluklar. Yıllardır süregelen bir tartışma olan Haredilerin zorunlu askerlikten muaf tutulması konusu, 7 Ekim sonrası yeniden alevlendi. Haredi topluluklar, Tevrat’a dayanan inançlarını gerekçe göstererek orduya katılmayı reddediyor. Onlara göre, Tanrı'nın emrettiği “Tora öğrenimi” Yahudi halkının varlığını sürdürebilmesi için ordu hizmetinden daha öncelikli bir görev.
Harediler, kutsal metinlerden “Evini yeni inşa etmiş bir adam savaşa gönderilemez” veya “Tanrı adına savaşmak, askeri savaşmak değildir” gibi pasajlara atıfla, fiziki savaşın Tanrısal plana aykırı olduğunu savunuyorlar. Bu görüş, İsrail’in laik kesiminde büyük tepki çekiyor. Zira, savaş cephelerinde can veren askerler varken, Haredi gençlerin yedek seferberliğe bile katılmaması toplumsal ayrışmayı derinleştiriyor.
Ancak bu tartışmanın ötesinde, Haredi topluluklarda da savaşın yarattığı travmaya dair endişeler var. Askerlik yapmasalar da ölen askerler arasında Haredi ailelerden gelen gençler bulunuyor. Bazı cemaatler, Talmud okullarında travma terapisi eğitimi almaya başlamış durumda.
Ordu, Devlet ve Toplum: çatlak büyüyor…
İsrail Devleti için ordu, yalnızca bir güvenlik kurumu değil; ulusal kimliğin de taşıyıcısı. Ancak artan intiharlar, askerlerin yaşadığı duygusal çöküş, Haredilerin direnişi ve sivil toplumda yükselen savaş karşıtlığı, bu kimlik yapısında derin çatlaklar oluşturuyor.
Her ne kadar IDF yani İsrail Ordusu sözcüleri, intihar oranlarının “toplam seferberliğe göre düşük” olduğunu iddia etse de yaşanan vakalar, askeri yapının ruhsal direncinin ciddi anlamda sarsıldığını gösteriyor. Parlamento düzeyinde açılması talep edilen soruşturmalar, bu krizin görmezden gelinemeyecek kadar büyüdüğünü kanıtlıyor. İntihar eden askerlerin hikâyeleri, artık basına yansımıyor sadece; toplumun vicdanına da dokunuyor.
Savaşın yalnızca kurşunla ölçülmediği bir dönem…
İsrail için 7 Ekim sonrası yaşananlar yalnızca bir savaş değil, bir toplumsal stres testi oldu. Artan asker intiharları, Haredi toplulukların inanç temelli askerlik reddi ve ordu içinde yükselen savaş karşıtı sesler, bu stresin çok yönlü yansımaları. Ordunun askeri kapasitesi kadar, askerlerinin psikolojik sağlamlığı da artık ulusal güvenliğin temel bir bileşeni.
Bu nedenle İsrail devleti ve toplumu, cephedeki başarıyı kutlamadan önce, evine döndüğünde kendini yalnız hisseden ve sessizce kaybolan askerlerin çığlığını duymak zorunda. Aksi takdirde, savaş bitse de barış hiçbir zaman tam anlamıyla gelmeyecek.
Savaşın sessiz kurbanları: İsrail Ordusunda artan intihar vakaları...
Gazze Savaşının neden olduğu Psikolojik çöküş, İsrail ordusunun peşini bırakmıyor. Savaştan dönen İsrailli askerler, travma ve intiharla mücadele ediyor. Uzmanlar bu trajediyi “onlar Gazze'den çıktı ama Gazze onlardan çıkamadı” gibi ironik şekilde açıklıyor. Tıpkı ABD ordusunun yakalandığı Vietnam Sendromu gibi. İsrail ordusu, Gazze'deki savaşın başlamasından bu yana intihar vakalarında keskin bir artış olduğunu ve binlerce askerin ruhsal çöküntü nedeniyle muharebe görevlerinden ayrıldığını bildirdi. Bu eğilim, İsrail Savunma Kuvvetleri'ni (IDF), yüz binlerce yedek askerin seferber olduğu çatışmanın 15. ayında yeni önleyici tedbirler almaya yöneltti.
İsrail’de son dönemde yaşanan asker intiharları, özellikle 7 Ekim 2023 sonrası Gazze Savaşı’nın yarattığı ağır psikolojik yükle doğrudan ilişkilendiriliyor. Görevleri arasında ceset tanımlamak, sivil kayıpları incelemek gibi travmatik deneyimler yer alan yedek askerler arasında ciddi bir ruhsal kırılma gözlemleniyor.
2023–2025 yılları arasında bildirilen yaklaşık 45 intihar vakası, İsrail toplumunu derinden sarsmasa da güvenlik bürokrasisi içinde ciddi soru işaretleri doğurmuş durumda. Uzun süreli görevler, çatışmanın yoğunluğu ve yardım istemenin zayıflık olarak görülmesi gibi etkenler, askerlerin psikolojik destek aramasını zorlaştırıyor. Her ne kadar son dönemde kriz hatları ve destek merkezleri kurularak önleyici adımlar atılsa da bu adımlar kültürel ve dini bariyerleri aşmakta yeterli görünmüyor.
Asker intiharlarına uluslararası bakış…
İsrail’deki bu durumu daha geniş bir çerçevede değerlendirmek adına, diğer ülkelerdeki asker intiharlarına bakmak anlamlıdır. Amerika Birleşik Devletleri, özellikle Irak ve Afganistan savaşları sonrası dönen askerlerde yaygın şekilde görülen Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB) vakalarıyla bu sorunu en yoğun yaşayan ülkelerden biri.
2010’lu yıllarda yılda 300 ila 400 arasında aktif görevdeki asker intihar etti. Bu rakamlar, savaşlarda hayatını kaybeden asker sayısını dahi aşıyor. Tıbbi destek sistemine ulaşım zorluğu, toplumda yardım aramaya yönelik damgalama ve kırsal bölgelerdeki izolasyon bu vakaları tetikleyen başlıca nedenler. Ancak ABD, kamuoyunu bilinçlendirmeye yönelik büyük kampanyalar yürütmüş, “Ask for help” (Yardım iste) gibi sloganlarla konuyu kamu gündemine taşımış ve bütçesini genişletmiştir.
İngiltere/Birleşik Krallık’ta ise özellikle Özel Kuvvetler mensupları arasında ruhsal çöküşler dikkat çekmektedir. Afganistan ve Irak görevleri sonrası yaşanan bu durumlarda görev gizliliği, yardım aramanın önünde ciddi bir engel oluşturuyor. Emekli askerler arasında yılda 50-60 intihar vakası kaydediliyor.
Ancak İngiliz Silahlı Kuvvetleri topluluğunun üyelerini fiziksel ve zihinsel sağlıklarının yanı sıra mali, sosyal ve refah ihtiyaçları konusunda destekleyen İngiliz yardım kuruluşu “Help for Heroes” gibi sivil toplum girişimleri, devletin zayıf kaldığı yerde önemli bir rol üstlenerek askerlerin rehabilitasyon sürecine katkı sunuyor.
Fransa’da ise Sahra Altı Afrika’daki operasyonlardan dönen askerlerde benzer travmalar ortaya çıkıyor. 2016 ile 2020 yılları arasında yılda ortalama 20-25 intihar vakası bildirildi. Fransız ordusu son yıllarda askerlerine yönelik “psikolojik dayanıklılık eğitimleri” veriyor. Ancak Fransız toplumunda bu konular hâlâ tabu sayıldığından, çözüm süreçleri genellikle sessiz yürütülüyor.
Japonya ise savaş yerine doğal afet müdahaleleri ve aşırı disiplinli çalışma düzeni nedeniyle benzer sorunlarla karşı karşıya. Japon Öz Savunma Kuvvetleri’nde yılda 60 ila 80 intihar vakası raporlanıyor. Japon kültüründe utanç kavramı çok güçlü olduğu için, askerler yardım aramaktan çoğunlukla çekiniyor. 2022 yılından itibaren ordu içinde anonim yardım sistemleri ve terapi hatları kurularak bu sessizliği aşmak adına adımlar atılmaya başlandı.
İsrail toplumunda dini ayrışma ve savaş yorgunluğu…
Bu ülkelerle karşılaştırıldığında, İsrail’deki durum benzersiz değil, ancak savaşın sürekliliği ve dini/sosyal yapı nedeniyle daha karmaşık. Özellikle ultra-Ortodoks Yahudi topluluklarının Tevrat temelli gerekçelerle askere gitmemesi, toplumsal bir adaletsizlik duygusunu körüklüyor. Savaş yükünü yalnızca seküler ve geleneksel kesimlerin taşıması, psikolojik baskıyı artırıyor.
Dindar kesimin “Tanrı’nın ordusu yoktur, kutsal olan savaşa girmez” yorumları, askere gitmemek için dini gerekçeleri ön plana çıkarıyor. Bu, askerler üzerinde yalnızca fiziki değil, aynı zamanda manevi bir yorgunluk da yaratıyor. “Neden sadece biz bu yükü taşıyoruz?” sorusu, İsrail askerleri arasında giderek daha yüksek sesle sorulmaya başlandı.
İsrail’de asker intiharları; kolektif travma…
İsrail’deki asker intiharları konusu, yalnızca bireysel trajedilerle sınırlı kalmayıp, aynı zamanda derin bir kolektif travmanın ve sistematik ihmalin göstergesidir. Siyonist rejim, sadece Gazze’deki mazlum sivil halkın insan haklarını sistematik biçimde ihlal etmekle kalmıyor; aynı zamanda kendi askerlerine yönelik psikolojik şiddet ve baskı politikalarıyla da insan haklarını zedeliyor. Askerleri, ağır savaş koşulları, psikolojik yıpranma ve sürekli tehdidin yarattığı baskı altında bırakıyor; onları desteklemektense susturmayı tercih ediyor.
Bu durum, temel insani haklar olan yaşam hakkı, ruh sağlığına erişim ve işkence ve zalimane muamele yasağı gibi uluslararası normların açık ihlalini teşkil ediyor. İnsan hakları perspektifinden bakıldığında, asker intiharları sadece bireysel trajediler değil, aynı zamanda sistemin yarattığı yapısal bir insan hakkı krizidir. Bu kriz hem sivil halk hem de askerler açısından adil, insani ve sürdürülebilir bir barışın önünde engel teşkil etmektedir.
Türk Ordusunda moral, eğitim ve güvenlik perspektifi…
Türkiye’de asker kayıpları, özellikle sınır ötesi operasyonlar ve terörle mücadele süreçlerinde yaşanan ağır bedelleri gözler önüne sermektedir. Şehitlik ve Gazilik inancının, bu ağır bedellerin yol açtığı psikolojik yıkımı ortadan kaldırmada etkili olduğu bir gerçektir. Bu açıdan bakıldığında, Türk Ordusu dünyada moral gücü yüksek birkaç ordudan biridir. Nitekim Kore Savaşı’ndaki Türk asker birliklerinin emir-komuta zincirini muhafaza ederek çözülmeden ayakta kalması, birçok ülkede askeri okullarda örnek gösterilmektedir.
Bununla birlikte kayıplar sadece savaşın fiziksel yıkımıyla sınırlı kalmayıp, eğitim eksiklikleri ve ihmal edilen güvenlik önlemleri nedeniyle de artmaktadır. Askerlerin yeterli donanım ve hazırlık olmadan göreve gönderilmesi, kimi zaman önlenebilir trajedilere zemin hazırlamaktadır. Bu durum, yalnızca bireysel ailelerin değil, toplumun ortak acısıdır. Türkiye, askerlerin fiziksel güvenliğinin yanı sıra psikolojik dayanıklılığını artıracak kapsamlı destek ve eğitim mekanizmalarını güçlendirmeli; böylece olağanüstü süreçlerin geride bıraktığı travmaların yükünü hafifletmelidir.
Son söz:
Şahikalar üstünde meydan okur bu erler,
Yaklaşacak düşmana mezar olur bu yerler,
Bağlayamaz bir kuvvet bu kasırga milleti,
Tarihlere sorun ki bize "Ölmez Türk" derler.
.
Ömür Çelikdönmez, dikGAZETE.com
омюр челикдёнмез, Дикгазете
Seçilmiş Kaynakça
https://www.helpforheroes.org.uk/
https://rezni.com/samoubijczy-v-stroj/
https://pmc.ncbi.nlm.nih.gov/articles/PMC5329921/
https://www.brookings.edu/articles/its-called-the-vietnam-syndrome-and-its-back/
https://www.cnn.com/2024/10/21/middleeast/gaza-war-israeli-soldiers-ptsd-suicide-intl
https://www.fokusplus.com/siyaset/israil-ordusunda-intihar-alarmi-en-az-42-asker-kendini-oldurdu
https://www.timesofisrael.com/idf-to-issue-54000-conscription-orders-to-haredi-yeshiva-students-in-july/ https://english.almayadeen.net/news/politics/trauma--suicide-plaguing-israeli-soldiers-upon-return-from-g
https://www.timesofisrael.com/reservist-who-identified-bodies-after-oct-7-found-dead-in-suspected-suicide/
https://aurora-israel.co.il/ru/aumentan-los-casos-de-presuntos-suicidios-en-las-fuerzas-de-defensa-de-israel-durante-la-guerra/
https://www.tasnimnews.com/en/news/2025/07/15/3355151/israeli-army-faces-spike-in-soldier-suicides-amid-gaza-assault
https://www.france24.com/en/middle-east/20250103-suicide-rate-in-israeli-army-hits-thir****-year-high-amid-ongoing-war
https://www.middleeastmonitor.com/20241122-6-israeli-soldiers-commit-suicide-thousands-more-get-mental-health-treatment-report/
https://www.aa.com.tr/en/middle-east/6-israeli-soldiers-commit-suicide-thousands-more-get-mental-health-treatment-report/3401703
https://www.haaretz.com/israel-news/2025-01-02/ty-article/.premium/idf-thousands-of-soldiers-stopped-serving-in-combat-due-to-mental-distress/00000194-25f1-da14-adb7-77fd3af10000