- 14-07-2021 08:27
- 782
Atatürk, Osmanlı Devleti’nin küllerinden oluşan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni kuran ve bu aklı temsil eden bir vicdanlı Türk’tü. Cumhuriyetin temellerini atan fikir ‘din ile devleti’ birbirinden hep ayırdı.
Din ile devletin birbirinden ayrılması demek, dinsiz bir devlet yapılanması altında inancını yaşamada güçlük çeken ve engellenen bir millet yapısı demek asla değildi. Aksine, insanların inanma ihtiyacı teminat altına alınıp, inancın yönetim mekanizmasına yapacağı kötü tesirin önüne geçmiş oluyorlardı. Bu vaziyet akıllı bir seçimdi, ülke içerisinde oluşacak olan ‘kaos-terör-darbe’ gibi eylemlerin de önüne geçiyordu.
Avrupa ‘din ve devlet’ işlerinin diyetini engizisyonlar ile çok acı bir şekilde ödeyen bir kıta. Geçmişinden büyük dersler çıkaran günümüz gelişmiş (Modern) Avrupası, genç kuşaklarının zihninde bu acıları ve hataları taze tutmak için ders kitaplarında halen okutmakta.
Bizler ise: yani Asyalı çoğunluk Müslüman toplumlar hep inanç vicdanımıza yenik düştük. Bizler hatalarımızdan hiç nasihatler elde etmedik. Etmediğimiz gibi de kalmadı, geleceğimizi oluşturacak olan nesillere de bu hataların üzerini örtüp ‘kandırıldık deyip ayıplanmayan’ bir hadise gibi miras bıraktık.
Yakın tarihimizde, ülkemizin yönetimsel idaresi-iradesine ‘hükümeti-n zaafa düşerek-düşürerek’ birçok şehitler verdiğimiz 15 Temmuz kalkışmasını yaşadık.
15 Temmuz neden yaşandı?
15 Temmuz’a zemin hazırlayan etkenler nelerdi?
15 Temmuz’u göremeyen istihbarat dahil devletin sinir uçları nerede-nelerle, niçin meşguldü?
15 Temmuz gibi karanlık bir günün yaşandığı ülkemizde siyasi uzantılar kimlerdi?
15 Temmuz yaşandıktan sonra bertaraf edilen kadrolara kimler yerleştirildi?
15 Temmuz sürecine kadar devletin kılcal damarlarına kadar girmeleri sağlanan terör örgütü mensuplarına destek verenler arasında ‘kandırıldık’ diyenler ne kadar masum ne kadar şehitlerimizden sorumlu?
Devletimiz, 15 Temmuz’a kadar ‘cemaat-tarikat’ eline bırakıldığı “FETÖ İddianamesinde” açık beyan olarak anlaşılmakta. Günümüzde, hangi bakanlıklar hangi ‘cemaat-tarikat’ın yoğun şekilde işgal ettiği sahalar?
Günümüzde bilmem ne hareketi diye dini devlet işlerine karıştırıp, yerel yönetimler dahil, devletin birçok kurumundan ihale alan, devlet işlerine ticari sicil ile dahil olup “Bunlar bizden!” denilip ihaleler verilen kaç cemaat-tarikat var?
Ülkeyi yöneten AKP, 15 Temmuz’u gerçekleştirenlerin liderleri ile ABD’de fotoğraf çektirip ülkeye geri dönen, bir kısmının halen Gazi Meclis’te olduğu Millet Vekilleri hakkında ne işlemler yaptı?
Mevcut hükümet ‘kandırıldık’ dedi. Peki, birçok gazetecinin makale ve kitabında belirtilen bakanlık, belediyeleri işgal eden sözde dini yapılar, 15 Temmuz gibi bir sürece giderse (Gitme olasılığı çok yüksek) yine ‘bunlar da kandırdı bizi’ mi diyecekler?
Konu 15 Temmuz olunca akla birçok soru gelmekte. Bu sorulara ise kıvırmadan cevap verecek- FETÖ’nün siyasi ayağını da ortadan kaldıracak, halen iktidarda olan ‘vicdanlı Türk Milletinin evlatları’ gerek.
Peki devletin böyle evlatları var mıdır?
Evet! ‘ATATÜRK’ gibi düşünen ve yaşayan vatan evlatları çok…
Hükümetin var mıdır?
… (Buna hükümet sözcüsü cevap vermeli. -Var! Bu arkadaşlar! diye) (!)
Halen dindar nesil yetiştiriyoruz. Her yanımız cemaatsiz cami doldu. Bu dindar nesli bir yetiştiremedik gitti. Sanırım ülkedeki nesilde dinsizlik diz boyu. Yetişenler ise haşhaşiler gibi, afyon ve milyonluk araba bağımlısı (!)
15 Temmuz Şehidlerimize buradan rahmet dilerim!
İnş’Allah, 15 Temmuz’daki gibi kandırılan yöneticilerle saf tutmayız!
Saygılarımla.
Emrah Bekçi, dikGAZETE.com