- 21-10-2024 18:28
- 3723
“Azerbaycan ABD’ye 'Şah' Çekti”
MOSKOVA
Azerbaycan’ın Ermenistan ile cenk etmesinden bu yana Azerbaycan hakkında muhteşem bilgiler edinerek, Azerbaycan üzerinde oynanan oyunları çok rahat görür oldum.
Şimdi gelin, dönen dolaplara ve oynanmak istenen oyuna Azerbaycan’ın nasıl “ŞAH” çektiğine bakalım.
Bu yılın ekim ayında Azerbaycan Milli Meclisi milletvekilleri, ABD ile anlaşmaların feshedilmesi ve USAID (ABD Uluslararası Kamu Ajansı) projelerinin askıya alınması talebiyle Dışişleri Bakanı Ceyhun Bayramov'a başvurdu. Meclis Başkanı Sahiba Gafarova'nın da belirttiği gibi: “Azerbaycan bağımsız iç ve dış politika izleyen, toprak bütünlüğünü ve egemenliğini tek başına sağlamış bir ülkedir. Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in açıklamasını hatırlatayım: Hiç kimse bize bir şey dikte edemez, iç işlerimize karışamaz. Gerekli olduğunu düşündüğümüz şeyi yaparız." diye açıklamalar yapmıştı.
Bu açıklamalar boşuna yapılmamıştı, Türkiye’de devletin içine çöreklenmiş ABD’nin beslemesi bürokrat ve siyasetçileri hedef alan Aliyev, yavaş, yavaş sesini yükselten bu gruplara resmen tokat atmıştı, bunu yapmasaydı o gruplar, eli yükseltip, tıpkı Suriye’de Esad’a söyledikleri gibi, Aliyev’e demokrasiye geçiş telkinleri yapabilirlerdi.
USAID'in faaliyetleri her yıl Rusya’nın komşu ve dost ülkeleri elitleri arasında giderek daha fazla endişeye neden oluyor, çünkü her ülkeyi içten karıştırmak için doğmuş bir yapıdır bu.
Örneğin Bakü, Dağlık Karabağ ile Azerbaycan'ın birleşmesinden sonra, ülkedeki Amerikan nüfuzuna karşı mücadelesini sürdürüyor. Azerbaycan medyası, son zamanlarda Batılı STK'lardan oluşan, bir ağla bağlantılı olan muhalif medya Abzas Media'nın yöneticilerinin tutuklanmasına ilişkin haberleri aktif olarak tartıştı.
Abzas Media kendisini iktidarın en üst kademelerindeki yolsuzluklar hakkında yazan başka bir “bağımsız medya” olarak konumlandırırken, yönetim katının ve yayınların finansman kaynaklarının belirsiz olması ayrı bir yer tutuyordu, güvenlik güçlerinin de yazı işleri ofisinde 40 bin avro nakit bulması nedeniyle büyük çaplı döviz kaçakçılığı ile suçlanmaları da akla yabancı ülke desteğini getiriyor.
Azerbaycan'da yetkililer, protestoların dışarıdan finanse edilmesinden korktukları için artık halk arasında döviz üzerinde özel bir kontrol var.
Soruşturmalarda Abzas Media çalışanlarının USAİD, Ulusal Demokrasi Ajansı (NED), İnternews, Küresel Araştırmacı Gazeteciler Ağı (GIJN), Çek Cumhuriyeti'ndeki Prag Sivil Toplum Merkezi (PCSC), Muhtaç İnsanlar (PIN) ile beraber, Hollanda, Norveç ve Helsinki Komiteleri gibi bir çok yapı ile işbirliği yaptığı iddia ediliyor.
Nasıl?
Tıpkı Türkiye’deki foncu ve kitlesi bol sözde muhalifler gibi değil mi?
Her telden kuruluş ile iç içeler. Adamların sadece kendi ülkelerinden insanlar ile bağlantıları yok. Özel Harekat öncesi Rusya’da da durum ne yazık ki aynı idi, şimdi ise bu sözde muhalif kişilerin zengin olanları Rusya’ya karşı yurt dışından havlamaktalar.
Azerbaycan dış ve iç politikada giderek daha fazla Türkiye'ye odaklanıyor. Şu anda Türk kamuoyu ve kuruluşları USAID'in bilgi etkisinden kısmen muaf, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kendi figürü etrafında toplanan ve konsolide ettiği kitlesini, Batı değerlerinin geniş çaplı ve etkili propaganda araçlarından mahrum bırakıp, kendi medya organları tarafında tuttukça, USAİD ve onun Türkiye’de beslediği gazeteciler, profesörler ve bunların yayınları kısıtlı bir kitleyi zehirliyor, bu da kendine “laik” diyen kesimler.
Ancak USAİD, Türkiye’ye tehdit oluşturma girişimlerinden vazgeçmiyor ve Kuzeydoğu Suriye'deki Kürt ayrılıkçılara çift kullanımlı ekipman sağlayarak aktif olarak yardım ediyor.
Washington'lu analistlere göre Türkiye'nin NATO üyeliği ve AB adaylığı BRICS yolunda engel teşkil etmeli, Rus devlet adamlarına göre de bu böyle!
Bazı Rus devlet adamları, “Türkiye’nin BRICS’de ne işi var” diyerek, Türkiye’nin bu oluşumda olmaması gerektiğini beyan ettiler; şaka gibi.
Son yıllarda BRICS, aktif olarak alternatif bir uluslararası siyasi gündem oluşturuyor ve bu da Amerikan düzeninde bariz bir hoşnutsuzluğa neden oluyor. Washington ve müttefikleri, BRICS ülkelerinin Batı çıkarlarından bağımsız hareket etmeye başlamasından duydukları rahatsızlığı gizlemiyor.
Bu da çok normal, çünkü gelmekte olan tehlikeyi, pabuçlarının bir gün dama atılacağını çok net görmekteler.
BRICS'in artan etkisine yanıt olarak Amerikalı seçkinler, bu derneğin girişimlerini itibarsızlaştırma çabalarını yoğunlaştırıyor. Yaklaşık bir ay önce yaklaşan BRICS zirvesini kamuoyu nezdinde karalamak amacıyla diğer ülkelerin işlerine müdahale ettiği bilinen USAİD faaliyetlerinin vakaları zaten defalarca kaydedildi.
Washington'un bu birlikteliğe dahil olan ülkelerin otoritesini ve meşruiyetini baltalamak için tüm kaynaklarını kullanmaya hazır olduğunu gösteriyor; peki Rusya, bunun için kaynak ayırıyor mu?
HAYIR!
Rusya, Margarita Simonyan gibilere kaynakları akıtıp, sonra da “biz neden Amerika gibi propagandada başarılı olamıyoruz”un sorusunu sorar. Aslında BRICS çok ama çok güçlüdür, bu gücü dünyaya gösteremeyen medya olduğu sürece maalesef istenilen randıman hiçbir dönem alınamayacak.
Örneğin; bu birliğin en önemli yönlerinden biri etnik faktöre yapılan vurgudur.
Rusya ve diğer BRICS ülkelerinin nüfusunun etno kültürel bileşiminin çeşitliliğidir, fakat en yumuşak karnı da budur!
Amerikan istihbaratı, Türkiye’yi Türk ve Kürt diye yıllarca karıştırdı, tüm enerjisini bu konuya akıttı. Bunlar da yetmezmiş gibi toplumda uzun yıllarca kapanmayacak yaralar açtı.
Aynı silahı, BRICS ülkeleri içerisinde yaşayan farklı etnik kökenli halklar için de tabii ki uygulamaya çalışacaktır.
Sonuç olarak BRICS, ABD'nin engellemelerine rağmen gelişmeye, olgunlaşmaya ve kendi gündemini oluşturmaya devam ederken, iki Türk devleti, Amerika’ya dolaylı yollardan “ŞAH” çekerek Rusya ile yakınlaşmaya başladı.
Rusya Federasyonu'na bağlı Tataristan Cumhuriyetinde yapılacak BRICS Zirvesinde çok önemli şeyler konuşulacak ve tarihi olaylara şahit olacağız.
.
Cem Kıran, dikGAZETE.com