<h3><strong>AZERBAYCAN TÜRKİYE İLİŞKİLERİ VE 15 EYLÜL 1918 BAKÜ ZAFERİ.</strong></h3> <div><strong>BAKÜ, Azerbaycan</strong></div> <div><strong>28 Mayıs 1918</strong> yılında <strong>Azerbaycan,</strong> bağımsızlığını ilan etmiştir. Böylece <strong>Türk Dünyasında</strong> ve <strong>Müslüman</strong> <strong>Doğu</strong>’da <strong>Azerbaycan</strong>, ilk <strong>Cumhuriyeti</strong> kurarak tarihe geçmiştir. </div> <div>O tarihten günümüze <strong>104</strong> <strong>yıl</strong> geçmiştir. </div> <div><strong>Cumhurbaşkanı</strong> sayın <strong>İlham</strong> <strong>Aliyev</strong> tarafından imzalanan, <strong>16 Mayıs 2017 </strong>tarihli kararla <strong>2018 Cumhuriyet Yılı</strong> ilan edilmiş, aynı yıl <strong>Azerbaycan</strong> ve <strong>Kafkas İslam Ordusu</strong> birliklerinin <strong>Bakü’yü</strong> azat edişinin <strong>100. yılı,</strong> iki devlet başkanının katıldığı askeri törenle kutlanmıştır. </div> <div>Bu tarihi olaya sayın <strong>Cumhurbaşkanının</strong> verdiği önem ve değer konuya farklı boyut ve anlam kazandırmıştır.</div> <div><strong>15 Eylül, Azerbaycan - Türkiye</strong> kardeşlik ve dayanışmasının tarih karşısında belgelendiği önemli gündür. </div> <div>İki kardeş milletin <strong>tek</strong> <strong>yumruk</strong> olarak birleşerek <strong>düşman</strong> <strong>güçlere</strong> <strong>vurduğu darbe</strong> ve verdiği gözdağı, uzun yıllar <strong>Kafkaslarda</strong> <strong>Türk</strong> <strong>gücünün</strong> <strong>ve</strong> <strong>kimliğinin,</strong> güçlü ve egemen kalmasına vesile olmuştur.</div> <div>Her hangi bir çıkar ve ganimet amacı gütmeksizin <strong>Kafkas İslam Ordusu’</strong>nun <strong>Azerbaycan’ın</strong> ve başkenti <strong>Bakü’nün</strong> <strong>kurtuluşu</strong> için yaptığı savaş ve verdiği mücadele, örneği tarihte örneği az görünen bir durum teşkil etmektedir. </div> <div><strong>Lokmalarını</strong> <strong>paylaşan</strong>, birbirinin yarasını saran, birbiri için <strong>dua</strong> eden iki <strong>kardeş</strong> kuvvet, <strong>Azerbaycan</strong> ve <strong>Türkiye</strong> askerleri, <strong>Azerbaycan</strong> ve <strong>Kafkasya’da</strong> <strong>Müslüman</strong> ve <strong>Türk</strong> varlığını kanla boğarak son vermeye çalışan, düşman güçlere karşı omuz omuza vererek büyük zafer kazanmışlardır. </div> <div><strong>15 Eylül 1918</strong> yılında <strong>Türk</strong> <strong>ordusu,</strong> <strong>Azerbaycan</strong> birlikleri ile birlikte <strong>Bakü’yü</strong> düşman istilasından kurtarmıştır.</div> <div><strong>Azerbaycan,</strong> <strong>28 Mayıs 1918</strong> yılında istiklalini ilan ederken, başkent <strong>Bakü</strong> ile birlikte memleketin bütün <strong>Doğu</strong> kısmı hala <strong>düşman</strong> <strong>esaretinde</strong> bulunmakta idi. </div> <div><strong>Çarlık</strong> <strong>Rusyası</strong> gibi <strong>Bolşevik</strong> <strong>Rusya</strong> dahi, <strong>Kafkasya’yı</strong> ve onun şahdamarı olan <strong>Bakü’yü</strong> elden bırakmak istemiyorlardı. </div> <div>Kah <strong>Ermeni</strong> <strong>Taşnaklar’la</strong>, kah da <strong>Kayser</strong> <strong>Almanyası</strong> ile anlaşan <strong>Bolşevikler</strong>, <strong>Azerbaycan</strong> nüfusunu katliam pahasına da olsa, <strong>Bakü</strong> petrolünden vazgeçemiyorlardı. </div> <div><strong>Bolşevikler, Bakü</strong>’de <strong>Mart</strong> <strong>faciasını</strong> düzenleyerek binlerce masum insanı, <strong>Ermeni</strong> <strong>cellat</strong> <strong>Şaumyan’nın</strong> yardımı ile katlettikten sonra <strong>Şamahı</strong> kentini yeniden viran etmiş ve <strong>Lenkaran</strong> kentini kana boğmuştur. </div> <div>Bu durum karşısında <strong>Azerbaycan</strong> <strong>Hükümeti</strong> <strong>Seymin</strong> dağılmasından hemen sonra <strong>Bakü’nün</strong> kurtarılması meselesini ele alarak <strong>Osmanlı</strong> <strong>Hükümetinden</strong> yardım istemişlerdir. </div> <div><strong>4 Haziran 1918</strong> yılında <strong>Azerbaycan</strong> <strong>Milli</strong> <strong>Şura</strong> <strong>Reisi</strong> <strong>Mehmet Emin</strong> <strong>Resulzade</strong> başkanlığındaki heyet ile <strong>Osmanlı</strong> hükümeti <strong>Adliye</strong> <strong>Bakanı</strong> <strong>Halil Bey</strong> ve <strong>Vehip Paşa</strong> başkanlığındaki heyetler arasında bir görüşme yapılmıştır. </div> <div>Görüşmede <strong>Azerbaycan</strong> heyeti, <strong>Osmanlı</strong> <strong>Hükümetinden</strong>, <strong>Azerbaycan’ın</strong> emniyet ve asayişini temin etmek için askeri yardım istemiştir. </div> <div><strong>Birinci Dünya Savaşı’nın</strong> sona ermesine ve <strong>Osmanlı</strong> <strong>İmparatorluğunun</strong> çok zayıf düşmesine rağmen <strong>Enver Paşa</strong>’nın <strong>Harbiye Nazırlığını</strong> yaptığı <strong>Osmanlı</strong> <strong>Hükümeti</strong>, <strong>Azerbaycan</strong> <strong>Milli</strong> <strong>Şurası’nın</strong> müracaatını kabul etmiş ve <strong>Nuri Paşa</strong>’nın komutası altında özel bir <strong>Kafkasya</strong> <strong>Fırkası’nı</strong> <strong>Azerbaycan’a</strong> yardıma göndermiştir.</div> <div></div> <div><strong>4 Haziran 1918 </strong>yılında <strong>Batum’da,</strong> <strong>Osmanlı</strong> <strong>Devleti</strong> ile <strong>Azerbaycan</strong> <strong>Cumhuriyeti</strong> arasında imzalanan anlaşmaya göre, <strong>Azerbaycan</strong> <strong>Kolordusunun</strong> emrine gönderilen beşinci <strong>Kafkasya Piyade Tümeni</strong>, kısa bir süre içerisinde <strong>Azerbaycan</strong> askerleri ile birleşerek, <strong>Kafkasya</strong> <strong>İslam Ordusu </strong>adını almıştır. </div> <div><strong>Ağustos 1918</strong> yılında <strong>Onbeşinci Piyade Tümeni</strong> ile desteklenen <strong>Kafkasya İslam Ordusu, 15 Eylül 1918</strong> yılında <strong>Bakü’yü</strong> “<strong>Kızıl istila</strong>”dan kurtarmakla <strong>Azerbaycan’daki</strong> tarihi misyonunu zaferle tamamlamıştır. </div> <div>Daha sonra, <strong>Dağıstan’ın</strong> kurtuluşuna başlamış <strong>Eylül</strong> ayının sonu ve <strong>Ekim</strong> ayının başlarında <strong>Derbendi</strong>, <strong>Temer</strong>- <strong>Hanı</strong>- <strong>Şura’yı</strong> ve <strong>Şamil</strong>-<strong>Kala’yı,</strong> <strong>Bolşevikler</strong> ve diğer güçlerden temizleyerek, <strong>Dağıstan</strong> süvarileri ile birlikte <strong>Terek-Kala</strong> üzerine yürüdüğü bir zamanda <strong>Osmanlı</strong> <strong>Devletinin</strong>, müttefikleri ile birlikte yenildiği haberin alınması üzerine <strong>Kafkasya İslam Ordusu, Azerbaycan</strong>’ı ve bütün <strong>Kafkasya’yı</strong> tahliye etmek zorunda kalmıştır. </div> <div><strong>30 Ekim 1918</strong> tarihi <strong>Mondros Anlaşmasının 11. Maddesi</strong> bunu gerektirdiği gibi <strong>15. Maddesi</strong> de <strong>Bakü’yü</strong> <strong>İngiliz</strong> <strong>işgaline</strong> bırakmasını gerektiriyordu. </div> <div><strong>Mondros</strong> <strong>Anlaşması</strong> daha imzalanmadan, <strong>Talat</strong> <strong>Paşa’nın</strong> yerine gelen <strong>Ahmet İzzet Paşa’</strong>nın verdiği bir emre göre; “<strong>Brest – Litovsk anlaşması dışında olarak işgal edilen Kafkasya aksamının 24 Ekim 1918 yılından itibaren altı hafta zarfında tahliyesi yerine getirilecektir</strong> ”.</div> <div><strong>Brest-Litovsk</strong> anlaşması hududu yalnız <strong>Batum</strong>, <strong>Ardahan</strong>, <strong>Kars</strong> sancaklarını içine alıyordu. </div> <div><strong>Moskova</strong> bu hudut haricinde, <strong>Azerbaycan</strong> ve <strong>Kuzey</strong> <strong>Kafkasya’da</strong> <strong>Osmanlı</strong> ordusunun hareketini her zaman protesto etmişti ve buna engel olmak için <strong>Almanya</strong> ile, <strong>Bakü</strong> petrolü karşılığında bir anlaşmaya varmış bulunuyordu. </div> <div><strong>Osmanlı Devleti</strong> ve müttefiklerinin yenilgiye uğraması üzerine, <strong>Moskova</strong> tarafından tamamı ile feshedilmiş olan <strong>Brest-Litovsk </strong>anlaşması; “<strong>Her milletin kendi mukadderatını bizzat kendisinin tayin etmek hakkına sahip olduğundan</strong>” da bahsetmekte idi. </div> <div><strong>Sovyet</strong> <strong>Rusyası</strong> tarafından da kabul ve ilan edilen bu prensipleri ileri süren<strong> Azerbaycan Cumhuriyeti</strong> hükümetinin bu yasal hakkını şiddetle savunan <strong>Talat Paşa, 23 Eylül 1918</strong> yılında <strong>Almanya</strong> ile bir belge imzalamıştır. </div> <div>Bu belgeye göre, her iki taraf <strong>Azerbaycan’ın</strong> <strong>bağımsızlığını</strong> tanıyor ve <strong>Osmanlı</strong> ordusunun çekilmesi koşulu ile bu bağımsızlığın <strong>Rusya</strong> tarafından da tanınması meselesini, <strong>Almanya</strong> kendi üzerine alıyordu.</div> <div>Görüldüğü gibi, <strong>Mondros Anlaşmasında</strong>n daha önce <strong>Kafkasya</strong> <strong>İslam Ordusu</strong>’nun akibeti belli olmuş bulunuyordu. </div> <div>Fakat bu ordu, <strong>Azerbaycan’da</strong> <strong>milli</strong> <strong>ordu</strong> <strong>kurulması</strong> görevini de yerine getirmiştir. </div> <div>Sonraları, <strong>Kafkasya İslam Ordusu Komutanlığı</strong>’na atanan <strong>Nuri</strong> <strong>Paşa,</strong> öğretmen subaylardan oluşan heyetin başında, <strong>04 Haziran 1918 </strong>anlaşmasından çok daha önce, <strong>Mayıs</strong> ayı ortalarında <strong>Azerbaycan Milli Ordusu’</strong>nun kurulmasına yardım amacı ile <strong>Azerbaycan’a</strong> gelmiştir. </div> <div>Ekibini <strong>Musul’da</strong> bırakan <strong>Nuri</strong> <strong>Paşa</strong>, <strong>Azerbaycan’dan</strong> <strong>Üçüncü</strong> <strong>Ordu</strong> <strong>Komutanı</strong> <strong>Vehip Paşa</strong>’ya gönderdiği bir raporunda, burada ordu kurmak için her türlü imkan, olanak ve vesaitin bulunduğunu, öğretmen subay kadrosuna ihtiyaç duyulduğunu yazıyor ve <strong>Musul’da</strong> kalan öğretmen subay heyetinin de bir an önce <strong>Azerbaycan’a</strong> gönderilmesini rica ediyordu. </div> <div>Bilindiği gibi, bu heyet, savaş koşulları ve diğer nedenlerden dolayı <strong>Azerbaycan’a</strong> gidemedi. </div> <div><strong>Gence</strong> kentinde ilk subay okulu açılmışsa da <strong>bağımsızlık</strong> <strong>savaşı,</strong> bu sahada kapsamlı bir gelişmeye engel olmuştur. </div> <div>Gerçek anlamda çalışmalar <strong>bağımsızlık</strong> <strong>savaşından</strong> sonra başlayacaktı.</div> <div></div> <div><strong>Kafkas İslam Ordusu</strong> görevini devredecek, <strong>Azerbaycan</strong> ordusunu kurmadan <strong>Azerbaycan’dan</strong> ayrılınca, askeri ve siyasi dengelerin alt üst olacağı <strong>Azerbaycan’da</strong> ve <strong>Kafkasya’da</strong> çok şey kaybedilecek ve <strong>Azerbaycan’ın</strong> mukadderatı tehlikeye girecekti. </div> <div>Bu durumun nezaketini takdir etmiş olacak ki, yeni <strong>Osmanlı</strong> <strong>Kabinesinin</strong>, <strong>Kafkasya İslam Ordusu’</strong>nun <strong>Kafkasya’yı</strong> tahliye etmesi için verdiği emirden iki gün sonra, <strong>26 Ekim 1918</strong> tarihli ve <strong>5276</strong> sayılı bir emrinde aynen şöyle deniliyordu: “<strong>Kuzey Kafkasya ve Azerbaycan’da hizmet etmek isteyenler kalacaktır</strong>”. </div> <div>Bu müsaideye uyan, <strong>Azerbaycan</strong> vatandaşlığına geçen <strong>Nuri</strong> <strong>Paşa</strong>, <strong>Kafkasya İslam Ordusu Komutanlığı</strong>ndan istifa ederek, yerini <strong>Azerbaycan’da</strong> <strong>Osmanlı</strong> <strong>Kıtaatı</strong> <strong>Kumandanı</strong> olan <strong>Mirliva</strong>, daha sonra generalliğe terfi edilen <strong>Mürsel Paşa</strong>’ya bırakmış ve <strong>Nuri Paşa’</strong>nın kendisi de <strong>Azerbaycan</strong> ordusunda <strong>General</strong> rütbesi ile komutanlık yapmaya başlamıştır. </div> <div>Fakat <strong>Mondros</strong> <strong>Anlaşması</strong> bu kontraktı kağıt üzerinde bıraktı. <strong>Mondros</strong> <strong>Anlaşmasının</strong> 11. maddesine göre, <strong>Osmanlı</strong> <strong>Hükümeti,</strong> <strong>Mavera-i Kafkasya</strong> ile <strong>Kuzey Batı İran</strong>’ı tahliye ediyor, <strong>15</strong>. maddeye göre de <strong>Batum’la</strong> <strong>Bakü’nün</strong> <strong>İngilizler</strong> tarafından işgaline rıza gösteriyordu. </div> <div><strong>Osmanlı Hükümeti Harbiye Bakanı</strong>, <strong>24 Kasım 1918</strong> yılından itibaren <strong>Kafkas İslam Ordusu, Azerbaycan</strong>’ı terk etmiştir. </div> <div>Onlarla birlikte <strong>Azerbaycan</strong> ordusu askerlerinin bir bölümü <strong>Kafkasya</strong> <strong>İslam Ordusu</strong>’na katılarak <strong>Batılı</strong> işgal güçlerine karşı savaşan <strong>Türk</strong> <strong>ordusuna</strong> yardım etmek için <strong>Türkiye’ye</strong> gitmiştir. </div> <div><strong>27 Nisan 1920</strong> yılında <strong>Azerbaycan</strong> <strong>Cumhuriyeti’nin</strong> <strong>Bolşevikler</strong> tarafından işgali uzerine teslim olmayı kabul etmeyen <strong>Azerbaycan</strong> ordusu birliklerinin bir kısmı da <strong>Türkiyeye</strong> giderek <strong>Türkiye’deki</strong> milli istiklalçıların saflarına katılarak <strong>İstiklal</strong> <strong>Savaşı’nın</strong> kazanılmasına katkı sağlamışlar. </div> <div><strong>71 yıl Sovyet egemenliğinde</strong> yaşayan <strong>Azerbaycan,</strong> <strong>Sovyetler’in</strong> çözülme sürecini de fırsata dönüştürerek başlattığı <strong>istiklal</strong> mücadelesinden zaferle çıkarak <strong>1991</strong> yılında <strong>bağımsızlığını</strong> ilan etmiştir. </div> <div><strong>Azerbaycan’ın</strong> bağımsızlını ilk tanıyan <strong>Türkiye</strong> olmuştur.</div> <div>Bir çok alanlarda iki ülke arasında işbirliği ve stratejik ortaklık anlaşmaları yapılmış, karşılıklı ilişkiler üst düzeye çıkmıştır.</div> <div>Ulu önder <strong>Haydar Aliyev’in</strong> “<strong>Bir millet, iki devlet</strong>” prensipi esasında gelişen <strong>Azerbaycan – Türkiye</strong> ilişkileri, günümüzde daha yüksek boyutlara ulaşarak, daha geniş alana yayılmıştır. </div> <div><strong>Azerbaycan Cumhurbaşkanı </strong>sayın <strong>İlham</strong> <strong>Aliyev’in</strong> de belirttiği gibi, “Türkiye ile Azerbaycan arasında tüm sahalarda ilişkiler çox uğurla inkişaf edir. Bu ilişkiler dostluk-kardaşlik esasında kurulmuştur. Bizim çok zəngin birge tarihimiz, ortaq deyerlerimiz vardır. Bu gün Türkiye ilə Azerbaycan arasında ilişkiler bu muhkem temel esasında kurulur. Son yirmi yıla yakın sure içerisinde Türkiye ile Azerbaycan arasında ilişkiler daim yüksek seviyede olmuştur. Bu gün bu güzəl ananeler davam edir və tüm meselelerde işbirliğimiz iyi ve olumlu sonuçlar vermektedir”.</div> <div>.</div> <div><strong>Dr. Afgan Valiyev, dikGAZETE.com</strong></div> <div>-Azerbaycan Sosyal Tetkikatlar Merkezi Baş Danışmanı-</div> <div><strong>Kafkas İslam Ordusu marşı; Kafkasya dağlarında çiçekler açar</strong></div> <div>https://www.youtube.com/watch?v=iASMFi1H8zw</div> <div></div>