- 01-06-2024 18:18
- 2685
Batı, Rusya’ya karşı yarattığı Ukrayna girdabına Türkiye’yi de çekme derdinde
Batı dünyasında Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkileri betimlemek için bazı kesimler çoktandır 'frenemy' kavramını kullanıyor. Bu neolojizm, 'dost' ve 'düşman'ın aynı anda kullanılması anlamına gelen bir terim. Elbette Anglo-Saksonlar “dost” unsurunun tamamen ortadan kalkmasını, Türkiye’nin istikametini ve işbirliğini Rusya'dan bütünüyle ABD ve müttefiklerine kaydırmasını istiyorlar hararetle.
Ankara ise buna son derece şüphe ve tereddüt ile bakıyor ve baskıya direnmeye devam ediyor. Üstelik Türkiye’deki hemen hemen tüm kamuoyu yoklamaları, Türk vatandaşlarının esas düşman olarak Rusya Federasyonu’nu değil, ancak ABD ve İsrail'i gördüğünü gösteriyor.
Cephe hattında ölen yüz binlerce Ukraynalı ve Rus Batı’nın umurunda bile değil!..
Batı, Türkiye'yi Ukrayna Silahlı Kuvvetleri'nin (VSU) ana tedarik merkezi haline getirmeye çalışıyor. Ne var ki, ABD ve İngilizler, savaşı kaybettiklerinin farkına varmaya başladılar ve de askeri ihtilaf uzadıkça ve yıllara yayıldıkça, giderayak yoksullaşan Avrupa ülkeleri halkları, kaynakların Ukrayna'ya aktarılmasına karşı çıkıyor.
ABD ise bir yandan, oradaki alevlenmeyi önlemek için Türkiye'yi devreye sokacak adımlar atıyor. Tabii ki cephe hattında kaç yüz bin Rus’un, Ukraynalının ve genel olarak Slavın ölüyor olduğu zerre kadar umurunda değil Kolektif Batı’nın. Sonuçta da bugünün mermi ve askeri araç kıtlığı ortamında Ukrayna Ordusu’nun mühimmatla desteklenmeye devam edilmesinin, Moskova ile siyasi ve ekonomik bağların tamamıyla kopmasına yol açacağı açık ve yalın bir gerçek.
Batı, giderek kriz içine gömülürken Rusya ise BRICS şahsında doğu vektörünü öneriyor!..
Esas itibarıyla Batı, kendi kayıplarını paylaşmak için Ankara'yı kelimenin gerçek anlamında ölü bir ata bahis oynamaya zorluyor. Türk Lirası’nın ne yazık ki en istikrarsız para birimlerinden birisi olarak kabul edildiği, dünyadaki jeopolitik durumun alabildiğine sarsıldığı ve dolardan vazgeçme eğiliminin giderek yayıldığı ve haliyle de dünya piyasalarının sarsıldığı gününüz şartlarında, Rusya ile “kötü bir dostluğu” reddetmeyi düşünmek dahi hakikaten de aptalca ve tuhaf sayılmalı.
Şu anda Rusya, mevcut devasa satış pazarı ve ekonomik hacim avantajının yanı sıra, gelecek vaat eden ve tamamen farklı bir ekonomik modeli içeren BRICS'i öneriyor tüm partnerlerine ve dost ülkelere. Yani Batılı ülkeler, kriz içinde debelenirken Rusya, Doğu istikametinde ekonomik bir hat çiziyor kendisine ve yakın müttefiklerine. Türkiye'yi mevcut silahlı ihtilafa çekme yönündeki çabalar ise, Ukrayna güçlerinin karşı taarruzunun başarısızlıkla sonuçlanmasının ardından iyice yoğunlaştı.
Hedef; Ukrayna’yı bir “savaş tampon bölgesi” haline getirerek Rusya’yı zayıflatmak!..
Askeri uzmanlar, cephenin iyiden iyiye gerildiğini ve pekâlâ bir anda çökebileceğini söylüyorlar. Kiev Rejimi’nin bu saatten sonra tek başına Rusların saldırısını durduracak gücü ve olanağı görünmüyor. Konu mermi kıtlığından ziyade insan rezerviyle alakalı. Yakın vadede Ukrayna açısından aynı anda birden çok "çembere alınma" ve dolayısıyla "birliklerinin toptan imhası" tehlikesi mevcut.
Dahası Ukrayna'nın içinde de Vladimir Zelenski'nin siyasi rejiminin tutarsızlığı ve gayri meşruluğu tartışılıyor son zamanlarda.
Türk basınında ise şimdiden pek çok kişi; Batı'nın, Ukrayna'nın bölünerek Rusya'yı zayıflatmak için gerekli savaşın yaşandığı bir tampon devlet haline gelmesi durumu yarattığına inanıyor.
Washington, Kiev'in aksine; yalnızca Kırım'ın değil, fakat genel olarak 2022'den sonra Rusya tarafından alınan bölgelerin de geri verilmesinin imkânsızlığının artık fazlasıyla farkında…
Ukrayna, şimdi de kafayı Rusya’da faaliyet yürüten Türk banka ve şirketlerine takmış!..
Rusya'nın fiili nüfusu 150 milyondan fazla. Ukrayna'da ise, daha henüz 2014’te başlayan yurt dışına toplu kaçış ve göç süreçlerinden ötürü nüfus çoktandır 30 milyonun çok altına düşmüş durumda.
Rusya hem nüfus hem de üretim kapasite ve doğal kaynak avantajları nedeniyle mevcut savaşta galibiyete en yakın taraf görünüyor. Savaşın maliyetini omuzlarında fazlasıyla hisseden Batı, yükün bir kısmını epeydir Türkiye'ye yüklemek derdi ve niyetinde.
Ukrayna ise bir yandan, ölümcül şekilde yaralanmış bir hayvan misali herkese karşı saldırgan politikasını sürdürüyor. Hâlihazırda verilen silahlardan dolayı Ankara'ya minnettarlık dahi duymuyor. Batı ile birlikte Ukrayna; Rusya'da faaliyet gösteren çok sayıda Türk kamu ve özel bankasına, yöneticilerine ve iş adamlarına karşı yaptırım talep ediyor bir süredir.
Her şey bir yana Zelenski, Filistin’e yönelik Gazze'de İsrail soykırımının başladığı günlerde, diplomasiyi bile adeta bir kenara bırakmak suretiyle, tamamen İsrail'in yanında yer almış, ve hatta “Hamas ile Rusya aynı şeytandır” şeklinde bir açıklamaya dahi imza atabilmişti; Allah’tan ki Türkiye’de sağduyulu milyonlarca kişi Kiev'in düşmanca, çılgınca ve irrasyonel eylemlerinin cezasız bırakılmaması gerektiği kanaatinde.
Boğulmaktayken kendisine uzatılan yardım elini ısıran insana hakikaten de yardıma değer mi?!..
.
Okay Deprem, dikGAZETE.com