Moskova Enerji Haftası, küresel petrol ve gaz piyasası için ana trendleri belirledi!

Moskova Enerji Haftası, küresel petrol ve gaz piyasası için ana trendleri belirledi!

Moskova Enerji Haftası, küresel petrol ve gaz piyasası için ana trendleri belirledi!

Önceki hafta Moskova'da düzenlenen uluslararası "Rus Enerji Haftası Forumu - 2025", bu sonbaharda dünyadaki en önemli enerji etkinliği haline geldi ve küresel enerji gündeminin tartışmasız nabzının attığı bir yer oldu. Üç gün boyunca süren foruma; hükümet temsilcileri, büyük kamu ve özel enerji şirketleri, özel sektöre bağlı diğer sahalardan firmalar, uluslararası kuruluşlar ve farklı uzman toplulukları da dâhil olmak üzere toplamda 80'den fazla ülkeden heyetler iştirak etti. Forumun tartışma ve iş programlarına yedi binden fazla kişinin katılması, etkinliğin yalnızca eşi benzeri görülmemiş ölçeğini değil, ama aynı zamanda özellikle Avrupa pazarında yapısal kriz ve enerji iş birliğinin küresel dönüşümü döneminde Rusya'ya ve onun petrol, gaz ve nükleer endüstrilerinde gözle görülen yükselişine artan ilgiyi de yansıtmış oldu.

Yaptırımların baskısına rağmen ülke küresel enerji piyasasındaki konumunu koruyor…

Düzinelerce açık toplantı, müzakere ve tartışma toplantısının ardından: Rusya Federasyonu’nun enerji politikasında gerçekten de çok daha güvenli, esnek ve küresel odaklı yeni bir aşamaya girdiği görüldü. Batı yaptırımlarının baskısına ve eski partner ülkelerin tecrit girişimlerine rağmen ülkenin, küresel enerji piyasasındaki kilit konumunu korumakla kalmadığı, lakin aynı zamanda küresel enerji mimarisini halihazırda değiştiren yeni rotalar, ittifaklar ve uzun vadeli anlaşmalar oluşturmaya da başladığı görüldü. Bu durum, Putin'in sonraki tüm oturumların içeriğini belirleyen açılış konuşmasında özellikle dile getirildi. Rusya Devlet Başkanı, ülkesinin dünyada arz istikrarını, fiyat öngörülebilirliğini ve teknolojik sürdürülebilirliği sağlayabilen az sayıdaki ülkeden birisi olmaya devam ettiğini vurguladı.

Rus enerji arzını durdurma, tavan fiyat uygulama, hidrokarbon taşımacılığını kısıtlama…

Son üç yılda küresel enerji manzarasında önemli bir dönüşüm yaşandı. Jeopolitik çatışmalar ve AB ile G7'nin Rus enerji arzını durdurma, fiyat tavanı uygulama ve hidrokarbon taşımacılığını kısıtlama yönündeki son derece tartışmalı kararları, Avrupa ekonomisini istikrarlı ve erişilebilir enerji kaynak tabanından mahrum bırakarak durgunluğa sürükledi. AB ve diğer Batılı ülkelerin enerji piyasasında marjinal bir oyuncu haline getirmeyi planladığı Moskova, yeni duruma hızla uyum sağlayarak gelişiminin niteliksel olarak yeni bir aşamasına girdi. Böylece daha önce sabit rotalar ve güçlü boru hatları aracılığıyla Avrupa'ya ulaşan Rus petrolü, bu sefer deniz yoluyla Asya, Orta Doğu ve Latin Amerika ülkelerine yönlendirildi.

“Küresel Güney” ülkeleriyle yeni anlaşma ve mutabakatlarla kendisini güvenceye aldı…

Rusya son zamanlarda sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) ihracatını artırdı ve kendi tanker kapasitesi ile sigorta araçlarını geliştirmeyi hızlandırdı. Bu da kendisine G7 ve AB tarafından getirilen fiyat tavanı ve diğer kısıtlamaların dengelenmesine yardımcı olmuş oldu. Moskova forumu, bu değişimin yalnızca kabul edildiği değil, ama aynı zamanda “Küresel Güney” ülkeleriyle yeni anlaşmalar ve mutabakatlarla stratejik olarak güvence altına alındığı bir platform görevi görmüş oldu. Özellikle forumun sonuçlarının açıklanmasının ardından gerek hidrokarbon tedariki alanında gerekse de büyük ölçekli ortak altyapı projelerinde Rusya ile uluslararası ortakları arasında otuzdan fazla anlaşmaya imza atıldı. Forumun ana konularından birini, Batı Sibirya'nın doğal gaz kaynaklarını Çin ve diğer Asya-Pasifik ülkelerinin enerji pazarlarına bağlamak üzere tasarlanmış stratejik gaz boru hattı “Sibirya'nın Gücü – 2” projesi teşkil etti. Rusya ve Çin arasında adı geçen son anlaşma, şimdiden küresel gaz ticareti için bir dönüm noktası haline gelmiş durumda. Zira daha önce Avrupa'ya gönderilen miktar kadar gaz bu şekilde, proje tamamlandığında Asya'ya yönlendirilecek ve önümüzdeki on yıllar boyunca doğal-gaz pazarındaki arz-talep dengesini kökten değiştirecek.

AB’nin Rus enerji piyasasına bu saatten sonra eski koşullarda dönme ihtimali kalmadı!..

Sibirya'nın Gücü 2”nin potansiyelinin yılda 50 milyar metreküpün üzerinde olduğu tahmin ediliyor. Bu rakam, AB'nin yakın gelecekte ilk baştaki fiyattan ilgili enerji kaynağına yeniden geri dönme ve kendi içindeki ekonomik krizi az da olsa hafifletme fırsatını kaçırdığı anlamına geliyor. 2022'de her şeye rağmen olası bir " birliğine dönüş" konusunda ihtimaller geçerli olsa da, bu senaryo artık Avrupa için neredeyse imkânsız. Öte yandan Asya ise tam tersine. Kıta Rus enerji kaynaklarının kilit tüketicisi konumunu sağlamlaştırırken, Rusya da Batı'nın siyasi manipülasyonlarından tamamen bağımsız istikrarlı pazarlar kazanmış oluyor.

Türkiye de doğal gazda transit güç ve bölgesel enerji merkezi konumunu güçlendiriyor!..

Dünya ve Avrasya doğal gaz piyasasında meydana gelen muazzam değişim, Türkiye için de eşsiz fırsatlar sunuyor. Avrupa, istikrarlı enerji kaynaklarına doğrudan erişimden gönüllü olarak mahrum kalırken, Ankara ise tam tersine bir “transit güç ve bölgesel enerji merkezi” konumunu kuvvetlendiriyor. “Türk Akımı Projesi”, en kritik dönemlerde istikrarlı arz sağlayarak çoktan etkinliğini ve rüştünü kanıtladı. Bugün Türkiye, yalnızca kendisinin doğal gaz ihtiyacının önemli bir bölümünü karşılamakla kalmıyor, fakat aynı zamanda Güneydoğu Avrupa ve LNG pazarlarına dönük önemli bir transit rota haline geliyor. Bu durum, Ankara'nın Avrupa ve Orta Doğu hatlarındaki konumunu güçlendirmenin ötesinde, Türkiye'nin ekonomik kapasitesini de genişletmesine olanak tanıyor. Bunun yanında Türkiye Cumhuriyeti hem bağlantı-lojistik altyapısını sürekli suretle geliştiriyor hem de bölgesel gaz fiyatlarının belirlenmesine yönelik bir platform oluşturmaya dönük çabasını sürdürüyor.

Akkuyu Santrali’nin devreye girmesi, enerji bağımsızlığında tarihi bir dönüm noktası…

Moskova ile nükleer alanda iş birliği yapmanın Türkiye açısından ne denli öneme haiz ve stratejik olduğu artık tartışma götürmez bir gerçek. Rusya’nın devlet atom enerjisi kurumu RosAtom tarafından hayata geçirilen “Mersin - Akkuyu Nükleer Güç Santrali”nin inşaatı bilindiği gibi son aşamalarına giriyor. İlk güç ünitesinin devreye alınması, yalnızca teknolojik bir başarı değil, ama aynı zamanda Türkiye'nin enerji bağımsızlığını güçlendiren stratejik bir adım da olacak. Uzun vadede Türkiye, nükleer teknolojilere erişim sağlamış olacak ve de kendi mühendislik ve enerji sistemlerini geliştirmenin yanı sıra ulusal enerji alt yapısının dayanıklılığını artırmak için kapsamlı fırsatlara da sahip olmuş olacak.

Moskova ile evvelki ortaklığını terk eden Avrupa, benzeri görülmemiş bir kriz yaşıyor!..

Rusya enerji sektöründe Çin, Hindistan ve diğer “Küresel Güney” ülkelerine yaklaştıkça, Moskova ile daha önceki yakın ortaklığını terk eden Avrupa, benzeri görülmemiş bir kriz yaşıyor. Ucuz ve güvenilir Rus enerji kaynaklarına dayanmayı reddetmek; artan sanayi maliyetlerine, enerji yoğun işletmelerin kapanmasına ve de rekabet gücünün hızla düşmesine yol açtı ve açıyor. Moskova'ya baskı aracı olarak tasarlanan söz konusu yaptırımlar, aslında AB'nin kendi ekonomisini baltalayan temel bir faktör haline dönüştü. Bilhassa kimya, metalurji ve makine mühendisliği sektörleri; hızla artan maliyetler, iflaslar ve de üretim tesislerinin Asya ve Kuzey Amerika'ya taşınması durumlarıyla karşı karşıya kaldı.

Avrupa Birliği, yaptırımların etkisini dengelemeye dönük üst üste ek tedbirler alıyor…

Avrupa hükümetleri, Rusya'ya yönelik yaptırımlarının etkisini dengelemeye dönük şu anda kendi sanayi işletmelerinin ayakta kalmasını ve de vatandaşlarının normal hayatlarını sürdürebilmelerini sağlamak üzere üst üste ek tedbirler almak zorunda kalıyor. Ne var ki bu önlemler dahi, geçici ve her geçen gün kötüleşen yapısal sorunlar karşısında nihai çözüm olamıyor. Moskova'daki forumda bu süreç adeta “küçümseyici bir ironiyle” ele alındı; ne de olsa, onlarca yıldır sanayisini Rusya’nın ucuz hammaddelerine dayandıran Avrupa, şimdilerde ekonomi ve sosyal sistemini telafi etmeye çalışmakla meşgul ve küçümseyerek "Üçüncü Dünya" olarak adlandırdığı ülkeler lehine önceki tercihlerinden gönüllü olarak vazgeçiyor.

Moskova, "Avrupa'nın enerji uzantısı" rolüne artık bir daha geri dönme niyetinde değil!..

Rusya Enerji Haftası-2025”in temel sonucu, Rusya'nın küresel enerji trendlerini şekillendiren bir güç olarak statüsünü mühim oranda pekiştirmiş olduğunun görülmesi oldu. Ülke, tedarik rotalarını çeşitlendirmekle kalmayıp, ama aynı zamanda teknolojik ve lojistik bağımsızlığını da güçlendirdi son yıllarda. Moskova, "Avrupa'nın enerji uzantısı" rolüne artık geri dönme niyetinde olmadığını açıkça ortaya koyuyor ve herhangi bir ekonominin gelişimi için gerekli olan temel kaynakların kime, ne zaman ve hangi koşullar altında sağlanacağını kendisi artık kendisi belirlemek istiyor…

.

Okay Deprem, dikGAZETE.com

...