- 07-02-2021 02:07
- 516
Boğaziçi Üniversitesi ile ilgili asıl konuyu kaçırmamak gerekli…
'Boğaziçi Üniversitesi' konusu ile alakalı olarak, konu ne siyasi ne de rektör konusudur.
Türkiye'de 'Beyin Göçü' dediğimiz gerçeklik söz konusudur. ABD başta olmak üzere, AB ve ileri teknoloji kullananlar, 'Z' kuşağının kaymak tabakasını kendilerinden başka ülkelere kaptırmak istemezler.
Çünkü 'akıl' ve aklı son derece ülke menfaatine kullanan bir nesil, okumuş olduğu ülkenin ilerlemesine ve dünya ülkeleri arasındaki yarışa güç katar.
Boğaziçi Üniversitesi, Türkiye’nin zihin fabrikasından biridir...
Bu fabrikayı dumura uğratacak etkenlerin başında “Siyasal -Gotik Osmanlıcılık- İslam'ı kendisi için bir argüman olarak gören”, tröstlerin bu coğrafya üzerine atadıkları personellerine verilen talimatlarıdır. (!)
Emperyalizmin 'Beyin Göçü’ Projesi, Boğaziçi 'Z' Kuşağını hedef almış, hükümet tarafından dikta olarak atanan yönetim bahanesi ve projenin nedeni olmuş, dolayısı ile 'beyin göçü’nün yüksek oranlara çıkartılmasına yönelik bir çalışmadır.
Boğaziçi Üniversitesi, gelecek 10 yıl içerisinde, global firmalar tarafından kendine Türk Hükümeti eli ile sonsuz iş imkânı sağlamış-sağlama yolunda hızla ilerlemektedir.
Anadolu’nun bu zeki çocukları, farklı ülkeler ve milletlere fikir üretip hizmet edeceklerdir.
Bir ülkeyi içeriden yıkmak istiyorsanız, o ülkenin genç sayısal zihinde okuyan-çalışan nesline, kendi ülkesinde umudun tükendiğini empoze etmeniz yeterli olacaktır.
Geçmişten günümüze, dinin bilime zıt olduğu düşüncesi, İslam coğrafyasını, yenilik tüketen bir toplum haline getirmiştir. İslam dışı ülkelerin tarihinden örnek olarak 'Kilise tarihi ve Engizisyon' bir dönem aynı İslam ülkelerinin durumunda olduğu gözden kaçmamalıdır. O vakitlerde 'Endülüs' bir reform ve bilim hareketinin merkezi olmuş, hatta günümüze ışık tutan kitaplar, bu zaman diliminde kaleme alınmıştır.
Gün geçmiş, Kilise düşmüş olduğu çukurdan çıkmış, elbiselerini yıkamış, zihnini vaftiz ettiği gotik mimaride kut'samış, bilimin içine dinin karıştırılmayacağına kesin hüküm vermiş, akabinde ise aklın güç olduğunu ve dünyada aklı bilim ile kullanan taze zihinleri araştırıp, kendi kurmuş oldukları ülkelerde imkanlar sağlamışlardır.
Türkiye'de ise durum çok farklıdır...
Türkiye, İslam ve Neo-Osmanlıcılık zihniyeti ile çağa ayak uydurmakta direnen, bilim ile İslam'ın aynı alanda raks edeceğine inanıp, yüksek öğretim kurumlarında bulunan nesillerin ilk önce 'iman-biat' edip, arkasından bilim adamı olmalarını istemektedir.
Oysa bilim, biatı-imanı sorgulayan bir yapıdır...
Bundan dolayı ülkemizde sorgulayan zihinler ülke dışına çıkabilecekleri küçük bir gedik bulduklarında fırsatı kaçırmamaktadırlar.
Ülke yönetimimizi elinde bulunduranlar, biatçı bir nesille yürüme hayalinde oldukları açıktır. Lakin bu tür siyasal tavır ve eğitime liyakat dışı anti-rasyonel atamalar ülkemizin değil, teknolojide atbaşı giden ülkelerin değirmenine su taşıyacaktır.
“Alışkanlıklar efendimizidir, efendileri olanlar efendi olamazlar. / Honore de Balzac”
Hükümet, alışkanlıklarından vaz geçmelidir...
Saygılarımla
.
Emrah Bekçi, dikGAZETE.com
-Yazar/Yönetmen-