Bu da bir nasip meselesi…

Bu da bir nasip meselesi…

Geçen hafta Mardin’deydim.

Dostlarımdan birini ziyaret edip çay içerken, içeriye Suriyeli kadınların sırayla girip, yazılı bir pusula alıp çıktıklarını görünce merak edip sordum:

BAYAT EKMEK HERKESE YETMİYOR!..

- Nedir bu yazıp verdiğiniz kâğıt?

- Biz bir grup hayırseverin desteği ile fırıncılarla anlaşarak bir-iki gün önceden kalan bayat ekmekleri satın alıyor ve Suriyeli muhtaç ailelere dağıtıyoruz.

Bu gelenler 3-5 yetimi olan dul kadınlar.

Kalan bayat ekmekler ancak bunlara yetiyor. Sıradan dağıtmaya kalksak yetiştiremeyiz.

Bundan dolayı kayıtları bizde olan bu aileler, bizden aldıkları pusulayı fırıncıya göstermeden ekmek alamazlar.

- Bayat ekmeği kaç liradan alıyorsunuz?

- 50 kuruş…

HAYRA MANİ OLANLAR…

Durum bu iken, bu biçare aileler hakkında sosyal medyada, bilhassa CHP ve İyi Partililerin dolaşıma soktuğu iftiraları aklıma getirdi.

Bunlardan bir tanesini, daha yeni okumuştum.

Paylaşan kişi de tanıdığım, kendisine saygı duyduğum biri.

Kendisi sağ görüşlü olup, mütedeyyin diyebileceğimiz, parti il başkanlığı yapmış yüksekokul mezunu biri... 

Yani…

Tecrübesiz delikanlıların gaza gelerek paylaştığı bir bilgi değil. Zaten öyle olsa dikkate bile almaz güler geçerdim.

MEĞERSE ÜLKEMİZDE SURİYELİLER KRALLAR GİBİ YAŞIYORMUŞ!..

O paylaşımda, sözüm ona güya bir Suriyeliyi konuşturuyorlar.  

Kısaca şunları söylüyor:

Ben, annem, hanım, kardeşim her birimize 1.250 lira sosyal yardım veriyorlar, etti 5.000 lira. 

7 Çocuk var, ikisi burada doğdu Türk vatandaşı oldu. Her birine 895 lira, oradan da 6.265 lira, yani ailemizin toplam 11.265 lira geliri var. Harcamalarımız şöyle. Market kartı var, markete para vermiyoruz. Telefon aylık 5 lira, dünya ile görüşüyorum... 

Paramı biriktirdim, bir araba aldım, onunla korsan taksi yapıyorum.

Plaka, vergi, ehliyet?

Niçin lazım? Polis beni durdurmaz, ehliyet lazım değil, geçici plaka bedava...

Bu paylaşımın önünde ve sonunda da bir sürü provokatif şeyler yazılmış, onları buraya almadım.

Üstelik…

Bu bilgiler(!) Yavuz Sultan Selim Üniversitesi doktora teziymiş.

Ben inanmadım. 

Bu kadar sakat bilgiler doktora tezi olamaz ama ülkemizde öyle garip işler oluyor ki, olabilir de…

ŞİMDİ BUNUN NERESİNİ DÜZELTEYİM…

1- Türkiye Devleti ve Dünya Gıda Örgütü ortaklaşa en az 3 kişi ve üzeri ailelere kişi başına 155 lira (1.250 değil.. yüz elli beş TL) ödemektedir. 3 kişinin altında olan ailelere ödeme yok.

Ayrıca 18 yaşını dolduran çocuk olursa maaş kesilir.

2- Medeni kanuna göre Türkiye’de doğan her yabancı mülteci vatandaş olur; ama Suriyeliler, mülteci kabul edilmemiş. Suriyeliler için farklı bir uygulama var.

Onlara tanınan statü : "geçici koruma altına alınanlar” şeklindedir. Bu statüden dolayı vatandaş olamıyorlar.

3- “Markete para vermiyoruz, telefon aylık 5 lira…” bu iddialar gerçek dışı. Böyle bir şey mevzu bahis bile değil.

4- “Korsan taksi.. Plaka.. Vergi.. Ehliyet.. Polis beni durdurmaz” falan gibi şeylerin cevap verilecek bir tarafı yok. Saçma sapan şeyler.

Yani…

Bu yazıyı kaleme alan iyi ki bir de, “polis Suriyeliyi görünce selam duruyor” dememiş.

SURİYELİLER ÇOK MU MASUM?

Böyle bir şey söylemiyoruz!..

Onlar çok masum oldukları için değil, insan oldukları için ülkemize kabul edildiler.

Ki,

Bu olaylar karşısında da çoğu masumdur.

Beşşar Esad gelmiş varil bombasını apartmanın üstüne bırakmış.

O apartmanda yaşayan her türlü insan var. 

Hatta Beşşar Esad’ın taraftarları da olabilir. Hırlı-hırsız, haksızlık yapan, mümin, münafık, kafir, kötülükte sınır tanımayanlar, alim, iyilik timsali olanlar vs. her türlü insan yaşıyorken can havli ile kendilerini bizim topraklara atmışlar. Bu durumda biz değil, Almanya bile olsa onları almamazlık edebilir miydi?

COĞRAFYA KADERDİR!..

Nitekim…

Almanya bu kadar uzak bir mesafede olmasına rağmen 700.000 Suriyeli almıştır. Biz ise Suriye ile dipdibeyiz.

Zamanında Saddam Hüseyin, Kürtleri bombalarken nasıl ki, onları ülkemize kabul ettik

Yine IŞİD (DAEŞ) Irak Şangal’da Yezidileri öldürüp kadınlarını pazarlarda satarken, o zulümden kurtulup bize sığınanlara “Siz Yezidisiniz!” deyip geri gönderemediğimiz gibi, Suriyelileri de o varil bombalarının altına geri itemezdik.

Çünkü…

Coğrafyamız kaderimizdir…

HAYAT (YAŞAMA) HAKKI EVRENSELDİR…

Neden gönderemezdik?

Çünkü…

Mazlumun dini sorulmaz.

Ve…

Hayat hakkı kutsaldır, evrenseldir.

Bunu kimse inkâr edemez.

KILIÇDAROĞLU VE Ü. ÖZDAĞ…

Ama…

Kılıçdaroğlu ve Ü. Özdağ’a göre “göndermemiz” gerekir.

Beşşar Esad onları hapse mi atar, öldürür mü bu onları ilgilendirmiyor.

Nasıl olsa böyle konuşunca müntesipleri tarafından alkışlanıyorlar ya!..

Onlar için gerisi mühim değil.

BÜYÜK TRAJEDİ…

Mevzuya başlarken hayırda bulunmanın da bir nasip meselesi olduğunu söylemiştim.

Bugün bölgemizde büyük bir trajedi yaşanıyor.

Elinden geliyorsa bu biçare insanlara yardım edersin.

Edemiyorsan, yüzüne gülümser, bir yetimin başını okşarsın. Onu da yapamıyorsan, yapılacak hayır ve yardımlara vesile olur, desteklersin. Bu bile senin sevap hanene yazılır.

Ama…

Bazı nasipsizler var ki, hiçbir yardım yapmadığı gibi yapılacak yardımların da önünü kesmek için iftira atar, var gücüyle çalışır.

Böylece…

Kalem süresi 12. Ayet”in muhatabı olurlar.

.

Emin Batur, dikGAZETE.com

...