- 21-04-2018 09:46
- 349
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin erken seçim çağrısı ve bunun kabulüyle, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın erken seçim kararı ve 24 Haziran’ı tarih vermesiyle süreç başlamış oldu.
Neticede bir kontra yapıldı!..
Seçimlerde herkesin hak ettiğini alması temennisiyle başlayıp, konumuza dönelim!..
28 Şubat postmodern darbesine ilişkin Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen 103 sanıklı dava hakkında mahkeme heyeti nihai kararını açıklayarak; sanıklar İsmail Hakkı Karadayı, Çevik Bir, Çetin Doğan, Halil Kemal Gürüz, Ahmet Çörekçi, Aydan Erol, Cevat Temel Özkaynak, Çetin Sarı, Çetin Dizdar, Erdoğan Öznal, Erol Özkasnak, Fevzi Türkeri, Hakkı Kılıç, Hayri Bülent Alpkaya, Hikmet Köksal, İdris Koralp, İlhan Kılıç, Kenan Deniz, Mühittin Erdal Şenel, Vural Avar ve Yıldırım Türkeri’nin "cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılmalarına karar verirken; 68 sanık için de beraat kararı çıktı.
Mahkeme, sanıkların yaşları ve sağlık durumlarıyla birlikte iyi halleri(!)ni de göz önünde bulundurarak, tutuklama kararı vermedi!..
Yani hiçbiri hapis yatmayacak!..
Ölmüş olanların da davaları düştü!..
80 yaşında bir kişi, arazi kavgasında karşısındakinin kafasına baston vurdu diye tutuklanıp, hapse atılırken, cuntacılar yaştan dolayı serbest kalıyor!..
Anla işte adalet; ‘Taş duvar, kör pencere!..’
Oysa Meclis'te, 28 Şubat mağdurlarını memnun edecek bir kararla araştırma komisyonu filan da kurulmuştu…
28 Şubat’ın medya ve siyasi ve bürokrasi ayağı; cemaatler, tarikatlar ile protestolarda başlarında sarık, üzerlerinde cübbe, altlarında şalvar; en önlerde tevhid pankartları taşıyan provokatör Müslüman ya da Müslüman görünümlü münafıklarına da hesap sorulur diye, o dönem okullardan atılan kızlar beklenti içine girmişti fakat sonuç her yönden ‘fasa-fiso!..’
Daha önce 28 Şubat ile ilgili bir yazıda; "Okullarından atılan kız öğrencileri, belki de en çok yaralayan olaylardan biri; bu davaya 'mağdur' sıfatıyla katılan ve 'Size yönelik tehdit oldu mu' sorusuna, 'Hayır' diyen dönemin Adalet Bakanı Şevket Kazan’dır ki; 'Şikayetçi misiniz' sorusuna da; 'Ben şikayetçi değilim'..." demiştir.
Oysa, “Öncesi ve Sonrası 28 Şubat”, “28 Şubat Postmodern Bir Darbenin Anatomisi” isimli kitapları yazdığı gibi, yine kendisine ait 4 ciltlik “Refah Gerçeği” adlı kitabını, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nca 28 Şubat sürecine ilişkin yürütülen soruşturmaya ''delil'' olarak sunmuştu!..
Kendisi ayrıca 28 Şubat konferans ve panellerine katılıp, mağdur naralarıyla 28 Şubat’çılara verip veriştirdiği bir yana, 28 Şubat’ın her yıldönümünde giydirmeye devam da etmişti!
“Ben şikayetçi değilim” demesi; avukatını şaşırtmış; avukatı; Kazan’ın mahkemeye sunduğu dilekçede şikayetçi olduğunu vurgulayarak, “Duygusal bir ortam var. Biraz da yoruldu. Bu nedenle bu hususun tekrar sorulmasını talep ediyorum” derken;
Mahkeme başkanı, yapılan beyandan rücu edilemeyeceğini anlatmaya çalıştığı anda araya giren Kazan, “Buradaki arkadaşlar içinde değerli arkadaşlarım var” diyerek şikayetçi olmadığını söylemiş; bu tavrından dolayı da Çevik Bir, kendisine teşekkür etmiştir!..
Kazan’ın, Adalet Bakanı olduğu o dönemde, yangına körükle gittiği ve “Mum söndü oynuyorlar” diye, bir kesimi hedef göstererek, halkı galeyana getirip, bu çocukların zulüm görmesine bir nevi önayak olduğu yetmezmiş gibi, hak arama davalarına da köstek olmasının, bu kızları yaraladığı kadar; yine bu kızlar ve tüm Müslümanlara ‘yarasa’ diyen; 28 Şubat sonrası başbakan yardımcısı olmasına rağmen Genelkurmay genel sekreterinin özel kalemliğini yapan Mesut Yılmaz’ın, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde ağırlanması da yaralamıştır!..” şeklinde belirttiğimiz gibi, kızlar bir defa daha üzülmüş; sanırım Şevket Kazan ‘sürur’ Mesut Yılmaz kıvanca boğulmuştur!..
Kim ne söylerse söylesin, 28 Şubat davasının hesabı mahşere kalmıştır…
Hem zalimler hem de istismarcılarla hesap Mahkeme-i Kübra’da görülecektir!..
Ve mazlumların vekili de Allah’tır!..
‘Ulaştırma Bakanı’na 65 yaş sorusu?
Zannedersem 2012 yılında; ‘6495 Sayılı Kanun’da yapılan değişiklikle belediyelerin işlettiği otobüs, metrobüs, tramvay, metro gibi ulaşım araçlarında 65 yaş, engelli ve vazife malulü ve yakınlarına ücretsiz seyahat hakkı getirildi.
Yaşadığımız günlerde de geçerli olan bu uygulamanın, bir yerde geçerli olmadığına dair şikayetle haberdar edildim.
Konya’nın Bozkır İlçesi…
‘Konya Büyükşehir Belediyesi’ yazılı araçlar belde ve köylere ulaşımı sağlarken, ilçe merkezinden veya köy ve beldelerden (Buralarda da ücret alınıyormuş) gelip, çarşı içi hastane arası çalışan belediyenin aracında da 65 yaş üstü yolculardan ücret alındığı gibi, ücret vermek istemeyenler ya da parası olmayanlar araçlara ya alınmıyor ya da binmişse, indiriliyormuş!..
Karı-koca köylü birine yapılan duruma şahit olan kimsenin söylediği bu!..
İstifa ettirilen Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe, benim de bulunduğum bir toplantıda, bu konuda; “Elimde olsa, ben kaldırırım. Zaten ulaşımdan zarar ediyoruz fakat benim elimde değil” demişti!
O zaman Bursa’da ulaşım ücreti 3 Lira idi. 3 Lira’nın zarara neden olduğunu belirten Altepe; kendi reklamını yapmak için Basın İlan Kurumu aracılığıyla gazete ve televizyonların her birine aktardığı yıllık 300 ile 500 bin liraları zarar olarak görmüyordu… İstifasından sonra yerine gelen Alinur Aktaş, "2032’ye kadar gelirimiz, borcumuzu karşılamıyor" deyince, ‘elimde olsa 65 yaş üzeri ücretsiz taşımayı kaldırırım’ diyen Altepe’nin, belediyeyi batırdığını herkes öğrendi!..
Demek ki; ya da ihtimaldir ki; Bozkır Belediye Başkanı’nın elinde böyle bir yetki varmış ki; Resmi Gazete’de yayınlanarak kaç yıl önce yürürlüğe giren kanun değişikliğini takmayabiliyormuş!..
Konya Büyükşehir Belediyesi, taşra ilçeleri ulaşım sorumlusuna ulaşıp böyle bir şikayet olduğunu ilettim (İsmi ve telefonu mevcut); ‘para alamazlar’ dedi. ‘Alıyorlarmış’ dedim. ‘Ben şefime konuyu ileteceğim’ dedi.
Telefon görüşmemizden sonra o konunun bir daha açılmamak üzere kapanacağını bildiğim için; seçim sathına girdiğimiz şu günlerde yoğun olmanıza rağmen bu konuda bir sözünüz ya da yetkililere emriniz olur mu diyerek Ulaştırma Bakanı Sayın Ahmet Arslan’a soruyorum:
Kanunun emrine uymayarak, kendi kafasına göre uygulama yaptıran kimse, hesap soracak ve yanlışın giderilmesi için öncelik şahsınız olarak, bilgi verecek biri var mı acaba?!.
.
Ali Mevlüt Kaya, dikGAZETE.com
Twitter: @alimevlutkaya