- 28-03-2023 18:18
- 2052
EN ÖNEMLİ SEÇİM HANGİSİ?
Tek parti Cumhuriyet döneminde yapılan göstermelik seçimlerin pek bir önemi yok.
En önemli seçim;
14 Mayıs 1950’de yapılan ve CHP’nin ağır bir yenilgi aldığı seçimdir.
Ülke;
Maddi ve manevi olarak rahat bir nefes almış,
Ezan aslına dönmüş, dini eğitim veren kurumlar tekrar açılmış, milletin cebi para görmüş, kara sabandan kurtulup tarlasını sürecek traktöre kavuşmuştur.
1950 SEÇİMİNİN ÖNEMİ NEDİR?
Aslında bu seçimi önemli kılan iki sebep vardır:
1- Jandarma dipçiğinden kurtulmak
2- CHP ve onun zalim bürokrasisinden kurtulmak
Bundan sonra;
1960’a kadar yapılan seçimler, rutin olup her seferinde Menderes, CHP’nin sırtını mindere yapıştırmayı başarmıştı
Fakat…
Sermaye, medya, bürokrasi, üniversiteler, askeriye, adliye vs. alanlar CHP kadroları tarafından lebalep doldurulduğu için seçimi kazanmış olan Rahmetli Menderes’in hareket alanı hep sınırlı kalmıştır.
Nihayet;
27 Mayıs 1960 darbesi ile devrilip idam edilince, seçimler tekrar önemli hale gelmiş oldu.
Ancak;
Geride idam edilmiş bir başbakanın gölgesinde yapılan seçim, ne kadar sağlıklı olursa işte o kadar.
Binaenaleyh;
1950’den sonra yapılan en önemli seçim 1973 seçimleridir.
Arada yapılan ve Demirel’in kazandığı seçimler, ülkede radikal değişiklikler yapmadı.
Çünkü Demirel;
Menderes’in başına gelenlerden dolayı dersini almış; suya sabuna dokunmadan ama muhafazakar seçmeni de kollayarak iktidarını sürdürmüştü.
1973 SEÇİMLERİ…
27 Mayıs darbesi ve 12 Mart muhtırası ile ağır bir travma geçiren ülkemiz, bu şartlar altında 73 seçimlerine girdi.
Bu arada;
Uzun yıllar seçim kazanmamış CHP’nin başına Ecevit geçmiş ve CHP seçime büyük bir umutla girmişti.
MİLLİ NİZAM PARTİSİ (MNP) MİLLİ SELAMET PARTİSİ (MSP)…
Bizim cephede ise durum şöyleydi:
1950’ye kadar alabildiğine ezilmiş, örselenmiş olan milli ve manevi değerlere bağlı halk kitleleri Menderes liderliğindeki Demokrat Parti (DP) ile rahat bir nefes almış ama bu 10 yıl gibi kısa sürmüştü.
Binaenaleyh;
Muhafazakâr kitle;
“Milli Selamet Partisi gibi dindar bir parti olursa iyi olur ama Demokrat Parti dönemi kadar hürriyetimiz olsun yeter..” düşüncesindeydiler.
Bundan dolayı muhafazakâr seçmen “Ya elimizdeki kazançlar da kaybolursa…” endişesiyle CHP’ye karşı olan oyları bölmeyerek Demokrat Parti’nin devamı olan Demirel’in partisine (AP) oy veriyordu.
Oy deposu olan cemaat ve tarikatların da bir kısmı hariç genellikle bu düşüncedeydi.
BİZİM AÇIMIZDAN DURUM!..
Cumhuriyetin kuruluşundan itibaren CHP, elindeki kozları iyi kullanmış ve devlet kademelerinde mütedeyyin tek bir kişi bırakmamıştı dense yeridir.
Bürokrasi, medya, üniversite ve sermaye çevrelerinde ise neredeyse sıfırdık.
Halk olarak da;
Tek parti döneminde CHP’ye karşı olan direniş kırılmış
Darbe, idam ve muhtıra sürecini yaşayan halk, bürokratik oligarşiye bir nevi teslim olmuştu.
Bir örnek vermek gerekirse;
1968 yılında başörtüsü ile üniversiteye giden Hatice Babacan, başörtüsü taktığı için üniversiteden atılmıştı.
Yani üniversitede başörtülü tek bir öğrenci bile yoktu.
Bu şartlar altında;
Milli ve manevi değerlere öncelik veren bir parti (MSP) dindar, mütedeyyin ve münevver Erbakan Hoca liderliğinde 73 Seçimlerine katıldı.
EN ÖNEMLİ SEÇİM!..
Bu seçim için mütedeyyin büyüklerimiz, birbirlerine bakarak “Acaba kaç kişi kaldık?” diye merak ederlerdi.
SÜRPRİZ…
Karşımızdakiler de;
“Bunlar artık belini doğrultamaz!.. İşlerini bitirdik!” şeklinde düşünüyor ve o günkü şartlarda ancak yüzde 2-3 civarında oy alacağımızı tahmin ediyorlardı…
Ama…
MSP büyük bir sürpriz yaparak Yüzde 12 civarında oy almış ve meclise 48 milletvekili ile 3 senatör göndermişti.
1973 SEÇİMLERİ İLE NELER KAZANILDI?
Bu seçimle, şeytanın bacağı kırılmış, önemli bir eşik aşılmıştı.
MSP bu seçim sonucunda koalisyon ortağı olarak hükumette yer almış…
Bu suretle;
Dindar mütedeyyin insanlar görev almaya, devleti tanımaya çalışıyor bu arada başarılı hizmetler yapıyordu.
Diğer taraftan;
Mütedeyyin halk, 50 yıldır ilk defa namaz kılan bir müdür, genel müdür, müsteşar, vali, bakan görüyor ve buna hayret ediyordu.
Bu hükumetin;
Kıbrıs Barış Harekâtı’nı da yapması var ki, bu tek başına anlatılacak bir destandır.
OLİGARŞİK BÜROKRASI RAHATSIZ!..
Ancak…
Bilmediğimiz bir şey vardı.
Bu ülke, sadece meclisten yönetilmiyordu. Karşımızda kaya gibi duran bir bürokrasi ve 61 Anayasası’nın getirdiği anayasal kurumların ne demek olduğunu henüz bilmiyorduk.
Bunlarla tanışmamız 28 Şubat’ta olacak ve Rahmetli Özal’ın 1983’ten itibaren canı pahasına bunlara karşı vermiş olduğu mücadelenin büyüklüğünü ancak o zaman anlayacaktık.
İnşallah gelecek yazıda 1983-1994-1995-2002-2023
Seçimlerine değineceğim.