Geceye ve gündüze dair...

Geceye ve gündüze dair...

Mübarek olan gecedir. 

Ve gece, gündüzden önce gelir. 

Gece yalınlıktır, yalnızlıktır, insanın içine dönmesi, dikkatini dağıtacak tüm dünyalıkların karartılıp yolculuğu için hazırlıktır gece.

Mübarek olan gecedir. 

Mübarek olan, insanın kendi içinde yaptığı yolculuğu, yalnızlığıdır.

Gündüz, kalabalığa karışmaktır. Kendinden uzaklaşmaktır. İçsel çekişmelere, feveranlara güneşle ara verip, “bu kadar kendinle olduğun yeter! Haydi şimdi kalabalığa karış, kendini insanlarda gör, insanları kendinde” diyen rahmet hitabıdır. 

Gece en mahremidir insanın. 

En mahrem duygularını geceye taşır, en büyük hazlarını geceye saklar. En derin ızdıraplarından kaçışın yolu budur belki de.

İnsan, gece onarır kendini. Sadece vücudu yenilenmez, ruhu da alır başını gider hiç ummadığı yerlere.

Bazen çok özlediği çocukluğunun geçtiği evinde alır soluğu, bazen hayalini kurduğu geleceğe gider. 

Gece uyku şifadır insana.

Ya uyanıklık?

Uykusuzluk ya girdabına kapılmaktır bitmez tükenmez çilenin ya da sığınışıdır insanın hazla benimsediği bir bedene.

Gece, gündüzün tarlasıdır.

Gece, ektiğini biçer insan gününde. 

Gece, sağaltamamışsan en derin yaralarını, acıyı ve hazzı dipten doruğa yaşayamamışsan, gündüzün sadece nefes alıp vermektir; yüzünde sahte bir tebessümle.

Ve düzen mükemmeldir. 

- Ne gece gündüze erişebilir ne gündüz geceye. 

Ne insan kendinden kaçabilir ne kendini açabilir kendinden gayrısına.

.

Sevim Korkmaz, dikGAZETE.com

...