Hata ettik… Aman ha! Siz de aynı hataya düşmeyin!

Hata ettik… Aman ha! Siz de aynı hataya düşmeyin!

HATA ETTİK… AMAN HA! SİZ DE AYNI HATAYA DÜŞMEYİN!..

Birkaç gündür Bbizim çevrenin kullandığı sosyal medyada mektup niteliğinde bir yazı dolaşıyor.

Yazarı Haşim eş'Şeyh Ebu Cabir.

Ebu Cabir özetle şunu söylüyor:

Aman ha! Biz yaptık siz yapmayın!” şeklinde özetlenebilir mektubu…

NE YAPTILAR DA ŞİMDİ PİŞMANLAR!..

Ebu Cabir, mevzuyu Rahmetli Mursi’nin Mısır’da iktidara gelmesi ile külyutmaz ve takva ehli geçinen bir grubun başına ne işler açtıklarından bahsediyor.

Bunlar arasında;

Söze başlarken Besmele çekmesinden,

Sina yarımadasındaki orduyu harekete geçirmesine…

Bir kadın sunucunun İslam’a hakaret etmesinden,

El-Ezher şeyhlerinden birinin kadın sunucuya cevap vermesine kadar her olay, Mursi’ye mal edildi. Yaptığı her konuşma, attığı her adım haklı veya haksız olduğuna bakmadan acımasız bir şekilde tenkit edildi.

KÜRESEL SOSYAL MEDYA…

O külyutmaz takvalı muhalifler,

Sosyal medyanın küresel Siyonist güçlerin elinde olduğundan habersiz bir şekilde yaydıkları her habere atlayıp Mursi’yi yıprattılar.

Ebu Cabir;

Bu vetirede (süreçte) Mısır’da olduğu için, gelişmeleri günü gününe takip ettiğini söylüyor.

NE DİYORLAR!..

Mesela;

Yukarıdaki örnekten hareket edersek, kadın sunucu İslam’a mı hakaret etmiş… Hemen faturayı Mursi’ye kesip “İktidarda ama hala bir kadının İslam’a saldırmasına mani olamıyor…” diyorlar.

Bu sırada…

Ezher şeyhi o kadına cevap mı verdi. Bu sefer de “Koca Ezher Şeyhi bir kadını muhatap alıyor. Mursi geleli beri ilim yerlerde sürünüyor” diyerek bu sefer bilgiçlik taslıyorlar.

Örnekler bu şekilde uzayıp gidiyor.

Ancak… 

MUHAFAZAKÂR MÜTEDEYYİN KİTLE…

Ancak…

Mevzu görüldüğü kadar basit değildi.

İsrail dostları laik kesim Mursi’ye büyük bir öfke beslerken

Diğer yandan;

Profesyonel bir şekilde sunulan “hatalar”ı yem olarak kullanıp, geniş muhafazakâr kitleyi de arkalarına alıp sürüklemeyi başarırlar.

Bunu yaparken;

Dini terimleri kullanmaktan geri kalmazlar.

Bu kitle uyanıp, Rabia Meydanı’nda Mursi’ye sahip çıkmak istediklerinde ise artık iş işten geçmişti.

Rabia Meydanı’ndan ancak ölü ve yaralılarını toplayabildiler. Kalanları da hapishaneleri boyladı.

NEYİ KULLANDILAR!..

Ben hataya sessiz kalamam, isterse dindar bir başkan olsun!

Gerçeği söylemek hayatıma mal olsa da susmam!” vb. gibi.                                           

Bazıları da hayatında ilk defa;

Zalim bir sultan karşısında hakkı söylemek” hadisini duydu.

Ve bunu Mısır’ın son yüz yılında gelmiş-geçmiş en dindar en adil başkanına karşı kullandılar.

HÜRRİYET…

Yani…

Yıllarca Mısır firavunlarını aratmayacak despot yönetimlerinde nefes alamamış olanlar, bu hürriyeti de kendilerine sağlamış olan kişiye karşı kullandılar.

KALKINMA VE REFAH…

Tüm bunlara rağmen;

Rahmetli Mursi, gece-gündüz çalışarak kısa sürede ekonomide Mısır halkına rahat bir nefes aldırdı.

OLAYLAR BAŞLAMADAN…

Rabia Olayları başlamadan, despot rejim taraftarları mütedeyyin kesimi de yedeğine alarak Mursi hakkında öyle kesif bir propaganda yaptılar ki, kısa süre önce E. Sedat ve H. Mübarek’in baskıcı rejimini unutmuş, bir daha böyle bir zulüm avdet etmez gafleti ile Mursi’yi gözden çıkararak tutuklanmasını artık kabullenir hale gelmişti.

DARBE…

Darbe zamanı geçti artık… Mısır’da darbe falan olmaz!” diye düşünenler kısa sürede fena halde yanıldıklarını anladıklarında Sisi, darbeyi yapmıştı bile.

Mursi hapse atıldı… Halk şaşkın bir vaziyette meydanlara koştu ama artık işten geçmişti.

Yüz yıl sonra Mısır halkına rahat bir nefes aldıran, fakir-fukara, garip-gurabanın hamisi artık zindandaydı.

HAMAS…

Ve artık kimse ne Ezher şeyhinden ne de İslam’a hırlayan o kadın sunucudan bahseder olmuştu.

Mursi’yi protokol gereği İsrail’in B. Elçisi ile yan yana görünmesinden “Mursi İsrail ile iş birliği yapıyor” iftirasını atanlar,

Bu sefer mahkemelerde Mursi’nin Hamas ile işbirliği yaptığından dolayı yargılanıp mahkûm olduğunu gördüler.

ULUL EMRE İTAAT!..

Mursi hapse atılıp vefat ettikten sonra o kahraman kesilenler demirin kızgın olduğunu görünce sus-pus oldular.

Zalim sultana karşı hakkı söylemek lazım diyenler

Köşelerine çekilip bu sefer;

Ulul emre itaat farzdır …” deyip sessiz kaldılar.

CEHALET…

Cehalet böyle bir şey işte…

O kandırılan dindar insanlar, İsrail’i tanıyan ilk Arap ülkesinin kendi ülkeleri olduğunun farkında bile değillerdi. Haliyle protokol gereği B. Elçi ile istemesen de yan yana gelebilirsin

Ama…

Mursi’nin bu işin hakkından geleceğini,

Ona fırsat verilmesi gerektiğini düşünüp akledemediler.

Hâlbuki Rahmetli Mursi, bu sırada Cumhurbaşkanımız Erdoğan’la görüşüyor Bağımsız Filistin için gayret sarf ediyordu.

Nitekim mahkûmiyeti de bu suçtan dolayı olmuştu.

“SUYUN SUYA BENZEDİĞİ KADAR TARİHİ OLAYLAR BİRBİRİNE BENZER”

Bu söz;

İbn-i Haldun’a ait.

Ebu Cabir, benzer şeyleri Suriye için de söylüyor.

Ama hâlâ Türkiye’de olsun, Mısır’da olsun Beşşar Esad’ın İsrail’e karşı olduğuna, Ahmet El-Şara’nın da Siyonist oyunun bir parçası olduğuna inananlar var. Ne diyelim! Gaflet olur da ancak bu kadar olur.

Hâlbuki Şeytanlar

Suveyda’da, Lazkiye ve diğer kuytu yerlere saklanmış

İsrail desteği ile Ahmet El-Şara’yı devirmek için planlar yapıyor… Sednaya hapishanesinin hasreti ile yanıp tutuşuyorlar.

Vallah-u hayrul musteân…

Bunları bize hatırlatan Haşim eş'Şeyh Ebu Cabir’e teşekkür ederiz.

Allah, cemi cümlemizi böyle bir gaflete düşmekten muhafaza buyursun.

Âmin…

.

Emin Batur, dikGAZETE.com

...