- 03-11-2021 22:52
- 1020
Bir dakika durun bakalım!
Siz!
Saddam’ın paralarını ne yaptığınızın hesabını verdiniz mi?
Hele Kaddafi’nin serveti: Sizin kasalarınızdan çıkmadı mı o servet?
Ya Mısır lideri Mübarek’in para ve altınları?
Daha geriye gideyim mi?
Etiyopya…
O Etiyopya ki, dünyanın en fakir ve en yoksul ülkelerinden biri olan Etiyopya…
Kral Haile Salasiye…
Tonlarca altın ve parayı o fakir ve yoksul halktan kaçırarak sizin kasalara yığmadı mı?
Filipinler’in Marcos’u ne yapmıştı?
Evet!
O da parayı size getirdiydi.
O para ak mıydı kara mıydı gri mi?
Rengini sormadan o paralarla hava meydanları, limanlar ve tüm altyapınızı tamamlayarak sanayinizi geliştirdiniz. Sonra dönüp o parasını cebe indirdiğiniz ülkelere.. “kalkınmış” ve “medeni” olduğunuzu söyleyerek hava attınız.
Ya Şah?
İran Şahı ülkesinden kaçarken alıp götürdüğü altın ve yeşil dolarları size teslim etmedi mi?
1979 İran devriminden sonra…
Mollalar…
O parayı geri alabilmek için sizinle savaşmayı bile göze aldı…
Artık kaçırılan miktar ne kadar çok ki; bunun için bir ülke, savaşı göze alabiliyor.
Siz de o serveti geri vermemek için savaşı göze aldınız.
Hâlbuki…
O yeşil kâğıtların (dolar) matbaası sizdeydi. Buna rağmen savaşı göze aldınız.
Gücün verdiği o kibir
Ve açgözlülüğün verdiği hırsla saldırdınız.
Ancak…
Savaş makinalarınızla birlikte çölün kumlarına gömüldünüz.
Gururunuz kırılmış vaziyette geri dönerken, kaçırılan o büyük servetin bir kısmını geri vermeyi kabul etmiştiniz.
Hatırladınız mı o serveti?
Onun rengi ak mıydı, gri miydi, kara mı diye sormadınız.
Sizin kasalara girmişti ya, rengi mühim değildi artık.
Neyse…
GRİ LİSTE…
Sizde bunun gibi binlerce hatta milyonlarca sakamet yaşanırken…
Kalkmış bizi gri listeye alıyorsunuz.
Aslında…
Biz sizin derdiniz biliyoruz.
Derdiniz…
GÜÇLENEN TÜRKİYE’Yİ DURDURMAK…
Derdiniz güçlenen Türkiye’yi durdurmak.
Siz!
Çaresiz kalmış bir babanın, çoluk çocuğunu bombaların altından kurtarmak için…
Veya…
Zalim baskıcı bir rejimin hapishanesine düşüp, işkence görmemek için ailesini alıp, ülkemizden mütevazı bir ev almasına bile tahammül etmiyorsunuz.
Bu biçare ailelerin dişinden tırnağından artırarak biriktirdiği bu paranın da Türkiye’ye değil, size gelmesini istiyorsunuz.
Gri listenin hikâyesi budur…
DÖNEN DOLAPLARI BİLİYORUZ…
Siz istediğiniz kadar “uluslararası…” bilmem neymiş falan demeye çalışın…
Ama…
Artık…
Bu dönen dolapların ne manaya geldiğini gayet iyi biliyoruz.
Yok, ekonomik kaygılarmış!..
Yok, kara para aklamaymış!..
Yok, gri listeymiş!..
Hepsi palavra.
Derdiniz, altyapı ve savunma sanayisini güçlü hale getirmiş Büyük Türkiye’nin önünü kesmek...
NE YAPSANIZ BOŞ… BAŞARAMAYACAKSINIZ!
Merkez Bankası, faizi indirirken spekülatörlerin doları yükseltme çabaları…
Osman Kavala için Büyükelçilerin yaptığı hamle…
Ve o sırada “gri liste” hamlesi…
Bunların hepsi Türkiye’ye geri adım attırma hamleleridir
Ama boşuna…
Sezai Karakoç üstadımızın dediği gibi;
“… …
O şarkıya özenip söylenecek mısralar vardır,
Sakın kader deme, kaderin üstünde bir kader vardır,
...
Ne yapsalar boş, göklerden gelen bir karar vardır.
… …”
.
Emin Batur, dikGAZETE.com