- 16-12-2025 07:22
- 808
KÖKLER DAĞDADIR, DALLAR GÜNEYDE: VAYNAH ANAYURDUNDAN URARTU’YA BİR MEDENİYET AKIŞI
Tarih kitapları bize medeniyetin hep güneyden kuzeye, Mezopotamya’dan Kafkasya’ya taşındığını anlatır. Ancak bazen nehirler tersine akar. Elimizdeki filolojik ve etimolojik kanıtlar ise daha farklı bir şey söylüyor: Belki de Urartular, Kafkasya’nın sarp dağlarından kopup güneye inen, orada devletleşen ama dillerini ve ruhlarını “Kuzeyli” atalarından alan bir halktı.
Baysultanov Dadàš’ın Hurri-Urartu ve Vaynah (Çeçen-İnguş) dilleri üzerine yaptığı karşılaştırmalı çalışma, bugüne kadar “benzerlik” olarak geçiştirilen bağın, aslında bir “ana gövde-dal” ilişkisi olduğunu gösteriyor. Ancak bu ilişkide ana gövde, sanılanın aksine Güney'de değil, Kuzey'de; Kafkasya'nın kalbindedir.
Peki dağların dili ovalara inerse ne olur?
Eğer Urartular Mezopotamya kökenli olsaydı, dillerinin bugün Sami dilleriyle (Arapça, İbranice, Akkadca) akraba olması gerekirdi. Oysa Urartu dili, yapısal ve kelime hazinesi bakımından bu aileye tamamen yabancıdır (Diakonoff & Starostin, 1986). Urartu dilinin yaşayan tek akrabası, binlerce yıldır Kafkasya'da yerleşik olan Vaynah/Çeçen dilidir.
Bu durum, tek bir gerçeğe işaret eder: Urartular, Kafkasya’daki ana kitleden ayrılıp Van Gölü havzasına inen bir uç beyliğidir (Sagona, 2018).
Taş tabletlerdeki kelimeler, bu kuzeyli kökenin genetik kodlarına yönelik kuvvetli işaretler sunuyor bize (Baysultanov, 1993):
- Urartu kralı kitabesine “Aguri” (kazıdı) yazdığında, aslında kuzeydeki atasının “ēgira” kelimesini kullanıyordu.
- Bir Urartulu “Ad” (baba) diye seslendiğinde, bu ses Kafkasya'daki “Dā” kelimesinin yankısıydı.
- Urartu askeri “Lulu” (düşman) ile savaştığında, bu kavram Çeçen dağlarında “Lur” (amansız düşman) olarak biliniyordu.
Bir dilin temel kelimeleri (baba, kardeş, yemek, düşman) başka bir coğrafyadan ödünç alınmaz. Bu kelimeler, o halkın heybesinde getirdiği öz malıdır. Urartular bu kelimeleri güneye, Kafkasya'dan taşımıştır.
“Tuşpa” bir başkent değil, bir yuvadır!..
Urartu başkenti, bugünkü Van Kalesi'nin olduğu yer: Tušpxa (Tuşpa). Geleneksel tarihçiler bu ismin anlamını çözmekte zorlanırken, Çeçen dili bu kilidi “kendi evindeymiş gibi” açar. Çeçencede “Tuş”; yuva, ocak, aile evi demektir. “Pxa” ise yerleşim yeri, kale veya köy anlamına gelir.
Yani Kafkasya'dan güneye inen o halk, Van Gölü kıyısına kurduğu o görkemli başkente, bir imparatorluk adı değil, sıla hasreti kokan bir isim vermişti: “Aile Ocağımızın Yeri”.
Ayrıca Urartuların kendilerine verdikleri isim olan “Biani”, Çeçen boy adlarından “Biena” ile şaşırtıcı bir benzerlik göstermektedir. Bu, bir halkın ismini değiştirmeden coğrafya değiştirdiğinin en somut kanıtıdır.
Urartu panteonunun baş tanrısı Haldi ve gök tanrısı Teşoba, Mezopotamya tanrılarından farklı karakterdedir. Bu isimler Çeçen coğrafyasında Xhalda şahıs adı ve Tušoli (Teşali) inancı olarak yaşamaktadır. Urartuların tapınakları, Kafkasya'nın kule mimarisini andırır. Dağlı bir halk, ovalara inse bile tanrılarını dağların zirvesinde aramaya devam etmiştir.
Sonuç itibariyle Urartu yıkıldı, Çeçenya yaşıyor.
Neden Urartu Devleti yıkılınca dili ve kültürü o coğrafyada (Van ve çevresinde) yok oldu? Çünkü orası onlar için bir “fetih toprağı”ydı, köklerin olduğu yer değildi. Dal kurudu.
Ama kök, yani Vaynahlar, Kafkasya’da binlerce yıldır aynı vadilerde yaşamaya devam ediyor. Bugün Çeçence konuşan birini dinlediğinizde, M.Ö. 8. yüzyılda Van Kalesi’nde konuşan bir Urartu prensinin aksanını duyarsınız.
Tarihi tersyüz edelim.
Çeçenler, tarihin kıyısında kalmış küçük bir halk değil; Ön Asya'yı şekillendiren Urartu medeniyetinin “ana kaynağı”dır.
Su, kaynağından aşağı akar; medeniyet de Kafkasya'dan Urartu'ya akmıştır.
.
Abdullah Ali Güzel, dikGAZETE.com
KAYNAKÇA
Baysultanov, D. (1993). Xurrit-Urartoyn-Vaynēxan iesqhal [Hurri-Urartu ve Vaynah Dilleri Arasındaki Eski Kelime Benzerlikleri] (T. C. Kutlu, Çev.). Daymoxk Gazetesi, (22). Grozni.
Çilingiroğlu, A. (1997). Urartu Krallığı: Tarihi ve sanatı. Yaşar Eğitim ve Kültür Vakfı.
Diakonoff, I. M., & Starostin, S. A. (1986). Hurro-Urartian as an Eastern Caucasian language. R. Kitzinger.
Kohl, P. L. (2007). The making of Bronze Age Eurasia. Cambridge University Press.
Nichols, J. (2003). The Nakh-Daghestanian consonant correspondences. Current trends in Caucasian, East European and Inner Asian linguistics. John Benjamins Publishing.
Sagona, A. (2018). The archaeology of the Caucasus: From earliest settlements to the Iron Age. Cambridge University Press.
Zimansky, P. E. (1998). Ancient Ararat: A handbook of Urartian studies. Caravan Books.