Küçük Firikya’daki sıcak kaynaklar

Küçük Firikya’daki sıcak kaynaklar

KÜÇÜK FİRİKYA’DAKİ SICAK KAYNAKLAR 

Özet

Bu makalenin amacı, Sultan, Bozdurmuş, Barla ve Anamas dağlarıyla çevrili Küçük Firikya bölgesinde tarihte ve şimdi var olan sıcak kaynaklar hakkında bilgi vermek ve tarihe bir katkıda bulunmaktır.

Giriş

Önceki bir makalemizde Küçük Firikya’da bulunan tarihî köprülerden bir nebze olsun bahsettik. İnsan, ailesini ve sırayla mahallesini, köyünü, ilçesini, ilini, ülkesini, dünyayı ve kâinatı tanımalıdır. İnsanın, köyünün dağını, taşını, suyunu, ağacını, canlılarını, bitki örtüsünü çocukken öğrenmesi, zihninin gelişmesine çok faydalıdır.

Söylendiği ve aklımızın aldığı kadarıyla Dünya bir ateş parçasıymış, zamanla soğumuş, magma üzerinde yer kabuğu oluşmuş ve yavaş yavaş canlılar ortaya çıkmış. Soğuma hâlâ devam ediyor.

Soğuma devam ettikçe yer kabuğunun kalınlığı artmakta, depremler ve sıcak kaynaklar azalmaktadır. Depremler, volkanlar ve sıcak kaynaklar, Dünyanın canlığına bir işarettir. Jeologlardan duydum; bir depremde fay hattı Kızılırmak’ı enine kesmiş ve ırmağın iki parçası arasında 2500 m mesafe oluşmuş. Allah’ı âlem insanlığın sonu, belki, yer kabuğunun gittikçe kalınlaşması, sıcak kaynakların ve depremlerin yok olması neticesinde Dünya’nın canlılığını kaybetmesiyle olacaktır.

Bir zamanlar Yalvaç ve Gelendost’ta bulunan sıcak sulardan şimdi eser yoktur. Yine bir zamanlar çok büyük depremler olmuş ve o yüzden buraya, “yanık yer” anlamında “Katakekaumene” denilmiş. Mitridat’ın Apameya’daki savaşı sırasında meydana gelen bir depremden sonra göller her yeri yuttu ve daha önceden hiç göl bulunmayan ovaları kapladı ve ırmaklar ve kaynaklar taştı; bu arada daha önceden mevcut olan birçok ırmak ve kaynak tamamen kayboldu. Bir büyük deprem de MS 54’de oldu (Arundel, 2013: 17-18). Bu bilgi abartılı olabilir. Apameya için Dinar sanılırsa da doğru değildir. Apameya Barla-Boyalı Mahallesi ve Eye Burnu önündedir.

Yalvaç

Joannes Lydus, ismi (Filâdelfiya’yı), Ptolemy Filâdelfus ile alâkadar zannederek şehri Mısırlıların bina ettiğini söylemişse de bu yanlıştır. Mabet ve ayinlerinin çokluğundan dolayı buraya Küçük Atina derlerdi. Sıcak kaplıcaları o zaman da meşhurdu.

Bizans'ın son devirlerinde Türklere karşı olan hudut üzerinde kuvvetli ve muharip bir istihkâmdı. Sikkelerinde bazen “Flavi Filâdelfeon” kelimeleri mahkûktur. Bu şehrin, Piskopos Flavia'nın mezhebini iltizam eden imparatorlar şerefine bir zamanlar Flavia/Flaviapolis ismini taşıdığını gösterir (Remsi, 1960: 130).

Remsi, burada yanılmaktadır. Mısır meselesi doğru olmalıdır. Çünkü Yalvaç’ın en eski mahallesi Masır’dır. Küçük Firikya denilen bölgenin eskilerden beri Mısır ile yakın ilişkisi olmuştur. Küçük Atina adlandırması bile şehrin, Küçük Firikya’da bulunduğunu gösterir.

Türk hududundaki Alaşehir Yalvaç’tır. Karçınzade’nin yazdıkları ve Mısır ile Hamidoğulları arasındaki yakın ilişkiler de buna işarettir. Kemal Nizamoğlu Abi, bir gün, -“Ramazan Bey, Firavun’un Uluborlu’dan gittiği doğu mu?” diye sormuştu (yıl 1985’ler). Eğirdir Gölü’nün batısına Batı, Garp, Avrupa; şarkına ise Doğu, Şark, Asya denilmesi de ilginçtir. Remsi’den, Yalvaç’ta sıcak kaynaklar bulunduğu anlaşılmaktadır.

Gelegermi (Yalvaç)

Şimdiki adı Kozluçay olan köyün eski adı Gelegermi, “sıcak kale” anlamında olmalıdır. Fehmi Aksu (1930’lar), Gelegermi köyünde “Asarcık”, yani Küçük Asar veya Küçük Kale anlamında bir yer bulunduğunu haber verir.

Bir gün bu köyü ziyaret ettim ve Gelegermi gibi güzel ve tarihî bir ismi değiştirmenin yanlış olduğunu söyledim. Bu isim köyünüzde sıcak su olduğuna işaret ediyor deyince, Belediye Başkanı Ali Buba, ben İller Bankasına dilekçe verdim, ama gelip bakmadılar dedi. Bu defa ben şaşırdım ve -Sen neye dayanarak dilekçe verdin?” dedim.

Köyün üstünde ve Sultan Dağları eteğindeki bir yeri işaret ederek, -Şurası hiç güneş görmez, ama hiç kar tutmaz; şurada ise ne güneş gider, ne de kar. Kar tutmayan yerde sıcak su olabileceğini düşündüm dedi. O sırada bizi dinleyen yaşlı bir köylü, Asarcık dediğimiz yer orasıdır dedi. Sultan Dağları eteklerinde hâlâ devam eden kaynaklar vardır.

Gelendost

Kroisos (Karun) krallığında Leontokephalai adında bir şehir vardı. Tarihte daha ünlü olan Goleont, Oeleont veya Goeleont, Bizans döneminde bir trajediyle bilinir: Phokas, MS 920'de Boğaziçi'ndeki Hrisopolis'ten kaçtığında bu köye geldi ve yakalandı. Tarihçiler, adını "Leon'un yası" olarak yorumladılar; çünkü yakalanır yakalanmaz gözleri kör olmuştu. Athenaeus, Ogeleont için nitre emdirilmiş, iyileştirici özelliklere sahip kaplıcaları olan Firikya'daki eski Leontos-kome der (II. 43). Kayaya oyulmuş aslan figürlerinin yanı sıra adı da aslanın bölgenin ilahi özelliği olarak kabul edildiğini kanıtlıyor (A. H. Krappe: The Anatolian Lion God, 1945, s.146).

Suları sert ve kireçli olup sıcak kaynakları vardı. Cedrenus, Leo Phokas’ın, evvela Ateous kalesine geldiğini, lâkin orada hüsnü kabul görmeyince Goeleontos’a gittiğini yazar. Symeon Magister, Aetous ile Goeleonti isimlerini zikretmiştir. Onun rivayetine göre Aetoi bir şehir, Goeleon açık bir kır yahut bir çiftlik köyü idi. Monachus, yalnız Ateous kalesinden bahseder (Remsi, 1960: 155). Çirişli dağının diğer adı, Athos olduğuna göre Ateous, Çirişli dağının Sarnıçlar mevkii olabilir. Krappe, suları nitre emdirilmiş derken, Remsi, sert ve kireçli diyor. Kanaatimce kayaya oyulmuş aslan figürü hatalıdır. Gelendost’a bulunan iki aslan heykeli, yanlış anlaşılmış olmalıdır.

Kötürnek (Gelendost)

Benim köyde Hamamönü diye bir mevkii bulunduğuna göre muhtemelen sıcak kaynaklar vardı. “Akharaka civarındaki sıcak su kaynaklarından Athenaeus bahseder” (Remsi, 1960: 120) kaydı bunu destekler. Akharaka, köyümün Hadrianopolis, Akhyraous, Kharaks, Carabba, el-Alemeyn gibi birçok adından sadece birisidir.

Aslandoğmuş (Şarkîkaraağaç)

Sultan Dağları’nın güney eteğindeki Aslandoğmuş köyünde sıcaklığı 22,5d olan bir kaynak var (Yaşar Yılmaz).

Yenice (Gelendost)

Hamamkuyu (Yenice)

Yenice köyünde, Türbeli Mezarlık ile yolun 150-200 m güneyinde Hamamkuyu, onun 150-200 m şarkında ise İslâm Kuyu vardır. Hamam adından kuyu suyunun sıcak olduğu anlaşılıyor (Afyon L25-c2). Mehmet Akıncı’nın dediğine göre Hamamkuyu yanında bir hamam varmış ve Hamamkuyu adı buradan gelmekteymiş.

Aslında 1530 tarihli defter ve 1705 tarihli bir şeriye siciline göre burada Ilgın köyü vardır. Bu köyün, Konya-Ilgın’daki gibi bir ılıcası bulunduğu anlaşılmaktadır. Ilgın köyünden 16. Asırda Hamid Sancağı (2018) adlı kitabımızda çokça bahsettik.

Biga (Yenice)

Pygela yahut Phygela, Agamemnon tarafından inşa edilmiş idi. Artemis Mounychia'nın mabedini ihtiva eden bu çok eski şehrin sözü Bizans devrinde ortadan tamamiyle kaybolmuştur (Remsi, 1960: 118).

Biga adı, kaynak, Bigadiç ise küçük kaynak anlamına ve 1705 tarihli Isparta şeriye siciline göre Bigadiç Nehri’nin ünlü Marsyas suyu olduğu anlaşılmaktadır. Çünkü bu nehrin kaynakları yakınında Maziye (Marsia) adlı bir şehir vardır.

Bugün hâlâ Mazı (Maziye) Bağları mevkiinde ve bu nehrin kıyısındaki bir pınarın adı Bugadıç, yâni Bigadiç’tir.

Remsi, “Bizans Asya’sının şehir ve piskoposlukları” bahsinde İzmir ve Klazomenai şehirlerinden söz ederken eskilerin verdiği bazı malûmatın bugünkü İzmir’e uymadığını söyler. Çünkü İzmir, bugünkü İzmir değildir.

Meles'i Aristides, Philostratus, Himerius tarif etmişlerdir. Yaz ve kış, suyunun miktarı hiç değişmeden, aynı sükûnet ve tatlılıkla akardı. Seyri kısa idi; ağzına yakın bir noktadan “müzlerin (periler) korusu” denilen bir ağaçlıktan fışkırır, bir kavisten sonra hemen denize dökülürdü. Aristides, içinde yıkanmış, kış ortasında suyunun ılık ve hoş olduğunu görmüştü. Klazomenai ile Smyrna arasında sıcak kaynaklar vardı. Philostratos bunlara Agamemnon kaynakları der; İzmir'den 40 stadia (7 bm) mesafede idiler. Aristides hastalandığı zaman buraya gitmişti (Remsi, 1960: 122-123). Tekmorion: Aurelius Zoticus, Menelaos'un oğlu, bir Marsia'lı (…) hakem idiler (Remsi, 1960: 458).

Apameya (Myria: İzmir): Apameia uzun zaman Anadolu'nun en büyük şehirlerinden biri idi. İnhitatı belki Constantinople'un tesisiyle başlamıştır. Yeni teşkilata göre artık büyük bir yol üzerinde değildi; hâlbuki ticaret batıya yöneldiği müddetçe, yol şebekesinin tam toplandığı noktada idi. Hirschfeld'in buranın topografyası hakkındaki tetkikleri, umumiyet itibariyle doğrudur; lâkin nehirler meselesinde yanıldığı aşikârdır.

Mr. Hogarth kendisini bu noktada tashih etmiştir. Hirschfeld Ilıca'nın Marsyas nehri olduğunu iddia eder. Lâkin Hograth, bu fikri reddetmiştir. Bu küçük dereyi ılık kaynaklar beslemektedir. Bunun için adına Ilıca denmiştir.

Apameia'ya ait bir sikkede Mai(andros), Mar(syas), Or(gas) ve Ther(ma) nehirlerinin bir gurup halinde Apameia'nın hami tanrıçası etrafında toplandıklarını görüyoruz. Bu da Apameia halkının sıcak menbaları Marsyas'tan ayırt ettiklerini kat'iyetle ispat etmektedir. Ağlayan ve Gülen Pınarları: Hirschfeld’in, Marsyas hakkındaki noktainazarını takviye için şu sözleri söylüyor: “Bir çift pınar, hemen kaynadıkları noktanın altında, iki kemerden geçerek nehre dökülür”. Bu kaynakların ağlayan (Κλαιων) ve gülen (Γελων) olduklarını ilâve ediyor (Remsi, 1960: 450).

Buradaki Smyrna ve İzmir, Barla-Boyalı önündeki Apameya (Myria), Klazomenai ise Çirişli Dağı eteğinde; Marsyas ırmağı yanında, yeşillik, sıcak kaynağı olan bir yerdi.

Ağlayan Pınarı, muhtemelen Agememnon kaynakları ve Therma aynı olup, Marsyas ırmağına dökülüyorlardı; onun için Marsyas’ın suyu ılıktı ve Kötürnek (Adrianople) doğumlu Aristides bu suda yıkanmıştı. Çünkü MÖ 401’de Kyros’un sarayının bulunduğu 985 rakımlı Asarbaşı tepenin altı ve Perilerin korusundan çıkan Meles veya Menderes, derin olup, bir insanın girmesi ve yıkanmasına uygun değildir.

İmparator Jan Dukas (1222-1254), Klazomenai’ye çok sık gelirdi. Remsi, Eğirdir Gölü’ndeki değişim ile ikinci şehirler İzmir, İznik, Edremit, Bergama, Tralleis, Klazomenai gibi birçok ismi bilinmediği için yanılmıştır.

Çay-Karamık köyü

16 Ekim 2016 Pazar günü Karamık köyünü ziyaret ettim. Muhtar Ali Başer, köyde Karadede ve Gülizardede adlı iki yatır olduğunu söyledi. Köyde eskiden sıcak su varmış.

Yalvaç yolunda Hamam Sokak yazan bir levha vardı. Arızlı köyünden buraya göçen Mehmet Çalışkan, Arızlı’da çok tarihî eser bulunduğunu ve eskiden Han-taşı denilen yerde sıcak su çıktığını ve köyde eskiden hamam olduğunu rivayet etti. Arızlı eskiden bağlarıyla ünlüymüş.

Şuhut-Arızlı köyü, Eski adı Germe

04 Şubat 2016 Perşembe günü merhum Özcan Görgülü ile köyü ziyaret ettim. Arızlı Camii haziresinde Ali Dede adında yatır var. Arızlı halkından birinin dediğine göre eskiden köyün üstünde bir Ilıca varmış.

Şuhut-Oynan (Oyniğan)

Arızlı’da söylendiğine göre eski adı Muhacir olan Kılıçkaya köyü ile Oynan köyü arasındaki höyükte eskiden bir hamam olduğu rivayet edilirmiş.

Sonuç

Bilebildiğimiz kadarıyla Küçük Firikya sıcak kaynaklar bakımından oldukça zenginmiş, ama zaman geçtikçe yok olmuşlar. Asırlar sonrasından bu kaynakları çıkarabildik.

Şarkîkaraağaç’ın biraz doğusunda Hüyük-Çavuş ile Hüyük-Köşk köylerinde de ılıcalar vardır. Sultan Dağlarının diğer yüzünde de ılıcalar vardır. Bunların meşhuru Ilgın (Ab-ı germ) kaplıcasıdır. Eski adı el-Firas (Atlı) olan köyün adı şimdi Ilıcak olmuştur. Bolvadin, Sandıklı ve Afyon kaplıcaları ise herkesin bildiği ünlü kaplıcalardır.

.

Ramazan Topraklı, dikGAZETE.com

...