Miryokefalon Harbi sonrası

Miryokefalon Harbi sonrası

Har.3: Coğrafî Değişim: Kıral Yolu [via regia: Anayol], tarihi yollar, göller, ırmaklar ve kentler.

Miryokefalon Harbi Sonrası

Öz

Bu makalenin amacı Miryokefalon Harbi sonrasındaki gelişmeler ve bilhassa harpte hezimete uğrayan Bizans imparatoru Manuel’in antlaşmaya uymaması sonucunda vukûbulan olayları yorumlamaya çalışmaktır. İstanbul’a dönen Manuel, antlaşma gereği yıkması gereken Eskişehir [Dorileon] kalesini yıkmadı ve Türk elçisine: “Mecburiyet içinde kabul edilmiş olan bir anlaşmaya pek önem vermeyeceğim diyerek” harp hâlinin devamını sebep oldu. Bunun üzerine Türk-Bizans harpleri devam etti; 1182 Antalya [Side: Eski Antalya], Uluborlu ve Kütahya; 1204 Isparta ve 1207 bugünkü Antalya fethedildi; Türkmenler, Dinar’a kadar geldiler. Makalede bu konular işlenecektir.

Açar Kelimeler: Miryokefalon Harbi, İmparator I. Manuel, Sultan II. Kılıçaslan, Sublaion, Dorylaion, Isparta 

Giriş

Miryokefalon harbinin yapıldığı 17 Eylül 1176 Cumayı, Cumartesiye bağlayan gece, Köke önündeki ordugâhta kuşatma altındaki Manuel, Kötürnek köyündeki ordugâhında bulunan Kılıçaslan’a elçi göndererek anlaşma istedi. Sultan antlaşmayı yazıp, veziri İhtiyârüddin Hasan ile Manuel’e gönderdi. Manuel, antlaşmayı okumadan imzaladı. Antlaşmada sınır genişlemesi yoktu; Bizans, harbe sebep olan Senirkent-Garip köyü yanındaki Sublaion ile Dorylaion’u yıkacak, 100 bin altın, 100 bin gümüş de savaş tazminatı ödeyecekti (Khoniates, 1995: 131-133).

Yılmaz Öztuna, şöyle der: “II. Kılıç-Arslan, Yunanca, Farsça, Arapça’ya vakıftı. İmparator Manuel’i yakından tanıyordu. Şahsen dosttular. İmparator’u Bizans [İstanbul] şehrinde ziyaret etmiş, 3 ay sarayında kalmıştı [1161-62]. Böylesine bir ziyareti hayal bile etmeyen -o çağda Hristiyan dünyasının en medenî ülkesi olan- Bizans’ın İmparatoru, sarayına şeref veren Kılıç-Arslan’ın her öğün yemeğini altın tabaklarla göndermiş ve hiçbir öğün tabakları geri almamıştı. Bizans’ın haşmetini büyük rakibine göstermek için elinden geleni yapmıştı. Şimdi Sultan Kılıç-Arslan, Miryokefalon’da mağlûp Bizans ordusunun karşısında idi. Manuel’i esir alarak prestijini kırmak istemedi. Zaferi kazandığı an, çepeçevre kuşattığı Bizans ordusunun çekilip gidebilmesi için, ordumuzun bir kanadını açtı ve düşman rahatça geçti. Hâkanımız, bu coğrafyada beraber yaşayacağımızın idrakinde idi. Zamanının medenî seviyesinin çok üzerinde idi. Mağlûp ve ağır zayiat veren İmparator, saflarımızı selâmlayarak çekilip gitti. Kılıç-Arslan, Mısır-Suriye sultânı Selâhaddin Eyyubî ve Almanya İmparatoru Friedrich Barbarossa başta, belli başlı hükümdarlara zafer-nâmeler göndererek Miryokefalon’u anlattı [buna rağmen Barbarossa, 3. Haçlı Seferi başkomutanı sıfatıyle üzerimize gelerek topraklarımızda can verecektir]” (Öztuna, 18.10.2010, Türkiye Gazetesi).

Hudut: Antlaşmada hudut genişlemesi yoktu; Kemer Boğazı’ndaki ırmağın hudut olmaya devam ettiğini ve Senirkent ovasının alınmadığını öğrenen Türkmenler, Sultan’a hakaret ettiler ve Bizans’tan esirler aldılar.

Miryokefalon Şehitliği: İbn Bîbî’nin “Müslümanlar Mezarlığı” dediği Yenice köyü, 972 rakımlı Koru Tepedir. Ayrıca burada 1095 yılında damadı I. Kılıçaslan tarafından şehit edilen Çaka Bey, 14 Ocak 1148’de Fransa Kıralı VII. Louis tarafından şehit edilen bir Türk Beyinin mezarları ile 10 Haziran 1211 Cuma günü şehit edilen Sultan Gıyaseddin Keyhüsrev’in geçici mezarı ve iç organları bulunmaktadır.

Manuel’in antlaşmaya uymaması

Antlaşmayı imzalayan Manuel, dönüşte Sublaion’u yıktı, ama “Mecburiyet içinde kabul edilmiş olan bir anlaşmaya pek önem vermeyeceğini söyleyerek” Dorylaion kalesini yıkmadı. Bunun üzerine Sultan, 1177-78 yılı, 24 bin kişilik bir kuvvetin başında Atabek’ini, [Orta] Menderes çevresini yağmalamaya gönderdi. Atabek, Yalvaç [Firikya Antakyası], Barla [Eski Tralleis], İlama [Luma] ve Uluğbey’i [Pentakheir: Pentapolis] yağmaladı. Dönüş yolunda eski İlama [Leimmokheir] ve Barla Eye [Hyelion] Burnu önlerinde Bizans’ın kurduğu pusuya düştüler. Atabek Eye Burnu önleri, Menderes’in sol kıyısında şehit düştü. 1476 yılında, “Barla önünde şol yazı, Anda yatur Mihter Gâzi” dizesinde anılan kişi, Atabek, ya da Ertuğrul’un babası Kaya Bey [Oğuz Alp] olmalıdır (Şeyh Mehmed Çelebi, 2008: 218). Bu başarı üzerine Manuel, 1178 yılında tekrar Kemer Boğazı bölgesine geldi.

Manuel, Lakerion [Lesser: Gelendost çevresi] ve Panasion’da [Senirkent ovası] çadır kurmuş Türk gruplarına taarruz etti. Andronikos Angelos’un emrinde Doğu birliklerinden en seçmelerini vermiş; Manuel Kantakuzeros ve diğer soylu Bizanslılarla birlikte Lampe [Uluğbey] ile Graosgala [Zengibar kalesi, Şarkîkaraağaç] arasında bir kale olan Khrax’da [Kötürnek] bulunan Türkler’in üzerine gönderdi. Gece, Türkler’in narasını işiten Angelos, dörtnala kaldırdığı atıyla ordugâhtaki başkomutanlık çadırına değil de, Khonai’ye, oradan da Frygia’daki Laodikeia’ya kaçtı.

Laodikeia, Eğirdir; Khonai, Gelendost-Eğirdir arasında; üçüncü bir Honas ise Konya-Hüyük-Göçeri köyüdür. Çok geçmeden [1179] Türkler, Roma imparatoru Claudius’a nispetle adlandırılmış Klaudiopolis [Eğirdir] çevresinde ordugâh kurdular ve kenti kuşattılar. Bunu haber alan Manuel, Nikomedeia üzerinden Klaudipolis’e yürüdü. Manuel, uzun bir yürüyüş sonunda kente yaklaştı. Bunu haber alan Türkler kaçtılar [yıl 1179] (Khoniates, 1995: 133-137).

Manuel, 24 Ey. 1180’de öldü. Türkler, Sozopolis [Uluborlu], Attaleia [Side], Kotiaion [Kütahya], Denizli [Eğirdir], [Orta] Menderes sahilleri ve bütün Firikya’yı zaptettiler [yıl 1182] (Ramsay, 1960: 448; Yinanç, 2013: 320).

1187 yılında Konya’da oturan ve oğullarına nezaret eden Kılıçaslan’ın, 11 oğlu çeşitli vilayetlerde valilik ediyor; babalarına hürmet etmekle beraber emrini dinlemiyorlardı. Bunlar arasında Süleyman-şah Tokat, Melik-şah Sivas, Gıyaseddin Keyhüsrev ise Uluborlu’ya, yâni ülkenin Batı Uc’una hükmediyordu (Yinanç, 2013: 332-33).

1190 III. Haçlı Seferi

Alman İmparator F. Barbarossa’nın yürüyüşünü, Ramsay, “21 Nis. Alaşehir, 27 Nis. Denizli, 01 May. [Büyük] Menderes’in kaynakları [burada Türkmenler, Haçlılara saldırır], 02 May. Uluborlu, 03 May. Ginglarion [Şato Cingulaire], Manuel’in mağlup düştüğü geçit, 09 May. Sızma, 18-26 May. Konya” verir (Ramsay, 1960: 139-140).

Şato Cingulaire, bel kemeri gibi yuvarlak kale demektir ve koniye benzeyen Yenicesivrisi’ne [Cybrilcymani; Sivri’l-Semmâni: Yağcı Sivrisi] işaret eder. Firederik, Manuel’in mağlup düştüğü geçide girmedi ve 03 May. Uluborlu ile Akşehir arasındaki bir dağı aştı. Bunu Ansbert [Expeditione, Peregrinorum, Epistola] çok güzel verir:

Filadelfiya’dan geçerek Laodikya’ya ulaştık. 29 Nis. Pazar günü Büyük Menderes’in kaynakları [Dinar], 30 Nis. Pazartesi günü Sultan’ın [Kılıçaslan] habercilerinin ve oğullarının bulunmasına rağmen, bizi öldürmek için gelen çok kalabalık bir Türk’le karşılaştık. 01 May. Salı akşamı Uluborlu’ya, 02 May. akşamı sıradağlar ile bir göl arasında [Kayaağzı] çok sayıda Türk’ü öldürdük. -Esir alınan bir Türk’ün, yarın [03 May. Perşembe] geçeceğiniz geçitte 30 binden çok Türk, sizi bekliyor; Manuel’e yaptıklarını size de yapacaklar- demesi üzerine Manuel’in hep kullandığı via regia’dan ayrıldık; Konya’ya ulaşmak için sol taraftaki çok uzun yola girdik (Topraklı, 2021: 82-88).

Ansbert, Miryokefalon harbinin yerine nokta olarak işaret etmektedir. Firederik’in 03 May. Perşembe günü geçmek istediği yer, Yenice Derbendi idi ki, esir Türk’ün ikazı üzerine Bozdurmuşbeli’ni aşarak 03 May. Perşembe akşamı Şuhut-Oynağan’a indiler. Şehzâde Melik-şah, 06 Mayıs’ta Akşehir’de Firederik’e saldırdı. Bundan Çay’ın Bizans’ta, Akşehir’in Türkler’de olduğu; Bizans-Selçuklu sınırının, Çay yakınından geçtiği anlaşılıyor.

Melik-şah, atasını dinlemedi. Sızma ile Konya arasında büyük çatışmalar oldu ve sonunda Firederik, Konya’ya girdi. Kılıçaslan’ın devreye girmesiyle, Firederik Konya’yı terkle, Karaman gitti ve Göksu Nehrinde de öldü.

Üçüncü bir Menderes’in [Orta Menderes] matematik ispatı

III. Haçlı Seferi kaynağı Ansbert’e göre Miryokefalon harbi, Uluborlu şarkı ve Uluborlu’ya iki günlük mesafede yapılmıştır. Manuel’e göre, Türk topraklarına girer girmez savaş naraları işitilmiştir. Öyleyse Türk-Bizans hududu Uluborlu’nun şarkındadır. Tüm tarihî kaynaklara göre Uluborlu, Bizans elindedir ve 1182’de tekrar fethedilecektir. Öyleyse harbe sebep olan hudut kalesi Sublaion, Uluborlu’nun şarkındadır. Osman Turan, bu gerçeği tam 54 yıl önce “Sublaion, Uluborlu’nun şarkındadır” diyerek ilân etmiştir [1998: 214]. “Sublaion, Lampe [İlegüp: Uluğbey] ve Menderes’in kaynakları yakınındadır” (Kinnamos, 2001: 213). Öyleyse Uluborlu şarkında bir Menderes daha vardır. İşte bu, Eğirdir Gölü’ne dökülen; Kemer Boğazı’nda Yenice Köyü Köprüsü ile geçilen Orta Menderes’tir [Har.1-3].

III. Haçlı Seferi ile I. Gıyaseddin Keyhüsrev’in şahadeti arası olaylar

“Sultan, Firederik’e, Anadolu toprağından tıpkı kendi mülkünde olduğu kadar emin ve salim geçebileceğini vadetmişti” (Yinanç, 2013: 338). Yinanç ve Turan, Sultan’ın ikili davrandığını söylerler ki, bu görüşe katılmıyorum. Zira Gıyaseddin, Firederik’in yanındadır. Uc Türkmenleri ve Melik-şah, Kılıçaslan’ı gerçekten dinlememektedirler.

1192 yılında Kılıçaslan öldü ve yerine, Sultan’ın veliaht tayin ettiği Uluborlu meliki Gıyaseddin Keyhüsrev geçti. Ama kardeşleri buna karşı çıktılar ve bir süre tanımadılar. 1196’da Sultan Gıyaseddin ile imparatorun arası açıldı. Sultan, [Orta] Menderes sahillerini tahrip etti. Firikya Antakyası [Yalvaç] üzerine yürüdü. Yalvaç’taki bir gürültüyü, kendine karşı bir hareket sanarak Lampe’ye [İlegüp ovası] çekildi; Bozdurmuşbeli ve Akşehir üzeri Konya’ya geldi.

1197’de Süleymanşah, Konya’yı kuşattı; Gıyaseddin tahttan feragat etti ve 1205 yılına kadar gurbette kaldı.

1204’de Lâtinler İstanbul’u işgal etti. Laskaris İstanbul’dan kaçarak İznik’te bir devlet kurdu. Devletin başkenti, 1221-1261 arasında Isparta-İznik’tir [Uluğbey]. Lâtinler, Asya ilindeki bazı yerleri, yâni Kemer Boğazı bölgesindeki Poimanenon, Lentiana ve Akhyraous [Kötürnek] yöresini işgal ettiler. Bizans eşrafından Akılsız Theodor Yalvaç; Savvas Garip civarı, Mefrozum ise [Orta] Menderes, [II.] Honas ve Laodikya [Eğirdir] bölgesinde ilân-ı istiklâl ettiler.

1204’de Sultan Süleyman-şah öldü ve yerine altı yaşındaki oğlu III. Kılıçaslan geçti. İşte bu çocuk sultanın devrinde Isparta fethedildi (İbn Bîbî, 2014: 106). Kanaatimce Ertokuş Gâzi tarafından fethedilmiştir.

1204, İstanbul’un işgali üzerine I. Gıyaseddin, iki oğluyla beraber İstanbul’dan çıkmış ve kayınpederi Manuel Mefrozum’un idaresindeki Eğirdir-Canada’ya yerleşmiştir. Yinanç, olayı şöyle verir: “Sultan onun memleketinde vâki bir adaya çekilmiş ve Anadolu sultanlığı ile hemhudud bulunan bu ülkede Anadolu vekayiini takibe başlamış ve zuhur edecek her hangi bir fırsata doğru koşmaya hazırlanmıştı” (Yinanç, 2013: 369). 1205 yılında tekrar tahta çıktı.

1207, O, şimdiki Antalya’yı fethetti; 1211’de Laskaris ile Kemer Boğazı’nda yaptığı bir harpte şehit oldu; geçici mezarı, Yenice köyü Koru Tepe, Müslümanlar Mezarlığı’ndaki Velidede adlı yatır olmalıdır (İbn Bîbî, 2014: 140).

Sonuç

Bir cenk alanı olan Miryokefalon harp alanı, levhalarla işaretlenmeli ve açık hava müzesi hâline getirilmelidir.

.

Ramazan Topraklı, dikGAZETE.com

Kaynak ve Tetkik Eserler

İbn Bîbî (2014): el-Evamirü’l-Ala’iye fi’l-Umuri’l-Ala’iye, Selçuknâme II, Çeviri: Mürsel Öztürk, TTK-Ankara.

Khoniates, Niketas (1995): Historia, Çeviri: Fikret Işıltan, Türk Tarih Kurumu-Ankara.

Kinnamos, Ioannes (2001): Ioannes Kinnamos’un Historia’sı, Çeviri: Işın Demirkent, Türk Tarih Kurumu-Ankara.

Ramsay, W. M. (1960): Anadolu’nun Tarihi Coğrafyası, Çeviri: Mihri Pektaş, MEB-İstanbul.

Şeyh Mehmet Çelebi (2008): Şeyh Mehmet Çelebi Divanı [Hızırnâme], Haz. M. N. Bardakçı, Eğirdir Belediyesi, Eğirdir.

Turan, Osman (1998): Selçuklular Zamanında Türkiye, 6. Baskı, Boğaziçi Yayınları-İstanbul.

Yinanç, M. Halil (2013): Türkiye Tarihi, Selçuklular Devri, Cilt 1, Türk Tarih Kurumu-Ankara.

Har.1.: Pîrî Reis [öl.1553]: Eski Eğirdir Gölü, Orta Menderes ve Aksu Nehri.

Har.2: Eğirdir Gölü su toplama havzası ve çevresi görülmektedir.

Har.3: Coğrafî Değişim: Kıral Yolu [via regia: Anayol], tarihi yollar, göller, ırmaklar ve kentler.

...