- 05-11-2024 00:02
- 1054
NANKÖR YAHUDİ TÜCCAR YAHUDİ
Kitaplarını severek okuduğum Rahmetli Semiha Ayverdi hanımefendinin bir hatırası ile benim bir hatıramın tetabuk edeceğini (örtüşeceğini) hiç düşünmemiştim.
Bunun için;
Önce benzer hatıramız olan Tüccar Yahudi’den bahsedeceğim…
Daha sonra Nankör Yahudi’ye bir-iki örnek vereceğim.
GÖNYE…
Semiha Hanım, çocuklarına gönye almak için Sirkeci Büyük Postane civarındaki kırtasiyeci dükkânına girer. Genç tezgâhtar 3 lira fiyat ister. Halbuki biraz ötede Yahudi dükkanının vitrininde aynı gönye 2.5 liraydı.
Bunu genç tezgâhtara söylediğinde tezgâhtar biraz da küstah bir şekilde “öyleyse oradan alın!” der.
Semiha Hanım bu duruma çok içerler ama yine de Yahudi’den değil iki adet gönyeyi girdiği dükkândan alır.
Daha sonra öğrenir ki;
Bu tür kırtasiye malzemeleri Yahudi bir tüccarın tekelindedir.
KÜSTAHLIK… ACEMİLİK… ÇİĞLİK…
O genç tezgâhtar, annesi yaşındaki müşteriye bunu izah etse ya! Etmiyor… Kestirip atıyor. Çünkü
Ticareti bilmediği için tezgâhtarlığı basit sıradan bir şey sanıyor. Çiğ…
HAYATİ…
Bu hatırayı okuduğumda benzer bir hatırayı rahmetli Hayati’nin (Üstün) anlattıkları aklıma geldi.
Biat’ın henüz holding olmadığı zamanlardı.
Karagümrük’te 1+1 küçücük bir dairede, şirketi çekip çevirmeye çalışıyor; ben de bürom için telefona müracaat etmiş ama hala çıkmadığı için onların telefonunu ve bürosunu kullanıyor bu arada sohbet etmeye vakit bulabiliyorduk.
ZONGULDAK’TAN YOLA ÇIKIYOR!..
Yaşadıklarını onun ağzından aktarayım:
“16-17 yaşlarındaydım…
Ama iri cüsseli ve kendime güveniyordum.
Babama artık yorulduğunu, onun yerine İstanbul’a gidip alış-verişi yapabileceğimi ikna ettim.
Bu arada;
Babam her zaman Yahudi’den mal alıyor, bu da benim zoruma gidiyordu.
Kafamda şöyle bir plan yaptım.
Yahudi tüccara gidecek, ondan fiyatları öğrendikten sonra Müslüman birinden malı alır babama sürpriz yaparım diye düşündüm.
BABANIZ NASİLLEEER…
Dükkâna çok ciddi bir şekilde selam-sabah demeden girdim.
Önce kendimi tanıtıp, alacağım mal listesini verecekken, o babamın sağlığını, hal hatırımı soruyor ama ben kestirme yoldan cevap verip, fiyatları bir an önce öğrenmeye çalışıyorum.
Nihayet
‘Bir yorgunluk kahvesi içseydiniz bari!’ dedi ama onu da içmedim.
Fiyatları tek tek kaydettikten sonra çıkıp aynı malları satan bir Müslümanın dükkânına gittim.
Selam verdim alan olmadı. O zamanlar bende henüz sakal bıyık yok.
Dükkân sahibi beni çocuk yerine koyup, diğer müşterilerle ilgilenmeye devam edince kızıp çıktım.
YÜKSEK FİYAT…
Başka bir dükkana gittim; orada da fiyatlar çok yüksek. Başkası başkası derken Yahudinin fiyatlarını bir türlü yakalayamıyorum. Mahcup oldum. Aynı fiyattan vaz geçtim Yahudinin fiyatlarına yakın bir şey bulsam alıp gidecem çünkü tekrar dönmek istemiyorum ama yok.
Naçar…
Bir adım ileri bir adım geri giderek Yahudi’nin dükkânına geri döndüm.
Bir yandan da kafamda ne cevap vereceğimi kuruyorum.
Çünkü;
Yahudi’nin bana şöyle diyeceğini düşünüyordum:
‘Bak gördün mü? Benden düşük fiyat veren olmayınca nasıl da bana geri geldin!’
Ama öyle olmadı. Adam sanki ilk defa dükkâna giriyormuşum gibi davrandı.
Malları alıp döndükten sonra; babamın neden Yahudi tüccarı tercih ettiğine hak verdim.
‘Bizim, ticareti öğrenmemiz için daha yiyecek 40 fırın ekmeğimiz var’ diye içimden geçirdim”
NANKÖR YAHUDİ…
Yahudi’nin ticaretteki bu üstünlüğü kadar ihanet ve nankörlükte de üstündür.
Yine Semiha Hanım’dan bir örnek vereyim.
Semiha Hanım’ın babası İspanyolca bilmektedir.
Safarad Yahudileri de İspanya’dan ülkemize kabul ettiğimiz için haliyle İspanyolca bilirler.
Bir gün Üsküdar’dan geçerken patlıcan satan bir Yahudi’ye İspanyolca patlıcan fiyatını sorar.
Yahudi, bu sırada başka bir Müslümana satış ile meşgulken başını kaldırıp;
“Şu uğursuz oğlu uğursuzu göndereyim de ona 50 paraya verdiğimi sana 40 paraya vereceğim. Biraz bekle!” der.
Be adam!
Bu millet sizi Katoliklerin engizisyon işkencelerinden kurtardı. Tüm Avrupa’da dininizi yaşamanıza bile müsaade edilmezken Osmanlı size kucağını açtı. Gemilerini gönderip sizi bıçağın altında aldı. Bugüne kadar ne dininize ne ticaretinize karışan olmadı. Bu ülkede ferah-faz bir şekilde yaşıyorken, bu kin ve nankörlüğünüzün sebebi nedir?
SULTAN A.HAMİD VE FİLİSTİN…
Aynı şekilde;
Nan-u nimetini yediğiniz Osmanlının kudretli padişahını devirmek için temsilci gönderen en son millet siz olmanız gerekirken ilk başta siz ve Ermeniler ‘Gök Sultan’ı devirmek için koştunuz.
Binaenaleyh;
Yaptıklarınızla biz değil siz ‘nankör’ olduğunuzu her seferinde tescillediniz.
Bugün de;
400 yıl beraber barış içinde yaşadığınız Filistinlileri, elinize güç ve fırsat geçince acımasız bir şekilde katlediyorsunuz.
Yani siz;
Sadece nankör değil hain ve katilsiniz!
Ama şunu bilesiniz ki;
Hainler iflah olmaz…
.
Emin Batur, dikGAZETE.com